Vize meselesini bir konsolosa sordum

Bianchi; İsviçre’deydi ve İzmir’i kendisinin seçtiğini söyledi.

Ve burada olmaktan çok mutlu...

İtalya’nın konsolosları her zaman kentle iyi ilişkiler kuran diplomatlar oldu.

Etkinliklerde Daniele Bianchi’yi de hep görüyorum.

İş dünyasıyla, kentin fikir önderleriyle bir arada...

Bu iki ülkenin ticari ilişkileri için de; kültür bağlarının kuvvetlenmesi adına da değerli...

Son yıllarda Avrupa Birliği’yle vize konusunda bir sıkıntı var.

Daniele Bianchi’ye bunu da sordum.

Aslında bu sıkıntıyı en iyi yaşayanlardan biri de kendisi…

Çünkü eşi için vize almak zorunda...

Ve uzun süren diplomatik süreçlerin, istenen evrakların, bekleme sürelerinin çok farkında...

O yüzden Türk insanının zaman zaman artan eleştirilerini çok yakından takip ediyor ve hissediyor.

Bianchi; İtalya’nın en fazla vize veren ülkelerin başında geldiğini söyledi.

Rakamlar da onu gösteriyor.

Ama bir yoğunluğun olduğunu kabul ediyor.

Diyor ki; “İtalya Konsolosluğu randevuları kapatmadı. Randevuları çok sık açıyoruz; özel ajansımız İData takip ediyor. Randevular hızla doluyor, bu da bir yoğunluk getiriyor. Vize sayısı azalmadı aksine rakamlar arttığını gösteriyor.”

Bence Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakerelerin yeniden hız kazanması, eksik kalan fasılların tamamlanması gerekiyor.

Türkiye ve İtalya birbirine benzer özellikleri olan iki ülke...

Ben İtalya’ya her gittiğimde kendimi evimde, Türkiye’de gibi hissederim.

Benim gibi çok kişinin böyle düşündüğünü biliyorum.

Ticari ilişkiler de bunu doğruluyor.

İtalya ile 2023’te 27.3 milyar dolar bir ticaret hacmimiz var.

Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 5’inci, en çok ithalat yaptığı 6’ncı ülke İtalya... Bin 500’ü aşkın İtalyan sermayeli şirket var. İtalya’dan 2002, 2023’te 5.5 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Türk şirketleri de İtalya’ya 600 milyon dolarlık yatırım yaptı.

İki üreten, sanayisi güçlü ülkenin daha yapacak çok işinin olduğunu düşünüyorum.

Ve bence İzmir’in İtalya’daki kardeş şehir sayısını artırması da gerekir.

Torino ve Ancona kardeş şehirler olarak gözüküyor.

Roma, Floransa ya da Bologna’yla İzmir kardeş şehir olabilir.

Daniele Bianchi’nin görev süresinde bu şehir sayısının ve doğrudan yatırım sayısının artacağını düşünüyorum.

Görüşmemizde Bianchi de bu dileğini söyledi.

Spor güzeldir rekabet

daha da güzeldir

SONUNDA ligler bitti.

Spor sever, bir futbol sever olarak son haftalardaki yüksek tansiyon hepimizi olumsuz etkiledi.

Galatasaray’ı kutluyorum.

Fenerbahçe de iyi bir sezon geçirdi. 99 puan topladı; bir tek yenilgi alıp, 99 gol atarak ikinci oldu.

Bizde ikinci olmak başarısızlık gibi görülür. Hele konu Fenerbahçe’yse...

Ben öyle görmüyorum.

Ben sezonun keyfini çıkaranlardanım.

Bazı haftalar maça gittim.

Oğlum Atlas ile Kalamış’ta, Kadıköy’de oturduk; yemek yedik, sohbet ettik, taraftarların arasına karışıp şarkılar söyledik.

Maça gittik; tezahüratlara eşlik ettik.

Sonrasında yine kalabalıklarla yürüyüp şarkılar söyledik.

Benim için daha keyifli ne olabilir ki...

Hep söylüyorum; taraftar olun fanatik olmayın.

Önemli olan bu ritüeldir.

Gönül verdiğiniz renklere verdiğiniz destektir.

Şampiyonluk...

Elbette önemlidir ama bana göre her şey değildir.

Ben sporun, futbolun hayatıma kattığı renklerine bakıyorum.

O yüzden kafama takmıyorum.

Pazar akşamından itibaren Galatasaraylı arkadaşlarımı aradım, tebrik ettim.

Onlar yapar mıydı, bilemem.

Ama ben doğru olanın bu olduğunu düşünüyorum.

Siyasette seçimler sonrası nasıl tansiyon düştüyse, üslup değiştiyse bence futbolda da buna ihtiyaç var.

Galatasaray kongresini yaptı, şimdi sıra Fenerbahçe’de...

Belki Fenerbahçe’nin de başkanı belli olduktan sonra yeni sezona girerken bir diyalog kurulur.

Ben Atlas’a hep şöyle söylüyorum.

“Fenerbahçe’siz Galatasaray, Galatasaray’sız Fenerbahçe olmaz...”

Bu cümleyi böyle de bitirmiyorum.

Beşiktaş’ın, Trabzon’un ve diğer kulüplerimizin büyüklüğünü, camialarını unutmayalım.

Spor güzeldir, rekabet içinde olmak daha da güzeldir.

Cannes bu işi biliyor

FRANSIZ Rivierası’nı gidenler iyi bilir.

Cannes’dan Monte Carlo’ya kadar uzanan bu sahil şeridine her yıl milyonlarca turist gelir.

Küçük bir kasabayken başlayan Cannes Film Festivali de bu yıl 77’incisine evsahipliği yaptı.

Cannes kırmızı halısının parıltısından fotoğraflara yansıyan kareleri bütün dünya büyük bir dikkatle izledi. 77. Cannes Film Festivali, Sean Baker'ın zengin bir Rus oligarkının oğluyla evlenen bir seks işçisini anlatan komik ama dokunaklı bir Brooklyn hikayesi olan Anora'nın prestijli Altın Palmiye ödülünü almasıyla sona erdi.

Geçtiğimiz iki hafta boyunca, Fransız Rivierası heyecanla dolup taştı; merakla beklenen düzinelerce filmin galalarına, kırmızı halıda gece modası geçit törenlerine ve hatta bu yaz yapılacak oyunlar beklentisiyle Olimpiyat meşalesinin ziyaretine ev sahipliği yaptı Paris...

Işıltı ve ihtişam Cannes’dan hiç eksik olmuyor.

Bizdeki film festivallerini ise ne yazık ki bir türlü uluslararası hale getiremedik.

Cannes bu sayede sadece film değil, birçok temada festivallere evsahipliği yapıyor.

Cannes bu işi iyi biliyor.