Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç YelçeYazarın Tüm Yazıları

Özgül Öğrenme Güçlüğü

Merhabalar sevgili okurlar.

Haberin Devamı

Özgül Öğrenme Güçlüğü ya da bozukluğu, normal veya normalin üstünde zekâya sahip olduğu halde; konuşma, dinleme, okuma, yazma, mantık yürütme ve matematik becerilerinin kazanılması ve uygulanmasında zorlukların belirgin olduğu nörogelişimsel bir bozukluk.

Özgül Öğrenme Güçlüğü; çocuğun potansiyel öğrenme kapasitesi ile gerçekleştirdiği akademik performans arasında farklı alanlarda (okuma, matematik, yazma ve henüz belirlenmemiş diğer beceriler) bazı uyumsuzluklar içeriyor. Bu uyumsuzluklar, çocuğun yaşı ve doğuştan gelen zekâ seviyesi ile örtüşmüyor ve kültürel veya eğitsel eksiklikler gibi dışsal nedenlerle de izah edilemiyor. 

Öğrenme ve algılamayla ilgili bu sorun, hayat boyu devam ediyor. Ancak, Özgül Öğrenme Güçlüğü’ nü hastalık olarak ele almak doğru değil. Beyin fonksiyonlarındaki bu aksama, farklılık ya da özel bir durum olarak kabul ediliyor.

Haberin Devamı

Özgül Öğrenme Güçlüğü, dil becerilerinde (heceleme ve okuma gibi) veya çözümleme becerilerinde zorluk yaşayan çocukları etkiliyor. Okul çağındaki çocuklardaki görülme sıklığı %5-14, yetişkinlerde görülme sıklığı ise %4 olan bu bozukluk, erkek çocuklarda kız çocuklara göre daha yaygın. Genelde,

  • Okuma güçlüğü (Disleksi)
  • Yazılı anlatım güçlüğü (Disgrafi)
  • Matematik güçlüğü (Diskalkuli)

olarak üç başlıkta ele alınan Özgül Öğrenme Güçlüğü; çoğunlukla çocukların ilkokula başladıkları dönemde, okuma yazmada yaşanan zorluklarının ortaya çıkması ile fark ediliyor. Ancak okul öncesi dönemde de bu bireylerde dil gelişimi, dikkat, motor gelişim konularının yanı sıra; sosyal ve duygusal alanda da bir takım sorunlar yaşanabiliyor. Bu belirtilerin aileler ve uzmanlar tarafından doğru değerlendirilip ele alınması, tanı ve uygun tedaviye başlanması açısından büyük önem taşıyor.

Özgül Öğrenme Güçlüğü ile ilişkili belirtiler, araştırmacılar tarafından 1800’lü yılların ikinci yarısında tanınmaya başlandı. Başlangıçta beyin hasarı sonucu okuma, dili kullanma ve kendini ifade etme becerilerinde kayıp ile giden nörolojik bir tablo olarak tanımlanmış ve bunun sonradan kazanılan bir sorunlu durum olduğu varsayılmıştı. Alman Profesör Kussmaul, 1877’de görme ve konuşma sorunu olmayan ve zihinsel kapasiteleri yeterli olduğu halde okuyamayan kişiler için ‘kelime körlüğü’ terimini kullanmış; ardından gelen araştırmacılar da benzer terimleri benimsemişlerdi. İleriki yıllarda da bozukluğun sadece sonradan meydana gelen hasarla değil, doğuştan gelen nedenlerle de olabileceği belirtilerek; “konjenital kelime körlüğü” terimi kullanılmıştı.

Haberin Devamı

İlk kez 1925 yılında Dr. Samuel Orton; dinleme, konuşma, okuma ve yazmayı dilin çeşitli bileşenleri olarak düşünmüş ve bunlara ait gelişimsel sendromlar tanımlamıştı. Bu sendromları da; “gelişimsel okuyamama”, “gelişimsel kelime sağırlığı”, “özgül yazma güçlüğü” ve “okuma gecikmesi” olarak adlandırmıştı.

