Deniz Bayramoğlu

Enflasyon bildiğiniz gibi değil

4 Şubat 2005
Dün açıklanan enflasyon oranları piyasaları hakikaten çok sevindirdi. Gerçi henüz bu rakamların piyasaya çok net biçimde ya da hemen yansımasını beklemiyoruz ama yine de orta vadede bu rakamlar 2005 yılı enflasyon hedefleri açısından iyi bir ilk moral oldu. Ama önemli bir teknik ayrıntıyı unutmamak gerek. Enflasyon hesaplaması değişti. O nedenle ocak ayı rakamlarıyla yıllık bir projeksiyon yapmak mümkün değil. Yani ocak ayı enflasyonu daha önce bildiğimiz enflasyon değil... Ayrıntılara bakalım isterseniz

Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre, ocak ayında üretici fiyatları (eski toptan eşya fiyatları) yüzde 0,41 oranında gerilerken, tüketici fiyatları yüzde 0,55 oranında yükseldi. Böylece yıllık enflasyon da üretici fiyatlarında 10.7'ye inerken, tüketici fiyatlarında yüzde 9,23 oldu.

Üretici fiyatlarının gerilemesinde özellikle petrol ve petrol ürünleri üretim fiyatlarındaki düşüş etkili oldu. Ocak ayında tarım fiyatları 0,97 oranında artarken, sanayi fiyatları binde 8 oranında düştü. İmalat sanayii fiyatları yüzde 1,06 oranında geriledi. Elektrik, gaz ve su fiyatları ise yüzde 3,9 oranında arttı.

Tüketici fiyatlarında ise en yüksek artış yüzde 2,85'le ulaştırma fiyatlarında yaşandı. Ocak ayında eğlence ve kültür fiyatları 1,92, ev eşyası fiyatları 1,51, lokanta ve otel fiyatları yüzde 1,27, gıda ve alkolsüz içecek fiyatları yüzde 1,19 oranında yükseldi. Bu artışlara rağmen tüketici fiyatlarının düşük çıkmasında giyim ve ayakkabı fiyatlarının yüzde 5,05 oranında düşmesi etkili oldu. Ocak ayında eğitim fiyatları yüzde 0,27, haberleşme fiyatları binde bir oranında düştü.

Bu noktada öncelikle enflasyon sepetinde yer alan kimi ürünlerin değiştiğini, kiminin de yerinin aynı kalmasına rağmen ağırlığının azaldığını söylememiz gerekiyor. Örneğin 2004 yılında Merkez Bankası’nın sık sık risk unsuru olarak tanımladığı kira artış oranlarının enflasyon sepetindeki ağırlığı çok azaldı. Nitekim gıda fiyatlarının da geçen yıl ocak ayında yüzde 9 arttığını ama bu yıl artışın sadece yüzde 1’de kaldığını da akılda tutmak gerek. Benzer bir etki azalması gıda fiyatlarında da var.

Yukarda ocak ayı enflasyon rakamlarının ardından yıllık rakamları da veriyoruz ama aslında yıllık rakamların doğru olmadığını söylememiz gerek. Çünkü 2004 şubat ayı enflasyonunun hesaplarken kullandığımız ağırlıklar ve parametreler değişti. Bu nedenle Merkez Bankası'nın bir an önce yeni sepete göre geriye dönük rakamları açıklaması gerekiyor. Ancak bu şekilde bir yıllık trendin ne olduğunu anlayabilir ve geleceğe ilişkin öngörüde bulunabiliriz. Ya da Merkez Bankası’nın her ay ayrıca bir de eski sepete göre enflasyonu açıklaması gerekir. Çünkü ancak bu şekilde eski fiyatlara göre trendi görürken yeni sepet ile projeksiyon yapmaya yetecek kadar veri birikmesi sağlanabilir.

Çok önemli not:
Bu enflasyon rakamlarının ardından şimdi de piyasalarda yeni bir faiz indirimi gelebileceği yönünde beklenti oluştu. Para Kurulu gelecek hafta toplanacak ve piyasa uzmanlarına göre de bu toplantıdan faiz indirimi kararı çıkacak.

