Engin Kratzer

Silahına ince ayar çekti

25 Ocak 2012
Rafael Nadal, maçlarda kullandığı raketin ağırlığını 3 gram artırdı.

“3 gram neyi değiştirir ki?” demeyin, profesyoneller için bu fark çok şey ifade ediyor.

Bu 3 gramla raketinin savur-ma ağırlığını artıran Nadal, toplara daha güçlü vurabilecek.

GEÇTİĞİMİZ yılı Novak Djokovic’in gölgesinde geçiren Rafael Nadal, 2012 sezonu öncesi nasıl bir strateji uygulayacağını anlatırken, “Artık turnuvalara daha atak başlayacağım. İlk turlardaki rakiplerimin işini en kısa sürede bitireceğim. Böylelikle yarı final ve final maçlarına daha enerjik çıkacağım” ifadesini kullanıyordu.
Şüphesiz Nadal bu sözleri boşuna söylemedi. Her ne kadar daha 25 yaşında olsa da, yıllardır yaşadığı yoğun maç trafiği ve ağır sakatlıklar bünyesini bir hayli yordu. Gücünün azalmaya başladığının, en azından artık daha ekonomik kullanması gerektiğinin farkında. İspanyol tenisçi bu strateji doğrultusunda bir adım daha attı ve maçlarda kullandığı raketine 3 gram ağırlık ekletti. Babolat marka raketler kullanan Nadal, bundan böyle 320 gramlık değil 323 gramlık raketlerle mücadele edecek.

1 gram bile çok şeyi değiştirebilir

ŞİMDİ çoğunuzun aklına haklı olarak, “Sadece 3 gram ağırlık farkı neyi değiştirebilir ki?” sorusu gelebilir. Açıklayalım... Rafael Nadal gibi, hemen her gün saatlerce raket sallayan üst düzey profesyoneller için 1 gram ağırlık bile çok şeyi değiştirebilir.
Peki Nadal bu değişikliği neden yaptırıyor? Bu yıla dek 320 gram ağırlığındaki raketlerle oynayan Nadal, özellikle yüksek seken toplara istediği gücü aktaramıyordu. Yeni eklenen 3 gram ağırlık sayesinde raketin ‘savurma ağırlığını’ artmış oldu. Tenisçiler için savurma ağırlığı, raketin ağırlığından çok daha önemli bir parametredir. Nadal yeni gramaja alıştığında toplara daha güçlü ve kontrollü vuracak.

Tahta ve çelikten titanyuma...

Yazının Devamını Oku

Çok tuhaf hareketler

24 Ocak 2012
Avustralya Açık, tenis tarihinde görülmemiş olaylara sahne oluyor.

Baghdatis raket parçaladı. Berdych, rakibinin elini sıkmayı reddetti. Nalbandian görevliye su fırlattı.

TURNUVALARDA ödül olarak ortaya konan para miktarlarının cazipliği ve rekabetin her geçen gün daha sertleşmesi tenisçilerin ve bu sporu sevenlerin de sinirini bozdu.
Melbourne şehrinde devam eden Avustralya Açık, tenis tarihinde görülmemiş centilmenlik dışı olaylara sahne oldu. İşte onlardan birkaçı...

1-  Hıncını raketten aldı

Tek erkekler 2. turunda Marcos Baghdatis, Stanislas Wawrinka karşısında setlerde 2-0 geriye düşünce adeta çılgına döndü. Maç oynadığı raketi yere vurup parçalayan Rum tenisçi daha sonra çantasından 3 raket daha çıkarıp herkesin gözü önünde yere vurarak parçaladı. Baghdatis’e bu hareketleri nedeniyle 800 dolar ceza verildi.

2- Tribünden top attılar

Tek erkekler 3. turunda Mikhail Kukushkin’in Gael Monfils’i 3-2 yendiği maçta kazananı, tribünden atılan bir futbol topu belirledi! 5. sette, Monfils tam maça ağırlığını koyduğu sırada tribünden atılan bir top korttaki topa çarptı ve oyun durdu. Olay nedeniyle  konsantrasyonu bozulan Monfils, sonrasında iki basit hata yapıp maçı kaybetti.

