Karikatür tarihimizi Cumhuriyet’in 50. yılında, daha sonra da 75. yılında Semih Balcıoğlu yazmıştı.
Ferit Öngören’in kitabı da bu konuda önemli bir kaynak.
Nezih Danyal da bu alanda epey emek verdi.
Son yıllarda karikatürümüzle ilgili en iyi çalışmaları Turgut Çeviker yaptı. Doğrusu yayınevlerinin güncel bir karikatür tarihi yazdırmasını bekliyorum.
Karikatür dergileri var ama onların Gırgır olayındaki tiraja ulaşmadıklarını biliyoruz.
Karikatür tarihinin Türk toplumunun siyasi tarihiyle de yakın bir bağlantısı vardır.
Kimileri başvuru kaynağı olarak sosyal medyayı örnek gösterseler de bunun kalıcı bir özellik taşıdığına bir türlü inanamıyorum.
Karikatürist-yazar
Çalışmalarıyla, dostluğuyla, kitaplarıyla her zaman belleğimizde yaşayacak biri.
Ankara’dan İstanbul’a taşınmıştı. Ankaralı dostlarımızla bağlantıyı o pekiştirirdi. Hüsrev Gerede’deki evinde buluşurduk, daha sonraları görüşmelerimiz Beylerbeyi’ndeki evinde devam etti.
Ankara’dan gelenlerin ilk uğrağı onun eviydi, Bilge Karasu ve Füsun Akatlı ile onun evinde uzun muhabbetler yapardık.
İşini tutkuyla, severek yapardı. Onu hep güler yüzüyle tanıdım, bir gün asık suratlı görmedim, derdini anlatmazdı.
Ev buluşmalarımızda şair, müzeci Sabahattin Batur’dan olma iki kızıyla tanışmıştım, ikisi de sanat dünyasındandı.
Çok çalışkandı, işini sevgiyle, güler yüzle yapan dostlarımızdan biriydi.
Yurtdışındaki tiyatro etkinliklerini kaçırmazdı. Birkaç kez Hürriyet adına onları takip etti.
O zamanlar video yeni seyredilmeye başlanmıştı.
Filiz Ali bir gün telefon etti, bir dostuyla beni de tanıştırmak istediğini söyledi, orada bir opera göreceğimizden söz etti.
Birlikte değerli soprano Yıldız Dağdelen’in evine gittik.
Salona girdik, ev sahibiyle tanıştıktan sonra, yanımıza yeni aldığı doberman köpeği geldi.
Puccini’nin Tosca operasını ünlü yönetmen Franco Zeffirelli sahneye koymuştu, başrol sanatçısı da Teresa Stratas idi. Gerçekten bir opera ziyafeti çekti bize ev sahibemiz.
Ne var ki Filiz Ali ile ben arada bir de gözümüzü görüntüden ayırıp dobermana bakıyorduk.
Gerçekten ürkütücü görünümüne rağmen dobermanları çok severim.
Evliya Çelebi’den tek satır bile okuduysanız, ‘Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nde Yemek Kültürü’nü okumadan eksik bilgiyle yetinmek zorunda kalırsınız.
Evliya, gezdiği yerlerdeki yemek kültürünü öylesine güzel anlatmış ki bütün diğer unsurları tamamlıyor.
Kitabı aziz arkadaşımızın anısına yapmış Marianna Yerasimos: “Bilginin kaynağına git diyen sevgili Stefanos Yerasimos’un anısına.”
Yazar, ‘Önsöz ve Teşekkür’ yazısında, Evliya Çelebi ve çalışması hakkında bilgi veriyor:
“Evliya Çelebi’nin Osmanlı saray mutfağı ile ilgili anlattıklarını derlemek için ‘Seyahatnâme’yi okumaya başladığımda eserin 17. yüzyıl Osmanlı dünyasının ve de komşularının beslenme kültürlerine dair benzersiz bilgiler içerdiğini fark ettim. On cilde dağılmış bu bilgileri kullanılabilir kılmak, bir bütün olarak ele alıp değerlendirebilmek için sistematik bir dizin oluşturmaya karar verdim.
Bu uzun soluklu çalışmanın sonucunda yiyecek, içecek, mutfak gereçleri ve yiyecek esnafını içeren bir ‘Dizin’ oluşturdum ve bu ‘Dizin’in en önemli maddelerini on iki başlık altında toplayarak yorumlamaya çalıştım.
