Deniz Bayramoğlu

Borsada Halis Ağa dopingi

28 Kasım 2001
Halis Toprak'ın tüm gayrimenkullerini Toprakbank aracılığıyla satacağı ve gelirin Toprakbank ve diğer şirketlere aktarılacağı haberi borsada Toprak Grubu hisse senetlerini coşturdu. Onu herkes tanıyor. Hem magazin, hem siyaset, hem ekonomi alanında ismini geçtiğimiz yıllarda çok sık duyduk.

Halis Toprak.
Ya da ekonomi dünyasının tanıdığı ismiyle Halis Ağa.

Halis Ağa dün Milliyet Gazetesi'nin sürmanşetinde yayımlanan açıklamasında, ekonomik krizde tam 1 milyar dolar kaybettiğini ve tüm gayrimenkullerini satışa çıkarttığını söylüyor.

Açıklamasında sayıları 441'e varan işyeri, mesken ve arsaların sadece Toprakbank aracılığı ile satışa sunulacağını belirtiyor Halis Ağa.

Satışa sunulacak gayrimenkullerin toplam değerinin 36 trilyon lira civarında olduğu belirtiliyor. Ve yine Milliyet Gazetesi'nin haberine göre bu mecburi satıştan 21 trilyon liralık gelir bekleniyor.

Halis Ağa elde edilecek bu paranın Toprakbank ve 22 fabrikanın finansman ihtiyacı için kullanılacağını belirtirken bir de uyarı yapıyor:

"2002 yılı için çok endişeliyim. Devlet ne yapacaksa bir an önce yapsın. Bu koca tesisler çalışmazsa, sonumuz Bangaldeş'ten daha beter olur."

İşte reel sektörün çığlığı, Türkiye'nin en eski sanayicilerinden birinin durumu.

Bunu bir tarafa bırakalım şimdilik. Ve işin borsa ayağına bakalım. CNN TÜRK'teki yayınlarımda borsanın 4X100 metre bayrak koşusunda son 100 metrede bayrağı teslim edecek oyuncu bulamadığını ve yorulduğunu söylüyorum. Buna ek olarak bir de son iki haftadır neredeyse her gün papağan gibi "hisse bazında hareket"ten bahsediyorum. İşte size hisse bazında harekete en iyi örnek.

Halis Ağa 21 trilyonun ağırlıklı Toprakbank'a gideceğini söyledi ya, borsa oyuncuları da coştu. Uzun zamandır, "ha el konuldu-ha el konulacak" dedikodularının etkisi ile Toprakbank ve grup hisselerinden uzak duran borsa oyuncuları bu haber ile salı günü Toprak grubu hisse senetlerine adeta saldırdı.

Gün sonunda Toprakbank yüzde 20, Toprak Factoring 13 ve Toprak Finansal Kiralama da yüzde 12 oranında değer kazandı.

Ve gün sonu işlemlerinde bu hisse senetlerinde kimlerin alım-satım yaptığına bakıyoruz. Toprakbank hisse senedinde en çok net alımı gerçekleştiren aracı kurum Ayborsa Menkul Değerler. Gün sonunda 19 bin lotluk alım yapmış. En çok net satış ise 36 bin 706 lot ile İş Yatırım'dan gelmiş.

Toprak Factoring'de ise en çok net alımı 12 bin lot ile Ak Menkul, en çok net satışı yine bir İş Bankası iştiraki olan Yatırım Finansman 12 bin 658 lot ile gerçekleştirmiş.

Toprak Finansal Kiralama'da ise en çok net alımı 31 bin lot ile Toprak Menkul Değerler gerçekleştirmiş. Satışta ise 74 bin lot ile Yatırım Finansman Menkul Değerler görülüyor.
Yani yeter ki şirkete para gelecek olsun. Borsada müşteri çok!
Yazının Devamını Oku

2002 kolay mı?