3- Rakibinin elini sıkmadı

Yazının Devamını Oku

Kendi ülkesinde beyni tenisini yönlendiremiyor

19 Ocak 2012
Avustralyalılar 100. yılını kutlayan ve ev sahipliğini yaptıkları dünyanın en önemli spor etkinliğinin birinci gününde bayanlarda tek ümitleri olan Samantha Stosur’un birinci turda elenmesi ile sarsıldı.

Avustralyalılar Kadınlı Erkekli 43 tenisçi ile Melbourne de mücadele ediyorlar. Geçen yılın Amerika Açık şampiyonu ve dünya 5ncisi 28 Yaşındaki Stosur kendi ülkesindeki yüksek beklentileri mental yönden kaldıramadı. İlk turda ‘’pek tanınmayan’’ Romen Sorena Cirstea’ya 2 sette elendi. Grand Slam tecrübesi olan Stosur

Melbourne da bugüne kadar dördüncü turu geçemedi.

 

Futbolcuya “krampon” diyor muyuz?

 

Önümüzdeki haftanın sonuna kadar Avustralya Open tenis gündemimizi oluşturacak. Eurosport ve diğer Televizyon kanallarındaki yorumlarda, gazetelerde yayınlanan haberlerde ve birçok tenis paylaşım sitelerindeki tenis tutkunların bilgi aktarımları ile tenis konuşulacak. Tam bu noktada bilhassa yorumculardan önemli bir ricam var. Tenisçileri "RAKET" diye adlandırmayın. Örneğin İspanyol  Raket Rafeal Nadal gibilerinden…. Bu deyime bir türlü anlam veremiyorum. Sizler; Atletico Madrid’e transfer olan KRAMPON Arda Turan diyor musunuz?! Öyle ise lütfen Raket yerine İsim, tenisçi, oyuncu, sporcu deyimlerini kullanın artık.

 

Yılın ilk Grand Slam inde favori tenisçiler ilk tur maçlarında (bazı sonuçlar rahat alınmış gözükse bile) hayli zorlanıyorlar. Galibiyet beklentisinin verdiği gerginlik, oyun ritmini bulmak ve en önemlisi rakiplerin ‘’kaybedecek bir şeyim yok’’ düşüncesi ile rahat ve riskli oynamaları seri başlarını kortta hayli uğraştırıyorlar.

Yazının Devamını Oku

100’üncü şölen içimizi ısıtacak

16 Ocak 2012
Dünyanın en iyi 256 tenisçisi, hava sıcaklığının 30 derecelerde seyrettiği 100. Avustralya Açık Turnuvası’nda sahneye çıkacak.

BİZDE kara kış hüküm sürerken, hava sıcaklığının 30 derecelerde seyrettiği Melbourne kenti bugünden itibaren 100. Avustralya Açık Tenis Turnuvası’na ev sahipliği yapacak. Toplam 26 milyon Avustralya Doları (49.4 milyon TL) para ödülünün dağıtılacağı Avustralya Açık’ta, tek erkekler ve tek kadınlarda şampiyon olan isimler 2 milyon 300’er bin Avustralya Doları (4 milyon 370 bin TL) kazanacak. 29 Ocak’ta sona erecek turnuvaya tek erkeklerde ve tek kadınlarda 128’er tenisçi katılacak. Tek erkeklerin favori isimleri belli.... Novak Djokovic, Rafael Nadal, Roger Federer ve Andy Murray. Bu dört isim yollarına kayıpsız devam ettikleri taktirde en erken yarı finalde birbirleriyle karşılaşabiliyor... Fikstürün üst tarafında Djokovic-Murray, alt tarafında ise Nadal-Federer yarı finalleri izleyebiliriz. Hiç şüphe yok ki bu dört isim arasında en iyisi, 2011’de 4 Grand Slam’in 3’ünü kazanan Djokovic.
Maçların, Sırp tenisçinin en çok sevdiği zemin olan ‘orta hızlı sert zemin’de oynanacak olması şampiyonluk şansını bir kat daha artırıyor. Djokovic’den sonraki favoriler Nadal, Federer ve Murray’in şansları eşit. Bu isimlerin yoluna taş koymaları muhtemel tenisçiler ise, Fransız Joe Wilfried-Tsonga ve Gael Monfils.

