Çetin Yılmaz

Tutku'lu oyun

30 Aralık 2010
ÖNCELİKLE bu maçı Türkiye Ligi’nin iki önemli takımının karşılaşması olarak görmediğimi belirtmek isterim.

Galatasaray Cafe Crown Eurocup’ta, Fenerbahçe Ülker ise Euroleague’de ülkemizi temsil eden iki Avrupa takımının maçıydı. Yüksek atmosfer nedeniyle, maçın genelinde iki takım da skor bulmakta güçlük çekti. Buna yaptıkları iyi savunma da eklenince; skor olarak düşük bir maç seyrettik.
4.5 kısalı sistemTeknik analize geçtiğimizde, maça iyi başlayan Fenerbahçe Ülker’i, Oktay Mahmuti’nin dört buçuk kısalı sistemi durdurdu. Maçın son 7 dakikasına kadar Fenerbahçe Ülker kaçtı, Galatasaray Cafe Crown kovaladı. Maçın senaryosunun değiştiği an, Sphaija’nın aldığı teknik faul oldu. Ömer’e yapılan faulü fazla agresif şekilde isteyince; Galatasaray Cafe Crown, 4 sayı öne geçti. Tutku’nun etkili oyunu ile Galatasaray Cafe Crown, hak ettiği galibiyeti aldı.
F.Bahçe Ülker ise, bugüne kadar alıştığımız hücum organizasyonlarının dışına çıkıp, içeriye top indirmeyerek; çözümü bire bir hücumda arayarak, mağlubiyete zemin hazırlamış oldu.

BEĞENDiM

Üst düzey çekişmeli iki Avrupa takımının maçını beğendim.

BEĞENMEDiM

Taraftarın tepkisinin sahaya yabancı maddeler atmasını.

DİKKAT

Yazının Devamını Oku

Hoşgeldin Ukiç

24 Aralık 2010
Perdeleme-devrilme savunmasına karşı 3 bomboş üçlük kaçırarak maça başlayan F.Bahçe Ülker, Cholet’nin hızlı ve yarı sahada acele etmeden penetreye dayalı hücumlarıyla 8-0 geriye düştü. Moladan sonra kenardan gelen oyuncuların ve başta Mirsad’ın katkısıyla önce savunmasını ve daha sonra da hücumunu düzelterek sakatlıklar öncesi izlediğimiz pozitif basketboluna geri döndü. Geri düştüğü 9-0’dan sonra 38-21’lik bir skor yapan temsilcimiz, savunmasıyla; hücumda etkisiz bıraktığı rakibine karşı ilk yarıyı 38-30 önde bitirirken sorunları, alan savunmasına karşı hücum olarak gözüktü. İkinci yarı kaldığı yerden devam eden F.Bahçe Ülker, farkı yavaş yavaş artırmaya başlarken Ukic’in bu takım için ne denli oyuncu olduğunu düşündürdü. Ukic’in gelişi takımın ve Greer’in oyununu olumlu etkilediğini belirtmeliyiz.

4. periyotta coştuk

Dördüncü periyotta iyice coşan F.Bahçe Ülker, hücumu ve savunmasıyla adeta son günlerdeki sorunlarının acısını çıkarttı. Preldzic ve Kaya’nın maçın son rötuşlarını yaptığı güzel bir basketbol izledik. Grubunu ikinci bitiren temsilcimizi performansı nedeniyle tebrik ederken, Top 16’da başarılarının devamını diliyoruz.

BEĞENDİM
Takım halinde gösterilen performans.

BEĞENMEDİM
Alan savunmasına hücumumuz.

DİKKAT
Bu performansımızı sahip çıkıp devam ettirelim.
Yazının Devamını Oku

Her şeyi yaptılar

20 Aralık 2010
SON yıllarda basketbol liglerinde gördüğümüz en zevkli, çekişmeli ve mücadeleli maçlardan birisiydi. Her iki takımın oyuncuları da kazanmak için ellerinden gelen her şeyi yaptı. Doğal olarak yaptıkları pozitif mücadelenin yanında hatalar da vardı. Zaten bu da maçı seyrebilebilir ve heyecanlı hale getiren en önemli faktördü. Ta ki, Furkan’ın sakatlığına kadar. Furkan’ın Preldzic’e yaptığı bloktan sonra yere düşerken ayağının burkulması bir anda atmosferi sıfıra düşürdü. Sahada oynayan basketbolcular, hakemler ve karşılaşmayı seyreden herkes için maçtan alınabilecek zevk bir anda bitti. Gerek basketbolculuğu gerekse kişiliğiyle herkesin sempatiyle yaklaştığı Furkan’ın sakatlanması maçın geri kalan dakikalarını neredeyse formalite havasına soktu.
Oyuna gelince... Söyleyebileceğim tek şey; Fenerbahçe Ülker’in hücum yüzdesinin üstünlüğü, Karşıyaka’nın hücum ribaundları ve ilave olarak rakibine yaptırdığı top kayıpları istatistiği arasında geçti. Rakibinden 17 top, potaya fazla atan Karşıyaka, çok düşük yüzdesine rağmen maçı kazanmasını bildi.
Önemle belirtmek isterim ki, hiçbirini ayırt etmeden sahadaki mücadeleleriyle ve hatalarıyla iki takımın tüm oyuncularını gösterdikleri performanstan dolayı tebrik ederim.
Yazının Devamını Oku