27 Kasım 2001
Borsa bir kere daha 12 bin puan seviyesinin üzerine çıktı. Piyasanın büyük oyuncuları iyimserlik havasını körüklemeye devam ediyor. Bunun için de olur olmaz veriler kullanılıyor. Bunlardan en çok konuşulanların başında da IMF'nin 2002 yılı için vereceği 10 milyar dolarlık ek yardım geliyor. Bu ek yardım aslında Türkiye'nin 17. Stand-by anlaşması ile desteklenen ekonomik programın da başarısız olduğu anlamına geliyor. Yani ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in adını koyduğu "Türkiye'nin güçlü ekonomiye geçiş programının" …

Türkiye'ye verilecek 10 milyar dolarlık ek yardımın aritmetiği ise şöyle: İlk üç yılı geri ödemesiz 5 yıllık bir program. Yani 18. Stand-by anlaşmamız da üç yıllık bir plan çerçevesine oturuyor. Kısacası 1999 yılında başladığımız sürece geri döneceğiz. Herşeyi yeni baştan almak durumunda kalacağız.

Yukarda anlattıklarımız elbette durumun tamamen ümitsiz olduğu anlamına gelmiyor. Ama mevcut durum, piyasaların ulaştığı rakamlar konusunda bir kaç temel nokta var ki onların altını çizmekte fayda var.

  • Faizler yüzde 75 sınırında. Piyasa oyuncularında faizin aşağı yönde hareket edebileceği beklentisi hakim. Ama bunun için gecelik faizlerin de aşağı gelmesi lazım. Önde gelen bir bankanın genel müdürüne göre bu beklentinin gerçekleşebileceği dönem 2002 yılının ilk altı ayı. Yani daha çok var. Ayrıca yıl sonuna doğru yıllık enflasyonun da netleşmesi ile birlikte faizlerde yeniden bir yukarı yönde hareket bekleniyor. Bankalar 2002 yılında enflasyonun düşmeye başlaması ile bu faiz yükselişinden kar yazmayı planlıyor.

  • Borsa 12 bin puanın üzerine çıktı ama görünen o ki büyüklerin nefesi buraya kadar yetti. Bundan sonrası için arabayı başkalarının da itmesi lazım. Ama yabancı yatırımcı da daha ufukta görünmedi. Yine bir aracı kurumun yöneticisine göre yabancı yatırımcının Türkiye sermaye piyasalarına en erken tahmini giriş süreci 2002'nin ilk çeyreği.

  • Dolar bir kaç haftadır 1 milyon 500 lira sınırında geziniyor. Kimi yorumcular 1 milyon 400 bin lira hatta daha aşağılara inebileceği görüşünde. Ama bankaların yılsonu bilanço hareketleri ile doların yükselmeyeceği konusunda bir garantimiz yok. Dolara endeksli kağıtları unutmamak lazım.

    Yatırımcının kısa vadede bu üç olguyu değerlendirmesi lazım. Borsada elbette hisse bazında hareketler olacak. Geçen haftaya baktığımızda endeksin yüzde 3.06 değer kazandığını gördük. Bunun yanında "spekülatif kağıtları bir yana bırakırsanız" yüzde 20-40 arasında getiri sağlayan hisse senetleri de mevcut, olmaya da devam edecek.

    Ama unutmayın ek yardım ile 2002 yılını ucu ucuna kurtaracağız. Üstelik bunu aynı siyasilerle yapmak zorundayız.
  • Yazının Devamını Oku

    Yabancı bekleniyor

    23 Kasım 2001
    Yabancı yatırımcının Türkiye para ve sermaye piyasalarına ne zaman gireceği artık en önemli tartışma konusu haline gelmiş durumda. Piyasalarda şimdi bunun zamanı tartışılıyor. <br> Bu hafta perşembe günü itibariyle anladık ki geçen hafta borsa koridorlarından yükselen "yabancılar geldi, sarışınlar geldi" çığlıkları abartmadan ibaretmiş. Zaten biz de bu noktanın altını sık sık çiziyoruz. Bir kere daha hatırlatalım:

  • Borsada zaten belirli bir miktarda ve sürekli yabancı yatırımcı işlemi var.

  • Bunun yanısıra geçen hafta elbette yeni yabancı yatırımcı işlemi de oldu

  • Ama bu işlemler piyasada trendi değiştirecek kadar güçlü değil

  • Zaten her yükselişte "gel-gel" yapmak maksadıyla "yabancı yatırımcı alımda" dedikodusu yayılır.

