Doğan Hızlan

Türkler Almanya’da

18 Ağustos 2022
Almanya’ya Türklerin göçünü bilgi ve belgelerle sunan önemli bir kitap yayımlandı: ‘Hürriyet Tanıklığında Göçün 60. Yılı / 1961-2021’

Kapaktaki alt başlık da şöyle: “Türkiye’den Almanya’ya işgücü göçünün öyküleri, haberleri, fotoğrafları.”

Albümü okurken, Almanya ekseninde Türkiye’nin de tarihine göndermeleri fark edeceksiniz. Yabancı bir ülkeye giden Türklerin bazıları, büyük kentlerden değil, Türkiye’nin birçok bölgesinden bir Batı ülkesine ayak basmışlardı. Göçü inceleyen birçok yazar, birinci kuşağın önemini vurgular.

Birçok yazar, Almanya’ya giden Türklerin uyum sorununu işlediler. Türklere Almanları, Almanlara Türkleri tanıttılar. Kimileri Türkçe yazdı kimileri de Almanca. Hiç kuşkusuz yazarların kaleminden de göçü incelemek gerekir.

Frankfurt Kitap Fuarı nedeniyle Almanya’yı biraz da olsa tanıdım. Açılan sergilerin bir bölümünü gezdim.

İlk yazı: “Federal Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Türkiye’den Almanya’ya 60 yıllık göçü Hürriyet için değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Steinmeier’in, Hürriyet Avrupa Yayınları Sorumlusu Ahmet Külahçı’nın bu konudaki sorularını yanıtladığı söyleşi, 5 Ekim 2021’de gazetemizde yayımlandı. ‘Hürriyet Tanıklığında Göçün 60 Yılı’ kitabının önsözü olarak, söyleşinin tamamını yayımlıyoruz.”

Hürriyet Avrupa Genel Müdürü Ahmet İhsan Karakaşlı, Hürriyet’in Almanya serüvenine değiniyor: “Hürriyet Gazetesi, 60 yıl önce başlayan Türkiye’den Almanya’ya göçe ilk anlarından itibaren tanıklık ediyor. Elbette başlangıçta, yani 30 Ekim 1961’de Türkiye ile Almanya arasında İşgücü Anlaşması imzalandığında yaşanan süreç ‘göç’ kavramıyla tarif edilmiyordu.”

Almanya’nın birçok kentini gezdim, konferanslar verdim. Göçün yeni bir kültür oluşturduğunun tanıklığını yaptım.

Yazının Devamını Oku

Belgeseller üzerine

16 Ağustos 2022
Edebiyatçılar, sanatçılar üzerine yapılan belgesel çalışmaları elbette hepimizi memnun ve mutlu ediyor. Kitapları, filmleri, resimleri dışında yaşamı ve kişiliğinin oluşması hepimizin merak konusudur.

Birçok belgeselde ben de konuştum. Ancak belgesel çalışmalarını izlerken tekrarlar dikkatimi çekti. Çalışmalar aynı adların çevresinde yapılıyor. Bazı adların birkaç kez belgeselleri yapılıyor, bazen de aynı adlar yeniden o adlar üzerine konuşuyor. Belgeselci arkadaşlara, sanat/edebiyat dünyasını gözden geçirip seçim yapmalarını öneriyorum. Gerçi birinin teklif etmesi ama sponsorluğunu da üstlenmesi gerekiyor.

Seçimin belli adlar üzerine odaklanması gelecek yıllarda başkalarının unutulmasına sebep olur korkusunu yaşıyorum.

Yerel yönetimlerin o kentte yaşayan, yazan birinin adına belgeselle çalışmalar yapmasını öneriyorum.

Bu girişim sadece kişiler üzerine değil semtler üzerine de yapılmalı, o semtte doğan, yaşayan ve aramızdan o semtte ayrılan birinin belgeseli birkaç açıdan önemlidir.

Görselliğin öne geçtiği bir çağda, belgesel çalışmaları yaşamımızda daha çok öne çıkıyor.

