Barbaros Tapan

Atölyeme katılanların ödül alma şansı artıyor

18 Aralık 2022
Charlize Theron, Brad Pitt, Sylvester Stallone, Halle Berry, Jim Carrey, Jessica Alba, Beyonce, Sharon Stone gibi dünyaca ünlü yıldızların oyuncu koçu Ivana Chubbuck, 2 günlük bir workshop için İstanbul’a geliyor. Birçok yıldızın Oscar ödülü almasının yolunu açan “Chubbuck” tekniğinin yaratıcısı ve Los Angeles’taki Ivana Chubbuck Studio’nun kurucusu olan oyuncu koçu, İstanbul seyahati öncesi Kelebek’in sorularını yanıtladı.

◊  İstanbul’daki workshop’unuz için Türkiye’ye uçacaksınız. Oyuncular neden sizin atölyenize katılmalı, bu workshop’tan beklentileri neler olmalı?

- Atölyelerime katılanların daha iyi işler aldığı söyleniyor. Ben buna interaktif denetim diyorum. Hakikaten de, yaptığım şeylerin çoğuna izleyiciyi dahil edebiliyorum. Atölyeme katılanların daha iyi işler, ödüller alma şansı artıyor. Bu atölye çalışmalarını 12-15 yıldır yapıyorum ve insanların kariyer eğrisini değiştirmekte asla başarısız olmadım.

◊ Kendi ülkelerinde başarılı olan birçok oyuncu, Hollywood’a büyük umutlarla geliyor. Ama çoğu da hayal kırıklığına uğruyor. Bunun nedeni ne?

- Öncelikle Amerika’ya geldiklerinde, ülkelerindeki başarılarını geride bırakmalılar. Elbette bu başarılar, Amerika’daki kariyerlerinde onlara yardımcı olur. Ancak buradaki herkes kadar iyi olmayabilirler. Bu nedenle sadece yeteneklerine güvenmemeleri ve eğitim almaları gerekir. Bir eğitim almadan buraya gelirseniz, kendinizden utanmalısınız.

◊ Ama İsrailli oyuncu Gal Gadot, Ortadoğu’dan çıkıp Hollywood’da çok başarılı oldu...

- Onunla uzun süre çalıştım. Çok çaba harcadı. Amerikan aksanıyla konuşmayı öğrendi. Çok keskin bir İsrail aksanı vardı. İsrail’deki atölyeme de katılmıştı. O zaman ünlü bir modeldi ve daha önce hiç oyunculuk yapmamıştı. Oyunculuğa başlarken ilk yaptığı şeylerden biri, atölyeme katılmaktı. İlk gerçek deneyimi atölyemde oldu. Yani öğrenmeye çok istekliydi.

TEKNİĞİMİ KENDİ HAYAT MÜCADELEMDEN YOLA ÇIKARAK HAZIRLADIM

Yazının Devamını Oku

Bu Pinokyo çocuklar için değil

11 Aralık 2022
Oscar ödüllü yönetmen Guillermo del Toro, bu kez 7’den 70’e herkesin sevdiği sevimli kukla Pinokyo’nun hikâyesini stop motion tekniğiyle animasyona uyarladı. Seslendirme kadrosunda Ewan McGregor, David Bradley, Gregory Mann, Finn Wolfhard, Cate Blanchett, John Turturro, Ron Perlman ve Tim Blake Nelson gibi dünyaca ünlü oyuncuların yer aldığı “Guillermo del Toro Sunar: Pinokyo” adlı animasyon dijital platformda izleyiciyle buluştu. Klasik masalı baştan yaratan usta yönetmen, “Pinokyo”su hakkında merak edilenleri Kelebek’e anlattı.

Pinokyo’nun hikâyesini ne zaman film yapmaya karar verdiniz?

