Piyanist Eren Levendoğlu’nun sanat yönetmenliğinde ve piyanist Gülsin Onay’ın sanat danışmanlığında sürdürülen festivale bu yıl ülkemizin yanı sıra Macaristan, Portekiz, Fransa, ABD, İngiltere, Rusya, İtalya, Norveç, Bosna Hersek, İspanya ve Hollanda’dan gelecek müzisyenler konuk olacak. 8 hafta sürecek etkinlikler çerçevesinde 3’ü masterclass konseri olmak üzere 20 konser Bodrumlu müzikseverlerle buluşacak.
TAŞTA KLASİK MÜZİK TINILARI
Gümüşlük Müzik Festivali’nin etkileyici mekânı tarihi Taş Ocağı’nda bu yıl “Taşta” başlığı ile 9 konser gerçekleşecek. Festivalin açılış konserinde Macar kemancı Kristóf Baráti, genç Türk piyanist Tuna Bilgin’le 25 asırlık tarihi mekânda bir araya gelecek. İlerleyen günlerde Fransız piyanist Caroline Sageman sahnede yerini alacak. Ardından viyolonsel ustası Poyraz Baltacıgil ve Piyanist Cem Esen, Antik Taş Ocağı’nda izleyici karşısına çıkacak. Tarihi mekândaki konserler, Rus viyolonselci Pavel Gomziakov ve Portekizli piyanist Adriano Jordão; Fransız piyanist Olivier Moulin, festivalin önceki konuklarından Rus piyano virtüözü Ilya Itin, İtalyan piyanist Lorenzo Di Bella ve genç Türk piyanist İlyun Bürkev ile Kemancı Elvin Hoxha’nın verecekleri konserlerle devam edecek. Taş Ocağı’ndaki son konserde Devlet Sanatçısı, piyanist Gülsin Onay, keman sanatçısı oğlu Erkin Onay’la izleyici karşısında olacak ve festivalin kapanış konserini birlikte gerçekleştirecekler.
KUMDA MASTERCLASS KONSERLERİ
Gümüşlük Festival Akademisi’nde (GFA) bu yıl iki ayrı dalda üç ustalık sınıfı düzenlenecek. 10-16 Temmuz tarihleri arasında ‘Keman’, 21 - 30 Temmuz tarihleri arasında 1. Dönem Piyano ve 5 - 14 Ağustos tarihleri arasında 2. Dönem Piyano Masterclassları genç müzisyenleri bir araya getirecek. Ustalık sınıflarının ardından sertifika almaya hak kazanan genç müzisyenler verecekleri konserlerle becerilerini sergileyecekler.
DENİZ KENARINDA
Gümüşlük’te deniz kenarında yıldızların altında izleyiciyle buluşacak ilk konuk Norveç’ten
Şekeriniz var mı?
“Evet” diye yanıtladınız mı yasaklar listesi sayfaları bulur.
Bugün yazacağım kitabın adı:
Şekerin Tarihi
Kapakta ne yazıyor?
“Bu Tatlı Madde 2000 Yıl Boyunca Politikalarımızı, Sağlığımızı ve Çevremizi Nasıl Değiştirdi?”
Kitabı okuduktan sonra rejime başlamak zorunda kalabilirsiniz. Benim tavsiyem bir fincan sade Türk kahvesi için ardından da bitter çikolatayla ağzınızı tatlandırın. Kendinizi aldatmak istiyorsanız esmer şeker de kullanabilirsiniz. Espressoya yakışır.
Latif Demirci, 1961 yılında İstanbul’da doğdu, 5 Haziran 2022’de İstanbul’da hayata veda etti.
Sergi kataloğunun başında İhsan Yılmaz’ın Sunuş’u var:
“Çok erken ve ani oldu Latif’in vedası.
Yarattığı mizah evreni kadar, kendisi de çok özeldi Lâtif’in. Çizgi dünyasının kahramanlarından biri gibiydi. Daha önceden iyi bir takipçisi olsam da 1997’de Hürriyet’te çizmeye başladığı zamanlarda onunla bizzat tanışmış ve ilerleyen yıllarda dostluğumuz Latife’nin deyimiyle ikiz gibi olmuştuk.
Çizgileriyle yarattığı karakterlerle mizah tarihindeki yerini çoktan almış olsa da yaşamını yitirdiğinde olgunluk döneminin en üretken yıllarındaydı.
Çizmeye mizah dergilerinde başlamış ve kariyerini dergilerde inşa etmişti ama zamanla kendisine farklı bir kulvar açmayı bilmişti. Çok küçük yaşlarda başladığı çizgi macerası profesyonel olarak aralıksız 47 yıl sürdü.”
Katalogdaki yazılar:
* Latife Tekin
Yıllar önce yayınevlerimiz müzik kitaplarını, sözlüklerini yayımlardı. Gerek Türk müziği gerek Batı müziği bestecileri üzerine kısa, özlü bilgiler meraklısının masası üzerinde bulunurdu. İnternetin bu yayınları gereksiz kıldığını söylemek kitabın işlevini küçümsemektir.