Her semtte yeni kütüphaneler açılıyor. Bağış yapanların da kısa bir hayat hikâyesi o kütüphanelerde bulunmalı. Bunca kitabı biriktiren, ülkesinin insanının bilim ve sanat açısından yücelmesine katkıda bulunan da anılmalı. Sadece ismiyle değil.

Anmalar gündeme gelince sokak adları konusundaki düşüncelerimi de tekrar edeceğim.

Yalnız sokak tabelalarında adlar yazılı ama onun niçin buraya konulduğu, kim olduğu yazılmıyor.

Yazının Devamını Oku

Müzisyen evleri

14 Ağustos 2022
Hürriyet yazar evleri için kampanya açmıştı ve birçok yazarın evini de tespit etti. Belediyelerle bağlantı kurdu.

Müzisyenlerin evleri konusu pek gündeme gelmedi. Nasıl çalışırlardı, yaratıcılık serüveninde ne yaparlardı, nasıl yaşarlardı? Gündelik yaşamları konusunda hiçbir eşya yok. Hayat hikâyelerine baktığımızda, çoğunun yoksulluk içinde ömür tükettiklerini görüyoruz.

Bu konuda belgesel girişimleri de yok, oysa o besteciler, icracılar konusunda bilgi sahibi olanlar yaşıyorken onlardan yararlanalım, kayıtları toplayalım.

Bestecilerin eserleri seslendirilirken, takdim eden, kısaca hayatından söz ediyor.

Nevzat Atlığ’ın yönettiği koro icralarında dinleyicilere önemli bilgi veren broşürler verilirdi. Radyo ve televizyonlarda tanıtma programları yapılmalı. Örnekler seslendirilmeli. Onların enstrümanları da o evde sergilenmeli, notaları bulunmalı.

Birçok belgesel hazırlanıyor, Türk müzisyenlerinin de belgeselleri yapılmalı.

Bibliyografya çalışmaları, evlerin değerlendirilmesi, unutulmayı önleyen önemli bir girişimdir. Çağımız ne yazık ki günübirlik yaşayanların çağı, onun için de hatırlatacak unsurlara daha fazla yer vermeliyiz.

Konservatuvarların, operaların, senfoni orkestralarının kuruluşlarını, kurucuları yazmalı. Dizilerde zaman zaman bunlara yer verilmeli.

Müzik yayınları desteklenmeli, birçok iyi kitap, müzik tarihi bir daha basılamıyor. Bakanlık bu kitaplara yatırım yapmalı.

Yazının Devamını Oku

Edremit’te kitap fuarı

11 Ağustos 2022
Balıkesir’in Edremit ilçesinde gerçekleştirilen Edremit Kitap Fuarı’nın beşincisi bu yıl 13-21 Ağustos tarihleri arasında yapılacak.

‘Ölmez Ağacın Gölgesinde Kitap’ sloganı ile yapılacak 5. Edremit Kitap Fuarı, 13 Ağustos 2022 Cumartesi günü saat 19.00’da Edremit Altınkum Belediye Tesisleri’nde yapılacak açılış töreni ile başlayacak ve dokuz gün sürecek. Fuara 200’e yakın konuk ve 60 yayınevi katılacak.

Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan, yaptığı açıklamada “Kitap fuarıyla Edremit’te yetişen Sabahattin Ali başta olmak üzere yine Körfez’in önemli ismi yazar Mustafa Seyit Sutöven’e layık olmaya, onların kitaplar ve şiirler üzerinden yaydıkları aydınlanma ışığını bir kez daha bütün Türkiye’ye yaymak istiyoruz” diyor.

OKTAY AKBAL EDEBİYAT ÖDÜLÜ ZEYNEP GÖĞÜŞ’ÜN

MUĞLA Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Oktay Akbal Edebiyat Ödülü’nü Zeynep Göğüş, ‘Yok Çünkü Telafisi’ adlı romanıyla kazandı. Ödül jürisi Hikmet Altınkaynak, Rûken Kızıler, Doğan Hızlan, Aykut Küçükkaya ve Zeynep Oral’dan oluşuyordu. Göğüş’e ödülü, Oktay Akbal’ın ölüm yıldönümü olan 28 Ağustos’ta yapılacak törenle verilecek.