Gözardı edilemeyecek bir beklenti bu. Ama maalesef bono piyasasında şu aşamada kısa vadede kar beklentimiz çok yüksek değil. Çünkü faizler zaten yüzde 18,5 olan fonlama maliyetinin çok altında yüzde 17’li seviyelerde. Ancak yeni bir ihraç bono piyasasında kar etmemizi sağlayabilir. Fakat olur da faiz indirimi gelirse bu portföy yatırımı yapan yabancı yatırımcı açısından çok iyi bir sinyal olacağı için başta borsa olmak üzere tüm piyasaların olumlu tepki vermesi beklenebilir.

Yazının Devamını Oku

Yapı Kredi ve Turkcell ne olacak?

3 Şubat 2005
Yapı Kredi Bankası’nın satışı tamam ama şu Turkcell işi bayağı kafaları karıştırdı. Daha da karıştırmaya devam edecek gibi de görünüyor. Önce durumu şöyle bir tanımlayalım.

Yapı Kredi Bankası’nın elinde Turkcell hisselerinin yüzde 13.1 oranındaki kısmı bulunuyor. İşi karıştıran da bu hisseler. Bu hisselerin kime ait olduğu, kim tarafından alınacağı ya da kime satılacağı, satma yetkisinin kimde bulunduğu gibi konularda bir sürü soru işareti var.

Dün Yapı Kredi Bankası ile Koç-Unicredito arasındaki hisse devir anlaşmasının ayrıntıları açıklandı. Buna göre Cukurova Grubu 12 ay süre içinde Turkcell hisselerini alma hakkına sahip olacak. Eğer bu hakkı ilk altı ay içinde kullanırsa fiyatta 55 milyon Euro’luk indirim yapılacak. Opsiyon hakkı kullanılmazsa da yine belirli bir ödeme takvimi içinde 12 ay içinde bu hisseleri alabilecek. 12 ayda da alamazsa anlaşmaya göre YKB bu hisseleri istediğine satabilecek

Tam bu anlaşma ile işler yerine oturdu dedik ki birden Yapı Kredi Bankası’nın Yönetim Kurulu sert bir açıklama yaptı. Yapı Kredi Bankası'nın halka açık bir banka olduğunu hatırlatan banka yönetimi, bankanın çıkarlarıyla ilgili her tür karar hakkının kendisinde olduğunu hatırlattı. Yapı Kredi Bankası yönetiminden yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:

"Bankamızın varlıklarıyla ilgili her türlü değerlendirmede yönetimimiz, bankamızın çıkarlarını ön planda tutmaya devam edecektir. Ortaklarından ayrı bir tüzel kişiliği bulunan Yapı ve Kredi Bankası'nın varlık ve borçlarına ilişkin tasarrufta bulunma yetkisi, bankanın ana sözleşmesine ve kanun hükümlerine göre belirlenen organlarına aittir. Diğer bir ifadeyle; bankamız, organları marifetiyle ve mevzuat çerçevesinde yönetilmektedir. Hangi sıfatla olursa olsun bu yetkiye sahip olmayanların bankanın varlıkları üzerinde yaptığı değerlendirme kendi görüş, arzu ve isteklerini yansıtmaktadır."

Yapı Kredi Bankası yönetimi bu kadarla da yetinmedi ve açıklamasının son bölümünde Koç Holding-Unicredito ortaklığıyla Çukurova Grubu'nun kendisi dışında yapacakları her tür anlaşmayı tanımayacağını da vurguladı.

Şimdi bildiğimiz hükümetin yani siyasi iradenin YKB’nin sahipliği ve Turkcell meselelerini çözmek istediği. Normalde bu arzuya TMSF’nin de uyum göstermesi beklenebilir. Ama Yine TMSF’nin (ya da hükümetin) atadığı YKB Yönetim Kurulu, sert bir açıklama ile gündeme gelince ister istemez ne oluyor diye sorduk. Yanıt yok. Hükümetin isteğine TMSF’den bir muhalefet olduğunu biliyoruz ama bu gerçek bir muhalefet mi, yoksa bir danışıklı dövüş’le mi karşı karşıyayız bu konu ancak ilerki günlerde aydınlanacak.

