Heyecanı, coşkusu ve atmosferinin daha maç oynanmadan bu kadar katledildiği görülmemiştir belki de...
Yayıncı kuruluşun yorumcularından tutun da ülkenin en önemli yazarlarına kadar herkes derbiyi oynanmadan bitirmiş ve Fenerbahçe’yi galip ilan etmiş durumdalar. Bu ülkede yaşayan hangi takımdan olursa olsun futbolseverlerin, heyecan duyduğu maç sıradan, galibi belli bir formalite maçına dönüştürülmeye çalışılıyor... Sonra da birileri çıkıp futbolun marka değerinden bahsediyor... Akıllar mı tutuldu, yoksa bilmediğimiz bir strateji oyunu mu oynanıyor?
Beyler, hanımefendiler... Fenerbahçe hafta sonu Galatasaray ile oynayacak.
Langaspor falan değil Fenerbahçe’nin rakibi... Fenerbahçe ezeli rekabette
her ne kadar üstünlük sağlamış olsa da böyle maçların sonucunun önceden ilan edildiği nerede görülmüş? Ya İddacılar... Onlar da kamuoyunun gazına gelmiş, Fenerbahçe içerde amatör kümeden bir takımla oynuyormuş gibi bir muamele yapıyorlar... Akıl alır gibi değil!
Fikret Kırcan gecesi
GEÇTİĞİMİZ günlerde efsane Fenerbahçeli Fikret Kırcan onuruna verilen davete katıldım... Müthiş bir fikir ve organizasyondu. Şükrü Birant abimiz düşünmüş, Aziz Yıldırım da onay vermiş. Galatasaray’ın unutulmaz
Ben işte o tahta birini oturtmak istiyorum… Kendi referandumumu yapıp, kendi seçim kampanyamın seçmeni olarak, kendime verdiğim bu hakla Emre Belezoğlu’nu o tahta oturtuyorum. Bundan böyle Emre’den bahsederken başına “imparator” sıfatını koyacağım.
Geldiği günden bu yana, transferine karşı çıkan ne çok Fenerbahçeliye “yanlış düşünmüşüm” dedirtmiştir kim bilir… Ama ben yanılmadım, geldiği günden itibaren Fenerbahçe’nin büyük bir açığını kapatacağını biliyordum. Ne mi? Ağabeylik, ateşleyicilik, hırslandırıcılık, birleştiricilik… Yani liderlik, kaptanlık…
NDS Üçlüsü
DÜN, Fenerbahçe bir iki oyuncu hariç takım halinde iyidi. Takım oyunu oynadı Fenerbahçe, kalecisinden, santraforuna kadar birdiler dün. Üstelik Ziya Doğan’ın Konya’sporuna karşı… Örneğin Semih; Alex’in yerinde oynadı dün. Bir attı, bir de attırdı. Üstelik ayak basmadık bir yer bırakmayarak. Niang&Dia ikilisi bundan böyle üçlü olacak gibi görünüyor.
Tuğlaları örüyor
Stoch biraz daha uyum sağladığında NDS üçlüsü çok daha fazla popüler olacak ve katkı sağlayacaktır. Mehmet Topuz… Bana hiçbir zaman “işte budur” dedirtemedi ama dünkü oyunundan oldukça umutlandım doğrusu. Ve Aykut Kocaman… Başından beri inandığım gibi, geleceğin Fenerbahçe’sinin tuğlalarını örüyor dikkatle ve sabırla. Onun için “yapamaz” diyenler, yazanlar, o ince ince örme işlemi bitince hatırlamayacaklar bile ne dediklerini, ne yazdıklarını…
Top 5
Emre’nin müthiş golü.
Bırakın Fenerbahçe’nin galibiyetini, takım gibi oynamasını, arzusunu, mücadelesini...
Siz 10 yıldır alttan gelen bir genç görmüş müydünüz Fenerbahçe’de?
O genç Fenerbahçelileri oynatacak vizyonda ve cesarette bir hoca görmüş müydünüz ?