10 sayılık hediye

10 Aralık 2010
GERGİN olduğunu gözlemlediğimiz temsilcimiz, maça kötü başladı. Sert savunmayı hızlı hücumlarla bitiren Barça karşısında 3. dakikada 12-4 geri düştü. Molamız, oyunun momentumunu değiştirmeyince, koç Spahija’nın ikinci hamlesi, sahadaki 5 oyuncunun 4’ünü değiştirmek oldu.

İlk periyot, Lorbek’in 11 sayısıyla 21-11 Barça üstünlüğü ile geçildi. İkinci çeyrekte, Barcelona’nın hızlı hücumlarını dindiren Fenerbahçe Ülker, skor bulmakta oldukça zorlandı. Karşılaşmanın senaryosu Barcelona’nın maçın başında elde ettiği farkla kaçmasına, temsilcimizin onu zaman zaman kontrolsüz kovalaması olarak yazıldı.

İkinci yarıda 7-0’lık seri

İkinci yarıya bu sefer Fenerbahçe Ülker, 7-0’lık seriyle girdi. Hücum ve savunmadaki bilinçli oyunuyla, bu kez maçın momentumunu değiştirdi ve farkı 5 sayıya düşürdü. Üçüncü çeyrekte Rubio-Ukic asist şov ve Mirsad’ın hücum ribauntları dikkat çekti (56-51).
Son periyotta Fenerbahçe Ülker, farkı 2 sayıya kadar indirirken, Tomas ve Ömer katkı verdiler. Ancak direnen Barça, uzun oyuncularının katkısıyla tekrar 9 sayı öne geçti. 6 dakika kala molayı alan takımımız, 2. kez “geri dönüşü”nü yaparken, farkı 3 sayıya düşürse de; Navarro ve Pete Mickael’in eksiklerine rağmen sert savunma ve kontrollü hücumu çok iyi yapan Barcelona’ya maça kötü başlayarak verdiği 10 sayılık hediye yüzünden kaybetti.

Yazının Devamını Oku

Fener ezdi geçti

2 Aralık 2010
24 takımlı THY Euroleague’in en çok sayı yiyen birinci ve en az sayı atan ikinci takımı krizdeki Cibona karşısında maça Fenerbahçe Ülker, başta Ömer ve Kaya olmak üzere iyi bir giriş yaptı. Durum 17-8 olunca, Cibona molası geldi. Ancak mola dönüşü sarı lacivertlilerin oyun disiplininin hiç değişmediğini gördük.

Ve takımın mükemmel oyunuyla ilk çeyrek 30-13 üstünlüğümüzle geçildi.

İkinci periyot, Cibona 2-1-2 alan savunmasına dönerek oyunun gidişatını değiştirdi. 19-16 geçilen bu çeyrekte Fenerbahçe Ülker fırtınasını dindirmeyi başardılar. 49-29’luk skorla ilk yarı soyunma odasına giderken, Cibona’nın eritmesi gereken fark 20’ye çıkmıştı.

Sürprize izin yok

İkinci yarıya Cibona Zagreb, ilk devreden çok daha iyi oynayarak başladı. Bunda temsilcimizin maçın başında elde ettiği farkın verdiği rahatlık da rol oynadı. Cibona’nın yaklaşmasına izin vermeyen sarı lacivertliler, 23 sayılık avantajla maçın sonuna girdi. İlk çeyrekte rakibine vurduğu sert darbe ile “bugün sürpriz yapma şansınız yok” mesajı veren Fenerbahçe Ülker, maç sonunu da disiplinli ve düzenli oynayarak beklediğimiz galibiyetini elde etti. Barcelona maçı öncesi moral kazandı. Öte yandan Kaya Peker, 9’uncu sayısında Euro League’deki bininci sayısına ulaştı.
Yazının Devamını Oku

Yola devam

25 Kasım 2010
SEZON başından beri sistemli ve doğru basketboluna iki maçlık kısa bir ara veren F.Bahçe Ülker, oyuna alıştığımız, iyi işleyen düzeninde başladı.

