Bir yandan Cumhuriyet’in 2. yüzyılının ilk yılı için etkinlikler düzenliyor, diğer yandan Mütevelli Heyeti ve Yönetim Kurulu yapılarında sürdürülebilirlik ile ilgili yeni adımlar atıyor.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde Mütevelli Heyet toplantısının ev sahipliğini Mustafa Taviloğlu üstlendi ve toplantı öncesi Taviloğlu’nun “Yarısı Gümüş Yarısı Köpük” koleksiyon sergisi ziyaret edildi. Toplantıdaki gelişmelerden bir tanesi Mütevelli Heyet’in yeni üyesi Tofaş CEO’su Cengiz Eroldu ile Baksı için yeni bir soluğun kapısının aralanmasıydı. Yine Gamze Büyükkuşoğlu da mütevellinin en genç üyesi olarak ilk kez toplantıya katıldı.
YÜZLEŞME YILI
Etkinlikler açısından, 2024 senesi bir yüzleşme yılı olarak da kabul edildiğinden, Baksı Müzesi koleksiyonlarıyla, Baksı Kültür Sanat Vakfı’nın ve Baksı Müzesi’nin müzeciliğe önerilerini de tartışmaya açacak “Gel Zaman Git Zaman” başlıklı sergi planlanıyor. Bu serginin küratörlüğünü vakıf kurucusu Hüsamettin Koçan, Ayça Okay ve Gamze Büyükkuşoğlu üstleniyorlar.
Bu yıl yine deprem bölgesindeki üniversitelerin yüksek lisans öğrencilerinin katılımını hedefleyen ve herkese açık olacak “Ütopya Atölyeleri” de düzenleniyor. Sanatla eğitimi odağına alan bu önemli etkinlikte, 1 Temmuz- 9 Ağustos 2024 tarihleri arasında Ali Kazma, Çağrı Saray, Mehmet Kavukçu, Nancy Atakan, Osman Dinç, Seçkin Pirim gibi önemli sanatçılar birer haftalık atölyelerde ders verecekler. Öte yandan Düsseldorf Sanat Akademisi’nden öğrenciler, sanatçı Yeşim Akdeniz ile etkinliğe katılacak ve bir sergi açacaklar.
Her zaman olduğu gibi bu yıl da “Anadolu Ödülleri”, Doğan Holding ana sponsorluğunda ve Mehmet Kurukahveci sponsorluğunda gerçekleşecek. Yönetmeliğe göre ödüller bu yıl beş dalda kurumlara verilecek. Bu seneki Anadolu Ödülleri’nin başlığı “Yeniyi Aramak” olarak belirlendi.
KADIN EĞİTİM MERKEZİ
Bu yıl
İkincisi orada oturanlar, yaşayanlar, aramızdan ayrılanlar hakkında verilen bilgi edebiyat tarihi için de önemlidir.
Kadıköy üzerine bazı kitapları okudum, onları yazdım. Kadıköy’de yaşayan birçok dostum da var.
Taner Ay’ın ‘Edebiyatın Kadıköyü’nü öğrenerek, severek, not alarak okudum.
Kapakta küçük bir yazı var:
“Dudaklarım İsmini Anıyor Ah Kadıköylü.”
Deniz Kızı Eftalya’nın şarkısından bir dize.
Kısa bir tanıtım notu ile başlayacağım yazıma:
“Balkanlar, coğrafya, tarih ve kültürel birliktelik bakımından Türk ile yakın alakalı bir bölge. Tarihin erken dönemlerinden itibaren burada var olan Türk etkisi zaman zaman dozajını arttırıp eksilterek günümüze kadar devam etti. Bu ilişkiler ağı, beş yüz yıla yakın Türk yönetiminde bulunma, Balkanların bütün yaşantısını tepeden tırnağa değiştirdi. Bütün bunların sonucunda araştırmacılarca Rumeli medeniyeti olarak tanımlanan bir tablo ortaya çıktı. Mimari ve edebiyat öne çıktı. Balkanlarda Türk edebiyatı ilk kez bütüncül bir yaklaşımla ele alınmış ve yine ilk kez bu oranda büyük bir rakama ulaşılmıştır. Balkanlar - edebiyat ilişkisini ortaya koymak aynı zamanda bölgede Türkçe’nin seyrini de izlemek mümkündür. Kitapta 1894 şair ve yazar değerlendirilmiştir.”
Kitabın başındaki Sunuş - Önsöz kitap hakkında yeterli bilgiyi içermektedir.
İçindekilerden bazı seçmeler:
- Giriş: Balkanlar ve Türkler
- Osmanlı Sonrası Balkanlarda Türkçe
- Günümüzde Balkanlarda Türk Edebiyatı
- Kuzey Makedonya
Lila Müzik’in CD’sinde Nazife Aral Güran–Yüksel Koptagel’in besteleri yer alıyor.
Güray Başol bu albümünde Cumhuriyet’in ilk yıllarında doğmuş, eğitimlerini o dönemin zorluklarına rağmen yurtdışında sürdürmüş, yetiştikleri alan ve stil konusunda farklı müzikal kimlikleri sahip iki bestecinin yapıtlarını kayıt altına alıyor.
Halen Paris’te yaşayan, Türkiye ve dünyada konserler vermeye devam eden piyanist Güray Başol’un üçüncü albümü de Lila Müzik’ten çıktı.
Üniversite öğreniminin ardından Ecole Normale de Musique’te Germaine Mounier ile eğitimine devam eden, İdil Biret, Pascal Godard ve Verda Erman ile çalışma fırsatı bulan, bu albümde eserleri arşivlerde kalmış besteci Nazife Aral Güran ve Yüksel Koptagel’in eserlerini yorumluyor.