Ödülün gerekçesi: “Unutma ve hatırlama üzerine kurguladığı bu romanda Zeynep Göğüş, yazılan, yazılmakta olan, yazılması istenmeyen tarihin içinde yarattığı karakterlerin bireysel ve kolektif hafızalarını önümüze seriyor. Brüksel’den Gaziantep’e, Paris saraylarından Hatay’a; geçmişle bugünün zaman katmanları arasında Doğu-Batı ikileminin çelişkilerinin klişelerden uzak derinliklerine iniyor. Sınırları çizip sınırları ortadan kaldırarak adeta bir yapboz oyunu kuruyor. Bir gazetecinin hakikati bulma çabasına bilinçaltı tekniğiyle, edebiyat, sanat tarihi, müzik felsefe alanlarından çok katmanlı anlatılar yerleştirerek de hem yerel hem evrensel kültüre selam yolluyor.”

DERGİLERDEN SEÇMELER

Yazının Devamını Oku

Hüsamettin Koçan: Sergileri ve Baksı Müzesi

9 Ağustos 2022
Hüsamettin KOÇAN’ın çalışmalarının tümünü de gördüm, izledim, yazdım.

O, yaşamımızın her döneminin kültürel yönünü yaratır. Anadolu’dan bugüne gelen sanatımızı ve en önemlisi sanat/hayat bağlantısını eserlerine yansıtır.

Onun sergilerini, çalışmalarını izlediğinizde görsel bir kültür tarihini okumuş ve seyretmiş olursunuz.

Yapıtlarına bakarken o görselliğin ardındaki düşünce birikimini hissederim. Dünlerin sanatsal tutanakları yoksa, bugünü yaratma imkânımız olmaz.

Zeytinburnu Belediyesi Kazlıçeşme Sanat’ta açılan ‘Geleneğin Ve Geleceğin Şifreleri’ sergisi, bu açıdan biyografisinde belirleyici bir yer alıyor.

Bu serginin kitabının (‘Hüsamettin Koçan: Geleceğin Şifreleri’/ Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi Yayınları) çıkması beni sevindirdi çünkü sergiyi geziyorsunuz ama ona kütüphanenizde yer veremiyorsunuz.

Daha önce bu sergiyi yazmıştım.

Ayrıca açılışına gittiğim Baksı Müzesi’nin de önemini bir kez daha vurgulamak isterim.

Yazının Devamını Oku

Biyografi kitapları

7 Ağustos 2022
Genel sözlükler dışında bestecilerin, sanatçıların, operacıların biyografileri yazılmalıdır.

Biyografi yazmanın zorluğunu eli kalem tutan herkes bilir. Ne var ki bir sanatçının sanat dünyasındaki yerini biyografi kitaplarından öğrenebiliriz.

Radi Dikici’nin Müzeyyen Senar ve Zeki Müren üzerine iki biyografi kitabını anmalıyız.

Müzik ansiklopedilerinde sanatçıların hayatı yer alıyor, ben bağımsız biyografi kitaplarını bekliyorum.

Özellikle opera bestecilerinin, solistlerin kitapları gerekiyor.

LEYLA GENCER’E DAİR

LEYLA GENCER için okunmasını salık vereceğim iki kitap var. O kitaplar, bir divanın dünyadaki başarısını bize aktarıyor. Onu tanıdığım, LP’lerini, CD’lerini dinlediğim için kitapları da bilgilerimi tamamlıyor.

Hiç kuşkusuz bu kitaplar onun kayıtlarını dinlemeye götürmeli sizi. Ne yazık ki bu kayıtların çoğu korsan olduğu için sanatçıya bir şey kazandırmadı. İtalya’ya gittiğimde birçok LP’nin satıldığını gördüm. Diva unvanının çok kullanıldığı ülkemizde belki bu kitaplar kimin diva olduğuna karar verirler.

