Doğan Hızlan

Misafir sanatçılar İstanbul Modern’de

16 Temmuz 2019
İSTANBUL Modern’in düzenlediği ‘Uluslararası Misafir Sanatçı Programı’na davet edilen sanatçılar gelmeye başladı. Buluşmanın özgün yanı, farklı kentlerden gelen 10 çağdaş sanatçı ile İstanbul’daki zanaatkârların bir müze çatısı altında ilk kez buluşmaları.

İstanbul’un yenilikçi ve yaratıcı potansiyelinin küresel ölçekte tanıtımını ve görünürlüğünü arttırmayı amaçlayan programda misafir sanatçılar, İstanbul’da ahşap oymadan seramiğe, metal sıvamadan yorgancılığa kadar pek çok zanaatın ustasıyla bir araya gelecekler.

İstanbul Kalkınma Ajansı’nın (İSTKA) Yenilikçi ve Yaratıcı İstanbul Mali Destek Programı çerçevesinde desteklediği proje kapsamında, her biri kendi üretim süreçlerinde zanaat ve gelenek konularına odaklanan ya da farklı malzeme ve tekniklerle çalışmalarını yürüten sanatçılar, şehrin dört yanındaki zanaat atölyelerini geziyor ve sürece tanık oluyor. Böylece kimlerle çalışacaklarına karar veriyor ve ülkelerine döndükten sonra üretim sürecini başlatıyor.

Hollanda’dan Azerbaycan’a, Meksika’dan Danimarka’ya uluslararası bienallere, sergilere katılmış, dünyanın önde gelen müze ve sanat kurumlarının koleksiyonlarında yapıtlar yer alıyor. Program süresince üretilecek yapıtlar, Şubat 2020’de İstanbul Modern’de sergilenecek ve sergiye eşlik etmek üzere hazırlanacak katalog, projenin kaydını oluşturacak. Bu süreçte sanatçılarla atölye çalışmaları düzenlenerek kamusal programların hazırlanması ve sergiye paralel eğitim atölyelerinin gerçekleştirilmesi de planlanıyor.

*

SANATÇILARIN kısa biyografileri şöyle:

- Servet Koçyiğit: 1971 yılında doğan Servet Koçyiğit, Amsterdam’daki Gerrit Rietveld Akademisi’nde görsel sanatlar eğitimi aldı. Koçyiğit, yaşamının çeşitli dönemlerinde Almanya, Fransa, İsrail ve Güney Afrika gibi dünyanın farklı noktalarında yaşadı ve çalıştı. Başta İstanbul Bienali olmak üzere çeşitli bienallere ve sergilere katılıyor. Amsterdam ve İstanbul arasında çalışmalarını sürdürüyor. Sanatçı ayrıca 2016 yılındaki Shpilman Fotoğrafta Mükemmellik Ödülü ile 2012 yılındaki Lianzhou Fotoğraf Festivali’nde Yılın Fotoğrafçısı Ödülü’nün sahibidir.

- Rana Begum: 1977 yılında doğduğu ülke Bangladeş’ten ayrılarak ailesiyle birlikte Birleşik Krallık’a yerleşen Rana Begum, Chelsea Sanat ve Tasarım Koleji’nde Resim bölümünde lisansını, Slade Güzel Sanatlar Okulu’nda yine aynı bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Sanatçı yaşamını ve çalışmalarını Londra’da sürdürüyor. Resim ve heykel gibi farklı ifade araçlarını kullanan sanatçı, yapıtlarında kent mimarisinden ve İslam sanatından etkileniyor.

-

Yazının Devamını Oku

Büyük bestecinin iyi icrası

14 Temmuz 2019
İyi nitelikli Türk müziğini sevenler, bilenler için yen çıkan bir CD’yi salık vereceğim: “Doğumunun 241. Yılında Az İcrâ Edilen Eserleriyle Hammâmizâde İsmâil Dede Efendi

Solist

Serda Türkel Oter”*

Kitap kime ithaf edilmiş?

“Hayat yolumda her zaman rehberim, ışığım, idolüm olan güzel annem Müşerref Türkel’in aziz hâtırasına”.

Albümün başında sanatçının Teşekkürler yazısı, CD’ye katkıda bulunanlar hakkında bilgi veriyor: “Bu çalışma, büyük bestekâr Hammâmizâde İsmâil Dede Efendi’nin doğumunun 241. yılı anısına hazırlanmışır.

Arşiv niteliği de taşıyan bu albümün hazırlık aşamasında güfteler ve farklı nüshalar üzerinde titizlikle çalışılmış, eserlerin mânâsı doğrultusunda, klasik üslûpla icrâsı hedeflenmiştir.

Ümid ediyoruz ki bu yolda muvaffak olabilmişizdir.

Yazının Devamını Oku

Oğuz Tansel üzerine

13 Temmuz 2019
Oğuz Tansel, masal derlemeciliğini folklor araştırmacılığı ve titiz söz işçiliğiyle birleştirmişti. ‘Üç Kanatlı Masal Kuşu: Oğuz Tansel’ bu değerli aydını yakından tanımak için önemli bir fırsat.

