Pazar günü 4. sette Djokovic 2-1 ilerideyken yağmur nedeniyle karşılaşmaya dün devam edildi. Servise Djokovic başladı. Ancak bu önemli avantajı kullanamadı, servisini kırdırdı ve durum eşitlendi. 25 yaşındaki Sırp tenisçi, karşılaşmaya beklenenden daha temkinli ve sakin başladı. Sonuca, puanları iyi hazırlayarak gitmeyi tercih etti. Bunda da zaman zaman başarılı oldu. Ancak, Nadal gibi bir rakibe karşı, olmaması kadar da, zorlanmadan hatalar yaptı. Rafael Nadal’a ise, bir gecelik uyku iyi gelmiş. Çünkü pazar günü ikinci kez yağmur başladığında Djokovic’e üst üste 8 “game” kaybetmişti. Evet, Nadal’ı bu aşarı spin’li (topların yüksek sektiği) vuruşları, sürati ve azmiyle toprakta yenmek imkansız gibi görünüyor. Karşılaşmanın şampiyonluk sayısında; Novak Djokovic, servisi ile çift hata yaparak, Nadal’ı 7. kez Fransa Açık şampiyonu ilan etti. Bu puan da kolay kolay unutulmayacaktır.
Rafael Nadal’a yarı finalde elenen İspanyol David Ferrer maç sonu, “Nadal’ı toprakta yenmek imkansız” demişti. Kısmen haklı çıktı. Dün Nadal, dünya bir numarası rakibi Novak Djokovic’i karşılaşmanın ilk iki setinde çaresiz bıraktı. Nadal daha önce katıldığı yedi Fransa Açık’ın altısını kazandı. 6 rakamını da turnuva boyunca ayakkabısının arkasına yazdırdı. Nadal finale hiç set vermeden geldi.
Nadal ile Djokovic daha önce 32 kez karşılaştı ve bunun 14’ünü Djokovic kazandı. Toprak kortta ise Djokovic 13 kez eşleştiği rakibinden 2 maç aldı. Djokovic maça biraz telaşlı başladı. Nadal ise Ferrer’in onunla ilgili söylediği tarzda oynadığı karşılaşmada Djokovic karşısında devleşti. İlk seti Nadal aldı.
Küllerinden doğdu
İkinci set 5-3 iken yağmur başladı. Oyun durunca iki oyuncu soyunma odasına gitti. Antrenörleriyle durum değerlendirmesi yapma imkanı buldular. Djokovic kötü gidişatını “temizlemek” için duş alıp, üstünü değişti. Nadal ise duş almadan hatta toprak korttan kirlenen çoraplarıyla soyunma odasından döndü. Djokovic, 5-3’te servisi tekrar kırdırdı ve bu seti 6-3 kaybetti.
Daha dengeli oynar
Üçüncü sette beklenmedik şekilde Djokovic daha sabırlı ve puanları daha iyi hazırlayarak direkt puanlar aldı. Rakibini o sette adeta saf dışı bıraktı. Dördüncü set başabaş start aldı. Durum 2-1 Djokovic lehine iken yine yağmur başladı. Tahminimce bu aradan sonra Djokovic bugün çok dengeli oynayacaktır.
Bazılarının yıldızı parlar, diğerleri sürpriz bir şekilde favori birini yener. Fakat çeyrek finalden itibaren hakimiyeti zirvedeki tenisçiler başkasına kaptırmazlar. Erkeklerde en az 3 yıldan beri final müsabakaları Nadal, Djokovic, Federer üçlüsü arasında paylaşılmakta. Kareyi tamamlayan en yakın aday ise genelde Murray oluyor. Peki nedir bu tenisçilerin başarı sırları? Dört oyuncu da milyonlarca dolar kazanmalarına rağmen oyunlarını sürekli geliştiriyorlar. Oynadıkları maç sayısı, kazandıkları şampiyonluklar ile kort içerisinde rakiplerine inanılmaz bir özgüven ve kararlılık yansıtıyorlar. Rakipler ise onları yenebilmek için çok iyi oynamaları gerektiğinin bilincinde. Ancak 5 set boyunca da iyi oynamıyorlar ne yazık ki.