Öğrenme güçlüğü terimi ilk kez 1960’lı yıllarda kullanılmaya başlandı. Bu terim ile nörolojik, duygusal ya da davranışsal bozukluklardan kaynaklanan; konuşma, dil, okuma-yazma, aritmetik becerilerden bir ya da daha fazlasında gecikme veya bozulma olması ifade ediliyordu. Öğrenme bozuklukları; psikiyatrik bozuklukların tanı sınıflandırma sistemlerinde ilk olarak 1980’de, “özgün gelişimsel bozukluklar” kategorisinde sınıflandırıldı. Alt grupları ise; “gelişimsel okuma bozukluğu”, “gelişimsel aritmetik bozukluğu”, “gelişimsel dil bozukluğu”, “gelişimsel artikülasyon bozukluğu” ve “karma gelişimsel bozukluk” olarak tanımlandı. Sonrasında da aynı tanımlama, tanı sınıflandırma sistemlerinde güncellenerek, günümüze dek devam etti. Yani bugün de geçerliliğini, aynı ana hatlarla, korumayı sürdürüyor.

Haberin Devamı

Okullarda yapılan araştırmalarda, Özgül Öğrenme Güçlüğü’ nün yaygınlığı yüzde 1-30 arasında değişiyor. Genel olarak yaygınlıkla ilgili araştırmalarda; okuma bozukluğu yüzde 4, yazılı anlatım bozukluğu yüzde 4, matematik bozukluğu yüzde 1 olarak belirtiliyor. Sonuç olarak; farklı oranlara karşın, Özgül Öğrenme Güçlüğü’ nün yaygınlığı yaklaşık olarak yüzde 5-10 olarak kabul ediliyor. Cinsiyetler arası farklara bakıldığında; okuma bozukluğunun erkeklerde, kızlara nazaran 2 kat daha sık görüldüğü anlaşılıyor.

Özgül Öğrenme Güçlüğü, kesin nedeni henüz açıklığa kavuşmamış bir bozukluk. Genetik-kalıtsal etmenler ve sinir sisteminin yapısal-işlevsel bozuklukları, üzerinde en fazla durulan nedensel etmenler. Yaygın olarak kabul edilen görüşe göre, Özgül Öğrenme Güçlüğü; çeşitli genetik ve çevresel etmenlerle belirlenen biyolojik nedenlere dayalı bir bozukluk.

Haberin Devamı

Sonuç olarak, Özgül Öğrenme Güçlüğü’ nün genetik yatkınlığın rol oynadığı, beyinde bazı anatomik ve işlevsel farklılıklar sonucunda gelişen; bilgilerin işitsel ve görsel yollarla alınması, işlenmesi, kaydedilmesi ve bunun tekrar ifadeye dökülmesi aşamalarında meydana gelen bir gelişimsel bozukluk olduğu düşünülüyor. Bu gelişimsel sorunlar da; konuşma, okuma, yazma ya da matematik becerileri için gerekli olan bilişsel işlevlerin gelişmesinde gecikme ya da sapmaya neden oluyor.

Özgül Öğrenme Güçlüğü’ nde sık görülen belirtilere gelecek olursak;

  • Okul başarısızlığı: Öğrencilerin zorluk yaşadıkları alan veya alanlarda akademik başarısızlık; okumayı sökememe, yavaş ve hatalı okuma, yazım hataları ve yazının bozukluğu, matematik becerilerde güçlükler sık görülen belirtiler arasında yer alıyor.
  • Zekâ Düzeyi: Normal sınırlarda veya normalin üzerinde zekâ seviyesi.
  • Aktivite düzeyi: Genelde hiperaktif oluyorlar; nadiren, az ve yavaş hareket etme de görülebiliyor.
  • Dikkat sorunları: Dikkatleri hemen dağılabiliyor; konsantrasyon güçlüğü çekiyorlar ve dikkatlerini gerekli sürelerde çalışılan konu üzerinde toplamakta zorlanıyorlar.
  • Koordinasyon güçlüğü: Motor koordinasyonları zayıf olduğundan, el-göz koordinasyonuna dayalı işlerde başarılı olamıyorlar.
  • Görsel algı sorunları: Görsel ayrıştırma yetenekleri zayıf olduğu için, harfleri karıştırabiliyor ve ters yazabiliyorlar, görsel figür-zemin ayırt etme güçlüğü yaşıyorlar ve görsel hafızaları, uzaklık- derinlik boyut algıları zayıf oluyor.
  • İşitsel algı sorunları: İşittikleri bazı harfleri karıştırabiliyorlar (f-v, b-m); işitsel kavramaları yetersiz olabiliyor; yönergeleri unutup dinlemiyor gibi görünebiliyorlar. İşitsel figür-zemin ayırt etmede güçlük çekiyorlar ve genelde işitsel hafızaları zayıf oluyor; artikülasyon sorunları yaşayabiliyor ve kendilerini ifadede yetersizlik gösterebiliyorlar.
  • Zaman algısında sorunlar: Zamanı karıştırabiliyorlar; dün-bugün, önce-sonra kavramlarını öğrenmede zorlanıyorlar. Saati öğrenmede güçlük çekiyorlar.
  • Sosyal ve duygusal sorunlar: Okuldaki başarısızlık, ders çalışma ve öğrenme motivasyonunu olumsuz yönde etkiliyor; ayrıca, başarısızlık duygusu, özgüvenin düşmesine de neden olabiliyor.