Elimiz değmişken bir de şu fiyat meselesine bakalım. Tabi Turkcell yine işin içinde. Bu hesabı da CNN Türk Ekonomi Servisi Editörü Emin Çapa hazırladı. Aynen ilginize sunuyorum: Yapı Kredi'nin 2 milyar 50 milyon euro'luk değeri 1. 30'luk kurdan çevrilirse 2 milyar 665 milyon dolar ediyor. Bunun yüzde 57,4'lük bölümü 1 milyar 529 milyon dolar. Yani satış fiyatı son bilanço değerine göre biraz oynasa bile, şu andaki durumda Koç Unicredito ortaklığı Yapı Kredi'yi satın almak için 1 milyar 529 milyon dolar ödeyecek. Buna karşın bankanın sahibi olduğu yüzde 13.1'lik Turkcell hissesinin piyasa değeri şu anda 1 milyar 414 milyon dolar. Bankadaki yüzde 57, 4'lük sahiplik üzerinden hesaplandığında bu hisselerdeki payınız yüzde 7, 5. Bu da 810 milyon dolar eder. Yani Çukurova'ya da satsanız, başkasına da satsanız ilerde bu para kasaya girecek. Bankaya ödeyeceğiniz 1,5 milyardan ortaklığınıza kalan bu parayı düştüğümüzde bankanın size maliyetinin sadece 719 milyon dolar olduğunu görüyoruz. Sizce Yapı Kredi Bankası’nın yüzde 57,9'u için 719 milyon dolar düşük bir bedel değil mi? Yoksa bu işin içinde bizim görmediğimiz başka bir şey mi var?”

Yazının Devamını Oku

Son dakika hareketi nedir?

27 Ocak 2005
Dün İMKB 100 Endeksi dünkü yazımızda da belirttiğimiz gibi Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un açıklamasının son anına kadar yatay hareket etti.

Açıklamanın ardından gelen alımlar ise endeksi seans sonuna kadar 27 bin puanın üzerinde tutamadı. Ama 27 bin puan seviyesinin üzerinden bir kapanış gördük. Peki nasıl oldu da endeks dünkü kapanışta yeni bir rekor seviyeye ulaşabildi. Bu soruyu “bir son dakika hareketi ile elbette” diye yanıtlamak gerek.

Yeri geldiği için son dakika hareketinin ne demek olduğunu aktaralım. Endeks önemli direnç seviyelerine yaklaşmış ve bu seviyenin üzerine çıkmakta zorlanıyorsa durum yatırımcı açısından tehlikelidir. Çünkü borsanın yazılmamış kurallarına göre eğer endeks bir noktada uzun süre takılır kalırsa, bunun ertesinde sert hareketler sergileyebilir. Yani hızlı düşüş ya da hızlı bir yükseliş görülebilir. Eğer ortalıkta olumlu beklentiler varsa bu hareketin yukarı doğru olma ihtimali yüksektir. Eğer haber yoksa ya da beklentiler olumsuzsa o zaman endeksin destek seviyesine hatta destek seviyesinin altına bile gerilemesi sözkonusu olabilir. Bu da piyasada yükselişe oynayan büyükler için pek de istenilen bir durum değildir. Böyle günlerde büyükler, piyasanın kapanmasına bir kaç saniye kala endeks üzerinde etkisi yüksek hisse senetlerinde, ki bunlar genelde İMKB 30 şirkteleridir, bir ya da iki lotluk alımlar gerçekleştirerek endeksi direnç seviyesinin üzerine taşır. Böylelikle son dakikada gelen bu hacimsiz alımlarla endeks sanki yükselmiş gibi görünür. Aynı hareketin yani yükselişin devamını ertesi gün endeks açılışında da izleyebilirsiniz. Disket seansı bunun için çok uygun bir ortam sunar zaten. Ama bu kez hareket çok daha kısa sürer ve ardından endeks bir gün önceki günkü seviyelerine geriler... Bu operasyonla endeksin önemli destek seviyelerinin altına inmesi ya da aşılması umulan direnç seviyelerinden uzaklaşmaması sağlanır. Bir nevi piyasa yapıcılığı gibi işler yani bu sistem...