Aralarında paylaşırlar
Federer bu Fransa Açık’ta zaman zaman vasat oynayarak kaybetmemesi gereken birine mağlup olmadan yarı finale kadar çıktı. Maç süresince enerjisini çok iyi ayarlayabiliyor. Nadal her maçın başında rakibinin neler yapabileceğini önce bir tartıyor. Bazen topları çevirebilmek için yırtınıyor. Fakat inanılmaz enerjisi ve spinli vuruşları ile rakipleri çaresiz bırakıp adeta yıldırıyor.
Djokovic en iyi çift el backhand’e sahip. Servis karşılamaları, atletik yapısı ve esnekliği mükemmel. Öz güvenini ve kararlılığını da korta en çok yansıtan biri. Murray ise yeni koçu İvan Lendl ile beraber çalıştığından beri, kortta çok daha sakin ve sabırlı. Vuruşları da eskisine göre daha istikralı. Bir Grand Slam kazanır ise onu zor tutarlar. Görünen o ki bu dörtlü finalleri paylaşmaya devam edecek.
Kendini geliştiriyor
Kadın tenisi pek iç açıcı değildi ve Fransa Açık’ta tüm favoriler tel tel döküldü. Maria Sharapova bu boşluktan faydalanıp şampiyon olmayı başardı. 25 yaşındaki Rus tenisçi, hala tenisine bir şeyler katmaya çalışıyor. Vuruşlarının daha etkili ve daha güçlü olduğunu söyleyebiliriz. Elbette hala eksikleri var ama bilinçli çalışma ve disipliniyle bu eksiklerini git gide kapatıyor. Sharapova’nın güzelliğiyle değil de tenisiyle başarılara ulaşmasına saygı duymamız gerekiyor.
Bu maçlara, az da olsa kaybetme korkusu ile tedirgin çıkarlar. Henüz yeni başlayan bu seneki Fransa Açık’ta, bunun iki çarpıcı örneğini yaşadık. Kadınlarda önce 1 numaralı seribaşı Victoria Azarenka, pek bilinmeyen İtalyan Alberta Brianti’ye karşı ilk seti kaybederek az kalsın eleniyordu.
Dün ise beklenmedik bir şekilde 13 Grand Slam şampiyonu ve Paris’in 5 numaralı seribaşı Serena Williams, ilk turda elendi. Rakibi dünya sıralamasında 115’inci olan Fransız Virginie Razzano idi. Serena ilk seti kazanmasına ve ikinci sette tie-break’te önde olmasına rağmen, belki de hayatında hiç unutamayacağı bir maçla Fransa Açık’ta ilk şok yenilgiyi tatmış oldu.
Geçtiğimiz hafta Enka da düzenlenen Gelibolu uluslar arası gençler tenis turnuvasının ön elemesinde Rus ile bir Türk bayan tenisçimiz eşleşti. Rus 16 bizimkisi ise 15 yaşında.
Daha 2 oyuncu ısınırken Rus tenisçinin çok daha üstün olduğu gözle görülüyordu. Maça başladılar. Rus tenisçi oyuna tamamen hâkimdi. Birinci seti 6/0 kazandı. İkinci sette durum 5/0 Rus kızın lehinde iken Türk kızımız mücadele hırsını tamamen yitirdi ve toplara gelişi güzel vurmaya başladı. Vurduğu toplara da saha içerisine düşünce, Rus tenisçi topları geriye atabilmek için kıyasıya bir mücadeleye girişti. Sağa sola koştu ıhladı, çığlık attı, adeta yırtındı. Maçın o dakikalarında saha kenarına yeni gelen herhangi bir izleyici, karşılaşmanın başa baş gittiğini zannederdi. Rus tenisçi üfleye püfleye bu game’i de kazanarak maçı 6/0;6/0 bitirmeye başardı.
Bizim tenisçilerden biri Rus kızın yerinde olsa idi çok zorlandığı bu game’i’’ nasıl olsa ilerdeyim bir oyun versem bir şey olmaz’’ mantığı ile bu oyuna asılmazdı bile.
Maç bitikten sonra Rus tenisçi bir ağacın altına gitti, havlusunu yere serdi ve esneme hareketlerine başladı. Bizimkisi ise üzgün bir şekilde soyunma odasının yolunu tuttu.....
Günümüzde artık binlerce çocuk tenis oynamakta. Her sene bir o kadarı da tenis okullarında raket ile tanışırlar. Bazıları kısa bir süre sonra tenisten sıkılıp başka spor dallarına yönlenir. Diğerleri için tenis bir sosyal yaşam tarzı haline gelir. Başkaları için de tenis bir kariyer haline dönüşür.