  • Bu nedenle heyecanlanmaya gerek yok.

    Gelelim piyasanın durumuna. 8 Ekim'den bu yana hızlı bir yükseliş var. Bu yükselişin biraz erken bahar olduğunu düşünüyoruz. Bizce fiyatlar biraz şişti ve buradan geri gelmese bile çok fazla yukarı gitme potansiyeli yok. En azından yabancı yatırımcı gelmezse. Fiyatların bir anda nasıl şiştiğini anlatabilmek için ana sektör endekslerini ve İMKB 30 endeksi kapsamındaki hisse senetlerini kapsayan bir tablo hazırladım.

    Tabloda özellikle şu noktalara dikkat edilmesi gerek.

  • Hisse seneteleri bu yıl içinde gördüğü en düşük seviyenin yüzde kaç üstünde

  • Hisse senetleri bu yıl gördükleri en yüksek seviyenin yüzde kaç altında

  • 8 ekimden bu yana yüzde kaç yükselmiş

  • 13 Kasımdan bu yana yüzde kaç yükselmiş

    Tabloya bakınca görülecek ki İMKB 100 Endeksi'ni bu seviyelere sadece bir kaç hisse senedindeki yükseliş taşımış. Ama gelinen nokta yabancı yatırımcının piyasaya girişini erteleyebilir. Çünkü fiyatlar şişik durumda.

    Piyasa oyuncuları temkinli

    Bu arada piyasa oyuncuları da temkinli açıklamalarını sürdürüyor. Ama bir kesim var ki gerçekten fazla ümitli değil. Bir aracı kurum yöneticisi tanıdığım iftar yemeğinde oldukça ilginç bir tanımlamada bulundu.

    "Türkiye artık Latin Amerika ülkelerine benzemeye başladı. Sürekli bir kriz yaşıyoruz. Krizden kurtulmak için yeni ekonomik programlar üst üste geliyor, ama sonuçta elde var sıfır. Benzemediğimizi iddia edenler Arjantin'e baksın. Sanki iki ülke arasında karbon kağıdı var. Birazcık zaman farkıyla tabii."

    Çok karamsar bir tahmin gibi görünebilir ama yine aynı borsacının Türkiye'nin şansına ve neden Latin Amerika ülkelerinden daha iyi durumda olduğumuza yönelik bir hatırlatması da var:

    "Bizi çok fazla yiyemediler. Ayrıca Türk halkının kendi özellikleri de bizim şansımızı artırıyor. Krizden de ancak kendimiz olarak çıkabiliriz."
    Hazır söz Arjantin'den açılmışken bir de haber aktaralım.

    Geçen hafta The Wall Street Journal gazetesine bir röportaj veren Arjantin'in Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo yakında ülkede ulusal para birimi yerine dolar kullanılabileceğini belirtti.

    Cavallo özet olarak ülkede dolarizasyonun tüm hızıyla sürdüğünü belirterek yakında pazonun değerinin dolara eşitlenebileceğini böylelikle fiili olarak pazo yerine dolar kulanımına geçilebileceğini ifade etti. 70 yıl öncesinin en zengin ülkelerinden birinin durumun bakın.
  • Yazının Devamını Oku