Albümde 8 eseri yer alan 1921 Viyana doğumlu Nazife Aral Güran, babasının hariciyeci olması nedeniyle çocukluk ve gençlik yıllarını yurt dışında geçirdi. Annesi ve Cemal Reşit Rey ile başlayan müzik çalışmalarına 1938 – 1942 yılları arasında Berlin Yüksek Müzik Akademisi’nde devam etti. II. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle eğitimine ara veren Güran, doktor olan eşinin görevi nedeniyle bulunduğu Diyarbakır’da, Diyarbakır Filarmoni Derneği’ni kurmuştu. Yıllar sonra yarım kalan eğitimini Köln Konservatuvarında tamamlayan bestecinin eserleri Türkiye dışında Almanya’da basıldı. 1993’te İstanbul’da vefat eden Güran’ın
- Feraceli Hanım,
- Boğaziçi’nde İkebana,
- İlkbahar,
Ürgüp’ü küçük bir dünya kenti olmaktan çıkarıp büyük bir dünya kenti yapma çabasını gösterdi Bekir Ödemiş. Şimdi bütün turizm reklamlarından rengarenk uçan balonları görüyorsunuz, benim de seyretmesi çok hoşuma gitti ama doğrusu binmedim.
Bir mühendisin Ürgüp’te başlayan siyasal başarısını okudum:
“Çoğunuz Asmalı Konak dizisini seyretmişinizdir. Asmalı Konak dizisi, 2002 -2003 yılları arasında yayınlanmış ve benim belediye başkanlığı dönemine rast gelmşti. Yapımcısı çok önemli bir sima olan Abdullah Oğuz’du.
Daha sonraları bir yarışmamızda jüri üyeliği, jüri başkanlığı da yapan Doğan Hızlan, valimiz ve emniyet müdürümüz Ürgüp’te yemek yiyorduk. O gün Ürgüp yine dolup taşmıştı, Doğan Hızlan yemek sırasında emniyet müdürümüze dönerek ‘Ürgüp’e an itibarıyla dışarıdan kaç aracın geldiğini öğrenebilir miyiz?’ diye sormuştu. Kısa sürede tüm ziyaretçiler sayıldı ve 2400 arabanın, 600’den fazla otobüsün Ürgüp’te bulunduğunu öğrendik. Bu tek kelimeyle müthişti!“
ÖDÜLLERİN ÖYKÜSÜ
Kitapta, “Sıra geldi karikatür yarışmasına” bölümünü özellikle okuyun, Semih Balcıoğlu ödüllerinin öyküsünü buradan öğreneceksiniz.
Ben de Semih Balcıoğlu’nun isteğiyle o jüride yer aldım.
Semih Balcıoğlu
Ürolog olan Kural’ı bana rahmetli dostum Nevzat Atlığ tanıtmıştı. Doktor müzisyenlerden biri de Alâeddin Yavaşça idi.
Kural, tıp fakültesi ile İstanbul’da Belediye Konservatuvarı’nı da bitirmiş biri.
Ud ve keman da çalıyor.
Davetiye broşüründe şu yazıyordu:
Prof. Dr. Ali Rıza Kural
‘Senfonik Orkestra eşliğinde Türk Müziği Konseri’
Konserin öyküsünü yazarak başlamalıyım yazıma.
Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Dr.
Bugün de Selçuk Orhan’ın ‘Sorularla Oğuz Atay’ kitabını tanıtacağım.
Kısa tanıtım notu ile yazıya başlayacağım:
“Oğuz Atay, 40 yılı aşkın bir süredir edebiyatımızın en çok tartışılan yazarlarından biri. Yapıtları biçimsel özellikleri, tarihsel referansları, çok sesliliği ve düşünsel derinliği açısından okurlara zengin bir dünya sunuyor.
Bununla birlikte okurları zorlayan bir yazar olduğu da sıklıkla söyleniyor. Hatta çoğu okur, Oğuz Atay’ın biçimsel deneylerle örülü hacimli yapıtları karşısında duraksıyor.
Elinizdeki kitap Oğuz Atay’ın yapıtları ve düşüncesiyle ilgili mütevazı bir rehber olarak hazırlandı. Oğuz Atay’ın yapıtlarıyla yeni tanışmış okurlar kadar Atay’la ilgili meraklarını ileriye taşımak isteyenlere yol arkadaşlığı etmesi umularak yazıldı. Sorularla ayrıştırılan bölümlerde Oğuz Atay’ın yapıtlarının yanı sıra yaşadığı dönem, dostları ve kişisel hayatına dair (dedikoduya kaçmadan!) ayrıntılar da bulacaksınız.”
Yazar 100 soru soruyor ve onları yanıtlıyor.
Oğuz Atay’a yaklaşımı konusunda kitabın başında bilgi veriyor hem kendi yorumunu hem
Düzenlendiği ilk yıldan bugüne bölgenin kültürel yaşamına önemli katkılar sağlayan Bursa Kitap Fuarı bu yıl 300’e yakın yayınevi, marka ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek ve panel, söyleşi, şiir dinletisi ile çocuk etkinliklerinden oluşan 93 kültür etkinliğine ev sahipliği yapacak.
Bu sene edebiyat ve yayıncılık dünyasını bir araya getirecek olan fuara katılacak 500’e yakın şair ve yazarlardan bazıları:
Afşin Kum
Ahmet Ümit
Atilla Dorsay
Ayşe Kulin
Aytül Akal