Doğan Hızlan

Ünlü ressamları ne kadar tanıyoruz?

17 Aralık 2022
Ferit Edgü’nün kitabı bir resme bakmanın, onu değerlendirmenin başka sanatları da kapsadığını gösteriyor. Çünkü görsellik bize bakmanın, çağrışımların yolunu da açıyor.

Devletin ve özel kurumların müzeleri sanata ilgiyi arttırır. Peki, bu yeterli midir? Görsel izlenim bir süre sonra unutulur, belleğimizde yer etmesi için müze kataloglarını edinmeli, ressamlar ve eserleri üzerine yazılanları da okumalı.

Ferit Edgü’nün, ‘Biçimler, Renkler, Sözcükler’ kitabı bize 20’nci yüzyıl resminin ünlü ressamlarını tanımamızı, resim tarihini değerlendirebilmemizi sağlayacak bilgiler,
yorumlar içeriyor.


Önsöz’den kitaptaki yazıların oluşumu üzerine notlar: “Bir gün, çok sevdiğimi söylediğim bir resmin önünde bana şu soruyu sormuştun: ‘Ne buluyorsun bu resimde?’ Bu sorudan gocunmayacağım bir resmin önündeydik. Renksiz, albenisiz, bakanı kendine çekmeyen, bir coşku yaratmayan resimdi bu. Gri/boz bir fon içinde beyaz çizgilerle ortaya çıkan, daha doğrusu gizlenen bir attı resmin... Hayır, konusu değil, modeli.

Renkleri renklere katarak şaha kalkmış, yeleleri rüzgârda savrulan, uzak kaleleri fethe gitmek için süvarisini bekleyen bir at değildi bu. Tam tersine, uzun, sıska bacakları üzerinde yükselen, boynundaki yem torbası içinde hiçbir şey kalmadığı belli, yorgun, belki dört-beş yaşında ama çok yaşlı, sessiz, hüzünlü bir attı.

Gene de bir yılkı atı değil.

Yazının Devamını Oku

Anadolu Ödülleri verildi

15 Aralık 2022
Kuruluşundan bu yana ‘Baksı Müzesi’nin etkinliklerini izlerim. Açılışın ilk gününden itibaren sanat dünyamıza önemli katkılarda bulunmuştur.

Hüsamettin Koçan’ın doğduğu yere verdiği emek, örnek bir çalışmadır.

Baksı’da sergiler açıldı, gençler çalıştı. Birlikte çalışmanın, yaratmanın alışkanlığını burada kazandılar.

Salı günü yapılan toplantıda, çalışmaları seyrederken Baksı’ın yarınına güvenim daha da arttı.

Açılan sergileri tanıtayım:

Hüsamettin Koçan’ın 2017 senesinde Baksı Müzesi’nde açtığı ‘Ayağımdaki Diken’ sergisinden seçmeler 2 Haziran 2022 tarihinde AKM’de açıldı.

Sanatçı Osman Dinç’in ‘Gözlemevi’ sergisi 22 Haziran 2022 tarihinde Baksı Müzesi’nde açıldı. Sergi 30 Kasım 2022 tarihinde kapandı.

Baksı Kıraç Tepe’de 2021 yılında açılan

Yazının Devamını Oku

Göçmenlik üzerine

13 Aralık 2022
Yurtdışında en çok gittiğim ülke Almanya’dır. Frankfurt Kitap Fuarı’nın çok eski bir ziyaretçisiyim. Almanya denildiğinde göç kavramı tartışılır. Oradaki yazarlardan söz edilir. Ne yazık ki Türkiye’de onların kitapları çok bilinmez, yayınlananlar da gerekli ilgiyi görmez.

Bekir Yıldız’dan Yaşar Kemal’e kadar pek çok yazarımız göç kavramı üzerine okunması gereken kitaplar yazmışlardır.

Yeni bir kitap bizi bu konuda bilgilendiriyor:

‘Türk – Alman Göçmen Edebiyatı’, Prof. Dr. Hikmet Asutay.

Birinci sayfadaki başlık da şu:

‘Yazarlar Sözlüğü.’

İthafları yazıma mutlaka alırım:

“Çok kıymetli zamanlarından ödünler vererek bana bu fırsatı veren eşim Rahime ile canlarım; oğlum Efe ve kızım Beril’e...”

Asutay

Yazının Devamını Oku

Kemal Tahir’i yeniden okumak

11 Aralık 2022
Türk edebiyatının, düşünce yaşamının önemli adlarından Kemal Tahir’in kitapları, İsmail Coşkun’un yapıtların başında yer alan yazısıyla Ketebe Yayınları tarafından yeniden yayımlandı.

Yakından tanıdığım, kitaplarını okuduğum bir yazarın bütün kitaplarının bir arada yayımlanması, beni mutlu etti. Kemal Tahir’siz bir Türk edebiyatının eksikliği giderilmiş oldu.

Onu önceden okuyanların, bu kitapları yeniden okuduklarında bugüne, siyaset hayatından bireysel yaşamımıza kadar bakışları yenilenecektir.

Benim yazılarım için de onunla tanışmam önemli bir dönüm noktasıdır.

Yorgun Savaşçı’ ödül kazandığında, Cumhuriyet gazetesinde kitap üzerine bir eleştiri yazmıştım.

Onu okuyan Kemal Tahir dönemin Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Ecvet Güresin’i aramış, benimle konuşmak istediğini söylemiş. Sonra beni telefonla aradı, evine gittim. O tanışma bir yakınlaşmanın başlangıcı oldu.

Metin Erksan, Halit Refiğ’le dostluğum, onun evinde eşi Semiha Yenge’nin hazırladığı yemek sofralarında gelişti.