- Flmi yaklaşık 15 yıl önce düşünmeye başladık. Ancak o yıllarda çok yoğun bir tempom vardı. Filmin gecikmesinin bir nedeni de animasyonda çıtayı yükseklere taşımak istememizdi. Bunu neden söylüyorum? Çünkü animasyon sadece çocuklar için değil. Bazı seyircilerin filmi gördüklerinde ilk sordukları şey “Çocuklar için mi” oluyor. Ben de “Hayır ama çocuklar, ebeveynleri onlarla konuşursa izleyebilir” diye yanıt veriyorum. Çünkü çocukların dikkatli izlemeden hemen anlayabilecekleri bir animasyon değil.

Peki neden bu hikâyeyi film yapmak istediniz?

- Pinokyo’da sevdiğim şey onun saflığı. Ama saflık, masumiyetle ilgili değil. Doğru ya da yalan söylemekten bahsediyoruz. Bence bu, kendin olmanın ruhani gerçekliğini inşa etmeye çalışan bir film. Hayatta söyleyemeyeceğin tek yalan kim olduğundur. İstediğim şey, bunun gerçekten önemli olduğunu seyirciye hissettirmek. Bu hikâyeyi izleyiciyle paylaşabilmek benim için fazlasıyla önemliydi. Çünkü Pinokyo benim kahramanım.

YAŞLANDIKÇA İŞ BİRLİĞİNE DAHA ÇOK DEĞER VERİYORUM

Yazının Devamını Oku

Gerçek bir seri katil hikâyesi

4 Aralık 2022
Yönetmenliğini Tobias Lindholm’un üstlendiği “The Good Nurse” filmi seri katil hemşire Charles Cullen ve onun yakalanmasını sağlayan mesai arkadaşı Amy Loughren’ın gerçek hikâyesini anlatıyor. Krysty Wilson-Cairns’in senaryosunu kaleme aldığı filmde Charles Cullen’ı Eddie Redmayne, Amy Loughren’ı ise Jessica Chastain canlandırdı. Amy Loughren’ın da hazırlık aşamasına destek olduğu “The Good Nurse”te Nnamdi Asomugha da rol aldı. Amy Loughren, Tobias Lindholm, Eddie Redmayne, Jessica Chastain ve Nnamdi Asomugha, filmle ilgili merak edilenleri Barbaros Tapan’a anlattı.

◊ Tobias, bu hikâyeyle ilk nasıl tanıştığınızı anlatır mısınız?

- Tobias Lindholm: Danimarka Kopenhag’daki evime geri dönmüştüm ve asla bir Amerikan filmi yapmamaya karar vermiştim. Sonra bana “The Good Nurse” adlı bir senaryo gönderildi ve “Peki, okuyacağım” dedim. Bana daha önce hiç okumadığım bir şey gibi geldi. Kendilerinden başka herkesle ilgilenmeye çalışan, mücadele eden bekar anneler hakkında bir hikâyeydi. Sistem tarafından yüzüstü bırakılan, herkese bakan ancak yine de çok ihtiyaç duyduğu bakımı alamayan bir kadın. Yine de bir sorumluluğu yerine getirmek ve Amerikan tarihinin en üretken seri katilini durdurmak için çabalayan da bir kadın... Aslında kulağa biraz saçma gelecek ama karanlığa odaklanmak ve kötü olanın büyüsüne kapılmak yerine kahramanı kutlamak istedim. Yani projeye giriş yolum buydu.

BURADA ÖNLÜK GİYMİŞ BİR SÜPER KAHRAMAN VAR

◊ Aynı hikâyeyi konu alan Charles Graeber’ın kitabında Amy’nin rolü çok büyük değildi fakat onu filmde kahraman yapmak sizin fikrinizdi. Bize bu kararınızdan bahseder misiniz?