İşte dün Okan, bugün Gökay. Daha 18’indeler ve Aykut hoca onlara forma veriyor.
Küçük fotoğrafa değil büyük fotoğrafa bakmalı.
Benim için önemli olan budur işte.
Nasıl bir maçtı?
- Aykut Kocaman aşısının vücuda nüfuz ettiği bir maçtı.
Yok Aykut Hoca Alex’i sevmiyor,
Yok hizipçilik yapıyor, bilerek oynamıyor,
Yok surat ifadesi bir tuhaf, oyundan çıkarıldı diye mi alındı acaba...
Yok kardeşim yok...! Bu yukarıda yazanlar uydurma böyle bir şey yok....
Biiiir Hiçbir futbolcu oyundan çıkarıldı diye sevinç göz yaşları dökmez.
İkiiii Hiçbir hoca sevmediği bir futbolcuyla çalışmaz.
Üüüç Parasını futboldan kazanan hiçbir oyuncu bilerek kötü oynamaz.
Beşiktaş defansı Dia ve Niang’ı durdurmakta güçlük çekerken, Fenerbahçe de aynı tutukluğu Q7 ve Guti’ye karşı gösterdi. Tek kelimeyle her anı heyecan dolu bir derbiydi.
“Maçın hakkı?” derseniz, F.Bahçe’nindi derim. Çünkü Fenerbahçeli futbolcular sezonun en mücadeleci ve renkli oyununu oynadılar dün gece. Beşiktaşlılar da bir çok pozisyon yakaladı ancak daha çok kaçıran ve kazanmak isteyen Fenerbahçe’ydi. El birliğiyle gerim gerim gerilen Fenerbahçe’nin, her şeye rağmen bu oyunu ve isteği çok umut vericiydi.
Selçuk Şahin’in hakkı
KAYSERİSPOR maçının günah keçisi Selçuk dün 11’de sahadaydı. Biz normalde basında çok eleştirilen oyuncuların kesilmesine alışmıştık. Çünkü teknik direktörler günah keçisi oyuncuyu oynatmaya çekinirler, bir de oynatmazlar ki, suçlu tescil edilsin... Ama Aykut hoca oyuncusuna sahip çıktı ve bu uzun maratonda Selçuk’u kazanarak bir ezberi daha bozdu. Mehmet Topuz’a da bir parantez; Fenerbahçe’ye geldiğinden beri en iyi futbolunu oynadı.
Cüneyt Çakır...
- Aurelio, Volkan’ı öyle bir biçti ki yüzde yüz sarı kart ama çıt yok... Bilica faul kullanması için topu Beşiktaşlı oyuncuya ayağıyla atıyor, çaaat sarı kart!...
- İbrahim Üzülmez yan hakemin gözü önünde Emre’yi indiriyor; çıt yok... Q7 topu kaybedip kendini yere atıyor; faul!
Teknik taktik falan da değil eleştirilen...Aykut Kocaman’ın vücut dilini, surat ifadesini, mimiklerini, kaşını, gözünü, duruşunu eleştiriyorlar iyi mi!
Sanatçı duruşundan sonra bir de teknik direktör duruşuyla karşı karşıyayız anlaşılan... Bir zamanlar aynı şey Şenol Güneş’e de yapılmıştı hatırlayın. Şenol hoca Milli Takımı dünya üçüncüsü yapınca, eleştirecek bir şey kalmadığından, giyim tarzına kadar yeni eleştilecek şeyler icat edilmişti... Yok marka giyinmiyor, hiç modern görünmüyor, saçını yanlış tarafa tarıyor falan...
Duygusuz, pişkin adam!
Aynı şey şimdi Aykut Kocaman’a yapılıyor... Yok kulübede üzgün ve suratı asık duruyormuş da futbolcular görünce etkilenirlermiş... Bir bakıma haklılar; futbolcular sahada mücadeleden daha çok kulübedeki surat ifadelerine bakabilmeye vakit buluyorlar... Zaten Aykut Kocaman da duygusuz pişkin adamın biri ya, sahada hiçbir şey yapmayıp yenilen oyuncularına sırıtarak bakacak, amaaaan olur böyle şeyler deyip hiç takmayacak...
