Enis Berberoğlu

Kuzey Irak tamam

1 Kasım 2009
KÜRTLERİN övünerek “Bizim Beyaz Saray” diye andıkları Başbakanlık kompleksinde geceleyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu sabah önce antik kale kenti, sonra pazarı geziyor.

Protokole göre Davutoğlu ve kalabalık Türk heyetini Erbil Uluslararası Havalimanı’ndan Kürdistan Bölgesel Yönetimi eski Başbakanı Neçirvan Barzani uğurluyor. Ama Türk ve Kürt basınını bir son dakika sürprizi bekliyor. Muhtemelen önceki gece varılan anlaşma uyarınca Barzani kameralar önünde ve soru beklemeden konuşuyor:

*  Türkiye, Irak’a dönük tehdidi kendisine yönelik sayıyor. Irak’ın geleceği Türkiye’ye bağlı. Irak’tan Türkiye’ye yönelik tehdit kabul edilemez, bu tehdidi kendimize yönelik sayarız.

Verilmek istenilen mesaj açık... Sahibiyse Kürdistan’ın güçlü adamı.

Zamanlaması Davutoğlu ile amcası Mesut Barzani arasındaki tarihi görüşmeden hemen sonraya rastlıyor.

Her ne kadar Barzani Türk gazetecilerden isminin önüne sıfat eklememelerini istese de. Sözleri bana ABD’nin “PKK ortak düşmanımız” açıklamasını andırıyor.

Demek ki temkini elden bırakmamak koşuluyla şunu varsaymak mümkün: Açılımın Irak ayağı tamam gibi, Avrupa hâlâ bekleniyor.

* * *

Gazetecilerle sohbeti sırasında Ahmet Davutoğlu’na soruyoruz:

Yazının Devamını Oku

Kürdistan’da ilk Türk Dışişleri Bakanı

31 Ekim 2009
ASLINDA itiraf etmeliyim ki, başlık gerçeğin sadece son halini yansıtıyor. <br><br>Gerçi evet Ahmet Davutoğlu Erbil’e gelen ilk Türk Dışişleri Bakanı.

Ama ve lakin Türk Bakan’ın Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilk resmi teması bu ziyaretten 2 yıl öncesine rastlıyor.

Ahmet Davutoğlu, Dış Ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ve kalabalık işadamı grubuyla birlikte Basra’ya uçarken 2007 Ekim ayındaki Dağlıca baskını günlerine dönüyor:

— Hatırlayacaksınız o tarihte bütün senaryolar ilişkilerin kesildiği yönündeydi. “Türkiye Irak’a girecek, Türk-Kürt çatışması çıkacak” deniliyordu. Çatışma çıktı çıkacaktı. Ben PKK’ya askeri operasyon sürerken Bağdat’a geldim. Neçirvan Barzani ile 1 Mayıs 2008 günü Bağdat’ta görüştüm. Bugün çatışmadan çok uzağız, işbirliği noktasındayız. Sınırımızdan terör değil mal, hizmet ve kültür geçsin istiyoruz.

NE İSTEDİĞİMİZİ BİLİYORLAR

Kürtlerle aramız iyi. Ama acaba PKK’lıları teslim etmelerini bekleyecek kadar mı?

Bakan’a, “Talepte bulunacak mısınız?” diye soruluyor, yanıt veriyor:

— Eve dönüş meselesi tabii ki ele alınır, güvenlik çerçevesinde. Ne istediğimizi gayet iyi biliyorlar. İlk kez söylemiyoruz ki.

ERBİL-TEKSAS ÖRNEĞİ

Yazının Devamını Oku

İmam hatip devrimi bu ülkeye yarar

27 Ekim 2009
<b>İslamabad/Tahran </b><br>BELUCİSTAN Eğitim Bakanı Ahmet Şerif Han’ın evinin kapısında terör saldırısında hayatını kaybettiği haberi akşam yemeğinde duyuldu.

İki Başbakan yemek konuşmalarından vazgeçmedi ama askeri bando resitali ile dans gösterileri iptal edildi.


Masamızdaki genç hanıma İngilizce taziye sunmaya kalktığımda nazikçe sözümü kesti, “Ben Türk’üm, Enis Bey”.


