Peki, ilk 45 dakikada sahada şampiyon olmayı kafasına takmış bir takım var mıydı?
Yoktu. İşte ben de bunu anlamıyorum. Şampiyonluk fırsatı altın bir tepsiyle sunulmuşken, ısıran, hurra baskı yapan, ciğerleri yırtılırcasına koşan oyuncular yerine, tribünde kendilerini yırtarcasına destek olan 12 numara vardı. İlk yarıda seyircinin aralıksız olarak “Şampiyonluk gidiyor Fener gol gol gol” diye bağırması sadece motivasyon değil, aynı zamanda takımlarının aklını başına getirecek bir haykırış gibiydi. İlk yarının son düdüğü çaldığında, Kasımpaşa semalarındaki büyük sessizlik de şaşkınlıktandı. Birbirlerine bakıp, içlerinden “Bu mudur?” diye soranların şaşkınlığı.
BUDUR!
* İKİNCİ 45 dakika başladığında tüm Fenerbahçeli seyircilerin kafasında aynı soru vardı; Fener gol atabilecek mi, Daum bunun için bir şeyler yapacak mı...?
75. dakikaya kadar tek yabancılı Kasımpaşa’ya karşı sıkıntılı bekleyiş devam etti. Güiza yine Güiza’lığını yaptı ve boş kaleye atamadı... Ne Daum’un etkisi ne de Fener’in o beklenen baskısı yoktu. Fakat dakikaların ilerlemesi F.Bahçe’nin oyun disiplininden kopmasına yetmedi. Fenerbahçe son ana kadar ciddiyeti bırakmadı. Ve nitekim bu sezonu kulübede geçiren yedek stoper Bekir’in kafa golü geldi... F.Bahçe bu oyuna rağmen golü bulmuştu hem de altın değerinde bir gol... İşte o gol Fenerbahçe’nin hem şampiyonluk ümidini sürdürdü hem de lider yaptı. Bekir o tek golle transferden aldığı parayı anasının ak sütü gibi hak etti. Sonuçta Fenerbahçe iyi oynamadı ama üç puanı aldı. İlk yarıda birbirlerine bakıp “Bu mudur” diyen taraftarlar, 3 puan gelince “Budur” dediler...
GÜN IŞIĞI
* DÜN öğleden sonra oynanan maçın farklı bir güzelliği vardı. O saatlerde oynanan maçların, özellikle Premier Lig’de, havası başka oluyor. Bunun futbol kalitesiyle de alakası var tabii ama İngiltere’de maçların neden o saatlerde oynandığını düşünürsek, daha önemli bir nokta var; Premier Lig’de maçlar akşam olmadan başlıyor ve akşama doğru sona eriyor.
Fenerbahçe fazla geniş olmayan kadrosunu bu maçta tasarruflu kullanarak Beşiktaş derbisi öncesi bir sakatlık ya da yorgunluk riskini minimuma indirmeye çalıştı.
Artık ligde ve kupada sona yaklaşırken, çok eleştirdiğimiz Fenerbahçe’nin her iki yarışta da avantajını koruyor olması sanırım en çok Daum’u sevindirmiştir. Bana göre Fenerbahçe kupanın bir ucunu tuttu. Ama daha da önemlisi derbide ne yapacağı... Çünkü Fenerbahçe eğer Beşiktaş’ı yenerse Süper Lig kupasının da bir ucunu tutacak...
Maçın 3 adamı
Alex - Güven - Momha
Yapma be Arda bari sen yapma
BAŞARI hikayeleri oldum olası ilgimi çekmiştir. Arda Turan’ın başarı hikayesi de beni en çok etkileyenler arasında. O da zaman zaman ‘başarılı olmanın cezasını çekiyor’ ve her başarılı insanın başına gelenler bir Türk geleneği gibi onun da başına geliyor. Arda’nın futbolunun dışında da çok etkiliyici bir kişiliği var.
Örneğin; genç yaşına rağmen pek alışılmadık biçimde değişik bir futbolcu profili çiziyor. Okuyor, sinemaya gidiyor, iyi konuşuyor, iyi giyiniyor. Sosyal ve özgüveni yerinde olan dürüst bir futbolcu.
TÜRKİYE günlerdir Sarı Melekler’i konuşuyor... Avrupa Şampiyonlar Ligi Dörtlü Finali’nde mücadele eden Fenerbahçe Acıbadem, önce RC Cannes’ı 3-2 yenerek herkesi sevindirdi. Arkasından, finalde Avrupa’nın en iyi takımı Volley Bergamo karşısında aynı skorla aldığı şanssız yenilgiyle üzdü.
Fenerbahçe Acıbadem’in müthiş bir başarı elde ettiği Dörtlü Final’i bizzat yerinde izledik. Sonunda üzüldük ama tarihe tanıklık etmenin mutluluğunu yaşadık...
