×
Mahalle iftarları, iftar çadırları, Ramazan eğlenceleri derken ‘en iyi etkinlik bende’, ‘en konforlu çadır bizim’ rekabeti de başladı.
Bu yıl geçmiş yıllardan farklı bir etkinliğe imza atan ise Çankaya Belediyesi:
* Yıllardır Ramazan aylarında kapsamlı bir program düzenlemeyen Çankaya, bu kez beş ayrı bölgede Ramazan çadırı kuracak.
* Cebeci, Türközü, Bademlidere, İlker ve Öveçler’de kurulacak çadırların her biri bin kişiyi ağırlayacak.
* Bunun dışında da yeni kanunla Çankaya’ya bağlanan, Bala’daki 10 köye Ramazan paketleri dağıtılacak.
* Gelir seviyesinin daha yüksek olduğu Çayyolu bölgesinde de Ramazan eğlencelerinin düzenleneceği etkinlik alanları yapılacak.
* * *
Ramazan ayı etkinlikleriyle ilgili sohbet ettiğim Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Çankaya’da ilk kez bu ölçekte bir hazırlık yapıldığının altını çizerek, “Çankaya’da 19 Mayıs’ı da 29 Ekim’i de en iyi şekilde kutlayacağız. Ramazan ayında da en güzel hizmeti sunacağız. Çankaya her şeyin en iyisini hak ediyor” ifadelerini kullandı.
Ne çılgın projeler sıralanıyor ne de siyasi çekişmeler gündemi meşgul ediyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar süreç böyle devam edecek gibi gözüküyor.
Ankara için geçtiğimiz beş yılın en büyük problemlerinden biri kurumlar arasındaki koordinasyonsuzluktu.
Ne Büyükşehir ile ilçe belediyeleri arasında ne de belediyelerle elektrik-gaz gibi hizmetleri sunan özel şirketler arasında uyum vardı.
Bu dönem de herhangi bir olumlu adım atılabilmiş değil.
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek yalnızca bir kez AK Partili 20 belediyeyi topladı. Metropol ilçe belediye başkanları toplantıya kısa süreli katıldı. O toplantıda ana konu sonradan bağlanan dış ilçeler ve sorunlarıydı. CHP’li Çankaya Yenimahalle, MHP’li Etimesgut ve Polatlı belediyeleriyle ise henüz bir temas yok.
En azından yerel seçim sürecinin dışında olan ilk dört buçuk yıl Büyükşehir’in muhalefet belediyeleriyle koordine içinde çalışması gerekmez mi?
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ya da Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel siyaset merkezli yönetim anlayışına sahip değiller.
İl yönetimlerindeki ‘nezaket’ istifalarına sebep olarak 30 Mart yerel seçimlerindeki performans gösteriliyor.Biz hem Ankara özeline bakalım hem de Alparslan’ın yerine ismi geçenleri sıralayalım.
* * *
Öncelikle Alparslan, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’le koordineli bir dönem yaşamadı.Hatta Gökçek’in adaylığının ilanından önce yapılan temayül yoklamasında kendi isminin de listeye yazılması, ‘AK Parti içindeki Gökçek muhalifleriyle birlikte hareket ediyor’ iddialarını gündeme getirdi.30 Mart seçimleri öncesi süreçte de teşkilat bazlı çok etkin bir dönem geçiremeyen Alparslan’la ilgili genel memnuniyetsizlik son dönemde daha çok gündeme getirildi.Ayrıca Alparslan’la ilgili bazı ‘derin’ iddialar konuşulsa da, ‘Gidenin ardından konuşmak kolaydır’ tabusuyla örtüştüğü için onlara girmemekte fayda var.
* * *
İddialar ise mültecilerin sayısının 900 binin çok üzerinde olduğu yönünde.
250 bine yakın mülteci kamplarda. Çoğu sınır kentlerine yerleşmekle birlikte on binlercesi Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış vaziyette.
Elbette insani açıdan düşünüldüğünde ülkemizi komşu ülkelerin mağdur insanlarına açmamız doğal.
Ancak mültecilerin ülke koşullarıyla entegrasyonunu da sağlamak zorundayız.
Uyum sorununun en çok hissedildiği kentlerin başında Ankara geliyor. Ankara Hürriyet, özelikle bu yılın başından beri giderek büyüyen soruna dikkat çekiyor.
