Yavaş seçimin iptalini istiyor. YSK’ya başvurdu. Anayasa Mahkemesi, oradan sonuç alınamazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi...
Diğer taraftan Gökçek resmen göreve başladı.
Mazbata töreninde ne birleştirici bir üslubu vardı ne de aşırı ötekileştirici.
‘Herkese eşit hizmet’ dedi ama ‘oy verenlere öncelik’ demekten de kendini alamadı.
Seçimin yenilenmesi başvurularından bir sonuç çıkmazsa, Gökçek’in Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığındaki son dönemi.
‘Son dönem’ açıklamasını kendisi yapmış olsa da siyaset bu belli olmaz.
Ama biz yine de söylemi esas alalım.
İtirazlardan sonucu değiştirecek bir şey çıkma ihtimali pek mümkün gözükmüyor.
Eldeki rakamlara göre seçimin kazananı yaklaşık 30 bin oy farkla Melih Gökçek olarak karşımıza çıkıyor.
Gökçek 1 milyon 410 binin üzerinde, Yavaş 1 milyon 390 bine yakın oy almış.
Kaybedenin de kazananın da çok yüksek oranda oy aldığını söylemek mümkün.
İLK KEZ OY KULLANAN 9 İLÇE ETKİLİ OLDU
30 Mart’ın hemen ardından Keçiören’de Yavaş ve Gökçek arasındaki Gökçek lehine 75 binin üzerindeki farkın seçimin en önemli belirleyicilerinden olduğunu belirtmiştim.
Elbette tek önemli viraj Keçiören değildi.
CHP’nin seçime itirazı var. Önceki gün başlayan protestolar dün de devam etti ve yüzlerce kişi YSK’nın önündeydi.
3 milyon 600 binin üzerinde seçmenin bulunduğu Ankara’da, eldeki verilere göre 25 bin farkla seçim belirleniyorsa, kaybeden hangi aday olursa olsun oy verenlerin sonucu kolay kabullenmesi beklenemez.
OY KULLANABİLMEK BÜYÜK İŞ
Sokaklara çıkılması ya da protesto gösterileri çözüm değil.
Ama bu protestoların nedenlerine bir bakmak gerekir.
Bu seçim gösterdi ki Türkiye’ye yakışmayan oy pusulası-sandık sisteminin değişmesi şart.
En basitinden oy mührünü pusulaya basmak bile ‘büyük iş.’
30 Mart’ta Melih Gökçek’le Mansur Yavaş arasında sabaha kadar süren ve ‘resmileşmese’ de Gökçek’in ‘kıl payı’ zaferiyle sonuçlandığı duyurulan seçimi 1994 yılındaki seçimlerle kıyaslayanlar var.
Ancak 30 Mart seçimi her haliyle 20 yıl önce Gökçek’in iktidara geldiği seçimden daha kritik ve çekişmeliydi.
Henüz sandığın açıldığı ilk dakikalardan itibaren ‘bilgi kirliliği’ dolu bir süreç yaşadık.
Karşılıklı açıklamalar eşliğinde Gökçek-Yavaş gerilimi arttı.
İbre bir Gökçek’e döndü bir Yavaş’a. Günün ilk ışıklarıyla birlikte saat 06.15’te Gökçek yaptığı basın açıklamasında ‘0.9 puan farkla kazandık’ dedi.
Bu yazıyı hazırladığım dakikalarda ise Yavaş’ın ekibi sandık verilerini yeniden giriyor ve YSK’ye itiraz başvurusu yapmaya hazırlanıyordu.
Her ne kadar itiraz da olsa, bu tabloya göre Ankara’da 5. Gökçek Dönemi başlayacak gibi gözüküyor.
Dün AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, iki gün sonraki seçimler için 60 bin kişinin görevlendirildiğini söyledi.
Her okulda, her sandıkta kurul üyeleri ve müşahitlerden oluşan 60 bin AK Partili...
