Müzede yeni açılan sergi ‘Gel Zaman, Git Zaman...’ adını taşıyor.
Koçan sergiyi şöyle anlatıyor: “Zaman geleceğe doğru akar. Yapıtlar ve anılar ise geçmişe aittir. İlham verici bir buluşmadır bu.
Bütün bu değerlendirmeler sanatın ve kültürün gerçek üreticisi olan insanı küçümser, inkâra kalkışır. İşte ‘Gel Zaman, Git Zaman’ başlıklı yeni sergimizle insanı ve üretimlerini dışlayan bu bakış açısının cesurca tartışılması için bir zemin oluşturmasını planladık.
Baksı Müzesi özgün, insani ve demokratik bir kültür ortamı için adanmışlık ve gönüllülük kavramlarını öne çıkararak, ‘üst sanat’, ‘alt sanat’ kavramlarını yok sayıyor. Bulunduğu bölge dahil olmak üzere, halk kültürü üretimlerini günümüz sanatı örnekleriyle yan yana getiren bir insan hikâyesi sunuyor.
Bu tür çalışmaları iki açıdan değerlendiririm. Birincisi seyrettiğimiz ya da seyredeceğimiz filmler konusunda bilgi sahibi oluruz, diğer açıdan da farklı kişilerin çalışmalarını bir özel sayıda buluruz.
HECE Dergisi’nin çıkardığı 2 ciltlik Türk Sineması kitaplığınızda yerini almalıdır.
Yıllar önce çevrilen filmler televizyonlarda gösterilmektedir, onları seyrederken bu özel sayıya başvurabilirsiniz.
Sunuş özel sayı ile ilgili açıklamayı içeriyor:
“Türkiye’de sinemaya duyulan ilgi bugün neredeyse 60’lı 70’li yılları yakaladı. Ancak bu ilginin Türk sinemasından çok yabancı sinemaya, Doğu’nun ve Batı’nın eski ve yeni sinemalarına ve özümsenmeyen teorik metinlere doğru bir temayülü olduğunu biliyoruz. Türk kültürü ve medeniyetinin sanatla ve ilimle yoğrulmasını isteyen herkes gibi biz de Türk sinemasının gelişmesini, dünya çapında bir marka halini almasını, bu toprakların özgün sesinin, söyleminin sözcüsü olmasını, insanlığa miras kalacak filmlerle büyümesini arzu ederiz. Ancak bu filmler vücut bulurken ve seyircisi ile buluşurken, entelektüel çevrelere büyük bir rol düşmekte. Özellikle endüstri olmaktan öte bir sanat olarak sinema üzerine düşünen ve yazan herkesin yönünü en az yabancı sinema kadar ve mutlaka daha fazla Türk sinemasına çevirmesini isteriz. Yaklaşıp bakmak, üzerinde düşünüp yazıp tartışmak, sağlıklı ve tutarlı bir inceleme ve eleştiri ortamı oluşturmak, ‘sağa’ ‘sol’a çekiştirmeden, benimki sizinki demeden dikkatimizi Türk sinemasına vermek istedik.”
BÖLÜM I
◊ Merve Yurtsever / Türk Sinemasında Tipler
Kısa tanıtım:
“Piyanist, öğretmen, müzik araştırmacısı Leylâ Pamir, bu kitapta sözcükle müziğin anlam ve anlatımlarının birbirleriyle ne denli yakın bir ilişkide olabildiklerini örnekliyor.
Müziğin, bir opera librettosundaki sözcüğün anlamını nasıl zenginleştirebildiğini, konuşma dilinin sözcükleriyle müziğin sözcüklerinin nasıl özdeşleşebildiğini; müzikle ilişkinin bir romanın sözcüklerindeki anlamlarla hangi müziksel düşünceler, besteciler, üsluplar, etkinlikler, tarihsel olgular, hatta kuramların imlenebildiğini; ya da bir müzik yapıtının anlatımıyla bir yazarın imgeleri arasında ne gibi benzerlikler bulunduğunu inceliyor.”
Sunuş’u okuduğunuzda bestecilerin eserlerinin tahlillerini öğreniyoruz:
“18. yüzyıl sonunda ustaca, zekice yazılmış Da Ponte’nin Don Giovanni librettosuna baktığımızda ve müziği ile birlikte dinlediğimizde, bir efsaneye dayanan, trajik bir ögeyi de içeren bu libretto mizahın ağır bastığı bir opera buffa’dır sadece.
Mahler, bu dünyaya ve sanatına ilişkin her şeye karşı duyduğu kırıklıkları mektuplarında sözcüklerle yansıtıyor.
1900’lerin Rus düşünürleri, yazarları, müzisyenleri ressamları ve dilcileri çok renkli bir kültür dünyası oluşturuyor. Bir yanda gerçekçi Romantik Rus yazarları, Rus Beşleri ve Çaykovski’nin müziği öte yanda özgürce seçilmiş dogmasız bir inancın içinde ‘eylem’, ‘bilgelik’ ve ‘sonsuzluk kavramı’nın bileşimiyle bir yaratıcılık felsefesini oluşturan Rus Simgecilerinin
Melih Yıldız ile Atilla Alp Bölükbaşı’nın kitabı ‘Yolu Kartal’dan Geçenler’i okurken akrabalarımı anımsadım.
Ana baba tarafımdan birçok kişi Kartal’da oturdu. Yeğenlerimizden biri de Kartal Belediye Başkanı olmuştu.
Baba tarafımdan bazıları da kışın Sultanahmet’te, yazın Kartal’da otururlardı.