Bundan 20 sene kadar öncesinde tenis başlama yaşı 7-8 yaşından önce değildi. Bugün ise 4-5 yaşındaki küçükler minik raketler, tenis topu görünümlü yumuşak sünger toplar ila tenise ilk adımlarını atıyorlar.
Zamanla İyi tenis oynayan (ulusal seviyede) bir gencin tenis sayesinde dünyayı dolaşmak,eğitim bursu kazanmak, mesleki kariyer seçenekler elde etmek, sosyal çevre edinmek, lisan öğrenmek, kişiliğini geliştirmek.....gibi büyük imkanlara sahip olabilirler.Aileler de bunun bilincinde. İşte tam bu noktadaki beklentilerde anne babaların olası yanlış tutumu bütün bu hayalleri bir kabusa dönüştürebilir.
Bugün her kulüpte veya turnuvada "çocuklarına yanlış tutum içerisinde bulunan anne ve babalara rastlamak mümkün.
Genç tenisçilerimiz sezona hızlı başladı. Cem İlkel (17 yaşında) ENKA’da Uluslararası Gelibolu Turnuvası’nda şampiyon oldu. Şimdi ise TED Kulübü’nde devam eden efsane tenisçimiz Nazmi Bari adını taşıyan şampiyonada yabancı oyuncuları geride bırakarak birinci seri başı olarak mücadele ediyor. Başak Eraydın (18) Yeşilyurt’ta düzenlenen uluslararası 10 bin dolarlık Future (Gelecek) profesyonel turnuvasında birinci oldu. İpek Soylu (16) istikralı çıkışını sürdürüyor.
Bulgaristan’da şampiyon, ENKA’da yarı final ve bu sene 10 yıl aradan sonra tekrar Avrupa/Afrika Birinci Ligi’ne çıkan Fed Cup (Kadın Milli) takımımızda Çağla Büyükakçay, Pemra Özgen ve Melis Sezer ile birlikte genç yaşta kadroda yer aldı. Mayıs ayında ise Fransa Açık Gençler Şampiyonası’nda ön elemelere katılacak.
Sezona iyi başladılar
Teklerde dünya sıralamasında 200. sıralarda olan Çağla Büyükakçay Moskova’da final oynadı. Şimdi ise profesyonel kariyerini özel koçu Can Üner ile birlikte devam ettiriyor. Tuna Altuna profesyonel turnuvalarda değişik partnerler ile birlikte çiftler kategorisinde 6. kez şampiyon oldu.
Kadın tenisçilerimiz bu sezon Ağrı, Erzincan ve Trabzon gibi şehirlerimizde uluslararası profesyonel turnuvalarında dünya klasmanı puanları kazanma fırsatını bulacaklar.
Altmış kort ve mükemmel hizmeti ile 26 farklı kulüplerden gelen 500 civarında tenisçi doya doya tenis oynadı. Bayan ve erkek 35 -65 arası değişik yaş gruplarında lig usulü maçlar yaptı. Hafta boyunca her gün iki maç yapmak zorunda kalan ve kendilerini hale genç gören tenisçiler içinde sakatlanmayanların sayısı sakatlananlardan azdı. Çoğunluğu orası burası ağrıyarak güneşin altında saatlerce raket salladılar. Ne diyelim haftada iki maç oynayınca ‘’yorulduk’’ diyen profesyonel futbolcular utansın.
Ömer Eralp başkanlığındaki hakem kadrosu maçları ve programı başarılı bir şekilde yönettiler. Gala gecesinde Tenis Federasyonunun eski Milli tenisçilere ödül vermeleri
güzel bir jest. Ancak kupa töreninde Federasyon yönetim kurulu üyelerinden (hatta bazıları maç oynadığı halde) kimsenin hazır bulunmaması doğru olmadı.
KONSOLOSLUKLAR ARASI MİNİ DÜNYA KUPASI
Başlayan yoğun tenis trafiği içerisinde TED kortlarında ilk defa düzenlenen Konsolosluklar arası tenis turnuvası da, geçen yıl ilki yapılan Bankalara arası turnuva kadar ilgi gördü. Bu mini dünya kupasını Fransa kazanırken İtalya ikinci, Rusya üçüncü oldu.