Dün olan da tam anlamıyla yukarda tanımladığımız bu son dakika hareketiydi. Örneğin Genelkurmay İkinci Başkanı’nın özellikle de Kerkük konusundaki açıklamaları pek de yumuşak sayılmazdı. Ayrıca İlker Başbuğ Paşa, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın “Kalıcı barış olana kadar Kıbrıs’tan tek bir asker bile çekilmeyecek” açıklamasına da destek verdi.
 
Bizce, Irak seçimlerine sadece üç gün kala gelen bu açıklamanın piyasayı tedirgin etmemesi imkansız. Ama büyüklerin dünkü son dakika hareketi sayesinde İMKB 100 Endeksi direnç seviyesinin üzerinde kapandı. Bugünse İMKB 100 Endeksi için önce hafif bir yükseliş, ardından dünkü seviyelere dönüş ve ardından da yatay seyrin devamı yönünde bir beklentinin olduğunu da hatırlatalım. Ve yazımıza Oyak Yatırım’ın bugünkü teknik analizi ile son verelim:
Oyak Yatırım analistleri “Hafif alıcılı bir başlangıç bekliyoruz” dedikten sonra bakın neler söylüyorlar:
“Endeks'in güne hafif alışlarla başlayacağını sonrasında ise yatay bir seyrin hakim olacağını düşünüyoruz. Gün içinde yaşanan yükselişe rağmen Endeks'in grafikte görülen kanal direncini aşamadığı görüldü. Kapanışın 27.000 puan seviyesinin üzerinde kapanması teknik açıdan olumlu olsa da Endeks'in 27.000 puan seviyesinin üzerinde zorlandığı gözlendi. Öncelikli hedefin 27.000 puan seviyesinin üzerinde tutunmak olacağını düşünüyoruz.

Hafta sonu Irak'ta yapılacak seçimlerde ortaya çıkacak tablo ve sonrasında Türkiye'nin değerlendirmelerin kısa vadede piyasalar açısından risk oluşturduğu görüşündeyiz. Endeks, grafikte de görülen yükseliş kanalı içindeki hareketini sürdürdükçe mevcut orta-uzun vadeli hisse senedi pozisyonlarının korunmasını önermekteyiz. Ancak Endeks'in mevcut seviyelerinin kısa vadeli işlemler için ciddi boyutta risk taşıdığı unutulmamalı. Destekler 26.800 ve 26.300 puan seviyelerinde bulunuyor.Kısa vadeli teknik göstergeler de Endeks'teki güç kaybına işaret etmekteler.”

Yazının Devamını Oku

Piyasadan notlar

26 Ocak 2005
Bir kaç günlük bayram tatili, arkasından gelen ağır bir grip... Nihayet bugün yeniden işbaşı yapabildim. Ağır geçen hastalık nedeniyle gündemden biraz uzak kalınca durumun piyasalar açısından ne olduğunu anlamak için bir toparlama yapma ihtiyacı hissettim. Bakalım bugünlerde Türkiye siyasetinde ve piyasalarında neler varmış:

+ Bugün bütün gözler Genelkurmay ikinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un yapacağı aylık bilgilendirme toplantısında olacak. Malum Kıbrıs meselesi yeniden ısınmaya başladı. Rumlar şubat sonunda Gümrük Birliği anlaşmasının paraf edilmesini istiyor. Türk tarafı ise buna bir çözüm bulmaya çalışıyor. Bugünkü bilgilendirme toplantısında Genelkurmay Kıbrıs meselesi konusunda yeni açıklamalar yapabilir.

+ Bir de tabii ki, Irak meselesi tartışılıyor. Irak seçimlere hazırlanıyor ama ülkenin bütünlüğü açısından hayati önem taşıyan Kerkük’teki durum konusunda olumsuz haberler üstüste geliyor. Genelkurmay’ın bu konudaki görüşü de yine piyasaların yakından takip ettiği bir başka konu...