    Yabancı bekleniyor

    23 Kasım 2001
    Yabancı yatırımcının Türkiye para ve sermaye piyasalarına ne zaman gireceği artık en önemli tartışma konusu haline gelmiş durumda. Piyasalarda şimdi bunun zamanı tartışılıyor. Bu hafta perşembe günü itibariyle anladık ki geçen hafta borsa koridorlarından yükselen "yabancılar geldi, sarışınlar geldi" çığlıkları abartmadan ibaretmiş. Zaten biz de bu noktanın altını sık sık çiziyoruz. Bir kere daha hatırlatalım:Borsada zaten belirli bir miktarda ve sürekli yabancı yatırımcı işlemi var.Bunun yanısıra geçen hafta elbette yeni yabancı yatırımcı işlemi de olduAma bu işlemler piyasada trendi değiştirecek kadar güçlü değilZaten her yükselişte "gel-gel" yapmak maksadıyla "yabancı yatırımcı alımda" dedikodusu yayılır.Bu nedenle heyecanlanmaya gerek yok. Gelelim piyasanın durumuna. 8 Ekim'den bu yana hızlı bir yükseliş var. Bu yükselişin biraz erken bahar olduğunu düşünüyoruz. Bizce fiyatlar biraz şişti ve buradan geri gelmese bile çok fazla yukarı gitme potansiyeli yok. En azından yabancı yatırımcı gelmezse. Fiyatların bir anda nasıl şiştiğini anlatabilmek için ana sektör endekslerini ve İMKB 30 endeksi kapsamındaki hisse senetlerini kapsayan bir tablo hazırladım.Tabloda özellikle şu noktalara dikkat edilmesi gerek.Hisse seneteleri bu yıl içinde gördüğü en düşük seviyenin yüzde kaç üstündeHisse senetleri bu yıl gördükleri en yüksek seviyenin yüzde kaç altında8 ekimden bu yana yüzde kaç yükselmiş13 Kasımdan bu yana yüzde kaç yükselmişTabloya bakınca görülecek ki İMKB 100 Endeksi'ni bu seviyelere sadece bir kaç hisse senedindeki yükseliş taşımış. Ama gelinen nokta yabancı yatırımcının piyasaya girişini erteleyebilir. Çünkü fiyatlar şişik durumda. Piyasa oyuncuları temkinliBu arada piyasa oyuncuları da temkinli açıklamalarını sürdürüyor. Ama bir kesim var ki gerçekten fazla ümitli değil. Bir aracı kurum yöneticisi tanıdığım iftar yemeğinde oldukça ilginç bir tanımlamada bulundu."Türkiye artık Latin Amerika ülkelerine benzemeye başladı. Sürekli bir kriz yaşıyoruz. Krizden kurtulmak için yeni ekonomik programlar üst üste geliyor, ama sonuçta elde var sıfır. Benzemediğimizi iddia edenler Arjantin'e baksın. Sanki iki ülke arasında karbon kağıdı var. Birazcık zaman farkıyla tabii." Çok karamsar bir tahmin gibi görünebilir ama yine aynı borsacının Türkiye'nin şansına ve neden Latin Amerika ülkelerinden daha iyi durumda olduğumuza yönelik bir hatırlatması da var:"Bizi çok fazla yiyemediler. Ayrıca Türk halkının kendi özellikleri de bizim şansımızı artırıyor. Krizden de ancak kendimiz olarak çıkabiliriz."Hazır söz Arjantin'den açılmışken bir de haber aktaralım. Geçen hafta The Wall Street Journal gazetesine bir röportaj veren Arjantin'in Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo yakında ülkede ulusal para birimi yerine dolar kullanılabileceğini belirtti. Cavallo özet olarak ülkede dolarizasyonun tüm hızıyla sürdüğünü belirterek yakında pazonun değerinin dolara eşitlenebileceğini böylelikle fiili olarak pazo yerine dolar kulanımına geçilebileceğini ifade etti. 70 yıl öncesinin en zengin ülkelerinden birinin durumun bakın.
    Yazının Devamını Oku

    Dışardaki Türkiye...

    22 Kasım 2001
    Piyasalarımız, nedense, hem olumlu hem de olumsuz gelişmeleri biraz fazla abartarak takip etmeyi, piyasalarda bu gelişmelere bağlı alım satımları hep en marjinal biçimde yapmayı alışkanlık haline getirmiş durumda. Şimdi yaşananlar da bu tespite bire bir uyuyor. 8 Ekim'den bu yana borsada bir yükseliş hareketi izliyoruz. Bu hareketin temel taşını IMF'nin Türkiye'ye vereceği ek yardım oluşturdu. Ama bu beklenti tamamlandıktan sonra gördük ki piyasa daha hızlı bir yükseliş trendi içine girmiş. Bu yükselişin nedeni de aynı: Ek kaynak...