 

Psikiyatri Merkezleri, Özgül Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocukların ailelerine bazı tavsiyelerde bulunuyorlar:

Haberin Devamı
  • Öncelikle, çocuklarınızın Özgül Öğrenme Güçlüğü sorununu kabullenin. Bu bozukluğa beyindeki yapısal değişikliğin sebep olduğunu unutmayın ve okuldaki başarısızlığı için çocuğunuzu suçlamayıp, yargılamayın.
  • Her çocuğun özel öğrenme zorluğu farklı oluyor. Bu yüzden; çocuğunuzun güçlü ve güçsüz yönlerini fark edip, ona göre yaklaşın.
  • Çocuklarınızın Özgül Öğrenme Güçlüğü hakkında bilgi alın ve bu konuda çevrenizi, çocuklarınızın okulunu ve öğretmenlerini bilgilendirin; okul ve öğretmenlerle işbirliği yapmaya çalışın.
  • Çocuklarınızın öğrenme güçlüğünü, psiko-eğitimle destekleyin; gerektiğinde, uzmanlardan yardım alın.
  • Çocuklarınızın kendini rahatlıkla ifade edememesi sebebiyle, akademik başarısızlığı onda kaçınma davranışı geliştirebilir; bu konuda da destek almanız gerekebilir.
  • Çocuklarınızın, yapacakları işlerde desteklenmeleri; kendilerini sevmeleri ve yargılamamaları için de, yargılanmadıklarını ve değerli görüldüklerini hissedebiliyor olmaları gerekiyor.
  • Çocuklarınızı yapacakları basit işlerde yüreklendirerek, zorlu işlere teşvik edin.
  • İlk dönemlerde ailelerin çocukları ile ders çalışmaları gerekebiliyor, ancak ödevlerin çocukların kendileri tarafından yapılması şart.
  • Eğitimle yaşanan öğrenmelerin, evde etkinlikler yaparak pekiştirilmesi gerekiyor. Zira, Özgül Öğrenme Güçlüğü olan çocuklar; yaparak, yaşayarak öğrenme tekniği ile daha rahat öğreniyorlar.
  • Her gün, en az 10 dakika, çocuklarınızla beraber sesli okuma pratiği yapın.
  • Kurallar konusunda kararlı olunması da şartlardan biri. Zira bu dönemde tutarlı olunması durumunda, disiplini ve disiplinli olmayı öğrenebiliyorlar.

Özgül Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocuklarda, eğitsel tedaviye en az 6 ay devam edilmesi; ilerleme yavaş olduğu için, bu dönemde sabırlı olunması gerekiyor.

Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…

Not: Bu yazının hazırlanmasında Boğaziçi Üniversitesi Özel Öğretim Dersi Öğretmenlerinden Sayın Nalan Babür’ ün konu ile ilgili makalelerinden, Ankara Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Merve Çıkılı Uytun’ un “Özgül Öğrenme Bozukluğu” başlıklı makalesinden ve Madalyon Psikiyatri Merkezi ile Erdem Psikiyatri web sitelerinden yararlandım.

 

Yazarın Tüm Yazıları