Ekim 2009’da Habur Sınır Kapısı’nda PKK’lıların baş tacı edilerek ülkeye buyur edilmesi ile yaşanan tarihi rezaleti 9 ay sonra Açılım’dan sorumlu İçişleri Bakanı Beşir Atalay bu cümle ile özetliyor. Ayrıca diyor ki: “Gelişleri biz durdurduk. Oradan veya Avrupa’dan gelişi durdurduk. Böyle gelişi biz yürütemeyiz. Ben de yürütmek istemem bu gelişi. Bu gelişin özü şudur: İnsanlar gelsin, örgütten ayrıldığını ifade etsin, normal hayatını yaşasın. Nitekim o gelişlerin sürece katkısı olmadı, sürece zararı oldu.” Beşir Atalay topu kâh Ahmet Türk’ün, kâh Deniz Baykal’ın üzerine atmaya çalışıyor ama yine de Hükümet’in güdümünde Adalet ve İçişleri bürokratlarının yürüttüğü skandal ile ilgili olarak özeleştiri yaptığını kabul etmek gerekir. * * * Bugün Türkiye’yi “Kürtler mi, Türkler mi ayrılmak istiyor” tartışmasına getiren, içi bomboş kaldığı için sadece negatif duyguları körükleyen, mimarı Atalay’ın bile yavaş yavaş özeleştiri yapmaya başladığı “Açılım balonu” bakın bazı yazarlarca zamanında nasıl karşılanmış: * * * 1) “Özetle: Büyük siyasi sorunlar, siyaset tarafından yaratıldığı için, hukukla değil, yine siyasetle çözülür. Hukuk arkadan gelir.” (Emre Aköz-Sabah-22.10.2009) * * * 2) “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dünkü ve önceki günkü açıklamaları... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘barış’ konusundaki kararlı duruşu... Bu sefer işlerin daha başka seyredeceği umudunu vermekte. PKK’nın ‘açılıma’ fiili destek verdiği, devletin de eski hatalarını yapmadığı bir yeni atmosferde... Barış galiba Habur Kapısı’ndan girmekte...” (Mehmet Altan-Star-19.10.2009) 3) “Televizyon ekranlarından tüm Türkiye’ye (ve dünyaya) yansıyan ‘görüntüler’, çoklarının Ankara’da sandıklarının tam tersine, Türkiye Kürtlerinin ‘silahlara veda’ kutlamalarından başka bir şey değil... Olan-biten Türkiye halkının bir bölümünün, ama önemli bir bölümünün, bu ülkede yaşayan herkesten daha fazla duyduğu ‘barış ve huzur özlemi’nin gerçekleşmekte olduğuna duyduğu ‘sevinç’in dışa vurumudur.” (Cengiz Çandar-Radikal-23.10.09) * * * Alıntı yaptığım yazarlar sonradan “Habur Kapısı Skandalı”nın ülkeye verdiği zararları görmüşlerdir ama “İçi Boş Açılım”ın onları nasıl gaza getirdiğini arşivler belgeliyor. * * * Bazıları ise daha ilk günden yaşananların kontrolsüz rezalet olduğunu vurguluyorlardı: “(Sınırdan girenler): 1) Pişmanlık Yasası’ndan faydalanmak istemediklerini, 2) PKK’lı olmaktan vazgeçmediklerini ilan etmişler, devlet aygıtına “Beni kendi hukukuna rağmen olduğum gibi kabul edeceksin!” diyerek dayatmışlar ve bu dayatmada başarılı olmuşlardır. Pişmanlık Yasası’ndan faydalanmak istemeyen, PKK ile organik bağını devam ettirmekte ısrarlı olanlara “Yok sen yine de 221 sayılı Pişmanlık Yasası kapsamına alındın!” denilerek de yeni bir içtihat yaratılmamış -zaten mahkemeler içtihat yaratamaz- hukuka takla attırılmıştır.” (Cüneyt Ülsever-Hürriyet-23.10.09) * * * Kimsenin kimseden daha fazla zeki veya öngörülü olmadığı bir ortamda insanlar aynı olguları neden farklı görürler? Sahibinin belki de huzursuz bir ruh hali içinde özeleştiri yaptığı bir ortamda onun sesi olanlar da herhalde rahatsızdırlar!