- Krysty Wilson-Cairns: Evet, benim fikrimdi. Kitabı okurken, yolumu tam olarak bulamadım. Ardından senaryonun üçte biri Amy Loughren oldu. Bekar bir anne, sağlık sorunları var, sisteme karşı ve her şeyin sonunda bu katili durduran da o. Ve şiddetle değil; şefkatle onu durduruyor. Bence tüm süper kahramanlarımız, yarasa kıyafetleri veya demir takım elbise giymiş milyarderler değil. Burada önlük giymiş bir süper kahraman var.

◊ Amy Loughren, size böyle bir film yapma teklifiyle geldiklerinde ne hissettiniz?

- Amy Loughren: Film, bir seri katil hakkında olduğu için son derece endişeliydim. Sonra Tobias’la tanıştım, bana “Bu bir aşk hikâyesi olacak. Gerçek dostluk hakkında bir hikâye” dedi. Ben gerçekten bunun bir parçası olmak istedim. Çünkü bunun hepimizin ihtiyacı olan bir hikâye olduğunu hissettim.

Yazının Devamını Oku

Uzun süredir beklediğim bir çağrıydı

27 Kasım 2022
Ryan Murphy’nin yönetmen koltuğunda oturduğu “The Watcher” dizisi bir sapık tarafından imzalanan mektuplarla taciz edilen evli bir çiftin gerçek hikâyesini ekrana taşıdı. Mini bir dizi olarak başlanan “The Watcher”ın ikinci sezonu da olacağı duyuruldu. Amerikan gizem-gerilim kategorisinde yer alan dizinin usta yönetmeni Ryan Murphy ve oyuncuları Naomi Watts, Jennifer Coolidge, Margo Martindale ve Noma Dumezweni, Barbaros Tapan’ın sorularını yanıtladı.

Naomi Watts, sizinle başlayalım... Gerilim dizisi “The Watcher”da yer aldığınız için neler hissediyorsunuz?

- Naomi Watts: Bu türe geri döndüğüm için çok mutluydum. Bununla iyi bir başarı elde ettim. Bir oyuncu olarak korku konusunun altına giren pek çok duyguyu araştırdım. Ama aynı zamanda bir izleyici olarak da gerilimden gerçekten zevk aldım. Uzun zamandır beklediğim çağrı bu diziydi. Yani güzel bir duygu.

Bu yıl düzenlenen 74. Emmy Ödülleri’nde “White Lotus” dizisindeki performansınızla ‘en iyi kadın oyuncu’ ödülünü kazandınız, öncelikle sizi tebrik ediyorum...

- Jennifer Coolidge: Nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorum, tamamen şans mı bilmiyorum. Ödülü alırken çok heyecanlandım. Uzun zamandır sektördeyim. Gurur vericiydi...

Dizide canlandırdığınız Karen kötü biri. Bunun hakkında neler düşünüyorsunuz?

- Jennifer Coolidge: Şimdiye dek aldığım rollere bakarsanız, çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Ama karanlık, şeytani bir insanı oynamaktan büyük heyecan duyuyorum.

Yazının Devamını Oku

Karanlık bir meydan okuma

20 Kasım 2022
Amerika’nın ve tüm dünyanın ismini bildiği seri katil Jeffrey Dahmer’ın hayatını konu edinen “Canavar: Jeffrey Dahmer’in Hikâyesi” adlı dizi gösterime girdi. Yapımcılığını Ryan Murphy’nin üstlendiği dizide, 1978-1991 yıllarında 17 erkeği öldüren seri katili Evan Peters canlandırdı. Ryan Murphy ve Evan Peters ile dizinin diğer oyuncuları Niecy Nash ve Richard Jenkins, Barbaros Tapan’ın sorularını yanıtladı.

Evan Peters, sizinle başlayalım. Jeffrey rolüne kendinizi nasıl hazırladınız?

