Cari açık ‘sıfır faiz’i değil üç haneli faizleri getirdi
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
MART ayında da görüldüğü gibi; ihracatınızın yaklaşık iki katı kadar ithalat yapacaksınız, cari açığınız ciddi tehlike işaretleri verecek, daha sonra çıkıp reel faizi sıfırlayacağınızı söyleyeceksiniz.
Nereden baksanız bir çelişkiler yumağı öyle değil mi? Aslında çelişkinin temeli, herhalde Başbakan’ın ekonomik gerçeklere bakışında gizli denilebilir. Çünkü reel faizi sıfırlayacağını söylemeden önce Başbakan yine tarihe geçen ekonomik analizini tekrarlamış: “Enflasyon faizin neticesidir.” Bu sözleri daha önce de söylemişti ve Başbakan’ın dünya iktisat literatürüne girecek enflasyon ve faiz tanımını daha önce bu köşede ele almıştık. (Dünya iktisatçıları bu analizi duymamış olsalar gerek ki; literatüre de giremedi.) Başbakan Erdoğan hedefin, “İnşallah, faizle enflasyonu aynı seviyeye getirmek” olduğunu, faizi sıfırlamak için bunu yapmaya mecbur olduklarını, bu adımları atacaklarını söylemiş. Yani enflasyon bir sonuç olduğuna göre, faizleri indirerek enflasyonu da aynı seviyeye getirebileceğiz ve bunların arasındaki farkı da sıfırlayacağız... Başbakanın bu sözleri söylediği gün dış ticaret rakamları da açıklandı. Geçtiğimiz mart ayında ithalat 21.6 milyar dolarla piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Bu rakam geçen yılın mart ayına göre yüzde 44’lük bir artış anlamına geliyor. İthalatta yeni bir rekor rakam... İhracat ise mart ayında 11.5 milyar dolar gerçekleşti, geçen yılın aynı ayına göre artış oranı ise yüzde 19.6. Böylece 2011 Mart ayında ortaya çıkan dış ticaret açığı 9.8 milyar dolar olarak ortaya çıktı ve bu rakam geçen yılın iki katı. Hükümet son dönemde cari açığın büyümesi konusunda suçluyu petrol fiyatlarının yükselmesi olarak gösteriyor. Petrol fiyatlarındaki artış enerji faturasının yükselmesine sebep oluyor bu doğru da, enerji dışı ithalat da yüzde 45 artmış. Zaten ithalatın mal gruplarına göre dağılımına bakıldığında, en yüksek artış yüzde 63 ile yatırım mallarında gözüküyor. Yani yapısal sorun var ve bunlar çözülmeden, petrol fiyatları aşağı gelse bile, Türkiye’nin cari açığı artmaya devam edecek. Hem de tehlikeli biçimde... Peki, cari açık bu kadar yüksek de niye sorun olmuyor derseniz, nedeni açık; dünyada likidite bolluğu devam ediyor, Türkiye’ye sıcak para tam gaz giriyor ve bu nedenle döviz sorunu yaşamıyoruz. Peki, sıcak para niye geliyor derseniz bu da açık; gelişmiş ülke fonları kendi ülkelerinden daha fazla Türkiye’de kâr imkanı buluyorlar. Bu kârı da sizdeki faizler yüksek, daha doğrusu enflasyona bağlı olarak faizleriniz yüksek olduğu için elde ediyorlar. TERCİHİNİZ BUYSA... Tercihinizi yapıp bu parayı içeriye almayabilirsiniz. Bunun için ya sınır koyarsınız ya da enflasyonu ve faizi gelişmiş ülkelerin seviyesine indirirsiniz, size gelmezler... Siz bu ithalata bağımlı üretim yapısıyla çok üreteceğim diye, fazla büyüyeceğim diye mevcut politikayı uygularsanız, yüksek faizi de sıcak parayı da çekersiniz. Türkiye’ye bu kadar sıca para girmezse ne olur derseniz; faizler artar, kurlar yukarı çıkar, kurlar enflasyonu yukarı iter, bu da faizleri yeniden tetikler. (Faiz mi, enflasyon mu sonuç?) Mart ayı dış ticaret rakamları aci açığın aylık 8 milyar dolar civarında olacağını gösteriyor. Bununla üç aylık cari açık 20 milyar dolara çıkıyor, geriye doğru 12 aylık cari açık ise 58 milyar doların üzerine çıkıyor. Petrol fiyatlarındaki yükselişi ve yatırım malları ithalatındaki artışın seyrini de gözönüne alınca, 55-60 milyar dolarlık piyasa beklentilerinin çok üzerinde, bu yılki cari açığın 70-80 milyar dolara doğru gittiğini görüyorsunuz. Sıfır faizi konuşuyoruz ama geçmişte görülen, Başbakanın örnek verdiği “üç haneli piyasa faiz oranları”na, cari açıkla ilgili problemin büyümesiyle ulaştığımızı da unutuyoruz...