Benim ricam üzerine Altın Kitaplar Yayınevi’nin Yeni Edebiyat dergisine yazmaya başladı, referans olan bir yazıyı orada yazdı: ‘

Yazının Devamını Oku

Nasıl eğleniyoruz?

10 Aralık 2022
Gökhan Akçura’nın ‘Yıldızların Altında-Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Eğlence Yaşamı’ adlı çalışması okur için özgün bilgiler içeriyor. Akçura kitabın ortaya çıkış süreciyle ilgili olarak “Var olan kitap ve tezleri elden geçirmekle birlikte esas kaynağın gazete sütunlarında bizi beklemekte olduğunu unutmadık” diyor.

Eğlence hayatımızı incelersek bize ait birçok unsuru ortaya çıkarırız. Her dönemde, her siyasal aşamada özelliklerinin değiştiğini görürüz.

Büyük kentlerden Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar her yerde eğlencenin çeşidi bize başka tarihler, sosyoloji incelemeleri için ipuçları verir.

Televizyonun yaygınlaşmasından önce nasıl eğlenirdik, gece evlerimizde vaktimizi nasıl geçirirdik? Nerelere giderdik? Değişik sınıflardaki insanlar nerede, nasıl eğlenirlerdi?

Çocukluktan gençliğime uzanan çizgide eğlencenin merkezi Beyoğlu’ydu. Sinema ve tiyatro oradaydı. Yazınsa gazinolar hariç eğlence yaşamı durgundu. Şimdiki gibi festivaller, konserler yoktu.

Günümüzde büyüyen İstanbul’un birçok semtindeki AVM’lerde sinemalar var. Tiyatrolar turneleriyle sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde perde açıyor. Yazlık bölgelerde de sanat etkinlikleri yapılıyor.

Tarihi yerlerde operalar sahneleniyor, konserler veriliyor. Radyonun da eğlence tarihimizde önemli yeri vardı.

Özgün bilgiler

Gökhan Akçura’nın ‘Yıldızların Altında Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Eğlence Yaşamı’ kitabı o günleri yaşayanların yanı sıra bugünün genç okuru için de özgün bilgiler ve yorumlar içeriyor. İçindekiler listesini okuyun önce:

Yazının Devamını Oku

Önay Sözer’in ardından

9 Aralık 2022
Sevgili Önay Sözer de (1936 – 2022) aramızdan ayrıldı.

Yıllar önce dört arkadaş buluşur, sanat etkinliklerine gider, konuşurduk.

Dört arkadaştık; Demir Özlü, Önay Sözer, Sina Akşin ve ben.

Hukuk Fakültesi’nden sonra felsefeyi seçti, bu alanda uluslararası üne kavuştu.

Sanat eleştirisi üzerine çalışmalar yaptı.

‘Sanat: Görünendeki Görünmeyen’ kitabı üzerine yazmıştım.

Kitabında hangi adları değerlendiriyordu?

Edmund Husserl

- Bin Kimura

Yazının Devamını Oku

Nazlı Eray kendini anlatıyor

8 Aralık 2022
Bu yıl TÜYAP Kitap Fuarı’nın ‘Onur Konuğu’ olan Nazlı Eray için, Faruk Şüyün bir kitap hazırladı.

Kitabın adı Necati Tosuner’in “Sen bir uçurum kadar tehlikelisin ve bir uçurum gibi bunun farkında değilsin” cümlesinden esinle konulmuş:

‘Nazlı Eray - Başımda Kum Fırtınası Kalbimde Şelale’

Faruk Şüyün gerçekten çok emek vermiş, bir solukta okudum.

Kitap için Faruk Şüyün ne diyor:

“Saatlerce, günlerce konuştuk. O anlattı, ben dinledim. Bazen sorular sordum, bazen yorum yaptım. Büyülü, renkli, sürprizlerle dolu dünyaların yazarının bana anlatacak o kadar çok şeyi vardı ki bu kitap hiç bitmeyebilirdi.”

Ben yazarın konuşmalarından bazı bölümleri seçtim:

“Hayatı daha düzgün yapabilecekken içimdeki kendi fırtınama göğüs gerdim.”

Yazının Devamını Oku

Mustafa Pilevneli ve İstanbul

6 Aralık 2022
Mustafa pilevneli’nin İş Bankası Kibele Sanat Galerisi’nde açtığı ‘Mustafa Pilevneli – Mavilerde 60 Yıl’ sergisini gezdim.

Her sanatçının, edebiyatçının bir ülkesi vardır. Pilevneli’nin de bize tanıttığı, unutulmaz fırça darbeleriyle ölümsüzleştirdiği ‘Fenerbahçe’ var.

Sergi salonuna girince, karşınızdaki büyük ebatta resim, onun bir tür tanıtım belgesi.

Sergiyi sergi kataloğunun yazarlarından sanat tarihçisi Ömer Faruk Şerifoğlu ile birlikte dolaştım.

Şöyle tanıttı sergiyi:

“Her malzemeyi büyük ustalıkla kullanan Pilevneli’nin eserlerine topluca baktığımızda, çocukluk yıllarından aşinası olduğu Bizans ikonlarının modern yorumlarından Bauhaus çizgisinde modern soyutlama, minimal kompozisyonlar ve üç boyutlu uygulamalara ancak nitelik ve nicelikte, kapsamlı bir birikim oluşturduğunu görürüz.

Fenerbahçe’nin sakız ağaçları, farklı mevsim ve saatlerde Tarihi Yarımada’nın karşı kıyıdan büyüleyici görüntüsü ve Çengelköy’de bir cami avlusundaki iri gövdeli çınarlar gibi İstanbul’un değişik semtlerinden görünümlerle kentin günden güne kaybolan güzelliklerini ölümsüzleştiriyor.

Pilevneli

Yazının Devamını Oku