Metin Turan’ın hazırladığı Üç Kanatlı Masal Kuşu: Oğuz Tansel kitabı, bazı değerleri hatırlamamızı sağlıyor.

Turan’ın kitabın başındaki Halk Kültürü, Yaratıcılık ve Oğuz Tansel yazısından bazı satırlar:

“Türkiye’de sanat edebiyat insanlarının portreleriyle ilgili çalışma yaparken, onların kişisel hayatlarını şekillendiren toplumsal ortamı, dolayısıyla da tarihsel dilimi de göz önünde bulundurmak gereği duyarım.

Oğuz Tansel adı bu bakımdan oldukça belirleyicidir. Zira, böylesi kişilerin ürünlerine yaklaşırken, Türk edebiyat tarihiyle ilgili olduğu kadar, eğitim ve sanat tarihiyle ve ona keza siyaset tarihiyle ilgili olaylarda da bir dolu bağıntıyı aramak gereği ortaya çıkar. Oğuz Tansel’in folklorculuğuna eğilirken, O’nun bu alandaki uğraşlarını iki ana başlık altında toplamak gereği belirir. Birincisi bir derlemeci olarak, ikincisi de yaratıcı yazar olarak çağdaş Türk yazınına, özellikle çocuk yazınına kazandırdığı yapıtlardır.

Oğuz Tansel yaratıcılığı, özellikle masallar göz önüne alındığında, bildik anlamdaki masal derleyicilerinin aktarmacılığı olarak görülmemelidir. O’nun derlemelerde gösterdiği özen, edebiyat insanı olarak yaratıcılığıyla bütünleştiğinde, ‘masalcı babaya’ dönüşür.”

Oğuz Tansel 15 Şubat 1915 yılında doğdu, 30 Ekim 1994’te aramızdan ayrıldı.Kitapta 81 kişinin yazısı var.

Ürün Yayınları (BEŞ ÜZERİNDEN DÖRT YILDIZ)

Kimler ne dedi?

Yazının Devamını Oku

Kültür turizminin eksik yanı

12 Temmuz 2019
Rıfat Ilgaz adına Cide’de Belediye Başkanı Mehmet Eşref Mutlu’nun düzenlediği Sarıyazma Kültür ve Sanat Festivali dün başladı.

Yanlış anımsamıyorsam o kitabı ilk baskısını Altın Kitaplar Yayınevi’nde ben yayımlamıştım.

Yerel yönetimler, orada yaşamış, orayı yazmış, adı o kent, ilçe, belde ile bütünleşmiş kişiler için böyle anma programları yapmalı. Hiç kuşkusuz kalıcı bir girişimde de bulunmalı.

Evi varsa onu onarmalı, semtin bir yerine onun hayatına dair bilgiler, kitapları konulmalı.

Rıfat Ilgaz, yakından tanıdığım, saydığım, sevdiğim bir edebiyatçıydı.

İyi bir şairdi, ne yazık ki Hababam Sınıfı öylesine ünlendi ki birçok çalışmasını örttü.

Birçok yazarın bu konudaki yakınmasına tanıklık ettim.

Kitabı çıktıktan sonra tanıştığım Ahmet Muhip Dıranas da Fahriye Abla’dan yakınırdı, “Onun ünü diğer şiirlerin görmezden gelinmesine sebep oldu” demişti.

Fahriye Abla

Yazının Devamını Oku

Hidayet Sayın’ın oyunları

11 Temmuz 2019
Bir oyunu seyredersiniz, onu size aktaran oyuncuyu da oyunu da unutamazsınız.

Dr. Hidayet Sayın’ın Pembe Kadın oyununu Yıldız Kenter oynamıştı.

Toplu Oyunlar’ı bana ulaşınca o oyunu ve oyuncuyu anımsadım.

Dr. Hidayet Sayın kimdir?

1929 yılında Aydın’ın Karahayıt köyünde doğdu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi, çocuk hastalıkları dalında uzman oldu.

Aydın Ana ve Çocuk Sağlığı Merkezi’nde 21 yıl başhekimlik görevini üstlendi.

Çocukluğundan bu yana tiyatroya özel bir ilgi duydu.

Sahnelenen ilk oyunu Topuzlu büyük ilgi gördü, yazmayı sürdürdü, birçok eseri sahnelendi.

İzmir’de çalışmalarını sürdürüyor.

Yazının Devamını Oku

Küçük İskender’in ardından

9 Temmuz 2019
Şiiriyle iç dünyamızın grafiğini çizdi. Bazı şiirlerini okurken, bu ben miyim sorusunu sormaktan kaçındım/kaçındın/kaçındınız.

Şiirinde açıklanabilir gizemleri işledi.

Şiire kişisel bir itirafname olma özelliğini kattı. Aramızdan ayrıldıktan sonra düzyazılarına baktım yeniden, şiiri için epeyce yazı çıktı.

“Tenler birbirine düşman” dedi, dostluğu yaşattı.