Serena kazanırsa hiç şaşmam

TEK kadınlarda en güçlü favori, geçen yıl hem Wimbledon’u hem de İstanbul’daki sezon sonu şampiyonasını kazanan Petra Kvitova. Çek sporcu, güçlü fiziği ve kendine özgü oyun tarzıyla kadın tenisine ‘özel’ bir renk katıyor. Uzun süredir doğru dürüst ortalarda görünmeyen Serena Williams, bütün ön tahminleri alt üst edecek bir potansiyele sahip. Tabii kondisyonu yeterse. Bir tane bile Grand Slam şampiyonluğu bulunmayan dünya 1 numarası Caroline Wozniacki’nin şansının yüksek oldğunu sanmıyorum. Wozniacki’nin, geçen yıl şampiyon olduğu 6 turnuvada yenebildiği en yüksek sıralamadaki oyuncu, 17. sıradaki Marion Bartoli idi. Ayak bileğindeki sakatlığı nedeniyle geçen yıl fazla maç oynayamayan Maria Sharapova ve Victoria Azarenka da şampiyonluk şansı bulunan tenisçiler olarak görülüyor.

Teklerde dağıtılan ödül miktarı (Avustralya Doları)

İlk Tur: 20 bin
İkinci Tur: 33 bin 300

Yazının Devamını Oku

Amerika'yı değil Türkiye'yi seçin

2 Ocak 2012
TENİSTE başarılı olan, gelecek vaadeden gençlerimiz belli bir noktadan sonra bir yol ayrımına geliyor...

1- Okul yaşamını noktalayıp profesyonel tenisçi olmak.
2- Yurt dışında bir üniversitede burs kazanıp, eğitim ve tenis yaşamını orada sürdürmek.
Her iki tercihte de gençleri önemli sorunlar bekliyor... Birinci madden başlayacak olursak; biz ne yazık ki, profesyonellik kavramını anlamış değiliz. Profesyonel olmak istiyoruz ama profesyonelce yaşamayı bilmiyoruz. Profesyonel olmak sadece günde birkaç saat tenis oynamak ve kondisyon antrenmanları yapmak değildir. Tüm hayat tarzınızı (uyku, yemek, sosyal yaşam vs.) değiştirmeniz ve tenisi bir meslek olarak kabullenmeniz gerekir. Bunu son dönemde Marsel İlhan, Çağla Büyükakçay, İpek Şenoğlu gibi birkaç tenisçimiz başarabildi. Fakat takdir edersiniz ki, bu sayı son derece az.
Şimdi gelelim yurt dışında burslu okuma sevdasına... Genç tenisçilerimizin en büyük hayali Amerika’da bir üniversite bursu kazanmaktır. Eğer çok iyi bir üniversite kazanılmışsa, bu tercihe saygı duyarım. Ancak bizde de artık çok iyi üniversitelerin olduğu ve bunların burslu okuma imkanı tanıdığı da bir gerçek. Bütün bu üniversitelerin tenis sahaları bulunuyor. Hatta Üniversitelerarası Tenis Ligimiz bile var. Süper Lig, Birinci Lig ve İkinci liglere yaklaşık 100’e yakın üniversite takımı katılıyor.

TENiSi ORALARDA İLERLETEMEZSİNİZ


GENÇ tenisçilerimizin Türkiye’deki üniversiteleri tercih etmesi için yeterli sebep fazlasıyla mevcut. Fakat, üniversitelerimizin de tenise daha fazla yatırım yapması gerektiği düşüncesindeyim. Bakın, ülkemizde bir tenis antrenörü patlaması var. Üniversiteler, tam zamanlı çalışacak maaşlı antrenörler istihdam edebilir. Bu antrenörler tenis takımları kurup yaş grupları turnuvalarını izler ve gelecek vaadeden lise öğrencilerini kendi üniversitelerine kazandırabilmek için burs imkanları sunabilir.

Bütün bunları yapabilirsek, yetenekli gençlerimizin ülkemizde kalmalarını sağlayabiliriz. Böyle bir durum da Türk tenisine çağ atlatır. Genç tenisçiler elimizin altında olacakları için, milli maçlara ya da kulüp maçlarına kolayca gidip gelebilirler. Amerika’daki üniversiteden izin almak, sporcuyu buraya getirip geri göndermek gibi zorlu ve masraflı işlerden kurtulmuş oluruz. Ayrıca, şunu rahatlıkla söyleyebilirim; ben, Amerika’ya gidip de tenisini orada ilerleten bir tenisçi göremedim. En fazla formlarını muhafaza edip döndüler.