CHP Ankara İl Başkanı Zeki Alçın’ın verdiği rakamlar şöyle:
24 binin üzerinde sandık görevlisi. Metropol ilçelerde 3 bin görevli. Bine yakın hukukçu. Seçimlerde farklı alanlarda çalışacak 3 bin kişi. Yani gönüllüler ve parti yetkilileri dışında 32 bin CHP’li...
MHP Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya seçim günüyle ilgili çalışmalarını anlatıyor:
Tüm ülkücüler seçimde ‘doğal’ görevli. Onun dışında 30 binin üzerinde sandık görevlimiz var. Bin 500 mahalle temsilcisi ve teşkilatlarla birlikte 50 binin üzerinde ülkücü, seçimin adaletli bir şekilde yapılması için sahada olacak.
Sadece üç parti için seçim günü sandık başında 140 binin üzerinde Ankaralı olacak.
Kemal Kılıçdaroğlu Kırıkkale Mitingi’ni Ankara için fırsata çevirdi ve Mansur Yavaş’la birlikte ‘yol üstündeki’ Hasanoğlan ve Elmadağ’a gitti.
Burada Kılıçdaroğlu ve Yavaş halkı selamladı. 28’indeki Tandoğan Mitingi öncesi bir hafta içerisinde ikinci kez Kılıçdaroğlu ve Yavaş kentlilerle biraraya geldi.
Erdoğan ise geçtiğimiz cumartesiden sonra yine Ankara’daydı. Sonradan yapılan bir programla belediyesi AK Parti’de olmayan Yenimahalle ve Etimesgut ile seçimin çetin geçeceği Keçiören’de vatandaşlarla buluştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli son 15 gün içerisinde, Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Mevlüt Karakaya’yla Ankara’yı dolaştı.
Üç liderin radarında Ankara’nın yer almasının tek nedenini, yarışın kıran kırana geçmesiyle sınırlı tutmamak gerekir.
AKLI KARIŞMIŞ YIĞINLARIN BAŞKENTİ
Her gün onlarca ‘son dakika’ gelişmesinin yaşandığı Türkiye’nin en politik kenti Ankara. Bu kentin iş adamı da, sporcusu da, sanatçısı da, simitçisi de siyaset konuşur.
Birkaç ay önce Keçiören merkezli büro kurşunlamaları aslında sinyali vermişti.
İlçede yaşanan dört ayrı olayın ardından polis el koymuş ve Keçiören’de o zamandan sonra herhangi bir olay yaşanmamıştı.
Büyükşehir’deki çekişmenin en illegal yüzü şimdiye kadar korsan afişlerle sınırlıydı.
Dün maalesef korkulan yaşandı. Mansur Yavaş’ın İvedik’teki toplantısına saldırı oldu. Tarafların iddialarını bugün Hürriyet’te okuyacaksınız.
Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde yaşananlar utanç verici.
Adaylar seçimde hile olacak diyor.
Televizyon programları öncesinde alınan tehditler yüzünden kanallara polis eşliğinde gidiliyor.
‘Seçimde hile olacak’ iddiaları her daim gündemde.
30 Mart’a ilişkin ‘kaos teorileri’ne her gün bir yenisi ekleniyor.
İlk kez Ankara Hürriyet’te hem Melih Gökçek’in, hem Mansur Yavaş’ın, hem de Mevlüt Karakaya’nın “Seçim günü çeşitli oyunlar olmasından endişe ediyoruz” açıklamalarını okumuştunuz. Sonrasında konu Türkiye gündemine taşındı.
Hile iddiaların yöntemleri ise hayli çarpıcı.
* İlk iddia muhalefetten. Ankara’nın özellikle dar gelirli bölgelerinde yaşayan vatandaşlara, üzerinde bir partiye evet mührü yazılmış oy pusulalarının dağıtıldığı öne sürülüyor.
Hazırlanmış oy pusulasıyla sandığa giden vatandaşların, sandık görevlilerince verilen boş pusulayı getirmesi karşılığında ödüllendirileceği iddia sahiplerince dillendiriliyor.
* Bir diğer iddiayı sosyal medyada dolaşmasının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan da gündeme getirdi. Bilindiği gibi oy pusulalarında, evet mührü dışında yapılacak işaretleme oyu geçersiz hale getiriyor.