Şiirin alçakgönüllü, köşesinde yaşayan bir nesne olduğunu vurguladı:

“Doğum tarihimi insanlık tarihine dahil etmeyin sakın

Ben gezerken teğet geçtim dünyadan”.

Düzyazılarında şiire sık sık göndermelere rastlarız.

Hayata dair ne varsa filtreden geçirmeden şiirini yazdı.

Yazının Devamını Oku

Altın Düetler’i dinlerken

7 Temmuz 2019
Erol Evgin, dinlediğim, icrasını sevdiğim müzisyenlerin başında geliyor.

Yalnız solo şarkılarını değil, daha önce çıkan birinci Altın Düetler’i de dinlemiştim, şimdi de Altın Düetler 2’yi* dinledim.

Düetler benim müzik anlayışıma uygundur. İki ayrı solistin aynı parçayı icrası bir ses zenginliği getirir besteye.

Ayrıca Hisseli Harikalar Kumpanyası’nda yalnız müzisyenliği ele değil roldeki başarısıyla da belleğimde yer etmiştir.

Evgin’le her yıl karşılaştığımız yerlerden biri de Evin Sanat Galerisi’dir.

Her yıl galeride düzenlenen Nuri İyem Resim Yarışması’nda karşılaşırız, o ziyareti ihmal etmez.

Albümün özelliğini Erol Evgin şöyle tanıtıyor:

“Mayıs 2016’da müzikseverlerle buluşan ‘Altın Düetler’ yakın tarihimize fon müziği olmuş , anılarımıza sinmiş, Türk pop müziğinin altın şarkılarına bir ‘Kadın Dokunuşu’ idi. Albüm o kadar ilgi gördü ki, ‘Altın Düetler 2’yi hazırlamak bir görev oldu benim için. Bu büyük ilginin yanı sıra iki önemli nedenim daha vardı ‘Altın Düetler 2’ için: Unutulmaz şarkılarımızın bir kısmı albümde yer almamıştı. İkinci nedenim ise birlikte düet yapmak istediğim çok değerli kadın sanatçı dostlarım vardı. Böylece ‘Altın Düetler 2’ için kolları sıvadık. Özenli bir çalışma ile onlarca eser içinden 12 şarkı seçtik. Ülkemizin en güçlü kadın sesleri, sağ olsunlar kırmadılar beni.

Yazının Devamını Oku

Anıların izinde bir besteci

6 Temmuz 2019
Serhan Yedig’in hazırladığı ‘Anılardaki İstemihan Taviloğlu’ kitabı iyi bir bestecinin yaşamını, müziğini; onu tanıyanların, öğrencilerinin, müzik dünyasından bazı adların anılarının toplandığı yararlı bir çalışma.

Gerek Türk müziği gerek Batı müziği bestecilerimiz hakkında yeni yeni çalışmalar raflarda görünmeye başladı. Serhan Yedig, ‘Anılardaki İstemihan Taviloğlu’ kitabının arka kapak yazısında bir durum muhasebesi yapıyor:
“Türkiye’de yazılan ilk klarnet konçertosunun bestecisi İstemihan Taviloğlu, aynı zamanda yüzlerce öğrenci yetiştiren eğitimci ve saygın müzik kuramcısıydı. 2006’da 60 yaşında hayata veda ettiğinde geriye 30’a yakın eser, üçü tercüme olmak üzere yayımlanmamış beş kitap bıraktı. Aradan geçen zamanda ne kitapları ne de müziklerinden besteci profili oluşturabilecek seçki albüm yayımlanabildi. Bu çalışma Taviloğlu’nu gelecek kuşaklara tanıtmak amacıyla hazırlandı. Öğretmeni, arkadaşları, öğrencileri ve ailesinden 76 tanığın gözünden iyi bir müzik kuramcısı ve besteciyi, hatta bunun ötesinde yeri kolay doldurulamayacak nazik ve özverili bir eğitimciyi tanıyacaksınız.”
Fazıl Say öğrencisiydi
Böyle kitapların yalnız bir kişiyi değil, Türkiye’deki bestecileri, öğretim üyelerini tanıtması açısından da önemini her zaman vurgularım.
Gerçekten de yalnız özel teşebbüs değil, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da bu bestecilerin CD’lerini yapmasını sık sık yazarım. Çünkü müzik tarihimizi belgelemek için besteciler, icracılar hakkındaki bilgi kadar, beste örneklerine de herkesin erişebilmesi gerekir.
‘Sunu’da Google’da arama yapıldığında 3 bin 840 sonuçla karşılandığını, YouTube’da eserlerinden oluşan 30 civarında videonun 24 saat döndüğünü, izlenme sayısının 35 bini bulduğunu, iki piyano eserinin Yeşim Gökalp’in CD’lerinde yer aldığını öğrendiğinde gurur duyacağını belirtiyor. Mahir Cetiz, Fazıl Say, Sabri Tuluğ Tırpan’ın da öğrencileri olduğunu anımsatıyor. Yedig, kitabın hazırlanış sürecini de yazmış.
Kitap şu bölümlerden oluşuyor:

Yazının Devamını Oku