+ Ayrıca Davos’taki toplantılar da bugün başlıyor. Başbakan Erdoğan da, Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda ikili görüşmelerde Kıbrıs ve AB müzakerelerini ele alacak. Cuma günü Almanya Başbakanı Schröeder ile görüşmesi kesinleşen Erdoğan’ın, İngiltere Başbakanı Tony Blair’le de görüşmesi bekleniyor. Erdoğan, Cuma günü saat 14:45’te de bir basın toplantısı düzenleyecek.

+ Bu arada Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, dün KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş’la görüştü ve bugünkü Genelkurmay açıklamalarının da ön özeti sayabileceğimiz çok net bir mesaj verdi: Barış olmadan bir tek asker bile Kıbrıs’tan ayrılmayacak.  Bu açıklama Davos öncesi başbakana mesaj olarak değerlendirildi.

+ Dün Hazine’nin iki ihalesi vardı ve ROT’lar dahil toplam 7.6 milyar YTL’lik bir borçlanma gerçekleştirdi. Hazine’nin bugün de 7.8 milyar YTL’si piyasaya olmak üzere toplam 8.9 milyar YTL’lik iç borç ödemesi var.

+ Dün İMKB 100 endeksi günü yüzde 1.5 oranında değer artışı ile 26 bin 850 puandan tammaladı. 997 milyon YTL’lik bir işlem hacmi sözkonusuydu.

+ Bono piyasasında en çok işlem gören gösterge kağıdın, 5 Temmuz 2006 vadeli kağıt, ortalama bileşik faizi günü spot işlemlerde hafif bir gerileme ile yüzde 19,81 puan seviyesinden tamamladı.

+ Dolar ise YTL karşısında dün yine hafif bir değer kaybı yaşadı ve parite 1,3270’e indi.

Yazının Devamını Oku

Bono piyasasında faiz

18 Ocak 2005
Geçen haftadan bu yana borsadaki hareketi tanımlamaya çalışıyoruz. Bugün ise bono piyasasına bakalım. Önce bugünkü gelişmeler:

Koç Yatırım Araştırma Bölümü şöyle diyor:
“Hazine, Çarşamba valörlü olarak, bugün 2 ayrı ihale düzenleyecek. Hazine yapacağı 91 günlük, 20 Nisan 2005 itfa tarihli referans bono ihalesinde net olarak 2 milyar 157 milyon YTL borçlanmayı hedefliyor. Hazine, ayrıca 17 Ekim 2007 itfa tarihli ve altı ayda bir %10 sabit kupon faizli olarak ihraç edilmiş olan tahvili yeniden ihraç edecek. Hazinenin bu hafta, 4.6 milyar YTL'si piyasaya olmak üzere 4.7 milyar YTL iç borç servisi var. Hazine, geçen hafta 424 milyon YTL itfası olmasına rağmen, FRN ihalesi ile 3,6 milyar YTL’lik borçlanma gerçekleştirmişti. Piyasadaki likidite sıkışıklığına rağmen, yurtdışından beklenen talep ve cazip getiri potansiyeli ile ihalelere talebin yüksek olmasını bekliyoruz.”

Merkez Bankası’nın yılbaşındaki sürpriz faiz indiriminin ardından faizde de bir puan civarı bir düşüş gördük. Ama daha fazla aşağı yönde bir hareket görmüyoruz. Son üç güne bakarsak şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz:

Cuma gününü %19,97 seviyesinden kapatan 05/07/06 vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi, dün günü spot piyasada %19,77 seviyesinden tamamladı. Bugün de hafif bir düşüş var. Yani fonlama maliyetine yaklaşan faiz oranı artık iyice sıkışmış durumda. Buradan sonra hareket alanı çok az.

Türkiye ekonomisinin 2004 yılı performansını değerlendirirken olumlu gelişmelerden bahsettik. Bu olumlu gelişmeler arasında daha bir kaç yıl önce yüzde 70-80’in üzerinde olan borçlanma faizinin yüzde 20’lere kadar gerilemesinin de olumlu olduğunu belirtmiştik.