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var... Futbol takımı şampiyonluğa gittiği bir sırada, başkan Aziz Yıldırım ile yöneticilerden Ali Koç, Mahmut Uslu ve Cihan Kamer’in Kayserispor maçı yerine voleybol takımını desteklemeye gitmeleri, Fenerbahçe yönetiminin amatör sporlara ne kadar büyük değer verdiğinin bir göstergesiydi...
Güiza kadar...
Takım sporlarında en büyük başarıyı elde eden Türk ekibi olan Fenerbahçe Acıbadem’in bütün maliyeti 5 milyon dolar. Daniel Güiza’nın bir yıllık transfer ücretinin bu kadar olduğunu hatırlatırsak, sanırız başka yoruma gerek kalmaz.
Ailece gönül vermişler
Cannes’a giden Türklerin çoğu, takımın sponsoru Mehmet Ali Aydınlar’ın davetlisiydi. Aydınlar, aralarında Metin Aşık, Vefa Küçük, Mahmut Özgener ve Mehmet Akif Beki’nin de olduğu konuklarıyla tek tek ilgilendi.
Fenerbahçe Stadı’nda ki alkışlar, Ali Sami Yen’deki alkışlar, futbolun bu kadar gerildiği, gerdirildiği ortamda bile olabiliyorsa, hepsi Özhan Ağabey’in sessizce ve cesurca verdiği mücadele sayesindedir.
Özellikle Galatasaray taraftarına bir parantez açmak istiyorum; Ali Sami Yen’de Fenerbahçe’yi alkışlamaları muhteşem bir olaydı. Galatasaraylılar tam da merhum başkanlarının bu ülkede verdiği mücadeleyi devralmışcasına alkışladılar rakiplerini.
Bence maçın skoru, topun daha çok kimde olduğu, hikayedir... Bu ezeli rakip ve dostun birbirlerine uzattıkları centilmenlik çubuğu maçın en tepesinde tarihe geçecektir. Umarım hep böyle olur...
Federasyona bir öneri; Bundan sonra ülkemizde Fair-Play ve centilmenlik ruhu adına bir ödül verilecekse, ki verilmelidir, bu ödülün ismi “Özhan Canaydın Ödülü” olmalıdır.
Yıldızlar geçidi
MAÇI izlemeye çok sayıda yabancı misafir de geldi. Aralarında dünya futbolunun önemli otoriteleri ve yıldızları da vardı. Yıllar önce böyle bir derbinin, tıpkı NBA’de olduğu gibi ünlü yıldızların davet edilmesiyle çok daha görkemli olacağını yazmıştım. Dün de Rijkaard’ın davetlisi Van Basten, Daum’un davetlisi Löw gibi onlarca önemli yıldız geldi bu derbiyi izlemeye... Bize göre en büyük derbi olsa da, dünya yıldızlarının da izlediği bir derbi bu durumu tesciller ve marka değeri denen şey de böyle doğar zaten. Bu nedenle bu davetleri yapanları kutluyorum...
Yetkili servis
GALATASARAY’ın maçı kazanma ihtimali bahis şirketlerince daha çok gösterilirken, derbiyi kazanma konusunda daha istekli olan ve maça daha iyi hazırlanmış taraf Fenerbahçe’ydi. Ufak tefek hatalar dışında hakemin de maçı iyi yönettiği söylenebilir. Özer’in ve Vederson’un performansları biraz daha iyi olsa Fenerbahçe maçı çok daha rahat kazanabilirdi.
BİR: Fenerbahçe takım halinde “ne olursa olsun galip gelelim” taktiğiyle oynuyor. Organizasyon kopuklukları ve bir türlü takım oyununu oturtamayışları bu yüzden.
İKİ: Eskiden oyunu her an değiştirebilecek oyuncular vardı, artık Alex bile bunu yapamıyor.
ÜÇ: Şampiyonluk yarışının sonlarına yaklaştıkça stres artıyor, Daum ise bu durumu kontrol edemiyor.
DÖRT: Emre’nin çabası, yalnız kaldığı için agresifliğe dönüşüyor. Takımı ateşlemek için yaptığı her şey takım arkadaşları tarafından değil, rakip tarafından daha iyi kullanılıyor.
BEŞ: Kulübeden pek çıkmayan Daum’un ürkek ve sessiz ifadesi, bir suçluluk psikolojisi gibi yansıyor. Futbolcuların 1-0 dan sonra geri çekilmelerinin en büyük nedeni hocalarının durumu.
SEYİRCİ EL KOYDU
“BÖYLE taraftara can kurban, bu seyirci ölüyü bile diriltir…”
- Fenerbahçe açısından; Üzücüüü.
- Gençlerbirliği açısından; Umut vericiii.
- Zirvedeki rakipler açısından; Sevindiriciii.
- Daum açısından; Endişe vericiiii.
- Seyirci açısından; Yorucuuu.
- Güiza açısından; Gidiciiii...
- Yönetim açısından; Çıldırtıcııı.