    Geçen hafta cuma gününden bu yana piyasada ufak tefek de olsa yabancı yatırımcı işlemleri olduğu belirtiliyor. Fakat piyasa o kadar hızlı yükseldi ki gelinen nokta yabancı yatırımcı için de "acaba alsak mı" sorusunun sorulmasına neden olacak seviyeler haline geldi.

    Şimdi bulunduğumuz yerde Türkiye ekonomisinin geleceği hakkındaki öngörülere bir göz atmakta fayda var. Çünkü yine fazla iyimserliğe kapılıp ekonominin mevcut durumunu ve dünyadaki gidişatı unutmuşa benziyoruz.

    OECD ve Türkiye

    Uluslararası güvenilirliği tartışılmayan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) Türkiye hakkındaki yarıyıl raporunda ilginç tespitler yer alıyor. OECD'ye göre,

  • 11 Eylül saldırıları Türkiye'nin turizm gelirlerini etkileyecek. (2002 için de en büyük umutlarımızdan biri turizmdi)

  • 2001 GSMH daralması yüzde 7.3'ü bulacak. (Hükümet yüzde 8.5 bekliyor)

  • Bu küçülme 2002'de yüzde 2.6 büyümeye

  • 2003'te yüzde 5,4 büyümeye dönecek.

  • 2002 yılında TL dolar karşısında reel olarak değer kazanacak

  • Ama bu değer artışına rağmen 2001 yılı başındaki düzeyinin atında bir reel kur rakamı ile karşı karşıya kalınacak

  • Bu durum ihracatı körükleyecek fakat hükümetin beklediğinin altında bir oranda gerçekleşecek. (Şimdiye kadar ihracatta böyle bir etki görmedik)

  • İç borç 2002'de GSMH'ye oranı yüzde 65'e çıkacak. (Yani 2202'de de piyasaların en büyük korkusu iç borcun çevrilmesi meselesi olacak.)

  • Kamu kesimindeki personel harcamalarının azaltılmasının etkisi acı verici olacak. (Yani kimse söylemeye cesaret edemese de re'sen emeklilik. tasfiye vb yöntemlerle binlerce insanın işine son verilecek)

    OECD ve Dünya

    OECD sadece Türkiye ile ilgili öngörülerde bulunmuyor. Bunun bir de küresel ekonomi ayağı mevcut. Bu alandaki tahmin ve tespitler şöyle:
  • Dünya ekonomisi 20 yıldan beri ilk kez resesyona girdi.

  • Umuluyor ki 2002'nin ikinci yarısından itibaren toparlanma gelebilir.

  • Dünya çapında ekonomiyi calandırmak için faiz indirimleri bekleniyor. (Başta ABD'de...)

    Uyuşturucu uyarısı

    Gelelim Türkiye'nin uluslararası plandaki durumuna. Aldığımız 10 milyar dolarlık ek yardımın uluslararası planda Türkiye'ye duyulan güvenin göstergesi olduğunu iddia edelim ama şu haberleri de göz ardı etmeyelim.
    Örneğin dün açıklanan ve gazetelerde nedense pek yer bulmayan bir haber. "Bush Türkiye'yi uyuşturucu konusunda uyardı.

    Senato Dış İlişkiler Komitesi başkan ve üyelerine birer mektup gönderen ABD Başkanı Bush, uyuşturucu trafiği rotası üzerinde yer alan Türkiye'nin durumunu düzeltmemesi durumunda "uyuşturucu ticaretinde önde gelen ülkeler" listesine alınabileceğini belirtti.

    Bush mektubunda aralarında Afganistan, Kolombiya, Bolivya, Hindistan ve Türkiye'nin de bulunduğu 22 ülkenin ismine yer verdi ve "eğer Türkiye'den geçen eroinin ABD'yi büyük ölçüde etkilediği tespit edilirse Türkiye listeye alınacaktır" dedi."

    Ya da
    "Afganistan'dan siliniyoruz.
    Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Afganistan'ın geleceği ile ilgili toplantının Berlin'de yapılacağını doğruladı."

