Paylaş
Demokratik açılımda muhatap sorunu var.
Hükümet DTP ile iş tutmak istiyor, ama DTP kaçıyor.
Anlaşıldı ki, DTP PKK’sız siyaseten delik kuruş etmez.
Madde iki:
Ne Kandil, ne de Diyarbakır’daki kanaat önderi, hepsi boş,
PKK hâlâ Abdullah Öcalan’ın ağzının içine bakıyor.
Madde üç:
Peki sizce Öcalan hangi PKK’yı tercih eder?
Belki bir gün kendisini İmralı’dan kurtaracak, silahlı, diri ve örgütlü PKK’yı mı?
Yoksa silahsız sıradan sempatizanları mı?
Ara bilanço:
Apo’nun durumu sürece engeldir.
Madde dört:
O yüzden PKK yerine farklı muhatap lazım.
Barzani, ABD ve Avrupa desteği şart.
PKK, Apo istediği için değil de,
Barzani’den, ABD’den korkup kaçtığı için gelseydi.
Kimse Habur’da asap bozucu şova kalkışmazdı.
(İnanmayan, Apo ve Şemdin Sakık’ın nasıl paketlenip yollandığını hatırlasın, aradaki farkı dikkate alsın.)
Madde beş:
ABD ve Barzani Türkiye’deki tepkileri neden umursamıyor?
Acaba PKK’yı yeni siyasi aktör olmaya mı zorluyor?
Yoksa asker çekmeden Kuzey Irak’ı bir an önce temizlemek, petrol sevkıyatını güvence altına almak mı istiyor? Galiba ikisi de!
Demek ki sadece Apo değil dış ittifakta da sorun var.
Madde altı:
İç ve dış dinamikler Habur fiyaskosunu yarattı.
Ve kamuoyundaki haklı tepki tüm süreci zora soktu.
Devamı nasıl gelişir?
Aklıma merhum Turgut Özal’ın yöntemi geliyor.
IMF Özal’dan iğneden ipliğe kadar yüklü zamlar isterdi.
Merhum koltuğunun altına mizah dergilerini alır ABD’ye uçardı.
Karikatürleri gösterip, “Bakın, ne kadar zor durumdayım” derdi.
İnanmayacaksınız ama çoğu kez parayı kapıp dönerdi.
Acaba diyorum, Başbakan Erdoğan da Habur rezaletini iyi kullansa, müttefiklerimizden daha güçlü destek bulabilir mi?
Umut dünyası bu ya, dilerim olur.
Sonuç:
Sürecin devamı, ABD-Barzani’den gelecek yeni pakete, yani PKK yöneticilerinin teslimine, Avrupa’nın PKK üzerindeki baskısını artırmasına bağlı. Aksi halde bu süreç de tıpkı diğerleri gibi tarihin çöplüğünü boylar.
Baykal: Bitti bu iş
CHP lideri Deniz Baykal süreçle ilgili hükmünü veriyor:
Bitti bu iş. Çok büyük yanlışa girildi.
Yani hiç iyi kotarılamadı, yönetilemedi.
Peki Baykal 8 Kasım’da Talabani’ye gidiyor mu, işte yanıtı:
Gitme kararı aldık, ama ayın 8’i kesin değil. Tatsız tuzsuz bir manzara var burada. Bu süreç işlerken Türkiye’de bulunmak istiyorum.
Paylaş