Lavrinovic ve Kaya’nın katkılarıyla, 18-13 ilk periyodu önde bitirdi. İkinci çeyrekte 3 dakikada 12-5’lik Rytas üstünlüğü ve de dış şuta yönelmemiz Spahija’ya molayı aldırdı. Mola dönüşü, Oğuz’un 3, Mirsad ve Emir’in birer boyalı alandan basketleriyle başlamakta olan krize “dur bakalım” dedik ve 34-30 öne geçtik.
Bu kez mola sırası Rytas’a geçti. Son 4 dakikada biraz, “Jasikevicius-El Amin şov” denemesi modunda geçilse de temsilcimiz, maçın direksiyonunu ele alarak devreyi 40-36 önde bitirdi.
Risksiz sistem
İkinci yarıya Ukic’in ve daha sonra da Oğuz’un etkili oyunu ile ağırlığını koyan Fenerbahçe Ülker, alan ve adam adama savunmalarında karar vermekte Rytas’ı zorda bırakarak 25-14’lük üçüncü çeyrek skorunu yakaladı. Son periyotta maçı risksiz, sistemli bir oyunla bitirmemiz gerekiyordu. 4 dakika kala temsilcimizi düzenden çıkartmak isteyen Rytas, formülü “adam değişmeli, man to man savunmayı” geç de olsa buldu. Bu dönemi Ukic-Greer ikilisi ile oynayabilirdik diye düşünürken, maçı fark erise de çok değerli bir deplasman galibiyetiyle bitirdik.

BEĞENDiM

Ukiç, Oğuz, Mirsad’ın katkıları ve Cemal Nalga’yı.

BEĞENMEDiM

El Amin’i ikinci yarı tercih etmeyen Rytas koçunu.

Yazının Devamını Oku

Zevkli derbi

22 Kasım 2010
HER iki takım da hava atışıyla birlikte derbi adına yakışan yüksek tempolu ve sert mücadeleyle maça giriş yaptı.

Karşılaşmanın son saniyesine kadar bu mücadele kesintisiz sürdü. Yapılan savunmanın sertliği, her iki takımı da düzenli yarı saha hücumunun bozulmasına ve yanlış şut seçimi yapmasına neden oldu. Maçın geniş bir bölümü, F.Bahçe Ülker’in üstünlüğü ile geçerken, Beşiktaş Cola Turka, aranın açılmasına hiç izin vermedi. İkinci devre başında 7 dakika Ukic ve Greer’sız oynayan F.Bahçe’ye karşı önce yakalayıp, sonra öne geçen Beşiktaş, Greer arkasından, Ukic’in oyuna girmesiyle o avantajı elinden kaçırdı. Ancak, maçın sonlarında momentum Fenerbahçe Ülker’e dönerken, Beşiktaş Cola Turka, molada geç kaldı.
Ömer 20 sayıyla ve maçın bitiş skorlarını atan Ukic, ribauntlarıyla Mirsad, galibiyette ciddi katkı verdi.  Beşiktaş’ta ise tüm takım, beklenilenin üzerinde savunma yaparken; Likholitov, skor, ribaunt ve savunma katkısıyla devleşti. Cevher 19 sayı, Chatman 12 ribaunt, Bekir de sonlardaki katkısıyla takımlarına destek verdi.
Allen Iverson ise, iyi niyeti ve vücut diliyle olumlu sinyaller verse de, fizik olarak hazır olana kadar basketbolseverlerin sabır göstermeleri gerektirdiğinin mesajını verdi.

BEĞENDİM

Her iki oyuncularının kazanma hırsı.

BEĞENMEDİM

İki takımın, zaman zaman kötü şut tercihleri


Yazının Devamını Oku

Kötü gece

12 Kasım 2010
DÜŞÜK tempolu başlayan maç, her iki takımın statik hücumu ile birleşince savunmaların işi kolaylaştı ve ilk periyot bittiğinde 15-12 gibi düşük bir skor oluştu. Bu durum özünde iyi yapılan savunmaların değil, yavaş maç temposunun ortaya çıkarttığı sonuçtu. Ancak, ikinci periyot başında 14-2’lik Panathinaikos serisi ve etkili savunması, dengede giden maçın senaryosunu erken belirledi. Panathinaikos kaçıyor, Efes skor sıkıntısı çekerek kovalamaya çalışıyordu. Geç gelen molamızdan alan savunması ve Ender’le dönen temsilcimiz ilk yarıyı 41-29 geride tamamladı.
30 dakikada 40 sayı
Üçüncü çeyrek, ikincinin benzeri olurken, Panathinaikos’un 20-11’lik skoruyla geçildi. Adam adama ve kat takipli alan savunmalarına hücumda zorlanan Efes, 30 dakikada ancak 40 sayı bulabildi. Son periyotta bir ara 25’e çıkan fark, Efes Pilsen’in hiç varlık gösteremeden maçı kaybetmesine neden oldu. Ancak Efes Pilsen, dün gece gördüğümüz gibi kötü bir takım değil. Bir sezonda her takımın bir-iki kez başına gelebilecek “kötü gece”yi neyse ki Panathinaikos deplasmanında yaşadı. Umarız bir daha tekrarlanmaz.
Yazının Devamını Oku