Hiç kuşkusuz Kartal’ı bilen herkes mutlaka Yakacık’ı da görmüştür.
Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, kitap için şu gerekçeyi sunuyor:
“Faruk Duman’ın kaleme aldığı, konusunu Yakacık’taki bir aşk hikâyesinden alan Ayazma Kahvesi Âşıkları kitabını yayımladık.”
Yıllardır Haydarpaşa’dan trene biner, evlerdeki akşam yemeği hazırlığını seyrederdik.
Kitapta 21 kişi yer alıyor.
Ülkemizde 7 Haziran günü Türk İşaret Dili Bayramı olarak kutlanıyor. İlk kez Türk Dil Kurumu’nun 2007 yılında düzenlediği Türk İşaret Dili Çalıştayının açılış günü olan 7 Haziran, toplantıya katılan işitme engellilerin sivil toplum kuruluşlarının önerisi üzerine oy birliği ile Türk İşaret Dili Bayramı olarak kabul edilmişti.
Bu yıl da Türk İşaret Dili Bayramı Türk Dil Kurumu’nda sergi, kitap tanıtımı, kutlama konuşmaları ve açık oturum etkinlikleriyle kutlanacak. Etkinlik Türk İşaret Dili Tarihinden Bir Kesit adlı serginin açılışıyla başlayacak. Sergide Osmanlı sarayındaki işitme engelli görevlilerin kendilerine özgü giysileriyle yer aldığı minyatür ve gravürler, işitme engelli okullarında kullanılmış olan işaret dili parmak Elifbaları ile çeşitli belgeler ve görseller sergilenecek. Açış konuşmalarının ardından Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’ın yazdığı ve TDK’nin yayımladığı Türk İşaret Dili Tarihi adlı kitabın tanıtımı yapılacak.
Türkiye Yüzyılında Türk İşaret Dili konulu açık oturumda ise Doç. Dr. Zeynep Oral işitme engelli çocuklar için çocuk edebiyatı üzerinde duracak. İşaret diliyle çocuk edebiyatının örneklerinin yer aldığı çalışmasına değinecek. Doç. Dr. Bahtiyar Makaroğlu Türk İşaret Dilinin Söz Varlığı, Banu Şahin ve Oya Tanyeri de Türk İşaret Dili Tercümanlığı ile ilgili sunumlar yapacaklar.
Herkese açık olan toplantı 7 Haziran Cuma günü TDK’nin Atatürk Bulvarı No. 217 adresindeki binasında saat 14.00’te başlayacak.
Türk İşaret Dili Bayramı’mız kutlu olsun!
MİLLİ MÜCADELE
MİLLİ MÜCADELE üzerine birçok kitap yayımlandı. Bugün yazacağım kitap bir başka açıdan özgün bir kimlik taşıyor:
“Zor Günlerden Zafere
Genel Sanat Yönetmenliğini Hüseyin Başkadem’in üstlendiği Afyonkarahisar Caz Festivali, 24. yaşına bastı.
Açılış Konseri de dahil bu yıl akşam konserlerinin tümü İkbal Termal Otel’de gerçekleştirilecek.
Festivalin olmazsa olmazı Okul Söyleşileri ve Okul Konserleri bölümleri ise, yerli ve yabancı sanatçılardan oluşan bir kadroyla yine Afyon’un köy ve kasaba okullarında gerçekleştirilecek.
Bugün Afyon İkbal Termal Otel’de gerçekleştirilecek Açılış Konseri’nde, Şef Kemal Günüç yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası, Çek Cumhuriyeti’nden çok yönlü bir yorumcu ve şarkı yazarı, Andrea Šulcová’ya eşlik edecek.
Her akşam iki konser verilecek. Dünyaca tanınmış topluluklar ve solistler çalacak.
FRİG VADİSİ KONSERLERİ
Türkü dinlemeyi, yöreler arasındaki farkı öğrenmeyi çok severim.
Geçen hafta adeta türkülerle yattım türkülerle kalktım, onları derinlemesine müzik bilgimin içine yerleştirdim.
Eğer türküyü seviyorsanız, bu sevginizi pekiştirmek istiyorsanız Size Ahmet Emre Dağtaşoğlu’nun kitabını tavsiye edeceğim:
“Anadolu Türkülerinde
Semboller, Örüntüler
Ve Kültürel Bağlamlar”
Kuramsal saptamalarla uygulamayı bir arada mütalaa edince, bildiğim türkülere bir katman daha kazandırdım.
2004 yılından bu yana Açık Radyo’da “
Belediyelerin de desteğiyle çok sayıda kütüphane kuruluyor. Buralar adeta birer kültürel vahaya dönüşüyor. Bursa Nilüfer, Antalya Kepez ve İstanbul Fatih bunlardan bazıları... Belediyelerimizin bu gayretlerini hepimiz destekliyoruz.
Balıkesir Millet Kütüphanesi Ahmet Kot Kitaplığı. Düzenledikleri “Cumhuriyet’in 100. Yılı Türkiye Kültür Yüzyılı” konferanslarında birçok yazar konuştu.
Yayın dünyasının yakından tanıdığı şair, çevirmen, kültür insanı Ahmet Kot, bundan üç yıl önce, İstanbul’daki 100 bin kitaplık özel kütüphanesini ve süreli yayın koleksiyonunu topladı ve 10 TIR’la Balıkesir’e taşıdı. Belediye’nin inşa ettiği aydınlık, ferah ve modern bir mekânda emsalsiz bir kütüphane kurdu.
Kütüphanenin özel bir “Binbir Gece Masalları Kütüphanesi” var.