Doğan Hızlan

Ferit Sıdal’ı anarak

7 Kasım 2021
Türk müziğine emek veren icracıları, bestecileri bu köşede anıyorum.

CD’leri, LP’leri varsa bugün onları anımsatıyor, dinlenmelerini sağlama girişiminde bulunuyoruz.

Bu hafta tamburi besteci Ferit Sıdal’ın TRT tarafından çıkarılan iki CD’lik albümünü dinledim.

1. CD: Ferit Sıdal’ın Sözlü Eserlerinden Seçmeler

Koroyu Ali Şenozan yönetmiş.

Çok tanınmış iki eser:

Bir gönül vardı bende henüz aşkı tatmamış

Gözlerin bir içim su

2. CD: Ferit Sıdal’ın Enstrümantal Eserlerinden Örnekler

Yazının Devamını Oku

Eleştirinin, yayıncılığın saygın adı: Memet Fuat

6 Kasım 2021
Yazdıklarıyla olduğu kadar yönettiği dergilerle de Türk edebiyatına katkı sağlayan Memet Fuat, büyük şair Nâzım Hikmet’in doğru tanınmasına da vesile olmuştur...

Türk edebiyatının çeşitli türlerinde yazar ve yayıncı olarak Memet Fuat’ın damgası vardır. Özellikle Nâzım Hikmet’in doğru ve yaygın tanınmasında, bireysel ve edebiyat tarihi açısından da ayrı bir önem taşır. Bütün yapıtlarını okuduğum, yakından tanıdığım Memet Fuat’a daima saygı ve sevgi duymuşumdur.

Yazdıklarıyla, yönettiği dergilerle birçok kuşağın sesi işlevini üstlenmiştir. Memet Fuat’ın ‘Yazarlığın Eteklerinde’ kitabını okurken, edebiyata ilk adım attığı zaman yaşadıklarını öğreniyoruz.

Annesi Piraye Hanım’ın -ki onunla da tanıştım ve etkilendim- zorlamasıyla Nâzım Hikmet’le mektuplaşmalar
başlıyor.

Nâzım, ilk mektubuna verdiği yanıtta, hatıraların önemini vurgularken okuması gereken kitapları da tavsiye ediyor:

“Oğlum,

Mektubunu aldım. Bayram ettim. Sen daha o kadar gençsin ki hatıraları olmayan ve hatıralara değerlerini vermesini öğrenmemiş olansın.”

Yazının Devamını Oku

Dergilere bir bakalım

5 Kasım 2021
Pandemide en çok ihmal edilen ürünler dergilerdi. AVM’lerdeki birçok kitapçıda ne yazık ki dergiler bulunmuyor, bu yüzden de dergi tiryakilerinin beklentisi yerine gelmiyor. Oysa hepimiz ilk yazımızın çıkacağı dergiyi arar bulurduk. Şimdi gene Bâb-ı Âli’den alabiliyorum dergileri. Dergilerin son sayılarında neler var, kısaca onları hatırlatmak istedim.

MİLLİYET SANAT

KAPAKTA ne var?

‘Müzik+Sinema+Moda: Lady Gaga’

Öykü Sofuoğlu’nun yazısı: ‘Lady Gaga’nın kutsal üçlemesi: Müzik, moda, sinema.’

Bir hayatın üç günü:

Sevin Okyay’ın yazısının sunumu şöyle: “Sadece ülkesi Britanya’da değil bütün dünyada sevilen Galler Prensesi Diana’nın hayatından üç günü anlatan Pablo Larrain filmi ‘Spencer’ özellikle Prensesi canlandıran Kristen Stewart’ın performansıyla dikkati çekiyor.”

Ümran Avcı

Yazının Devamını Oku

Beyoğlu kültürü ve diğer semtler

4 Kasım 2021
Beyoğlu’nun bir kültür adası olmasını her İstanbullu destekleyecektir. Hele AKM’nin açılışından sonra kültürel olaylar hız kazanacaktır. Galataport’un açılışı sanata ilginin derecesini arttıracaktır.

Hiç kuşkusuz cadde üzerinde kitapçıların da artmasını bekliyorum. Yalnız Türkçe değil, yabancı dilde kitaplar da satılmalıdır.

Tünel’den Taksim’e çıkarken bu tür kitaplara az rastlıyorum. Pandemiden önce ithal kitapları Pandora getirtiyordu. Şimdi yabancı ülkelere giden dostlarıma İngilizce eleştiri kitaplarını ısmarlıyorum, sağ olsunlar getiriyorlar.

