OMAR’ın “Mümkün Mertebe”-Osmanlı’dan Günümüze Müziğimizde Yenileşme CD’sini birkaç kez üst üste dinledim.
Bu besteler müzik tarihimizin serüvenini bize dinleterek öğretmesi, anımsatması bakımından da önemli. CD hakkında bilgi edinirseniz, bir kere dinlersiniz:
“Mümkün Mertebe”-Osmanlı’dan Günümüze Müziğimizde Yenileşme.
Bu CD’de yer alan eserler, OMAR’ın yaz okulunda işlenen temel konu etrafında düşünülerek oluşturulmuş bir bütündür. Bu ses kayıtlarıyla, 19. yüzyılın geleneğe daha bağlı ve bazen de direnen müzik yapısının estirdiği rüzgârı, Tanzimat’ın ikili düşünce yapısının yansımalarını ve düpedüz modernleşme denebilecek değişimleri barındıran eserleri bir arada sunmayı hedefledik. Aslında bu çerçeve etrafında sunulabilecek çok daha fazla eser olduğunu, burada değişimi “Mümkün Mertebe” hissettirebilecek bir özetin hedeflendiğini belirtmek isteriz.
“Osmanlı’dan Günümüze Müziğimizde Yenileşme” konusunu eksene aldığımız OMAR 5. Uluslararası Yaz Okulu kapsamında hazırlanan bu çalışmada yaz okulumuzda ders veren, ülkemizin yetiştirdiği en önemli sazendeler yer aldılar. Bu ses kayıtları, İÜ OMAR’ın T.C. Kalkınma Bakanlığı tarafından desteklenen “Tarihi Türk Müziği Araştırmaları ve Multimedya Arşivi (OMARŞİV)” projesi kapsamında kültür hizmeti olarak hazırlanmıştır.
Eserleri seslendirilen besteciler:
Dede Efendi
Zeki Ahmet Ağa
Genç kuşaklar, yaptığı heykelleri sergileyecek mekânı bulmakta zorluk çekerler, hatta bulamazlar.
Genç sanatçıların maliyetli olan heykel üretimi için maddi olanakları elvermez.
Bu gerekçelerle düzenlenen yarışmanın işlevinin büyük olduğunu belirtmeliyim.
Yarışmanın amacı ve hedefi şöyle özetlenebilir:
“Heykelde Yeni Keşifler Sergisi yarışması yeni arayışları olan sanatçılarımız için alternatif bir kapı açmayı, galerilerde temsiliyeti olmayan sanatçılara yeni alanlar sunup keşfedilmelerini sağlamayı, aynı zamanda da genç sanatçıların üretim masraflarına katkıda bulunmayı amaçlıyor.”
Kemer Country Hotel önündeki çim alanda sergilenen eserler 11 Ekim 2019 tarihinde gerçekleştirilecek müzayede ile satışa sunulacak. Bu eserlerden elde edilecek gelir, gelecek yıl ‘Heykelde Yeni Keşifler Sergisi’ için üretim yapacak sanatçıların desteklenmesinde kullanılacaktır.”
Sergilenen eserler, Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki sanatçılardan, heykel bölümü öğrencilerinden gelen 200’e yakın eser arasından seçildi.
Ben daima otellerin, holdinglerin, kurumların girişlerinde, bahçelerinde heykel olmasını savunurum.
Çeşitli edebiyat türlerinde yapıtlarıyla tanınan Adalet Ağaoğlu, tiyatro oyunlarıyla da bu alanda iyi ürünler vermiş, çoğu da sahnelenmiş, seyircinin büyük ilgisini çekmiştir.
Tiyatro oyunlarının bir özelliği vardır. Onlar edebiyatın diğer türleri gibi, sadece okunmak için alınmazlar, ancak sahnelendiğinde ilgililer ve meraklıları, eleştirmenler tarafından okunur.
Bu gerekçeyle ben Türk tiyatro yazarlarının mutlaka sahnelenmesini savunuyorum.
Özellikle Adalet Ağaoğlu’nun oyunlarının sahnelenme gerekçesini sanırım okurlarım da doğru bulacaklardır.
O yalnızca oyun yazarı olsa oynanıp oynanmaması üzerinde bu kadar durmazdım. Ama başka edebiyat türlerinde de ürün verdiğinden, onu bir bütünlük içinde değerlendirmemiz koşulu, oyunlarının da okunması, sahnelenmesi zorunluluğunu getiriyor.
Ödenekli ve özel tiyatroların da bu açıdan yaklaşmalarını salık veririm.
Oyunlar için kim ne yazmış?
Sevda Şener:
Gerek Türk gerek Batı müziği kurumlarının konser kayıtları yapılmalı ve piyasada satılmalı.
İyi orkestra şefi Rengim Gökmen’le müzik ve Batı müziğinin durumu üzerine konuştuk.
Her iki müziğin de dinleyicisi var, her iki müziğin de kayıtları yapılmalı.
Radyolarda, televizyonlarda yıllar öncesinin kayıtlarını dinleyebiliyor, seyredebiliyoruz. Ama bunları diskoteğimize katmak istesek alamıyoruz. Çünkü kayıtları yok.
İstanbul radyosunda bazı sanatçıların ses kayıtlarından yapılma CD’leri aldım. Ama bu arşiv çalışması, bir düzen içinde, sıra gözeterek yapılmadığı için dinleyiciye ulaşmadı.