    Bugünlede gazetelerin, özelikle de yabancı gazetelerin dış haberler sayfalarında Türkiye çok fazla yer almaya başladı. Takip edilirse bu haberlerin çok da iç açıcı olmadığı ortaya çıkacak. Borsa yatırımcısı beklemediği anda bir sürprizle karşılaşabilir.

    Tabi bir de daha hiç değinmediğimiz Kıbrıs ve "bedel ödeme" meselesi var...
  • Yazının Devamını Oku

    Dışardaki Türkiye...

    22 Kasım 2001
    Piyasalarımız, nedense, hem olumlu hem de olumsuz gelişmeleri biraz fazla abartarak takip etmeyi, piyasalarda bu gelişmelere bağlı alım satımları hep en marjinal biçimde yapmayı alışkanlık haline getirmiş durumda. Şimdi yaşananlar da bu tespite bire bir uyuyor. 8 Ekim'den bu yana borsada bir yükseliş hareketi izliyoruz. Bu hareketin temel taşını IMF'nin Türkiye'ye vereceği ek yardım oluşturdu. Ama bu beklenti tamamlandıktan sonra gördük ki piyasa daha hızlı bir yükseliş trendi içine girmiş. Bu yükselişin nedeni de aynı: Ek kaynak...Geçen hafta cuma gününden bu yana piyasada ufak tefek de olsa yabancı yatırımcı işlemleri olduğu belirtiliyor. Fakat piyasa o kadar hızlı yükseldi ki gelinen nokta yabancı yatırımcı için de "acaba alsak mı" sorusunun sorulmasına neden olacak seviyeler haline geldi. Şimdi bulunduğumuz yerde Türkiye ekonomisinin geleceği hakkındaki öngörülere bir göz atmakta fayda var. Çünkü yine fazla iyimserliğe kapılıp ekonominin mevcut durumunu ve dünyadaki gidişatı unutmuşa benziyoruz. OECD ve TürkiyeUluslararası güvenilirliği tartışılmayan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) Türkiye hakkındaki yarıyıl raporunda ilginç tespitler yer alıyor. OECD'ye göre, 11 Eylül saldırıları Türkiye'nin turizm gelirlerini etkileyecek. (2002 için de en büyük umutlarımızdan biri turizmdi)2001 GSMH daralması yüzde 7.3'ü bulacak. (Hükümet yüzde 8.5 bekliyor)Bu küçülme 2002'de yüzde 2.6 büyümeye2003'te yüzde 5,4 büyümeye dönecek. 2002 yılında TL dolar karşısında reel olarak değer kazanacakAma bu değer artışına rağmen 2001 yılı başındaki düzeyinin atında bir reel kur rakamı ile karşı karşıya kalınacakBu durum ihracatı körükleyecek fakat hükümetin beklediğinin altında bir oranda gerçekleşecek. (Şimdiye kadar ihracatta böyle bir etki görmedik)İç borç 2002'de GSMH'ye oranı yüzde 65'e çıkacak. (Yani 2202'de de piyasaların en büyük korkusu iç borcun çevrilmesi meselesi olacak.) Kamu kesimindeki personel harcamalarının azaltılmasının etkisi acı verici olacak. (Yani kimse söylemeye cesaret edemese de re'sen emeklilik. tasfiye vb yöntemlerle binlerce insanın işine son verilecek)OECD ve DünyaOECD sadece Türkiye ile ilgili öngörülerde bulunmuyor. Bunun bir de küresel ekonomi ayağı mevcut. Bu alandaki tahmin ve tespitler şöyle:Dünya ekonomisi 20 yıldan beri ilk kez resesyona girdi. Umuluyor ki 2002'nin ikinci yarısından itibaren toparlanma gelebilir.Dünya çapında ekonomiyi calandırmak için faiz indirimleri bekleniyor. (Başta ABD'de...)Uyuşturucu uyarısıGelelim Türkiye'nin uluslararası plandaki durumuna. Aldığımız 10 milyar dolarlık ek yardımın uluslararası planda Türkiye'ye duyulan güvenin göstergesi olduğunu iddia edelim ama şu haberleri de göz ardı etmeyelim. Örneğin dün açıklanan ve gazetelerde nedense pek yer bulmayan bir haber. "Bush Türkiye'yi uyuşturucu konusunda uyardı. Senato Dış İlişkiler Komitesi başkan ve üyelerine birer mektup gönderen ABD Başkanı Bush, uyuşturucu trafiği rotası üzerinde yer alan Türkiye'nin durumunu düzeltmemesi durumunda "uyuşturucu ticaretinde önde gelen ülkeler" listesine alınabileceğini belirtti. Bush mektubunda aralarında Afganistan, Kolombiya, Bolivya, Hindistan ve Türkiye'nin de bulunduğu 22 ülkenin ismine yer verdi ve "eğer Türkiye'den geçen eroinin ABD'yi büyük ölçüde etkilediği tespit edilirse Türkiye listeye alınacaktır" dedi."Ya da "Afganistan'dan siliniyoruz.Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Afganistan'ın geleceği ile ilgili toplantının Berlin'de yapılacağını doğruladı."Bugünlede gazetelerin, özelikle de yabancı gazetelerin dış haberler sayfalarında Türkiye çok fazla yer almaya başladı. Takip edilirse bu haberlerin çok da iç açıcı olmadığı ortaya çıkacak. Borsa yatırımcısı beklemediği anda bir sürprizle karşılaşabilir.Tabi bir de daha hiç değinmediğimiz Kıbrıs ve "bedel ödeme" meselesi var...
    Yazının Devamını Oku