- Evan Peters: Senaryo harikaydı ve dürüst olmak gerekirse ilk başta çok korkmuştum. Gerçekten yapsam mı yapmasam mı diye çok fazla düşündüm. İnanılmaz derecede karanlık, inanılmaz bir meydan okuma olacağını biliyordum. Sonrasında Dateline Stone Phillips röportajını izlememi tavsiye ettiler. O röportajda nasıl konuştuğunu izledim. Bundan büyülendim ve insan davranışının bu aşırı tarafının psikolojisine dalmak istedim. Yaptığı şeyi neden yaptığını anlamaya çalışmak için elimden geldiğince çok kitap, psikoloji raporları, itiraflar, zaman çizelgeleri okudum.

Fiziksel olarak Jeffrey’e benzemek için neler yaptınız?

- Evan Peters: Dört ay hazırlık, altı ay çekim yaptık. Çok düz bir sırtı var. Yürürken kollarını hareket ettirmiyor, ben de bunun nasıl bir his olduğunu görmek için kollarıma ağırlık koydum. Karakterin asansörlü ayakkabılarını, kot pantolonunu, gözlüklerini giydim. Sigaram sürekli elimdeydi. Tüm bu dışsal şeylerin çekim yaparken ikinci doğamız olmasını istedim. Pek çok görüntü izledim ve sesini alçaltmak için bir lehçe koçuyla da çalıştım. Konuşma şekli çok belirgindi ve bir lehçesi vardı. Konuşma kalıplarını öğrenme umuduyla bunu her gün dinledim. Bunu yapmamın sebebi aslında onun zihnine girmek içindi.

SINIRLARIMI ZORLAMAYA ÇALIŞTIM

Niecy Nash, dizide Jeffrey’nin komşusu Glenda Cleveland’ı canlandırdınız. Evan Peters’ın performansını nasıl buldunuz?

- Niecy Nash:

Yazının Devamını Oku

50’lerde aşk üçgeni

13 Kasım 2022
Michael Grandage’nin yapımcılığını üstlendiği “My Policeman” 21 Ekim’de vizyona girdi. Bethan Roberts’in aynı adlı romanından uyarlanan film, polis memuru Tom (Harry Styles) ve eşi Marion (Emma Corrin) ile bir müzede küratörlük yapan Patrick (David Dawson) arasında 50’lerin sonunda başlayan aşk üçgenini anlatıyor. “My Policeman”ın yapımcısı Michael Grandage ile oyuncuları Harry Styles, Rupert Everett, Emma Corrin, Linus Roache, Gina McKee ve David Dawson, Kelebek okurları için Barbaros Tapan’ın sorularını yanıtladı.

“My Policeman” dünya prömiyerini Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yaptı. Neler hissediyorsunuz?

- Michael Grandage: Çalışmanızı dünyaya yaydığınız an her zaman zordur. Ama daha mutlu ya da daha gururlu olamazdım çünkü filmi gerçekten seven, ciddiye alan bir yerde bulunuyorduk. Toronto Uluslararası Film Festivali dünyanın en saygın festivallerinden biriydi ve orada filmimizin prömiyerini yapmak mutlak bir zevkti. Doğru yerde olduğumuzu hissediyordum.

Yapımcı olarak sizi bu hikâyeye çeken ne oldu?

- Michael Grandage: Beni hikâyeye ilk çeken şey sanırım bir tür kişisel bağlantıydı... Çünkü bu filmin başında temsil edilen İngiltere’de doğdum. Son 60 yılda inanılmaz değişiklikler oldu. “My Policeman”ın şu anda devam eden bir tartışmanın parçası olmasını umuyorum, bu beni kişisel olarak filme çeken şeylerden biri.

TOM’UN MARION’A DA PATRICK’E DE OLAN AŞKI GERÇEK

Aynı soruyu filmin başrol oyuncularına da sormak istiyorum... Sizi bu senaryoda çeken şey ne oldu?