Devletin yaptığı kayıtlar da hiçbir zaman müzik mağazalarında satılmadı.
Her çeşit müzik için birer kurul oluşturulmalı, o icralar dışarıda da satılmalı.
Prof. Dr. Özcan Köknel’i Altın Kitaplar Yayınevi’nde kitapları yayımlanırken tanıdım.
Bilimi kişiliğine sindirmiş, konuşma üslubu ve nezaketiyle dikkat çeken biriydi.
Mert İnan’ın yayına hazırladığı kitabın tam adı şöyle:
Psikiyatrinin Duayeni Prof. Dr. Özcan Köknel’den
Bilgenin Aynası
Toplumsal Ruh Sağlığımıza İlişkin Tespitler (*)
Kitabın başında Özcan Köknel ile Mert İnan’ın biyografileri yer alıyor.
Kitap, Alaçam’da başlayıp İstanbul’da devam eden bir yaşam serüvenini aktarıyor.
Şu anda İstanbul Müzik Festivali dolayısıyla Aya İrini ve Samatya’daki kutsal mekânlarda konser dinleyeceğiz.
İstanbul gibi kozmopolit bir kentte başka mekânlarda da konserler verilmeli.
Hiç kuşkusuz program o yerle de uyumlu olmalı.
Aya İrini sadece festivallerde değil, özellikle orkestra, koro konserleri için de ideal bir mekân.
Konserlerin yan unsurlarını da geliştirmeliyiz. O gün, o gece kimin konseri varsa gerek açık gerek kapalı yerlerde, o sanatçının CD’lerini de bulundurmalıyız. Orkestrayı ya da solisti beğenen dinleyici bu CD’leri satın almak ister.
Topkapı Sarayı Müzesi’nde yıllarca Mozart’ın ‘Saraydan Kız Kaçırma’ operası sahnelendi.
Gerçekten de görüntü müziğe seyirciyi daha da yaklaştırıyor. Ayrı bir etkileyicilik taşıyor.
Bu tür icraların yabancı turistler için de çekici bir yan taşıdığını yerinde gözlemledim.
Yurtiçinden ve yurtdışından önemli şair ve yazarlar İzmir’de buluşacak.
Bu yılın sloganı: “Edebiyat Güldürür”.
İzmir’in yanı sıra, festival kapsamında Seferihisar, Selçuk, Karaburun, Foça ve Tire’de de etkinlikler yapılacak.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen, direktörlüğünü Haydar Ergülen’in üstlendiği festivalde Türkiye’nin önde gelen edebiyatçıları, mizah yazarları, çizerler, sinema ve tiyatro oyuncuları, müzisyenleri ve yurtdışından gelecek olan katılımcılar, İzmirlilerle panellerde, söyleşilerde, okumalarda ve gösterilerde bir araya gelecek. Festival kapsamında ünlü sanatçılar Yetkin Dikinciler, İklim Tamkan ve Senem Demircioğlu’nun sahnelediği ‘Yarına Davet-Nâzım Hikmet’ gösterisinin ve ‘Sevgili Arsız Ölüm’ tiyatro oyununun yanı sıra açılış akşamında Grup Gündoğarken de bir konser verecek.
Türkiye’nin en önemli şair, yazar ve mizahçılarını İzmirlilerle buluşturan festivalin bu yılki Onur Konuğu, Türkçenin en önemli şair ve yazarlarından Murathan Mungan olacak. Mungan 14 Haziran’daki açılışta ve 15 Haziran’daki söyleşide Kültürpark’ta edebiyatseverlerle bir araya gelecek. Murathan Mungan ayrıca festival kapsamında 16 Haziran’da Selçuk’ta okurlarıyla buluşacak.
Festivalde bu yıl İtalya’dan, Macaristan’dan, Polonya’dan, Suriye’den ve Filistin’den konuklar yer alacak.
Ayrıca festivalde atölyeler de kurulacak.
*
Bu yıl Onur Ödülü iyi orkestra şefi Rengim Gökmen’e sunuluyor.
Dün İKSV’nin yönetim yerinde onunla buluştum, bir konuşma yaptım.
- Öğretim yaşamınızdan kısa başlıkları okurlarımıza bir hatırlatalım?
Ankara Devlet Konservatuvarı, Ferhunde Erkin, Ahmet Adnan Saygun, İlhan Baran, Nimet Karatekin gibi öğretmenlerle çalıştıktan sonra orkestra şefliği öğrenimi için Türk hükümeti tarafından İtalya’ya gönderildim. Hem Roma Konservatuvarı’ndan hem de Santa Cecilia Yüksek Müzik Akademisi’nden Franco Ferrara’nın öğrencisi olarak mezun oldum.
- İtalya’da aldığım bir kitapta Franco Ferrara’ya ‘sihirli baget’ deniliyordu. Gerçekten çok ünlü ve çok etkin bir şef miydi?
Evet efsanevi bir şefti. Rahatsızlığı nedeniyle orkestra şefliği kariyerini bırakıp kendini hocalığa vermişti. Ancak Karajan’ın söylediği gibi 20. yüzyılın en büyük şeflerindendi. Zaten ben de onunla çalışmak içi gönderilmiştim. Çalışmalarımın sonunda Gino Marunitzi ödülünü kazandım.
-