Yıllar önce Tünel’den indiğimizde Frenç Amerikan, Hachette kitabevleri vardı. Tabii sonra korsan kitaplar sergilerde satılmaya başlandı. Deniz Kitabevi’ni, Alman Kitabevi’ni de anmak gerekiyor.

Rahmetli arkadaşımız Onat Kutlar, gece kitapçılarının açık olmamasından yakınırdı. Kitabevlerinde alıcının kitapları seçmek için oturacak yerleri de olmalı.

Kitapçılar, eskiden kitaplar konusunda bilgi verirler, hatta kitap tavsiye ederlerdi.

Kitap dükkânlarının içinde yayınevi sahipleri de otururdu. En çok rastladığım Remzi Kitabevi’nin sahibi Remzi Bengi ve Hilmi Kitabevi’nin sahibi İbrahim Hilmi Çığıraçan, İnkılap Kitabevi’nin kurucusu Garbis Fikri’ydi.

Batı dillerinde kitapları nerede bulurduk?

Yazının Devamını Oku

İstanbul resimlerini görmek

2 Kasım 2021
İstanbul’da sanat, kültür açısından hareketlenme beni mutlu ediyor.

AKM’in açılışı hiç kuşkusuz yalnız Beyoğlu’nu değil, bütün İstanbul’un kültür hayatındaki yerini olumlu anlamda değiştirecek, yükseltecek. Ben de İstanbul’a dair kültürel tekinlikler, sanatın çeşitli alanlardaki tarihi üzerine kitapları okuyup onları tanıtma çabasındayım.

Tanıtacağım kitap, dünden bugüne İstanbul’un resme yansıyışı konusunda ayrıntılı bilgi veriyor:

‘Hayal ve Gerçek Arasında-Osmanlı Resminde İstanbul İmgesi, 18. ve 19. Yüzyıllar, Tarkan Okçuoğlu.

Giriş’in başında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi’nden bir alıntı var:

“Bugün bile halk dilinde ve hatta fikir hayatında o zamanlardan kalma ‘alafranga’ ve ‘alaturka’ (musikide olduğu gibi) ‘eski’ ve ‘yeni’ (zihniyet meselelerinde) tabir edilen bu ikilik realitesi Tanzimat’ın en büyük fatelitesidir.”

Okçuoğlu, kitabı tanıtıyor:

“Bu çalışmanın sınırları, Osmanlı sanatındaki ilk natüralist resim denemelerinden baş- layarak yağlı boya tekniğinde tamamen Avrupalı bir üslubun hâkim olduğu dönemlere kadar uzanıyor. Sözü edinilen dönem, Osmanlı sanat tarihi yazımında Batılılaşma/Modernleşme, yenileşme gibi terimlerle tanımlanır ve genel bir kabulle, III. Ahmed (1703 - 1730) döneminden başlatılarak, 19. yüzyılı da içine alan zaman aralığını kapsar. 16. ve 17. yüzyılların normları belirlenmiş, kodlanmış sanat üretiminin çözülmesinin ve yeniden yorumlanmasının sürecidir. Bu süreçte hızla değişen, politik ve toplumsal yapıya koşut bir sanat ortamı doğar.

Bu çalışmanın nihai amacı ise genç dönem Osmanlı resimlerindeki İstanbul tasvirlerini birer metin olarak kavramsallaştıran, bu metni (resmi) oluşturan ögeleri ayrıştırıp çözümlemek ve son aşamada da bir bütün olarak okumak.”

Yazının Devamını Oku

Leylâ Gencer’i dinlemek

31 Ekim 2021
Zaman zaman diskoteğimden CD’ler ya da LP’ler çalıyorum.

Bu hafta Leylâ Gencer’i (1928–2008) dinledim. Türkiye’nin tek ‘Diva’sını ilk kez Tosca’da, Tepebaşı’ndaki Dram Tiyatrosu’nda dinledim. Uzun bir bilet kuyruğu vardı. O sıralarda hiçbir kaydının olduğunu anımsamıyorum.

İstanbul’a geldiğinde ilk defa Nişantaşı’ndaki evine Filiz Ali ile gitmiştim.

İtalya’ya gittiğimde o dönem Hürriyet’in İtalya temsilcisi Mehmet Demirel bana onun LP’lerini buldu.

Roma’da plakçı mağazalarına girip onun adını verdiğimde beni hemen LP’lerinin bulunduğu rafın önüne götürürlerdi. Benim Türkiye’den geldiğimi, Leylâ Gencer’i tanıdığımı öğrenen bir plakçı, Diva’dan randevu almam için ricada bulunmuştu. Ben de bunlardan birine aracı oldum, görüşmelerini mümkün kıldım.

Leylâ Gencer

Yıllar önce çıkan ve 6 CD’den oluşan albümü CD çalarıma koydum: ‘Donizetti Kraliçeleri.’ Ahmet Etem Erenli’nin, ‘Leylâ Gencer’i Anmak ve Donizetti Rönesansı’ yazısını okudum. Hangi eserler vardı:

Conaro

Yazının Devamını Oku

Geçmişten bugüne Moda

30 Ekim 2021
Osman Öndeş’in ‘Kadıköy’ün Güngörmüş Sayfiyesi Moda’ kitabı İstanbul’un gözde semtinin uzun yıllara yayılan hikâyesini anlatıyor. Bir semtin tarihini, insanlarını belgesel bir roman tadında okuyacaksınız.

Bazı semtler vardır ki orada yaşayanlar ayrı bir anlam yükler ve o semtle övünürler. Moda böyle semtlerden biri. Çoğu kimse birbirini tanır. Osman Öndeş’in ‘Kadıköy’ün Güngörmüş Sayfiyesi Moda’ bir Modalının sevgisini yansıtıyor.

İç kapaktaki yazı Münevver Ayaşlı’nın ‘Dersaadet’inden bir alıntı: “Kadıköy’den bir karış ötede Moda’da büsbütün bir başka hava eser. Mağrur, kendini beğenmiş, Kadıköy’ü Kadıköylüleri küçük gören Snop Moda.”

‘ACIMASIZLIK VAR’

‘Eski Moda’ya ne oldu’ yazısı kitabın özelliğini, niteliğini irdeliyor: “Zaman eğer yıllarla ifade edilirse, zaman birçok güzellikleri de silip götürüyor. Yaşam eğer fâni ise gümrah ağaçlarla süslenmiş bir semtin insanları toprak olurken, arkalarında nice özenle inşa edilmiş ve sahipsiz kalan köşkler, ahşap evler de acımasızca yıkılıp yerine apartmanlar inşa edilmiş ise eskinin güzellikleri günümüzde de bilinsin istiyorum.

Ağaçlar, bahçeler, özenle yetiştirilmiş çiçekler ve parklar yok edilmiş. Artık o parklar, bahçeler ve bostanlar yok! Bu değişim sadece Moda’yla sınırlı değil. Dünya üzerinde kentlerin eski resimlerine ve bugünkü resimlerine bakınız. Ortada kaçınılmazlık ve bir de acımasızlık var herhalde.”


Yazının Devamını Oku

Sinan’la açılışın anlamı

29 Ekim 2021
Atatürk Kültür Merkezi (AKM), bugün Hasan Uçarsu’nun bestelediği ‘Sinan’ operasıyla açılıyor.

Açılışın bir Türk bestecinin eseri ile yapılması, opera bestecilerinin AKM’de bir çok operasını göreceğimizin müjdecisi gibi geliyor.

Kahire operasının açılışı için İtalyan besteci Giuseppe Verdi’ye ‘Aida’ operası ısmarlanmıştı. Konu piramitlerde geçiyordu. Mısır’a bir kongreye gittiğimde, piramitlerde eseri izlerken o operayı yeniden sevmiştim.

Mimar Sinan’ın hemen hemen bütün camilerini gezdim, yazın Silivri’ye giderken de yeniden onarılan, 18 Ekim’de açılışı yapılan o köprünün üstünden geçerken büyük ustayı anarım.

Eminönü’ne her inişimde Rüstem Paşa Camisi’nin önünde bir kez daha o yapıya hayran hayran bakarım.

AKM’de temsil edilmek için gerçekten bestecilerimize operalar ısmarlanmalı.

Operayı seyredenlerin ‘Mimar Sinan’ hakkındaki kitapları okuyacaklarına, eserlerini ziyaret edeceklerine kuşkum yok.

Belki bir gün bu opera Selimiye’nin şehri Edirne’de sahneye konulacak.

Operayı seyredenlere bir önerim var.

Yazının Devamını Oku