Bırakın Allah aşkına... Stoper olayını eleştirin, futbolcuların ruhsuzluğunu eleştirin, takım kurgusunu eleştirin, takım oyununa ayak uyduramayanları eleştirin, formasının hakkını veremeyenleri eleştirin, Aykut hocanın sistemini eleştirin ama 45 yıldır hep aynı çizgide durabilmiş ender insanlardan Aykut Kocaman’ın duruşunu eleştirmeyin lütfen... Daha üç aydır ve hangi travmaların üstüne gelmiş bu adamı böyle eleştirmeyin lütfen...
Günah keçileri
“Ben Aykut Kocaman’ın avukatı mıyım, bana ne oluyor” diye soruyorsanız söyleyeyim. Ben Fenerbahçeli bir futbol aşığıyım. O değeri düşürülüyor diye feryat edilen futbolun marka değerinin, asıl böyle ucuz eleştirilerle, kendi teknik direktörlerimizi, futbolcularımızı, alaşağı ettiğimiz zaman yok olacağını düşünüyorum... Herkes eleştirilebilir elbette... Ama bir olumsuzlukta sadece bir kişiye yüklenmek bizim geleneğimize sığmaz her şeyden önce... Bunu sadece Aykut Kocaman için değil, Adnan Sezgin, Hakan Şükür, Nihat Kahveci, Emre Belözoğlu gibi zaman zaman günah keçisi ilan edilen bütün futbol aktörleri için de söylüyorum...
Saat devrimi
Hani Kayseri ilk yarıyı yenik kapatsa falan anlayacağım ama ilk yarı 0-0 ve dişe diş geçmişti… E peki neden o şarkı çaldı o zaman bilmiyorum. Derken maç bitti, Kayseri 2-0 kazandı… Aaaa yine o şarkı çalmaz mı; “Çile bülbülüm çile.”
Stoch’un defansif özelliğinin yeterli olmayışı yetmiyormuş gibi, Caner de dün kötü gününde olunca bir gol oradan geldi. Mehmet Topuz’un hiçbir katma değer yaratamayan futboluna, Yobo’nun sakatlanması, Selçuk’un defansın göbeğine geçmesi de eklenince bir gol daha geldi.
Farkı Volkan önlediAslında takımlar sahaya çıktığında Fenerbahçe takım olarak maça iyi başlamıştı, hatta iki gol pozisyonu bile yakalamıştı. Ancak ikinci yarıda Mehmet Topuz’un sağ kanattaki kötü futbolu, Dia’nın oyuna girmesini şart kıldı. Değişiklik de mecburen Alex’le yapılınca bu kez ofansif yaratıcılık da bireysel yeteneklerin inisiyatifine kaldı. E öyle bir inisiyatif de dün gece Kadir Has’a uğramayınca olanlar oldu.
Fakat diğer yandan da Kayserispor’un hakkını vermek gerekir. Şota bu ülkede ilk kez teknik direktörlük yapmasına rağmen başarılı bir grafik çiziyor şimdilik. Ayrıca Kayseri takımı oldukça güçlü ve genç bir takım kurmuş ve bu yıl bir sürprize imza atarsa şaşmamak gerekir. Özellikle genç Furkan’ı çok beğendiğimi söylemeliyim. Bu arada bir parantez de Fenerbahçe kalecisi Volkan’a açmalıyız; dün gece Volkan yediğinden daha çok golü de kurtararak belki de büyük bir farkı önledi.
İşte bu nedenle bana bu aralar “Nerede olmak istemezdin?” diye bir soru sorulsa herhalde, “Fenerbahçe’nin Kayseri’den dönüş uçağında” cevabını verirdim.
Maçın Üç Adamı
Furkan-Cangele-Volkan Demirel