Burada biraz ayrıntılı bir değerlendirme yapmak lazım. Faizin yüzde 80’ler civarında olduğu dönemde Türkiye’deki yıllık enflasyon da 70’ler civarındaydı, yani büyük oynamaların yaşandığı kriz dönemlerini dışarda bırakırsak Türkiye’nin geleneksel olarak borçlanmalarda verdiği faizin 10-15 puan civarında olduğunu görüyoruz. 2001 yılından itibaren de enflasyondaki düşüşe paralel olarak faiz de geriledi ve bugünkü yüzde 19.7 seviyelerin kadar indi. Ama yıllık enflasyon oranı hedefinin yüzde 8 olduğunu göz önüne alırsak kaba bir hesapla hala Türkiye’nin ödediği reel faizin yüzde 10-11 civarında olduğunu söyleyebiliriz.

Yani faiz cephesinde aslında bir değişme yok.

Yazının Devamını Oku

Yapı Kredi Sonrası piyasa moralli

17 Ocak 2005
Piyasanın en büyük sıkıntılarından biri olan Yapı Kredi’nin sahipliği meselesinde nihayet elle tutulur bir bilgi geldi. Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Abdullatif Şener hafta sonunda yaptığı açıklamada Koç-Unicredito ortaklığının Yapı Kredi Bankası’na teklifte bulunduğunu belirterek mevcut durumu bir ön el sıkışma olarak tanımladı.

Henüz resmi imza atılmadığını belirten Şener, “alıcı grubun, ön mutabakatın ardından daha detaylı bir inceleme yapacağını, imzayı daha sonra atacağını düşünmek gerek" dedi. Abdüllatif Şener, ayrıca “bu aşamada BDDK’nın bu konuda bir açıklama yapacağını tahmin etmiyorum” dedi.

Milliyet gazetesinde geçen hafta yer alan bir haberde, BDDK'nın 31 Ocak tarihine kadar süre verdiği Çukurova Grubu’nun, Yapı Kredi Bankası'nı Cuma günü itibariyle Koç-UniCredito'ya sattığı iddia edilmiş ve satış fiyatının da yaklaşık 900 milyon dolar olduğu ifade edilmişti.

Bu haberin ardından geçen hafta gelen olumlu haberler sayesinde zaten güçlü olan piyasanın bugün de güne iyi bir başlangıç yapacağını düşünüyoruz.

Peki piyasa profesyonelleri ne düşünüyor. Bunu da iki aracı kurumun bu sabahki teknik analiz raporlarından öğrenelim.

Oyak Yatırım bu sabahki teknik analizinde şöyle diyor.

Endeks, Cuma günü içinde hareket ettiği yükseliş kanal direncini test ettiyse de bu seviyeden kar satışlarının geldiği görüldü. İlk direnç 26.800 puan seviyesinde bulunuyor. Bu direncin aşılması durumunda yükseliş kısa vadede 27.000-27.500 bandına kadar devam edebilir. Destekler ise 26.000-25.800 ve 25.600 puan seviyelerinde bulunuyor. Endeks, yükseliş kanalı içindeki hareketini sürdürdükçe (kanal desteği 24.800 puan seviyesinde) mevcut hisse senedi pozisyonlarının korunmasını önermekteyiz. Ancak Endeks'in geldiği seviyelerin kısa vadeli işlemler için ciddi boyutta risk taşıdığı da göz ardı edilmemeli.
 

Yazının Devamını Oku

Eurobond’a 12 kat talep!

14 Ocak 2005
Pek eksikliğini hissetmiyorduk ama yine iyi bir haberle başlayalım. Ne de olsa iyi haberin fazlası göz çıkarmaz...

Bu kez iyi haber taa New York’tan geldi. Maliye Bakanı Unakıtan’ın Merrill Lynch’in organize ettiği yatırımcıları Türkiye hakkında bilgilendirme toplantısının Londra ayağının çok verimli geçtiğini ve Bakanın Perşembe günü de New York’ta yine Merrill Lynch tarafından organize edilen benzer bir toplantıya katılacağını duyurmuştuk. Bakan bu toplantı sonrası bir açıklama yaptı. Açıklamanın en önemli kısmını ise bence Hazine’nin son eurobond ihracı ile ilgili kısmı oluşturdu. Bakan Unakıtan son ihrac edilen eurobond’a ihracın 12 katı talep geldiğini duyurdu. Bu Türkiye’nin bugüne kadar yaptığı eurobond ihraclarına gelen en yüksek talep. Bir rekor...