Elinizdeki kitap böyle oluştu. Amacım, hem Evliya Çelebi’nin bu konuda yazdıklarını geniş bir okur kitlesine ulaştırmak, hem de Osmanlı beslenme kültürü tartışmalarına yeni malzeme sunmaktır. Konuyla ilgili araştırmacıların bu malzemeden yararlanıp yeni yorumlar getireceğini umuyorum.”
22-25 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivale Türkiye’nin ve dünyanın önemli müzisyenleri katılıyor.
Festival yalnız belli bir alanda yapılmadığından bütün Bodrum’u müziğin başkenti mertebesine yükseltiyor.
Festivale yalnız usta müzisyenler katılmıyor, Doğuş genç yeteneklere desteğini bu festivalde de sürdürüyor.
Bu durumda genç yetenekler hem kendilerini gösteriyorlar hem de ustaları dinliyorlar.
Ben bir mani yüzünden geçen yıl gidememiştim.
Oysa daha önceki yıllarda da Ayla Erduran, İdil Biret’in onur ödülü aldıkları açılış konserlerine gitmiştim.
Yazlık yerlerin sanatla bezenmesini arzularım. Ayrıca Bodrum Müzik Festivali’nin benim için bir başka özelliği vardır. Kışın görüşemediğim birçok dostumla konserde buluşurum.
Bodrum Müzik Festivali,
‘Hoş Geldin Gazi’
‘Atatürk’ün İstanbul Günleri (1927–1938).’*
Atatürk’ün İstanbul Günleri, 1923 sonrası yaptığı ziyaretleri, kabul ettiği yabancı devlet adamlarını, Dolmabahçe Sarayı’ndaki çalışmalarını kapsıyor.
Birçok protokol ziyareti yapıyor. Hiç kuşkusuz bu fotoğraflar ve gazete başlıkları, o dönemde ona gösterilen sevgi ve saygıyı göstermekle birlikte tek parti döneminde basının durumunu da yansıtmaktadır.
Cengiz Kahraman, albüm üzerine Sunuş’ta bilgi veriyor:
“Hoş Geldin Gazi/Atatürk’ün İstanbul Günleri (1927–1938) Sergisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndan sonra İstanbul’a ilk geliş tarihi olan 1 Temmuz 1927’den Dolmabahçe Sarayı’nda hayata veda ettiği 10 Kasım 1938 tarihleri arasındaki 11 senenin fotoğraflarla hikâyesini anlatıyor. Sergide yer alan kareler, Yapı Kredi Tarihi Arşivi Selâhattin Giz Koleksiyonu’ndaki dönemin foto muhabirleri tarafından çekilen cam ve plastik negatifler ile fotoğraflar arasından seçildi.”
Kahraman, dönemin gazetelerini de taramış, bilgiler için de Niyazi Ahmet Banoğlu’nun ‘Atatürk’ün İstanbul’daki Günleri’nden yararlanmış.
Kitabın sayfa düzeni şöyle:
Kış günlerinden çok yaz günleri verilen konserleri, etkinlikleri yazmayı tercih ederim. Sadece tatile çıkanları düşünmem, yaşadığım şehirde de müzelere, konserlere değinirim.
Söylemenin gereği yok.
Çocukluğumda büyük kentlerin ıssız çöl gibi olduğunu anımsadıkça, bu gelişme beni ne kadar mutlu ediyor tahmin edemezsiniz.
Bahçe sinemaları vardı, bir de Türk müziği çalınan, söylenen gazinolar.
İstanbul’un birçok semtinde bahçe sinemalarının posterlerini görüyorum.
Bir tercihler listesi sunmak istedim, ajandanıza not edeceğinizi umarım.
Kadıköy Belediyesi’nin bu yıl ilk kez düzenlediği KADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali’nin 2’nci etabı, Uluslararası Çizgi ve Sahaf Günleri ile devam ediyor. 22-27 Ağustos tarihleri arasında Moda’da gerçekleşecek festival, uluslararası çizerlerin söyleşilerinden canlı çizimlere, sergilerden mezatlara kadar birbirinden renkli etkinliklere ev sahipliği yapacak.
Giriş ücretsiz, 13.00-23.00 saatleri arasında açık.
Şiir Dünyadan İbaret’ başlıklı bir kitap yayımlandı.
Tam adı, ‘Nâzım Hikmet Üzerine Yeni Çalışmalar’.
Hazırlayanlar, Olcay Akyıldız ve Murat Gülsoy.
Kitabı yayımlayan, Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi.
Merkez hem kapsamlı bir Nâzım Hikmet kitaplığı ve belgelerini oluşturuyor hem de şair üzerine kitaplar yayımlıyor.
Çok yönlü kişilik
İlk sayfasında kitaba adını veren şiirden dizeler var.