Üzerine yazılan kitapları bir kez daha anımsatmak istedim:

Yazının Devamını Oku

Bir sanatçının hayat ve meslek kulisi

6 Ağustos 2022
Güldürmenin ustalıkla yapıldığı zaman ne kadar etkili olduğunu kanıtlayanların başında gelir Metin Akpınar. Zeynep Miraç, onu tanımamız için iyi sorular hazırlamış. Bu tür çalışmaların yalnız o kişiyi değil, dönemini de tanıtmakta yararı olduğu inancındayım.

Tiyatro, sinema dünyasındaki sanatçıların yaşamını oldum olası merak ederim. Çoğunlukla da rollerinden karakterlerinin sızıntılarını çıkarmaya çalışırım.

Zeki Alasya ile Metin Akpınar’ın, Haldun Taner’in kaleme aldığı oyunlarının neredeyse hepsini seyrettim. Kabare oyunları üzerine de Haldun Taner’le çok konuştum. Taner her akşam temsile gider, seyircinin en çok neyi alkışladığını, neye güldüğünü tespit eder, ona göre de metinde değişiklik yapardı.

Türk tiyatrosunda, kabare türündeki başarıları her zaman övgüye değer. Güldürmenin ustalıkla yapıldığı zaman ne kadar etkili olduğunu kanıtlayanların başında gelir Metin Akpınar.

Zeynep Miraç, ‘Sahneye Adanmış Bir Ömür: Metin Akpınar’ kitabında, sanatçıyı tanımamız, yaşamını ve sanatını öğrenmemiz için iyi sorular hazırlamış. Şimdiye kadar düşündükleri, değerlendirmeleri, toplumsal ve siyasal alandaki yeri iyi yansıtılıyor. Bu tür çalışmaların yalnız

Yazının Devamını Oku

Marmara Adası’nda edebiyat günleri

4 Ağustos 2022
5–6–7 Ağustos tarihlerinde Marmara Adası’nda edebiyat günleri gerçekleştirilecek.

Marmara Adası 1950’lerde 60’larda dönemin en önemli edebiyatçılarının, yazarlarının, sanatçılarının gözde mekânıydı. Melih Cevdet’ten Oktay Rıfat’a, Yaşar Kemal’den Fethi Naci’ye, Edip Cansever’den Tomris Uyar’a, Arif Damar’a pek çok yazar adadan geçenlerden sadece birkaçı.

O günlerdeki doğal güzellikleri, denizi, açık yürekli insanları, balıkçıları, denizcileri ile Marmara Adası yazarların tatillerini geçirmekle kalmayıp eserlerine de ilham veren bir yerdi.

Zamanlar değişti, tatil yerleri Ege kıyılarına kaydı. 80’lerden sonra bu edebiyat atmosferi giderek dağıldı.

Şimdi Marmara’yı o günlerin havasına yeniden kavuşturmak hayaliyle yola çıkılıyor. Değerli yazar ve şairlerin katılımıyla Marmara Adası Edebiyat Günleri 5-6-7 Ağustos’ta gerçekleştirilecek. Üç gün boyunca yazarlar, şairler, edebiyatçılar çeşitli etkinliklerde Marmara Adası halkıyla ve Ada’yı ziyaret edenlerle buluşacak.

Marmara Adası Edebiyat Günleri, adayı seven, ada için emek veren Marmara Adası Dostları, Galimi Çınarlı Kırsal Kalkınma ve Turizm Derneği ve Gündoğdu Köyü Güzelleştirme Derneği’nin ortak çalışmaları, adalı gönüllülerin katkıları ve Marmara Adalar Belediyesi desteği ile ilk kez düzenlenecek. Edebiyat Günleri, kurumların, destekçilerin ve düzenleme kurulunun çabasını aşan bir emeğin ürünü. Uzun yıllar sürmesi umulan bir geleneğin başlaması Marmara imecesi ile mümkün oldu.

Etkinliğin posteri ve logosu ise Marmara Adası’nda yaşayan değerli şair ve ressam İsmet Değirmenci imzası taşıyor.

Yaşar Kemal

Yazının Devamını Oku