Yazının Devamını Oku

Türk tenisinde bir ayda üç büyük olay

5 Kasım 2011
TED Fıratpen 12. Cumhuriyet Kızları Uluslar arası Tenis Turnuvası’nın basın toplantısında Hintli baş hakem Sultan Gangji’ye soruldu; “ Bir zamanlar Hindistan’da dünya çapında tenisçiler vardı.

Şimdi ise sizden birilerini turnuvalarda göremiyoruz. Neden?’’ Yanıtı özetle şu oldu; “Ortada bir gerçek var. Türk tenisi dünyada kendinden bahsettiren bir konuma geliyor. Hint tenisi ise geçmişinde kalarak derin uykuda. Ben İngiliz Tenis Federasyonu’nda görevliyim. İngilizler büyük paralar ayırdığı halde İngiliz tenisinin durumu içler acısı.
 İskoç asıllı Andy Murray olmazsa sesleri hiç çıkmayacak.’’ 30 yıldır dünya tenisinin içinde yaşayan bir bilen kişinin yorumu bu.

SÜPER SENİORLAR

Önce Antalya’da dünyanın en iyi tenis tesislerinin başında gelen Alibey Tatil Köyü’nde 47 ülkeden 800 civarında tenisçinin katıldığı 2011 Süper Seniorlar (60-75 yaş arası) Dünya Şampiyonası’nı organize ettik. Bütün ülkelerden ve Uluslararası Tenis Federasyonu’ndan (ITF) tam not aldık. Tek ve çift maçlarını kazanan  Nejat Müldür ve 60 yaş ekibi dünya 10’unusu ve 70 Yaş Milli Takımımız dünya 11’incisi oldu. Türk Tenis Federasyonu ve tesislerini bir tenis cennetine çeviren Alibey Tatil Köyü yöneticileri herhalde bir tebriği hak ettiler.

BİR MİLYAR İZLEYİCİ

İki yıl daha İstanbul’da düzenlenecek olan TEB BNP PARİBAS WTA Championships Dünya Kadınlar Şampiyonası için övgü üzerine övgü aldık. Bir milyara yakın kişinin ekranlarda izlediği İstanbul tanıtımlı maçlarda dünyanın bize verdiği not 10 üzerinden 9.5. Daha ne söylenir ki?

İSTİKRARLI SPONSOR

Ve şimdi üçüncü değeri sanıldığından yüksek etkinlik TED-Fıratpen Uluslararası 25.000 dolar para ödüllü Kadınlar Kapalı Kort Turnuvası. İstikralı ve tenis sever ana sponsoru Fıratpen ile 12 yaşına basan, Caroline Wozniacki (2006 Şampiyonu), Andrea Petkovic gibi bugünün  dünya yıldızlarını ağırlayan Türk performans tenisi için önemli bir turnuva. Pazar günü saat 15.00’de final ile sona erecek karşılaşmayı TED Kulübü’nde izleyebilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

'İlk'lerin kraliçesi

31 Ekim 2011
İstanbul’da ilk kez düzenlediğimiz turnuvada ilk puanı alan Petra Kvitova, son puanı da kazandı. Finalde Victoria Azarenka’yı 2-1 yenerek namağlup şampiyon olan Çek tenisçi, 1 milyon 750 bin doların sahibi oldu.

RESMİ adı TEB BNP Paribas WTA Championships olan Dünya Kadınlar Tenis Şampiyonası’nın açılış günü ile ilgili yazımızda verdiğimiz başlıklardan birinde aynen şöyle demiştik:
“İstanbul’da ilk puan ve ilk galibiyet Kvitova’nın.”
Turnuvanın son puanını da Kvitova kazandı. Çek tenisçi hakkında ilginç bir not daha vereyim; şampiyonada oynadığı 5 maçta da ilk puanı kazanan taraf oldu...
İlk kez ev sahipliği yaptığımız bu turnuvanın finali de en az kendisi de muhteşem oldu. Daha önce oynadığı bütün maçları kazandığı için, korta favori olarak çıkan Petra Kvitova, Belaruslu rakibi Victoria Azarenka önünde sadece 21 dakika içinde 5-0 öne geçti. Çek sporcu, maçın bu bölümüne kadar kararlı bir şekilde, süratli vuruşlarla sonuca gitti.
Azarenka ise, ard arda basit hatalar yapıyordu. Tam, “Azarenka bu seti kaybetti” derken, Kvitova birkaç basit yaptı ve bu sefer Azarenka 21 dakikada 5 game üst üste kazanarak, durumu 5-5 yaptı. Ancak, istikrarsız oynayınca, bu set 7-5’lik skorla Kvitova’nın oldu.