Bugün bu haberin etkisi ile borsanın yeni bir rekor seviyeden kapanması işten bile değil.

Gelelim ayrıntılara. Bakan Unakıtan New York'ta kurulu olan Türk Amerikan Ticaret ve Sanayi Odası'nın verdiği toplantıya katıldı ve ardından Türk gazetecilerin karşısına çıktı.

Beraberinde Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci ve 16 Türk firmasının temsilcisi ile bu konferansa katıldığını söyleyen Bakan Unakıtan, ABD’nin en önde gelen 75 firmasının yöneticilerine özellikle Türkiye'de yapılacak özelleştirmeler ile ilgili bilgiler verdiklerini belirtti. Unakıtan, son zamanlardaki Türk ekonomisindeki olumlu gelişmelerin ABD’de da yankı bulduğunu belirterek “Yabancı yatırımcılar Türkiye’deki özelleştirmelerle çok yakından ilgileniyor, bize olan ilgi giderek artıyor, bu Türkiye için fevkalade bir şey” diye konuştu.

İşte Bakanın dünkü toplantıda verdiği mesajların özeti:

+ İMKB'de halka arzlarda yabancıların payı giderek artıyor. Sermaye piyasası geliştikçe yabancı yatırımcılar Türkiye'de daha fazla iş imkanı bulabilecekler.

+ Geçen yıl yüzde 23 hissesi satılan THY özelleştirmesinde en büyük alıcı paya sahip olanlar yine yabancı yatırımcılardı ve 2005 yılının ilk günlerinde de yabancı yatırımın daha da artacağını görüyoruz.

+ Türkiye'ye geçen yıl 2.5 milyar dolar civarında yabancı sermaye geldi. Bu gurur verici bir şey, Türkiye bu konuda çok fakir bir ülkeydi. Uzun yıllardır ilk defa bir kıpırdama oldu.

Yazının Devamını Oku

Borsada son durum

13 Ocak 2005
Borsa YTL bazında da dolar bazında da iki önemli direnci arkasında bıraktı. Kısa vadeli hedef ise 27 bin seviyesi... Ve Hazine’nin yeni bir eurobond ihracına çıkacağını duyurdu. Bu ihraç başarılı olursa...

Bugün hisse senedi piyasasındaki duruma bakalım diyorum sevgili okuyucular.

Yılbaşından bu yana yılın genel muhasebesi, makro rakamlar, 2005 yılında beklenenler derken iyice genel değerlendirmelere dalıp ayrıntıyı unuttuk. Yani borsayı ve borsa yatırımcısını ihmal ettik. Farkındayım.

Dün borsa günü yine rekor seviyeden tamamladı. 26 bin 271 puan seviyesinden gerçekleşen bu kapanış soluksuz bir yukarı hareket sonucu oluşmadı. Piyasaya baktığımızda bugün itibariyle şöyle bir tablo ile karşı karşıyayız:

- 26 bin seviyesinin üzerinden satışlar geliyor ama bu satışlar önce 26 bin ardından da 25 bin 800 puan seviyesindeki destek seviyelerinden gelen alımlarla karşılanıyor.

- Piyasada genel bir hisse senedi değişimi var. Yani endeksi rekor seviyelere taşıyan ve görece fazla değerlenmiş hisse senetlerinden daha ufak ve nispeten değeri ucuz kalmış hisse senetlerine bir yönelim var.

- Piyasada son üç gündür yüksek bir işlem hacmi izliyoruz. Hacimler 1 milyar doların üzerinde gerçekleşiyor. Ve bu haftanın ortalama işlem hacmi seviyesi 1.3 milyar dolar seviyesinde.

- Bu rakam da bize borsaya yatırımcı ilgisinin azalmadığını ve yeni para girişinin devam ettiğini gösteriyor.

- Sadece TL bazında değil dolar bazındaki İMKB 100 endeksi seviyesi de gelecek için umut veriyor. Çünkü dünkü rekor ile önemli bir dineç ollan 1.9 cent seviyesinin de üzerine çıkıldı. Dünkü kapanış da 1.92 cent seviyesinden gerçekleşti.

Yazının Devamını Oku