Eray Görgülü

Bakın afet nasıl geliyor

21 Aralık 2014
Son yıllarda suya karşı girdiği her imtihandan çakan Ankara’nın nasıl ve neden bu hale geldiğini merak ediyorsanız, buyurun Selanik Caddesi’ne...

Hatırlatalım, Çankaya Belediyesi burada çalışma başlatmış, Büyükşehir de “Sen dur hele, buralar benden sorulur” deyince, cadde aylarca toz toprak içinde kalmıştı.
Bir zaman sonra insafa gelindi de Selanik, kaldırımına kavuştu.
Fakat, “Derdimiz bitti” diye sevinen Selanik esnafı, ‘küçük’ birşeyi unutmuştu.
Suyu...

* * *

Selanik’e kaldırım getirenlerin, “göleti de ikramımız olsun” fikrinden midir? yoksa “Eğim de ne ki, döşe gitsin” deyişinden midir bilinmez, ilk yağmurla gidere gitmesi gereken sular, gider yerine göl oldu dükkanların içine aktı.
Güvercinleri de geldi, bir tek kuğusu eksik kaldı Selanik’in...

Yazının Devamını Oku

Denetimler piyango gibi

11 Aralık 2014
Trafikte ilerlerken ya da kaldırımda yürürken karşımıza ‘seyir halinde’ bir toz bulutu çıkıveriyor ve biz bunu artık garipsemiyoruz, şaşırmıyoruz, tepki vermiyoruz.

Sadece yanından geçerken ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz ki; tahminimizde de yanılmıyoruz.
Tozu dumana katmış bir halde seyreden aracın, kamyonet ya da bir halk otobüsü veyahut da dolmuş olduğunu görüyoruz.
Ve yanından geçip gidiyoruz.
Şikayet etmek aklımıza gelmiyor, çünkü o anda bize bir ‘zarar vermiyor’.

* * *

“Bu arada şikayet edilince, gerekli işlem uygulanıyor mu? Söz konusu aracın ‘10 numara yağ’ ve benzeri bir yakıt türünü bir daha kullanmaması için caydıcırı bir ceza veriliyor mu” derseniz yanıtı “Belki de” olur ki; rakamlar da böyle diyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürü Banu Aslan, Ekim ayında yapılan dentimlerde basına demeç verirken, “Son iki ayda bin 400’ün üzerinde araç denetlendi” demişti. Bu denetimler sırasında da 10 numara yağ kullandığı tespit edilen araca bin 750 lira para cezası kesildiği duyurulmuştu.

* * *

Yazının Devamını Oku

Bakanlık neden sessiz

27 Kasım 2014
Ankara, yine dönüp dolaşıp kısır bir tartışmanın içine girdi.

Günlerdir ‘bir kaşık suda’ çıkartılan fırtına karşılıklı açıklamalarla devam ediyor.
Hatırlayalım, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Twitter hesabından “ODTÜ’de restoran için ağaç kesiliyor” iddiasında bulunmuş, ODTÜ yetkilileri de yapılan kesim ve budama işleminin Orman İşletme Müdürlüğü kontrolünde yapıldığını açıklamıştı.

* * *

Pazar günkü gazetemizde, arkadaşımız Oğuz Demir’e konuşan Gökçek, iddialarını ayrıntılı bir şekilde sıralamıştı.
Dün sabah da, ODTÜ Rektörü Ahmet Acar’la biraraya geldik. İddialara, bize gösterdiği bir tutanakla yanıt verdi. Acar’ın yanıtıyla ilgili ayrıntıları haberimizde okuyacaksınız.
Ancak, ‘kısırdöngü’ halinde süren bu suçlamaların ‘iftira’ mı yoksa ‘yerinde’ mi olduğu noktasında en net açıklamayı en başından itibaren Orman İşletme Müdürlüğü yapabilirdi.

* * *

Gökçek, kesim işlemi için mutlaka Orman İşletme Müdürlüğü’nden bir izin yazısı alınması gerektiğini söylerken, ODTÜ yetkilileri de zaten Orman İşletme Müdürlüğü’ne gerekli yazıların yazıldığını, bakanlıktan gelen yetkililerle kesim işleminin tutanak altına alındığını, dolayısıyla kendilerine tekrar bir izin yazısının gelmesine gerek kalmadığını savunuyor.

Yazının Devamını Oku

Alıç ağacın emin ellerde Kemal Hoca

23 Kasım 2014
Üst geçitlere ‘ODTÜ yeşil katilidir’ pankartları asanlara aynen ben de katılıyorum; ODTÜ, ‘yeşil’ katilidir!



Kentin ortasında, canım 45 bin dönüm araziyi ağaç dikerek ‘hiç’ ettiği için, emsal emsal yükselecek binalara ve müteahhitlerin cebine girecek ‘yeşil yeşil’ dolarlara engel olduğu için ODTÜ ‘yeşil’ katilidir!
Ne gerek var bu kadar mücadeleye?
Her şey zaten bir ODTÜ’lünün başının altından çıktı ve basit bir alıç ağacıyla başladı.

* * *

Yazının Devamını Oku

Her halimiz gelişigüzel

16 Kasım 2014
36 sokak ve cadde daha paralı otopark ilan edildi ki; Ankaramıza hayırlı uğurlu olsun ama yetmez, dahası gelsin.