Olimpiyat için süper referans

İkinci sette iki tenisçi de oyunu kontrolüne alamadı. Bir sonraki puanı kimin kazanacağını kestirmek mümkün değil. Azarenka, basit hata oranını azaltarak, seti 6-4 kazandı ve durumu 1-1’e getirdi. Üçüncü sette ise, Kvitova’nın maç süresince sık sık file önüne vurduğu kısa toplara koşmak zorunda kalan Azarenka’da yorgunluk belirtileri başladı. Buna karşın Kvitova kondisyon avantajını iyi kullanarak seti 6-3 kazandı ve toplam 2 saat 28 dakika süren maçtan 2-1 galip ayrıldı.

Yazının Devamını Oku

İstanbul kraliçesini arıyor

30 Ekim 2011
Petra Kvitova ile Victoria Azarenka karşılaşacak.

Sinan Erdem Spor Salonu’nda saat 17.00’de başlayacak birincilik mücadelesinin favorisi, turnuvada oynadığı 4 maçı da kazanan Kvitova.

2011 yılının en başarılı kadın tenisçilerinin mücadele ettiği TEB BNP Paribas WTA Championships’in kraliçesi, bugün oynanacak final maçıyla belirlenecek. Sinan Erdem Spor Salonu’nda saat 17.00’de başlayacak karşılaşmada, Çek Petra Kvitova ile Belaruslu Victoria Azarenka, şampiyonluk için raket sallayacak.
Dün oynanan yarı final maçlarının ilkinde, grup müsabakalarında 3’te 3 yapan, bu yılın Wimbledon galibi Kvitova ile, gruptan 2 galibiyetle çıkan ABD Açık şampiyonu Samantha Stosur karşı karşıya geldi. Avustralyalı rakibi ile daha önce yaptığı 2 maçı da kazanan Çek tenisçi, yine şans tanımadı ve 2 saat 5 dakika süren mücadeleyi 5-7, 6-3 ve 6-3’lük setlerle 2-1 kazandı.
Günün ikinci karşılaşması, Victoria Azarenka ile Rus Vera Zvonareva arasında oynandı. Azarenka, 1 saat 42 dakika süren karşılaşmada, rakibine 6-2 ve 6-3’lük setlerle 2-0 üstünlük sağladı.
TEB BNP Paribas WTA Championships’in şampiyonluğu için mücadele edecek olan Victoria Azarenka ile Petra Kvitova daha önce yapılan 5 maçın 3’ünü Kvitova, 2’sini Azarenka kazandı. Rakibine en son 2009 yılında Avustralya Açık’ta yenilen Kvitova, son 3 maçı da galip tamamlamayı başardı. Saat 17.00’de başlayacak final karşılaşması, TRT Spor, NTV Spor ve Eurosport’tan naklen yayınlanacak.

Kvitova kazanırsa, 1.75 milyon dolar alacak

TOPLAM 4 milyon 900 bin dolar para ödülünün dağıtılacağı TEB BNP Paribas WTA Championships’te namağlup şampiyon olan sporcu, 1 milyon 750 bin dolar kazanacak. Turnuvada oynadığı 4 maçta da rakiplerine şans tanımayan Petra Kvitova, bugün de galip gelirse bu ödülün sahibi olacak. Çek tenisçi, kaybettiği taktirde 890 bin dolar alacak. Tek yenilgiyle finale çıkan Victoria Azarenka mutlu sona ulaşırsa 1 milyon 635 bin dolar, kaybederse 775 bin dolar alacak.

Victoria Azarenka

Yazının Devamını Oku