Doğan Hızlan

Hoşuma gidiyor

21 Eylül 2023
Bir çok ilde sinema festivalleri düzenleniyor, ödüller veriliyor. Sinemaya emek vermiş kişilerin hatırlanması, unutulmadıklarını gösteren, onları onurlandıran bu davranışı destekliyorum.

Yıllar öncesinde, belli kentlerin tekelinde olan ödüllendirmenin yaygınlaşması sanatın Türkiye coğrafyasında önemsenmesini sağlıyor.

Sinemanın tarihini hatırlatmanın, ustalarını unutturmamanın, kalıcı kılmanın arkasındaki önemli isimlerden birini, Türker İnanoğlu’nu anmak gerekiyor. Bireysel çabası örnek olmalı.

Biyografi kitaplarının eksikliğini sık sık yinelerim, İnanoğlu konusunda da Scognamillo’nun yazdığı kitabı okumalarını isterim.

Festivallerin bir başka işlevi de sanatçılar hakkında biyografi kitapları yayımlanmasıdır.

Ancak bunların okura ulaşması mümkün değil, herhangi bir ödüllü sanatçı ya da ünlü bir yönetmen hakkında yayımlanmış bir kitabı bulamazsınız. Ne yazık ki kitap dağıtımı bizim halledilemeyen sorunumuz.

Festival kitaplarını satın alacağınız bir yer yoktur. İnternet satışlarında da bu kitaplara pek rastlamadım.

Bir sanat kolunun tarihini bilmek, onun üzerine doğru yargılar verilmesini sağlar. Kitapçıların da sadece çok satanlar ekseni çevresinde dolanmasını hatalı bir ticaret anlayışı olarak yorumluyorum.

Böyle bir çalışmayı yapanın kütüphaneye gitmesini salık vereceksiniz ama benim için yeterli değil.

Yazının Devamını Oku

Festival günlerinde okunması gereken bir kitap

19 Eylül 2023
Bugün tanıtacağım kitap, sinema yazarlarının, festivallerde jüri üyeliği yapacakların, hatta seyircilerin bile Türk sinemasının dününü, bugününü anlamak için okumalarında fayda gördüğüm bir çalışma.

'Kurtuluş Kayalı

Türk Sineması

İliklerimize İşlemiş

Ruhumuza Sinmiş

Bir Sanat Pratiği’

Kurtuluş Kayalı, Türk Sineması’nı incelerken onu bir kültür platformu içinde değerlendiriyor.

Kitapta; Türk Sineması’nın kültürel ortamdaki yerini tayin ediyor Kayalı.

Yazının Devamını Oku

Çingene müziğini dinlerim

17 Eylül 2023
HER enstrümanı ustasından dinlemek benim için doyulmaz zevktir.

Çingene müziğinin ustası Selim Sesler’i de bu kategorinin içinde düşünmek gerekir.

Kalan’dan çıkan ‘Keşana Giden Yollar’ zaman zaman dinlediğim CD’ler arasındadır.

Melih Duygulu’nun ‘Türkiye’de Çingene Müziği -Batı Grubu Romanları’nda Müzik Kültürü’ kitabı bu türle ilgili ayrıntılı bilgi edinmek için okunması gereken bir çalışma.

Selim Sesler

Yazar kime ithaf etmiş:

“Edirneli ‘Klarnetçi Selim’in (Selim Kızılcıklılar) aziz hatırasına.”

Önsöz’den: “Türkiye’de etnik grupların müzik kültürlerini ele alan çalışmaların azlığı kadar bu alanın büyük sorunları ve hassasiyetleri barındırdığını konuya ilgi duyanlar yakından bilirler. Üstelik konu çingenelerse bu hassasiyetler ve sorunlar daha da görünür hale gelir.

90’lı yılların ilk çeyreğinde başlayıp bugün de devam eden çingene kültürü araştırmalarım yalnızca müzikle sınırlı olmayıp kültür hayatının diğer alanlarında da sürmektedir.”

Yazının Devamını Oku

Fotoğraf çekiyorsanız

14 Eylül 2023
Herhalde fotoğraf denince aklınıza ‘özçekim’ gelmiyordur.

Herkesin baş başa verip fotoğraf çekmesine bir türlü alışamadım.

1950 kuşağı yazarlarının fotoğraflarını ben çekmiştim. Hepsi de yakın arkadaşımdı, meslektaşımdı.

Ara Güler’le birlikte birçok çekime gittiğim için kulaktan dolma bilgiler de edindim.

Susan Sontag’ın ‘Fotoğraf Üzerine’ kitabına yeniden göz gezdirirken, bir mesleğin tutkuya nasıl dönüştüğünü fark ediyorsunuz. Bir de arkasındaki felsefe, size bir fotoğrafın ötesine bakmasını öğretiyor.

Denemeleri içinde ‘Sanatçı Örnek Bir Çilekeş’i anmalı.

‘Fotoğraf Üzerine’ kitabını dilimize usta bir çevirmen ve yazar olan Osman Akınhay çevirdi.