İlk olarak “Burada Okur-Yazar” köşesiyle okuyucunun nabzını tutan editörümüz Fatih Tekeci ocak ayında mültecilerin dramını şu cümlelerle anlatmıştı:
Düne kadar gecekondular için silahların patladığı Dikmen, bugün Suriyelilerle doldu.
Bir tarafta apartman daireleri, hemen yanında yükselen gökdelenler, devam eden projeler, kafeler, restoranlar, daracık kaldırımlar...
Cadde ve sokaklar işletmelerin valelerine teslim. Rahatça yürümek neredeyse imkansız.
Siyasetin kalbinde olması nedeniyle pek çok politikacıya ev sahipliği yapan Çukurambar’dan son dönemde şikayetçi olmayan yok.
Hem dip dibe yüksek katlı yapılardan hem de bölgedeki keşmekeşten yılanların Çukurambar’dan taşınma düşüncesinde olduğunu söylemek mümkün.
Çukurambar’daki durumun benzerinin yaşanma ihtimalinin yüksek olduğu bir diğer bölge ise İncek.
Dev projelerin birbirleriyle yarıştığı İncek’i bir kaç yıl içerisinde tanıyamayacağız. Birbirinden büyük siteler, rezidanslar, alışveriş merkezleri ve iş kuleleriyle kentin çekim alanların biri olacak.
Şimdiden yükselen projelere bakınca bir ahenkten söz etmek pek mümkün görünmüyor.
Ankara’nın ‘ucubelerinden’ biri olan Gaziosmanpaşa’daki 35 katlı binanın üzerindeki vincin sökümü için ihale açıldı.
Neredeyse 4 yıl önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, pek çok Ankaralı gibi bu binanın üzerinde duran kule vinçten rahatsızlığını Vali Alaaddin Yüksel’le görüşmesinde dile getirdi ve kaldırılmasını istedi.
Ülkenin Cumhurbaşkanı’nın kentin silüetini bozan, açılmadan eskiyen bir binanın üzerindeki vincin kaldırılması için verdiği talimat bile 4 yıl sonra uygulanabiliyor.
Uygulama derken, vinç bugün yarın kaldırılmayacak. İhalesi yapılacak, belki talip çıkmayacak ya da itiraz edilecek. Yani söküm işlemi ne zaman başlar şimdilik bilen yok.
* * *
Hadi söküldü diyelim. Açılmadan eskiyen bina ne olacak? O da belli değil.
İddiaya göre mülteciler bir genci dövmüştü. Sonrasında olaylar çığırından çıkmış, Suriyelilerin kaldığı ev ateşe verilmişti. İki gün süren gerginlikler sonucunda yanan binada oturan 60 Suriyeli Mardin’e gönderildi, konu kapatıldı. Peki gerçekten kapandı mı?
Olay günü Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’yle sohbetimizde önemli konuların altını çizmişti. Hatırlatmakta fayda var:
* Mültecilerin büyük bir kısmı kendileri için kurulan kamplardan gelerek, Altındağ’da çadırlarda ya da kentsel dönüşüm için yıkılmayı bekleyen evlerde kalıyor.
* Belediye ve kaymakamlıktan yeterince yardım yapılıyor ancak yardım yapılan ailelerin sayısı sürekli olarak artıyor. Uzun soluklu yardım yapılması bize göre doğru değil.
* Suriyeli ailelerin çoğunun kimliği yok ve kayıt dışı çalıştırılıyor.
* Kentsel dönüşüm nedeniyle boşalttığımız evleri yıktığımızda, sorun daha da büyüyecek.
* Gözlemlerimize göre 2 bin aileye yakın Suriyeli mülteci var
Her ne kadar gecenin bilançosu hedeflenenin çok altında olsa da bunun sebeplerine bir bakmak gerekir.
Tartışmasız öncelikli sebep Soma. Kimsenin ne dışarı çıkacak ne enerjisi ne de keyfi vardı.
Yüzlerce maden işçimizi göz göre göre kaybettiğimiz ‘kaza’dan sonra herkesin gündemi aynıydı.
Hafta içi olması da otobüslere ilgisizliğin sebeplerinden biriydi.
Ana sebeplerin başında ise pek çok Ankaralı’nın yeni uygulamadan haberinin olmaması geliyor.
Ankara Bulvarı, ODTÜ Yolu ya da Ankarapark gibi projeler billboardlarla dünya aleme duyurulurken, ilk kez başlayan gece ulaşımı yeteri kadar duyurulmadı.
Uygulamaya gelecek olursak.