    Piyasalar birbirine yeniden bağlandı

    20 Kasım 2001
    Piyasa profesyonelleri bu durumu "piyasalar arasındaki korelasyon yeniden kuruldu" cümlesiyle açıklıyor. Korelasyon, yani piyasaların birbirini karşılıklı olarak etkileme durumu, mevcut durumu tanımlayabilmek için kullanılabilecek tek terim. Piyasaları tek tek ele alalım. Çıkacak sonuç oldukça ilginç olacak. Önce bono piyasası ile başlayalım. Bono piyasasında gösterge kağıt olarak kabul edilen 3 Nisan 2002 vadeli kağıdın faizi üç puan kadar daha düştü. Pazartesi günkü işlemlerde yüzde 77.12 olan faiz Salı günü valörlü işlemlerde ise yüzde 75.42 seviyesine geriledi.

    Peki fonlama maliyeti dikkate alınırsa faizdeki bu seviyeler gerçekçi mi sorusunu sormamız gerekiyor. Cevap ise "aslında hayır". Çünkü bankalar ellerindeki bono portföyünü yüzde 80 civarındaki Merkez Bankası faizi ile fonlamaya kalkarlarsa zarar ederler. Ama bu zararı dikkate almayıp alıma devam ettiklerini görüyoruz. Para Merkez Bankasından gelmiyor çünkü iki farklı kaynağı mevcut:.

  • Bankaların elindeki TL fazlası

  • Dolar satan bankaların elde ettikleri TL

    İşte bu paralar faizdeki düşüşün önünü açıyor.
    Borsaya bakalım. Birden bire 12,000 puan seviyesinin üzerine çıktı ve Pazartesi günkü kapanış 12.263 puandan gerçekleşti. 1 katrilyon 18 trilyon liralık bir işlem hacmine ulaşıldığını gördük. Geçen hafta Perşembe ve Cuma günleri 800 trilyonun üzerinde olan işlem hacmindeki artışın açıklaması da yine başka bir piyasa ile ilgili. Borsacılar bunun için de iki açıklama sunuyor:

  • Yeniden (yavaş yavaş) da olsa alıma geçen yabancılar. (Bazı fon yöneticileri geçen hafta 25-30 milyon dolarlık net yabancı alımı olduğunu iddia ediyor.)

  • Dolardan kaçan paranın borsaya yönelmesi.
    Peki neden dolar geriliyor. Neden 1 milyon 650 binlerden 1 milyon 490 binlere indi. Çünkü Türkiye 10 milyar dolarlık yeni yardım ve yeni bir stand-by anlaşması (18. anlaşma) imzalayacak. Yani Merkez Bankası'nın piyasaya karşı eli güçleniyor.