Kitap,

Yazının Devamını Oku

Kütüphanemde raflar arasında bir gezinti

12 Eylül 2023
Düne yolculuk benim için vazgeçilmez bir tutkudur.

Kimi kitaplar, adlar bugüne göndermesiyle de yaşarlar. Kimi adlar da tozlu raflarda unutulmaya terkedilirler.

Bir denemecinin, eleştirmenin görevi hatırlatmaktır.

Üstelik bazı adlar, bazı kitaplar sizde iz bırakmışsa onu tekrar tekrar okur, yazarsınız.

Türk edebiyatının büyük hocalarından Hikmet İlaydın’ı bana Mustafa Şerif Onaran tanıttı. Bir akşam yemeğinde onu dinlerken, edebiyat tarihinin özetini yaşadım sanki.

Sık sık baktığım bir kitabı yeniden okumaya başladım.

Türk Edebiyatında Nazım

İkinci Basılış

(Yeniden gözden geçirilmiş ve bazı ilaveler yapılmıştır.)

Yazının Devamını Oku

Zeki Müren filmi

10 Eylül 2023
TANINMIŞ kişilerin hayat hikâyelerini anlatan filmlere her zaman kuşkuyla yaklaşırım.

Hele o kişiyi az da olsa tanımışsam kaygılarım daha da artar.

Zeki Müren’in hayatını konu alan bir filmin çekimine başlanacağı haberini okuyunca onunla konuşmalarım, buluşmalarım aklıma geldi.

Yakınlaşmamız Hürriyet’in toplantıları, Yusuf Nalkesen ve Bogaziçi Köprüsü (15 Temmuz Köprüsü) şiir yarışması pekiştirdi.

Antalya’da Derya Motel’de kalıyordum, önceki tanışmaların izinde beni beş çayına davet ederdi. Gün batımında ben de sıkıldığım için günün bu saatleri üzerine çeşitlemeler yapardık.

Birdenbire, ‘Bir dost bulamadım gün akşam oldu’yu bir feryat gibi söylerdi. Aşk üzerine çok konuştuk.

Çok sevdiğim, çok dinlediğim Yusuf Nalkesen geldiğinde Zeki Müren’i dinlemeye birlikte giderdik. Bestelerin nasıl okunması gerektiği konusunda söyledikleri, bir solistin besteciyi anlayarak nasıl yorumladığının örnekleriydi.

Caddebostan Gazinosu’nda ön sırada otururken bizim adlarımızı anons ederek konserine başlardı.

Hürriyet Gazetesi Boğaziçi Köprüsü ilk açıldığında bir güfte yarışması açmıştı. Seçilen güfte bestelenecekti, ne yazık ki o gerçekleşmedi.

Yazının Devamını Oku

Ciltli kitaplar daha çok satıyor

8 Eylül 2023
İki yayıncı arkadaşımla kitap fiyatlarını konuşurken bakın ne dediler?

“Kitap pahalı diyorsun ama fiyatı pahalı olan ciltli kitaplar daha çok satıyor.”

İlk elde şaşırtıcı geldi bu bana.

Ciltli kitaplar görsel olarak daha etkileyici kuşkusuz. Bazıları da yazarın bütün eserlerini bir arada sunarak külliyat anlayışıyla yayımlanıyor.

Demek ki kitap alıcıları içi kadar dışına da önem veriyor.

Yayıncılığa başladığım dönemlerde romanlar şömizli satılırdı, kitabın dışına ofset baskılı kılıfı koyardık.

Kitap dünyasında Batı’da gördüğüm bir anlayıştan söz etmeliyim. Türkiye’de de uygulanması için girişimler yapıldı ama tutmadı.

Romanlar ilk önce ciltli ve iyi kâğıda basılmış olarak yayımlanırdı. Bir süre sonra da ikinci üçüncü hamura basılır, ciltsiz olarak satılırdı. Böylece okur parasına göre tercihini yapardı.

Gerçekten de o kitapların bir süre sonra cildi dağılır, kâğıdı sararırdı.

Yazının Devamını Oku

Hüseyin Rahmi Gürpınar evi için düşündüklerim

7 Eylül 2023
İhsan Yılmaz Kültürazzi’de yazmış: “Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın evi hayata dönüyor.”

Habere hem sevindim hem de evin onarımdan sonrası için bazı önerilerde bulunmak ihtiyacını hissettim.

Çünkü evin içindeki eşya yağmalanmış. Ölümden sonra mirasçıların davranışlarının birkaç kez tanığı oldum, aile bireyleri hemen eve koşup paraya dönüştürülecek resim, kitap ne varsa satmaya kalkıyor.

Yıllar önce birkaç kez eve gitmiştim, Hüseyin Rahmi’nin müze evine. Türkçe bilmeyen bir bekçi koymuşlardı. Evdeki eşyayı bile anlatamıyordu.



Sanırım şimdi replikalarını koyacaklar.

Yazının Devamını Oku