- Harry Styles:

Yazının Devamını Oku

Yine çok fazla gizem var

6 Kasım 2022
2016 yılında ekran yolculuğuna başlayan bilim kurgu dizisi “Westworld”, dördüncü sezonuyla izleyiciyle buluştu. Lisa Joy’un yönetmen koltuğunda oturduğu dizi, yapay zekanın doğuşu, robotlar ve insanlar arasındaki mücadeleyi anlatıyor. Alison Schapker’in senaryosunu kaleme aldığı “Westworld”de Jeffrey Wright, James Marsden, Luke Hemsworth, Angela Sarafyan ve Aurora Perrineau gibi ünlü oyuncular yer alıyor. Dizi ekibi yeni sezon hakkında merak edilenleri Kelebek okurları için Barbaros Tapan’a anlattı.

Jeffrey Wright, Bernand karakterine hayat veriyorsunuz... Yeni sezonda Bernand’ı neler bekliyor?

- Jeffrey Wright: Yeni sezonda yine çok fazla gizem ve bir sürü bilinmeyen var. Bernand’ın nerede olduğu, nereye gittiği ve ne bulacağı herkes için gizemini hâlâ koruyor.

Luke Hemsworth ve Angela Sarafyan, canlandırdığınız Stubbs ve Clementine karakterlerinin yıllar içinde geçirdiği değişim hakkında neler diyeceksiniz?

- Luke Hemsworth: Her sezon Stubbs’ın kendini içinde bulduğu durum hakkında giderek daha az şey bildiğini hissediyorum. Ve Bernard’ın yol boyunca Stubbs’a yardımcı olabilecek en ufak bir bilgiyi vermemesi onu üzüyor.

- Angela Sarafyan: İlk sezonda sanırım birlikte bir şeyler yaşadık, değil mi Luke? Beni vurmuştun!

- Luke Hemsworth: Evet doğru, vurmuştum. Ama sen robotsun, robotlar ölmez!

- Angela Sarafyan: Bunun için teşekkürler. Ama ikinci sezonda lobotomize (beyin cerrahisi işlemi) edildim. Ve sonra üçüncü sezon, biraz insanları pataklamam gerekti. Tüm söyleyebileceğim bu. Teşekkürler. (Gülüyor)

Yazının Devamını Oku

Etkileyici bir baba-kız hikâyesi

30 Ekim 2022
Catherine Hardwicke’nin yönetmenliğini üstlendiği “Prisoner’s Daughter” filmi, 12 yıl hapis yattıktan sonra kızı ve torununa kavuşan bir babanın hikâyesini konu ediniyor. Filmde Kate Beckinsale, Brian Cox, Christopher Convery ve Tyson Ritter gibi ünlü isimler rol aldı. Mark Bacci’nin senaryosunu kaleme aldığı film hakkında merak edilenleri yönetmen Catherine Hardwicke ve ünlü oyuncular, Barbaros Tapan’a anlattı.

Pandemi zamanında yaşadıklarımız, sizi bu hikâyeye çeken şeyler açısından herhangi bir unsura sahip miydi?

- Catherine Hardwicke: İyi bir noktaya değindin. Bence öyle oldu çünkü herkes pandemi sırasında ilişkilerine daha yakınlaştı. Ve Mark (Bacci) o kadar güzel ve samimi bir hikâye yazdı ki orada olduğunuzu hissediyorsunuz.

Catherine Hardwicke ile çalışmak nasıldı?

- Kate Beckinsale: Sanırım Catherine’e sahip olduğumuz için çok şanslıydık çünkü Vegas’ta inanılmaz derecede sıcak bir ev yarattı. Burada Chris (Convery) ve Brian’la (Cox) da birbirimize yakınlaşabildek. Demek istediğim, Brian’dan iğreniyordum, bu yüzden benim için gerçekten zordu. (Gülüyor)

- Brian Cox: Bu ortaklaşa bir duygu. (Gülüyor)

OYNADIĞIM KARAKTERLERE 

Yazının Devamını Oku