Doğan Hızlan

Mesut İktu’nun 50’nci sanat yılı

8 Mayıs 2020
Opera sanatçısı, öğretim üyesi, bariton Mesut İktu için ellinci sanat yılında özel bir etkinlik düzenlenecekti.

Süreyya Opera Sahnesi’nde, şef Hakan Şensoy’un yönettiği İstanbul Oda Orkestrası eşliğinde onu konuşacak, onu dinleyecektik.

Pandemi nedeniyle pek çok etkinlik gibi yapılamadı.

Yurtiçinde ve yurtdışındaki birçok müzik festivali iptal edildi. Tanınmış solistlerimiz yurtdışındaki festivallere katılacaklar, bizi temsil edeceklerdi.

Evde kaldığımız bu zamanlarda bence televizyonlarda bizim opera bestecilerimizin eserleri gösterilmeli. Böylece hem bestecilerimizi tanırız hem de opera sanatçılarımızı.

Leyla Gencer belgeseline gösterilen ilgi bunun ne kadar gerekli olduğunun kanıtıdır. Belgeseli elli bine yakın kişi izledi.

Türk opera bestecilerinin, solistlerinin tarihi yazılmamıştır.

Türk opera sanatçılarının icralarından bir CD yapılmalıdır.

Suna Korad, Atıfet Usmanbaş, Müfide Özgüç, Remziye Alper Tanrıkulu

Yazının Devamını Oku

Sanat destek istiyor

7 Mayıs 2020
İhsan Yılmaz Kültürazzi köşesinde dün bir öneride bulunuyordu:

“Pandemi dönemi sanat müzesi neden olmasın?”

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın hazırladığı ‘Pandemi Sırasında Kültür Sanatın Birleştirici Gücü ve Alanın İhtiyaçları’ metnini yayımladık.

Ben Türkiye Yayıncılar Birliği’nin probleme dönük çözüm önerilerini ilettim.

20 bin imzaya ulaşan ‘Tiyatromuz Yaşasın’ başlıklı bildiride, sanatın durgunluğa düşmesi tehlikesi konusunda sorunun acil çözüm beklediği vurgulanıyor.

Uluslararası Plastik Sanat Derneği de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bir plan sundu.

Planın içeriği şu:

Bakanlık, ‘2020 Kültür Bakanlığı Sanata Destek Fonu Koleksiyonu’ oluştursun.

Devlet bunu yapabilir, eskiden birçok sanatçının tablosu, eserleri devlet tarafından satın alınıyordu.

Yazının Devamını Oku

Kitabı dinlemek

5 Mayıs 2020
Benim gibi kitabı okuyanlar dışında dinleyenler de var.

Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk’ten ‘Storytel’ konusunda bilgi aldım.

Bu kurumun başında Berk İmamoğlu var. Onu aradım ve aşağıdaki bilgileri aldım:

1.1 MİLYON ÜYESİ VAR

“Genel merkezi İsveç Stockholm’de bulunan Storyel, 20 ülkede faaliyetlerini sürdürüyor.

İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Rusya, Hollanda, Polonya, İspanya, İtalya, Türkiye, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Singapur, Meksika, Almanya, Brezilya, Kolombiya ve Güney Kore.

2019 sonu itibarıyla Storytel’in tüm dünyada toplam 1.1 milyon üyesi bulunuyor. Ocak 2020’de yapılan açıklamaya göre Türkiye, tüm Storytel ülkeleri arasında 50 bin üyeye en kısa zamanda ulaşan ülke.

Üye sayısında açık ara İsveç birinci sırada. Kitap dinlemede ise İsveç, Norveç ve Danimarka en üst sırada ve her üç ülkedeki ortalama dinleme saatleri birbirine yakın.

TÜRKÇE 2 BİN SESLİ İÇERİK VAR

Yazının Devamını Oku

Almanya Cumhurbaşkanı Berlin Filarmoni’yi sundu

3 Mayıs 2020
Cuma sabahı masamın başındayım, gözüm de Mezzo kanalında. Berlin Filarmoni Orkestrası’nın salonu.

Sunucu bir hanım yaşadığımız günlerden, seyircileri salonlara alamadığımızdan, onun için de seyircisiz konserler verildiğinden söz etti.

Konuşmasını bitirdikten sonra sahneye Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier çıktı, sanatçısız sahnede bir konuşma yaptı.



Almanya’daki dostlarımın naklettiğine göre Cumhurbaşkanı bu günlerin geçeceğinden söz etmiş ve ardından da moral vermiş.

Berlin Filarmoni’den sanatçılar, enstrümanları ellerinde sahnede yerlerini aldılar. Oturma düzeni mesafeliydi, sahneye bütün orkestra çıkmadılar. Aralarında bir buçuk metre kadar bir uzaklık vardı.

Yazının Devamını Oku

Hâlâ radyo dinliyorum

1 Mayıs 2020
Bir kitap, bir kuşağın dünden bugüne anılarını tazelemiştir.

Harika Genç’in Radyo Günlerinde Çocuk Saati kitabı yalnız yayıncılığımızın değil, çocukların eğitim tarihine de ışık tutuyor.

Birçok ünlü sanatçı bu saatte konuşurlar, eğlendirirler, bilgilendirirlerdi.

Bu saatin unutulmaz ismi de Ayşe Abla (Neriman Hızır) idi benim bile kulağımda o programın açış türküsü yer etmiştir, birkaç kez de yazdım:

“İstanbul’un her tarafı mercandan”...