Hatta belediye meclisi, peyder pey kararlar alacağım diye uğraşmasın, “Ankara’da bütün cadde ve sokaklar ücretli otopark olmuştur” kararı çıksın, bir kerede kurtulunsun.
Bu arada sevgili vatandaş, sakın yanlış anlama.
Belediyenin senin vereceğin 5’er liralarda gözü yok! Kâr amacı da yok! Tamamen senin can güvenliğin için!
En azından kararın gerekçe gösterildiği İçişleri Bakanlığı genelgesinden öyle anlıyoruz.
Ne diyor genelgede?
“Görevli olmayan bazı kişilerce cadde ve sokaklar ile meydanlarda gelişigüzel otopark yerleri oluşturulduğu ve araçlarını park eden şahıslardan zorla ücret alındığı, ücret ödemeyen vatandaşların araçlarına zarar verildiği ve tehdit edildiği anlaşıldığından tedbir alınmasının talep edildiği” diye devam ediyor.
Yani, kentlerde güvenliği sağlamakla görevli kolluk kuvveti, güvenliği sağlayamadığını itiraf ederek, “Önlem al da nasıl alırsan al” diyor.

Yazının Devamını Oku

Makam mevki derken arseniği unutmayın

9 Kasım 2014
Kızılcahamam Belediye Başkanı Muhittin Güney’e, yeni makam aracı için Ankara’da düzenlenen tören yetmemiş, bakanlığın hediye ettiği çöp kamyonunu araya katarak bir de ilçesinde tören organize etmiş.

O da kâfi gelmemiş, bizlere bülten gönderip, “Kızılcahamam Belediyesi’ne hediye edilen araçlar, kesilen kurban ve dualarla hizmete sunuldu” demiş.

* * *

Bu arada, bültene, ‘2014 model sıfır kilometre Toyota Corolla 1.4D 4D Advance otomobil’ notunu düşmeyi de unutmamış.
Belli ki Muhittin Başkan, yeni otomobiline kavuştuğu için pek bir mutlu olmuş. Sevinmekte haksız sayılmaz bizce.
Koskoca belediye başkanı, 5-10 yıllık arabaya biniyordu ki; yakışmazdı kendilerine.

* * *

5-10 yıllık araç derken, Melih Gökçek’in yalancısıyız bu arada.

Yazının Devamını Oku

Keçiören olayı memleketin aynası

2 Kasım 2014
Her yıl yüzlerce kadın, ya kocası ya da sevgilisi tarafından öldürülürken, "Bu cinayetler neden durdurulamıyor?" diye soruyoruz ya, Keçiören’den Hasan Kütük ve arkadaşları belgesel gibi çektikleri ‘kadına şiddet’ videosuyla bu sorunun yanıtını verdi aslında.

Dört kişi, iki kadını parkın ortasında alıkoyduktan sonra dövüyor ve bu olayın görüntülerini internette paylaşırken, ‘yakalanır mıyım’, ‘başıma iş gelir mi’, ‘hakkımda dava açılır mı’ diye en ufak bir kaygı duymuyorsa, Adalet, Aile ve İçişleri bakanlarından başlayarak, vekilinden savcısına, emniyet amirinden polis memuruna kadar herkesin ‘suç ve ceza’ sistemini sorgulaması gerekiyor.
İşlenen suç, görüntülerle ayan beyan ortadayken Emniyet önce Hürriyet muhabirine "Haklarında şikayet olmadığı için işlem yapamayız" diyor ve sosyal medyada çığ gibi büyüyen tepkiler sonrasında ‘bizahmet’ harekete geçiyorsa, Hasan Kütük’le arkadaşlarının nereden cesaret aldığını anlıyoruz böylece.
Peki kadın cinayetleri, kadına şiddet ülkenin kanayan yarası haline gelmişken, emniyetin olaya sıradan adi bir olay gibi yaklaşması doğru mu? İlle de kızların şikayetini mi, olayın infiale dönüşmesini mi beklemesi gerekiyor?
Bu kentte hiç mi aklı başında bir savcı ya da emniyet amiri yok?
Kamu adına bir soruşturma açmak çok mu zor?
Önceki geceden beri, Ankara’dan onlarca kişi Emniyet’e bu görüntüleri dayanak göstererek, ihbarda bulundu.
Görüntülerde ne suç ararsan var: "Kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma, darp, psikolojik işkence, özel hayatı gizliliğin ihlali."

Yazının Devamını Oku

Kaza mı cinayet mi

30 Ekim 2014
Ankara Adliyesi’nde bugün, temmuz ayında ölümle sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili bir davanın üçüncü duruşması görülüyor.

Ancak, bu davanın konusu diğerlerinden farklı.
Sadece bir ‘ihmal’in, bir ‘kaza’nın ve bir ‘cinayet’in davası değil.
Söz konusu dava, bisikletiyle trafikte can veren Hasan Berk Baysal’ın olduğu kadar, bu kentte güvenli şekilde bisiklete binebilme özgürlüğüne kavuşmak isteyen çevrecilerin verdiği mücadelenin de davası.
Baysal, 6 Temmuz günü katıldığı bir turun ardından bisikletiyle Konya Yolu’ndan evine dönüyordu.
Kendi başına alabileceği tüm önlemleri almıştı.
Işıklı yeleği de vardı üstelik.
Bu kentin belediyesi, Baysal’a gideceği yolda özel bir bisiklet şeridi ayırmazken, o yine de ‘emniyetli’ şekilde yolun sağından gitmeye çalışıyordu.

Yazının Devamını Oku