    Bu durum nereye kadar sürecek. Yani faiz ne kadar iner, borsa ne kadar çıkar… Bu sorunun yanıtı piyasanın dolar kuru tahmininde gizli. Yani piyasa dolar için 1 milyon 400 bin lira sınırını gerçekçi kabul eder ve satışlar burada kesilirse:

  • Faiz için ucuz fonlama imkanı kalmayacağından düşüş kesilecek hatta bir miktar kar satışı geleceği için hafif bir yükseliş göreceğiz.

  • Borsa yeni para girişi olmadığından daha yukarılara gidecek gücü bulamadığı için yatay seyre geçecek ama önce kar satışı ile bir miktar gerileyecek.

  • Bu düğümü çözecek tek etken ise güçlü bir yabancı yatırımcı girişi. Hem borsaya hem de bono piyasasına…

  • Yani çöpe atılan 16. ve 17. stand-by anlaşmalarında olduğu gibi imzalanacak olan 18. stand-by da yabancı yatırımcı girişine göbekten bağlı. Tüm bunlar can sıkıcı sonuçlar gibi görünebilir: Ama iyi bir tarafı da var. En azından piyasalarda taşlar yavaş yavaş da olsa yerine oturmaya başladı..
  • Yazının Devamını Oku

    Sermaye piyasası suçları için çözüm ne?

    15 Kasım 2001
    Mechur Çolak23.03.2001-13/380Ditaş Doğan 1967 Razgrad-Bulgaristan doğumlu, Baba Adı: İbrahim, Anne Adı:Hatice  18.05.2001-24/655ÇBS Printaş  28.06.2001-30/865Avrasya  12.10.2001-47/1356 Ditaş Doğan  12.10.2001-47/1368 Çimbeton Yukarıdaki tablo borsanın en tanınmış oyuncularından Mecnur Çolak'ın dün borsadaki etkisinin nasıl hissedildiğini yazmıştık. Mareklıları için yukardaki tabloyu Sermaye Piyasası Kurulu'nun işlem yasaklı borsa oyuncuları listesinden aldık. Tablodaki tarihler hisse senedinde hangi tarih aralıklarında operasyon yapıldığını gösteriyor. Listeye bir göz atıldığında Mecnur Çolak gibi bir çok oyuncunun Sermaye Piyasası Kurulu tarafından bir kaç kez işlem yasağı cezası aldığı görülebilir. Mesela, Abdurrahman Yıldırım, Abidin Temel, Ahmet Özgür, Ahmet Yakut, Ziya Sesel, Atike Çolak, Cem Horuluoğlu, Devrim Yıldız, Gönül Uluğ, Halit Kartal… Liste uzayıp gidiyor. Ama Mecnur 8 ayrı işlem yasağı ile rekoru elinde tutuyor. Bu arada dikkatimizi çeken bir başka konu da bu isimlerin bir çoğunun borsanın tanınmış büyük oyuncularından olduğu. Uzun sözün kısası, SPK'nın işlem yasağı çok işe yaramıyor. Başka bir çözüm bulmak gerek. Uzmanlar SPK'nın bu konuda elinden geleni yaptığını belirtiyor. Ama görünen o ki (en azından SPK'nın işlem yasaklıları listesine bakıldığında görünen o ki) bu yasaklar işe yaramıyor.Uzun zamandır söylenen çözüm aslında herkesçe malum. İhtisas mahkemeleri.Yani davalara bakan yargıçları, savcıları sermaye piyasası konusunda özel eğitime sahip, tamamiyle sermaye piyasası suçları üzerinde uzmanlaşmış mahkemelerin kurulması...Bu çözüm bize ait dahiyane bir fikir değil. Hatta yıllardır da dile getirilir. Fakat sermaye piyasası suçlarında artış eğiliminin sürmesi ve suçluların herhangi bir yaptırımla karşılamamaları bu tarz yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Hele SPK'nın borsada işlem yapmasını yasakladığı isimler Aracı Kurumlar Birliği Disiplin komitesi'nde üye olarak görev yapıyorken...
    Yazının Devamını Oku