Radyoculuk ve televizyonculuk tarihinde birçok program dayanaksız, sudan bahanelerle, çoğu zaman da siyaset anlayışı yüzünden kaldırılmıştır.

Ayşe Abla, daha sonra özel bir okul açmış. Birlikte Kültür Bakanlığı Danışma Kurulu’nda çalıştığım felsefeci Nusret Hızır’ın da eşiydi.

Radyo dinleyicisinin ilgisi bugün de sürmektedir.

Televizyon kanallarının hepsinin radyo kanalları var.

Yazının Devamını Oku

Böyle günlerde sanatı düşünmek

30 Nisan 2020
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) bir rapor gönderdi:

Başlığı şu: “Pandemi Sırasında Kültür–Sanatın Birleştirici Gücü ve Alanın İhtiyaçları”.

Koronavirüs salgını koşullarında kültür-sanatın toplumsal rolünü vurgulayan metinde, farklı ülkelerde yaratıcı sektörleri destekleyen tedbirler özetleniyor, Türkiye’de kültürel alanda kamu desteğine ilişkin mevcut durum değerlendiriliyor ve öneriler sunuluyor.

Metni okumadan önce alınacak önlemlerin, yapılacak desteklerin gereğine değiniliyor.

İKSV gibi kültür-sanatın çeşitli alanlarında Türkiye için önemli bir kurumun bu metninde yazılı olanlar, gerek hükümet, gerek yerel yönetimler tarafından dikkate alınmalı.

Çünkü bu festivalleri, etkinlikleri yaşatabilmek için bu metindeki unsurların gerçekleştirilmesi bir zorunluluk taşıyor.

Metnin bize ilettiği düşünce, sürdürülebilirliğin önemi, ayrıca Türk kültürüne ve ekonomisine katkısı konusunda uygulanabilir önerileri içermesi.

‘Pandemi Sırasında Kültürel Alanda Dayanışma’nın önemini anlatan bir girişle başlayan politika metni, üç ana sorunun yanıtlarına odaklanıyor:

“Dünyada yaratıcı sektörlere yönelik ne tür destekler açıklandı?”

Yazının Devamını Oku

Abdülhak Şinasi Hisar’ın titizliği ya da mikrop korkusu

28 Nisan 2020
Virüs çıktığından bu yana belki karşılaştığımız –pardon telefonda konuştuğumuz– her dosta bir süre sonra bakın ne soracağız?

Günde kaç kere el yıkıyorsun, hangi dezenfektanları kullanıyorsun?

Temizliğin de saplantısı var, benim bir arkadaşım bırakın el yıkamayı günde dört ile beş kere duşa girerdi.

Bir gün Abdülhak Şinasi Hisar’la Yaşar Nabi Nayır, bir taksiye binmişler,  şoför hareket ettikten sonra, müsaadenizle bir yere uğrayacağım beş-on dakika demiş. Tabii demişler. Şoför, bagajda manavdan aldığım sebze, meyveler var onları yolumuzun üzerinde bir yere bırakayım devam ederiz demiş.

Bunu duyan Abdülhak Şinasi Hisar hemen arabayı durdurmuş, apar topar inmişler.

Yaşar Nabi Nayır sebebini sormuş. Abdülhak Şinasi, sebze ve meyvelerden böcekler oradan çıkıp vücudumuzu sarar, onun için dur dedim diye açıklamış.

Bütün televizyonlarda dezenfektan reklamlarından geçilmiyor.   

Kolonya yeniden hayatımıza girdi. Bizim evden eksik olmazdı. Anneannem ziyarete gelince sarılıp öpmek isteyenlere nezleyim, bugün çok sarmısak yedim –ki ağzına koymazdı– der yine de bu hamleyi önleyemezdi.

Öpüş gerçekleştikten sonra, hemen misafirlere kolonya ikram edin der ve kendi de kolonya sürerdi.

Yazının Devamını Oku

Öpüşmeyi sevmeyenler

26 Nisan 2020
Biz dostluğumuzu, sevgimizi sarılıp öpüşerek gösteririz. Bir büyüğümüzle ailemiz tanıştırdığında, elini öpsene hatırlatmasında bulunuruz

Anneannem hiçbir zaman uyarıda bulunmadı, aksine böyle bir mecburiyet karşısında kalırsam, başkasının elini öpeceğime el öpüyor gibi yapıp kendi elimin başparmağını öpmeye alıştırmıştı beni.

Bu yüzdendir ki el öpenlerin çok olsun sözü benim için geçerli olmadı. Sen kimi öptün ki, onlar da seni öpsün diye düşünmüşlerdir.

Demek ki bugünleri tahmin etmiş.

*

Öpmeyi sevmeyenler aklıma düştü, bunun en ünlü örneği rahmetli Bülent Ecevitti.

Bir gün Cumhuriyet gazetesine Nadir Nadi’yi ziyarete gelmişti. Nadir Bey’in çocukluktan beri tanıdığı Hasan Efendi, Bülent Ecevit’i katın başında yakaladı, sarıldı, öpme teşebbüsünde bulundu, Ecevit kaçtıkça o kendine doğru çekiyordu, ama amacına nail olamadı.

Bülent Ecevit’in şiir kitabı çıktığında Rahşan Ecevit’le birlikte Hürriyet’in eski binasına gelmiş, VIP salonunda onunla bir söyleşi yapmıştım.

*

Yazının Devamını Oku