Bu faiz böyle gider

PARA Politikası Kurulu bu kez piyasalara sürpriz yapmadı, o nedenle de kararı kamuoyunda geçen aykiler kadar yankı bulmadı. Ancak ne kadar "rutin bir açıklama" olarak görülse de, Para Kurulu’nun son açıklamasından da çıkaracak dersler olduğunu sanıyoruz.

Her şeyden önce bu açıklamayı okuyan bankacılardan çoğu, "Demek ki, en azından yılbaşına kadar, çok önemli bir şey olmadığı takdirde, faizlerde bir oynama yapılmayacak" görüşüne sahip oldu.

Daha önce de bu yönde bir beklenti vardı ama yapılan son açıklama, açık söylemek gerekirse bu beklentiyi oldukça kuvvetlendirdi. Şimdi piyasada beklenen o ki; önümüzdeki dönemde artık enflasyon yeniden düşmeye başlayacak ama faizler mevcut seviyelerini bir süre, yılbaşına kadar hatta daha sonrasında da koruyacak.

Buna karşılık piyasaların aldığı bir başka mesaj ise "Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönem piyasadaki likiditeyi biraz daha gevşetme eğiliminde olacağı" yönünde. Çünkü açıklamada önümüzdeki dönemde faizlerin bankanın borçlanma faizi seviyesinde oluşacağının tahmin edildiği yazıyor. Bankacılar, bu açıklamadan Merkez Bankası’nın son haftalarda yaşanan likidite sıkışıklığını gevşeteceği mesajını çıkardılar. Bankacılar yorumlarında, Hazine’nin bu haftanın ihalesinde piyasada 3.7 milyar YTL’lik para bırakmış olmasını da bu likiditeyi gevşetme niyetinin bir delili olarak görme eğilimindeler. Yani, piyasadaki faiz oranlarının Merkez Bankası’nın faiz oranı olan 17.50’ye doğru gerileyeceğini düşünüyorlar.

Bu olur mu, yani piyasadaki faiz oranları bu kadar geriler mi, açıkçası bilemiyoruz.

Bu arada açıklama, daha doğrusu açıklamanın üstünde yazan, "katılımcılar listesi" de zaten varolan bir gerçeğin bu kez daha iyi anlaşılmasına yol açtı.

Bu gerçek de hükümetin Merkez Bankası yönetimine ilişkin tavrıydı. Bütün bankacılar bir Başkan Yardımcılığının bir türlü atanamaması ve Güven Sak’ın boşalttığı dışarıdan gelen Para Politikası Kurulu üyeliğinin de hálá boş olduğunu gördüler. Yani Para Politikası Kurulu, tam limittte, 5 kişiyle toplandı. Üyelerden birine bir şey olduğu takdirde, Para Politikası Kurulu yeniden toplanamaz hale geliyor. Düşünebiliyor musunuz; Merkez Bankası daha doğrusu Türkiye’nin para yönetimine bakış, bu.

KURULDAN BİRİNE BİR ŞEY OLURSA?

Piyasalar son açıklama ile bu gerçekle yeniden yüzyüze geldiler. Bu da doğal olarak "bundan sonra gerekli olanların yapılacağı" konusunda güvensizliği artırıyor.

Peki, niye atanmadı derseniz; açık. Gerek Başkan Yardımcılığı gerekse de dışarıdan Para Politikası Kurulu üyeliği konusunda, Devlet Bakanı Ali Babacan bilinen tavrını sürdürüyor. Babacan, piyasalara "Nasıl bir Başkan Yardımcısı istiyorsunuz?" diye çok sordu ve akıllı uslu herkesten, "Piyasanın yakından tanıdığı, güvenebileceği bir isim olması gerektiği" yanıtını aldı. Bazı açık konuşanlar "Artık AKP’li birinin bu göreve getirilmemesi gerektiğini" bile söylediler. Başkan Durmuş Yılmaz’ın zaten böyle bir Başkan Yardımcısı istediğini biliyoruz. O nedenle, "Başkan Yardımcılığı ataması konusunda Başkan ile Bakan arasında görüş birliği olmaması nedeniyle bu atama yapılamıyor"u rahatlıkla söyleyebiliyoruz.

Doğal olan, piyasaların güvenini sağlayacak olan, bağımsız Merkez Bankası’nın Başkanı Durmuş Yılmaz’ın kendi yardımcısını kendisinin seçmesi. Ama görüldüğü gibi olmuyor.

Aynı şekilde dışarıdan atanacak Para Politikası Kurulu üyeliği konusunda da, yine Bakan ve Başkan arasında görüş ayrılığı olduğunu düşünüyoruz. Aksi takdirde, biz yanlış tanımıyorsak, Başkan Yılmaz, eski üyenin devam etmesini tercih ederdi.

Özetle; önümüzdeki dönem, daha açığa çıkmayan, seçimlere ilişkin yoğun tartışmaların da katılımıyla, çok hareketli geçecek. Sadece dışarısı bile bu dönemde yeterince hareket yaratacak kadar karışık iken içerdeki siyasi risklerin kabaracağı da kesin.

Böylesine bir ortamda dalgadan korunmanın en iyi yolu bizce Cumhurbaşkanlığı için AKP dışından birinin önerilmesi. Ama zor olmayan gerekler bile es geçilirken, bu çok zor...
Yazarın Tüm Yazıları