Yalan mı, hayır kesinlikle doğru.
Şimdi kimileri bu sözleri orduya hakaret sayacak.
Oysa bence hiç ilgisi yok.
Bülent Arınç’ın kimi eleştirdiği belli.
Nüfuzunu çilede eşitliği bozacak yönde kullananlar.
Evladını davul zurnayla askere uğurlayanlar değil.
Zaten komutanlar da demiyor mu, “Halkın ordusuyuz” diye.
O zaman TSK neden alınsın ki?
Adalet ve Kalkınma Partisi ile CHP’nin liderlerini buluşturur mu?
Açıkçası pek sanmıyorum.
* * *
O zaman Başbakan ve iktidar partisi lideri neden bu mektubu yolladı?
İkisi sokağın dilinden iyi anlıyor.
Hele bir tanesi merhum Gaffar Okkan’ın mirası.
En çok onu görünce duygulandım.
Resmi otosunun bagajında futbol topu taşıyor.
Tıpkı Başbakan gibi arada durup çocuklara top dağıtıyor.
“Niyetimiz sadece toplumsal olayları önlemekle sınırlı değil” diyor Diyarbakır Emniyet Müdür Yardımcısı İlyas Burunak ve ekliyor: “ Ama topu alınca ‘Ağabey bir daha size taş atmayız’ diyen de çıkıyor.”* * *
Diyarbakır’da son iki ayda 10 kadar izinsiz yürüyüş yapıldı.
Göstericilerin sayısı 5 bin kadar.
Halil İnalcık Hoca’nın Ankara Düşünce ve Araştırma Merkezi’nde (ADAM) konferans vereceği haberi bu yüzden ilaç gibi yetişti.
* * *
Halil İnalcık’ın adını ilk duyduğumda üniversite talebesiydim. “The Ottoman Empire, The Classical Age, 1300-1600” kitabı Londra’da 1973’te basıldı. Bir anda kaynak kitap ilan edildi. O tarihte 50’li yaşlarını süren Halil İnalcık, Osmanlı tarihi konusunda en muteber isim haline geldi.
* * *
93 yaşındaki Halil İnalcık Hoca, bir saati aşmayan konuşmasında başka bir Avrupa’yı hikâye etti. 1500’lerin Avrupa’sını anlattı.
Papa ve Roma-Germen İmparatoru Şarlken’in hegemonyasında ulus-devletlerin, İngiltere, Fransa ve Hollanda’nın ezildiği tarihten söz etti.
Numarasını merak eden çıktı, markası ve çakma mal olduğu bile ilan edildi.
Ama galiba sadece Murat Bardakçı benim derdime tercüman oldu.
“Araplaşıyoruz” dedi, bıraktığı yerden devam edeceğim.
* * *
Murat Bardakçı çok haklı, çünkü;
* Başkan Bush’a fırlatılan ayakkabının arkasında bir ulusun batılı vardı.
* Müslüman ve özellikle Arap ülkelerinde terlik ve ayakkabı temiz sayılmaz.
* O yüzden örneğin ibadet edilen, namaz kılınan yere ayakkabı ile basılmaz.
Galibi ise ikinci kez Başbakanlığı kazanan Angela Merkel gibi gözüküyor. Ama bence seçim zaferi farklı bir isme ait: Guido Westerwelle.
48 yaşındaki Hür Demokrat Alman politikacı oyunu yüzde 50 artırdı.
Angela Merkel’i sosyal demokratlarla gönülsüz koalisyondan kurtardı.
Muhtemelen yeni hükümetin ortağı ve Dışişleri Bakanı olacak.
* * *
Türkiye açısından kritik soru ortada: Seçim Almanya’yı Fransa (Sarkozy) çizgisine mi çekiyor?
Yani 2004 yılında Türkiye’yi AB eşiğinden geçiren Fransız-Alman (Chirac-Schröder) ittifakı bu kez asimetrik mi işleyecek, Türkiye’yi dışlayacak mı?
Bana sorarsanız bu kadar ileri kötümserlik için henüz erken.
Bu sorunun yanıtını ararken hoş bir sürpriz yaşadım. Çünkü vizenin kaldırılması ani karardı, dolayısıyla “Çalışmalara hemen başlıyoruz, en kısa zamanda yetişiriz” türü yanıtla yetinebilirdim. Oysa TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman hemen demiryolu haritasını açtı, haberi verdi:
Suriye’den ilk tren hattı Meydanekbez’den girip İslahiye’ye ulaşıyor. İkincisi Halep’ten Karkamış’a oradan da Gaziantep’e gidiyor. Haritadan da göreceğiniz gibi lüzumsuz bir U çiziyor tren yolu. Yaklaşık bir buçuk saat fazla yol yapılıyor. Çünkü sınırın bizim tarafı mayınlıydı. Askerle anlaştık mayınları biz kaldırdık. Halep tren yolunu doğrudan Çobanbey’den geçirip kuzeye doğru Gaziantep’e çekiyoruz. Bugün üç saat süren Gaziantep-Halep yolculuk süresi gelecek yıl bir buçuk saate inecek. Trenin hızı zaman zaman 160 kilometreye kadar çıkacak.
* * *
ABD işgalindeki Irak ve özellikle ülkenin kuzeyi şantiye gibi.
Batılı ülkelerin ithal malları önce Suriye’nin Lazkiye Limanı’na geliyor, buradan tren yoluyla Musul üzerinden Irak’a dağılıyor.
Tren yolu için Türkiye geçişi seçilse bile araya yine Suriye giriyor. Çünkü Nusaybin’den Türk topraklarını terk eden raylar önce Suriye’yi kat ediyor sonra Suriye-Irak sınırını aşarak Musul’a ulaşıyor.
Ankara’da yapılan Türk-Irak or
Muhalefet sözcüleri, Başbuğ’un tarifini siyaset alanına tecavüz saydı.
Peki ya Başbuğ’un hedef aldığı DTP’nin bölgedeki tek siyasi rakibi ne düşünüyor? Hükümetin nabzını ölçmek için Mehdi Eker’e sordum.
Malum Mehdi Bey hem Diyarbakırlı, yani ağalık düzenini biliyor. Hem de Tarım ve Köyişleri Bakanı, yani sosyolojik ve demografik bilgiye sahip.
* * *
Mehdi Eker, “Ağa var mı, varsa kimdir?” sorusunu yanıtlarken önce uyardı:
- Genelkurmay Başkanı’na cevap vermek istemem.
Ardından ne anladığını aktardı:
- Mecazi anlamda kullandı sanıyorum, ağa sözcüğünü. Sendika ağası derlerdi bir zamanlar, onun gibi.