Sonra yanındaki eşini tanıştırdı, “Ömer Bey, Keşmir Cumhurbaşkanı’nın oğludur”.


Raca Ömer Zulkarnayn ile Antalya’da banka şube müdürü Ülkü Şalcı’nın tanışıklığı bir önceki yaza dayanıyor.


Yazının Devamını Oku

Belki de Habur hükümete yarar

24 Ekim 2009
ANKARAMadde bir:

Demokratik açılımda muhatap sorunu var.

Hükümet DTP ile iş tutmak istiyor, ama DTP kaçıyor.

Anlaşıldı ki, DTP PKK’sız siyaseten delik kuruş etmez.

Madde iki:

Ne Kandil, ne de Diyarbakır’daki kanaat önderi, hepsi boş,

PKK hâlâ Abdullah Öcalan’ın ağzının içine bakıyor.

Madde üç:

Peki sizce Öcalan hangi PKK’yı tercih eder?

Yazının Devamını Oku

Teslim olmaya mı teslim almaya mı?

20 Ekim 2009
ANKARAGAZETECİ şeytanın avukatıdır.

Müvekkili ayrıntıda saklıdır.

 

* * *

Deniliyor ki...

“Teslim olan PKK’lılar sürecin samimiyet testidir.”

Öyle mi, peki 10 yıl önceyi unuttunuz mu?

1 Ekim 1999 günü sekiz PKK’lı teslim oldu.

Kendi anlatımlarına göre iyi muamele gördüler.

Yazının Devamını Oku

Şu gelen hangi Kürt’tür

18 Ekim 2009
ANKARABİR grup Kürt yarın Türkiye sınırına dayanacak.

İstemesek bile zorla teslim olacak, çünkü emir böyle.

Nasıl oluyor demeyin.

Bu meseleyi anlamanız için biraz başa dönmek gerek.

Kürt açılımında ekim ayı takvimi zaten belliydi.

İçişleri Bakanı üç ayrı adımdan söz etti: 

1) Başbakan Bağdat’a gitti, güvenlik anlaşması imzalandı.

2) Irak’tan süreci kolaylaştıracak bazı hareketler bekleniyor.

3) Son olarak Başbakan Meclis’te yeni önlemleri açıklayacak. 

Yazının Devamını Oku

Bir sabah uyansak

17 Ekim 2009
ANKARAUYANDIĞIMIZDA TV ekranlarında son dakika haberi şu olsaydı:

- Diyarbakır ve Malatya Erhaç’tan kalkan Türk F-16’ları Erbil’e misket bombaları yağdırıyor. Sabah sınırı geçen Türk birlikleri kentin önemli bölümünü kontrol altına aldı. Ulucami yakınlarında Barzani güçleriyle karşılaşan Türk askerleri düşmana ağır kayıp verdirdi. Ancak yakınlardaki yeni ve büyük alışveriş merkezinde sivil can kaybından korkuluyor.

* * *

Sonra akşam bülteninde zaferin bilançosunu dinleseydik.

Erbil’de 1370 kişi öldürseydik. 189’u 15 yaşından küçük yani çocuk çıksaydı. Sivil kayıplar içinde evlerinde katledilen kadınlar da bulunsaydı.

....

Bütün bu yazdıklarım tabii ki gerçek değil, ama ya olsaydı?

....

Yazının Devamını Oku

94 yılın özeti üç sözcükte yatıyor

13 Ekim 2009
ANKARATÜRKİYE ve Ermenistan arasındaki protokollerin imza töreninde yapılmayan konuşmaların metin analizinde iki sözcük 94 yıllık sorunu özetliyor.

Ama Türk metninde bir ifade var ki, önümüzdeki 94 yıl için umut veriyor.


* * *

 

Ermeniler protokollerin Dağlık Karabağ ile irtibatını reddediyor. 


Bu yüzden Ermeni Bakan Nalbantyan konuşmasında “önkoşulsuz imza” ibaresi kullanmak istiyor. Türkiye, Ermeni Bakan o ifadeyi metne koyarsa, Dağlık Karabağ işgaline açıkça atıfta bulunma restini çekiyor.


Yazının Devamını Oku