Eskiden televizyonlarda konserden önce besteci ve orkestra hakkında bilgi verilirdi. O program da kalktı.
Her tür müzik sözünü biraz açayım.
Bir türkü dinlerken onun yöresini, derleyenini, anonim olup olmadığını öğrenmek isterim.
Türk müziği dinlerken şarkının bestecinin yanı sıra güfte yazarını da öğrenmek gerekir. Üstelik bazı bestelerin güftesini birçok kimse, özellikle genç kuşak anlayamıyor. Bu konuda birkaç kitap bulabilirsiniz.
Rahmetli Nevzat Atlığ’ın koro konserler için dağıtılan broşürlerde bir sözlük vardı.
Elbet caz müziğini de ihmal ettiğimi sanmayın.
Yıllar önce basılan opera üzerine kitapların baskısı bulunamıyor. Böyle kitapları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın basmasını öneriyorum. Aynı dizide edebiyata, sanata dair kitapların da basılması düşünülmeli.
Bir genç hanım seyyar bir kütüphane açmış. Bir arabadaki raflarda çeşitli kitaplar sergileniyor, arabayı sürüyor, istekleri karşılıyor.
İçten Gürcan, 1981 yılında İskenderun’da doğmuş, Ankara’da okumuş, Dikili’ye göç etmiş. Seyyar kitaplığın adı da Behçet.
Aşağı yukarı 300 tane kitap var arabada, altında da deposu, seyrek istekleri oradan karşılıyor.
Çeşitleri sordum. Aldığım yanıt şu.
- Klasikler
- Türk Edebiyatı
Soranlar olursa onlara da tavsiyelerde bulunuyor. Üç kitap alan biri, dördüncüyü de siz seçin dediklerinde, onlara Türk edebiyatının seçkin adlarından birini veriyor.
Yazın sabah 7 ile 12 arasında çalışıyor, yaz mevsimi dışında ise akşam 8’e kadar dolaşıyor.
Meşhur Beyoğlu buluşmalarımız vardı, Ahmet Mekin, Tarık Dursun K. ve ben.
Nereye gitsek, hangi lokantaya, pastaneye girsek hayranları hemen yanına gelirlerdi. Ondan iş isteyenler bile vardı.
İnsanoğlu sadece hatırlamak değil unutmak da istiyor. Hele onun gibi göz önünde bulunan birisini tanınmak da yoruyor. Bellek çöplüğümüz kimi zaman da bize ihanet eder.
Ahmet’le yıllar önce nerede görüştük biliyor musunuz?
Antalya’da adımın verildiği Doğan Hızlan Kütüphanesi’nin açılış törenine gelmişti. Kalabalık arasında çok az konuştuk, hasret giderebildik.
Açılışta epey dostum vardı, çünkü Antalya’da aynı zamanda TÜYAP Kitap Fuarı açılmıştı.
Törene gelenlerden
Filiz Ali’nin “Bir Tutkunun Peşinde Carl Ebert -Genç Cumhuriyet’in Tiyatro ve Opera Serüveni”, reformların oluşum süreci içerisinde tamamlayıcı bir unsurdur. Serüven içindeki yerli ve yabancı adları bu kitaptan öğrenirseniz, o yıllara yalnız Türkiye açısından değil dünyadaki olaylar açısından da bakarsınız.
Bu gelişim, değişim içinde Carl Ebert simge bir addır.
Cumhuriyet bütüncül bir rejimdir.
Filiz Ali birkaç açıdan önemlidir. Birincisi iyi bir piyanist, iyi bir müzik yazarı, müzik tarihçisidir.
Hitler Almanyası’nın olduğu dönemde, yenilenme döneminin belirleyici yönlendirici adlarından iyi bir yazar Sabahattin Ali’nin kızıdır.
Bu açıdan da bakıldığında tanıklığı önemlidir. Ayrıca kitap, kaynaklar taranarak belgesel bir nitelik kazanmıştır.
Bu kitabın kısa tanıtımını şöyle yapabiliriz:
Dergiyle ilgilenir ve yeni öneriler yapardı. Bunlardan ikisini gerçekleştirebildik. Genç Ressamlar Yarışması ve Türk şairlerinin yer aldığı Şiir Kasetleri.
Bir de haftalık bir sanat/edebiyat dergisi çıkarma fikrini ortaya atmıştı.
Derginin genel yönetimi için üç yazarla toplantılar yaptım.
Tomris Uyar, Cemal Süreya ve Selim İleri. Uyar’la Süreya aramızdan ayrıldı, uzun ömürler dilediğim Selim İleri yaşıyor.
Her hafta bir edebiyatçı ya da sanatçı kapak yapılacak, çeşitli adlar da onun üzerine yazacaklardı. Ne yazık ki o projeyi gerçekleştiremedik. Bizden sonra da küçük ekler dışında bu kapsamda bir dergi çıkmadı.
Tomris Uyar’ı anmama vesile olan 3 kitabının Can Yayınları tarafından yeniden yayımlanması. Her zaman bir yazarı tanımak için bütün kitaplarının okunmasını salık veririm.
Yeni basımı yapılan kitapları: