- Tadı damağımızda kalan nostaljik lezzetlerin adresleri... 40 yıl geçse de hiç değişmeyenler... Yıllara, yazlara meydan okuyanlar... Birinci sırada tabii ki Dalyan’ın ilk göz ağrısı Cevat’ın Yeri... Lezzeti, servisi, ilgisi on numara. Dalyan Körfez Balık Restoran, Sülo’nun Yeri, Yusuf’un Yeri, Ferdi Baba, Alaçatı’nın omuzlarında. Ali Baba’yla Germiyan Yalısı’ndaki ‘Ada Balık Fethi’nin Yeri’ her daim gençlerden. Salaş ama lezzetli...
- ‘Salaş’ demişken Çeşme Çarşı’nın sade, sakin ve gurme durağı Horasan; insana parmaklarını yedirtecek cinsten. Deniz mahsullü, böcekli makarnası, ahtapotu, kalamarı şahane! Anne mutfağını özleyenlere, “Egeli olsun, bizim olsun!” diyenlere İmren, Yusuf Usta, Rasim Restoran, Sakızlar Restoran ve tabii ki Asma Yaprağı! Asma Yaprağı için “Elinizi çabuk tutun!” der, vişneli yaprak sarmasını tek geçerim.
- Canı iskender döner çekenler doğru Altınkapı’ya. Yıllardır lezzeti hiç değişmedi, bir nesil orada büyüdü. Doruk Döner’i unuttum sanmayın! Plaj üstüne dürüm arası soslu Doruk Döner şahane gider. Dost Pide’nin pidesinden, pizzasından vazgeçemeyenler, hemen Doruk Döner’den karşıya geçin ve ondan beyti döner isteyin.
- “Hem hızlı hem lezzetli olsun!” derseniz; Çeşme’nin olmazsa olmazlarından Hüseyin’den, Şevki’den, Erol’dan kumruyu öneririm. Kumru’dan gak gelenlere Çeşme Çarşı’nın sonundaki ‘Asucan’ derim. Çıtır çıtır tavuk göğsünden çeşit çeşit sosları ihmal etmemenizi tavsiye ederim.
1- Nedir, ne değildir?
En basit haliyle; Dünya Sağlık Örgütü’nün bağrına bastığı, tamamlayıcı ve nispeten geleneksel bir tedavi yöntemi.
2- Kimler uygulayabilir?
Bir kere öyle her önüne gelen “Ben homeopatım!” diyemez. Hekimlik şart! Meraklısına; dişçilerle veterinerler de kendi alanlarında homeopatiyi kullanabiliyorlarmış.
1- Nasıl daha hoşgörülü olabiliriz?
- Rıza Hoca “Birbirimizi sevmeli, hoşgörülü ve affedici olmalıyız” diyor, örnek olarak da Hz. Muhammet’i gösteriyor. Hoşgörü için Hz. Muhammet’in hayatını okumamızı tavsiye ediyor.
- Serhat’a göre temel sorun güven eksikliği. ‘Türkiye’de ve dünyada vatandaşlık’ raporuna göre 41 ülke arasında başkalarına en az güvenenler Türkiye’de yaşıyor. Hal böyle olunca sanal dünyaya sürükleniyoruz. Yemekler komşuyla değil Instagram’da paylaşılıyor, düğünler gösteriş için yapılıyor. Herkes ‘kocişinin bir tanesi... eşinin prensi... sevgilisinin aşkısı...’ Ne kadar like, o kadar mutluluk!
2- Toplumda şiddete maruz kalanlara karşı biz ne yapabiliriz?
1- Her eski eşya antika mıdır?
Değil. Bir şey, antika olabilmek için en az 100 yılı devirmeli. Bir de işin sanatsal boyutu var. Eserin sanatsal boyutu ne kadar yüksekse ileride antika olma ihtimali o kadar fazla.
2- Bir felsefesi var mı?
Elbette. Sanatçıların; yaradılışı, oluşumu, insanı, doğayı, hayvanları sorgulayarak ortaya çıkardıkları tüm eserler antikanın felsefesini oluşturuyor.
3- Antika sahibi olmak için çok mu zengin olmak gerek?
Böyle bir kural yok. Tamamen antika olmasa bile eski bir gramofon, bir pikap ya da küçük bir obje... Artık bütçenize, zevkinize uygun ne varsa toplayabilirsiniz.
Bir kere tesis İzmir’in en huzur, en yeşil köşesinde Narlıdere’de, 14 dönümlük arazide. Mandalina ağaçları, erik ağaçları, bir yanda Pony’ler, bir yanda şahane atlar... Şehrin kalbinde pastoral ama bir o kadar da şık ve butik bir cennet.
Atlar Hollandalı, diğer tüm ekipmanlar da Almanya’dan. Hani hep fevkaladenin fevkinde atlar İngilizdir, Arap’tır diye biliriz ya; işte öyle değilmiş. Öğrendim ki; bu işin en iyileri Hollandalı atlarmış.
Atlar on numara beş yıldız güvende ve konforda! Diyelim ki; pansiyonersiniz yani atınızı tesise bıraktınız. Gönlünüz rahat olsun, 7 gün 24 saat BBG evi hesabı atlarınızı güvenlik kameralarından gözetleyebilirsiniz.
Dresaj atları için havuz var, atlar için solaryum bile var. Atların günlük yürüyüşlerini yaptıkları walker var, uluslararası standartlarda açık ve kapalı manej’ler var. Gece de saat 21.00’e kadar ata binebilirsiniz.
Çiçekköy, Çiçekliköy! Madem çiçekle, festivalle çıktık yola, işte size baharda en çiçek rota: Şehrin kalbinde, küçük, butik, tatlı mı tatlı bir köy. Köy güzel, insanı güzel, mis gibi çayır çimen. Hele şimdi tam mevsimi. Koşun ağaçlara, koşun çiçeklere... Daha olmadı atlara... O da kesmezse ATV’lerle safariye. Baktınız temiz hava iştah açtı, doğru mangala.
Kazdağları güzeli Yeşilyurt... Kazdağları’nın eteklerinde bir yanında yeşil, bir yanında mavi... Deniz kıyısından uzaklığı sadece birkaç kilometre. Köyün evleri de başka bir hikâye. Baharda badem ağaçları, mis gibi çiçek kokuları, şifalı Ege otları... Siz de benim gibi doğa sevdalısıysanız Yeşilyurt Köyü kafa dinlemek, dertleri doğaya, yeşile atmak, baharı Ege havasıyla kutlamak için müthiş bir rota!
Dağ lalesi, Seyir Terası, Ağlayan Kaya’sı ile bahar harikası Spil... Manisa’nın maceracı, adrenalin çocuğu, ünlü Tarzan’ın memleketi. Püfür püfür dağ havası, çiçeği, böceği, doğası... Kuşbakışı Manisa manzarası, Körfez, Yunt Dağları... Günübirlik olsun derseniz maaile pikniğe koşun.
Baharda doğa yürüyüşü ve trekking... Doğa ve spor tutkunları mevsim yaz olmadan, sıcaklar bastırmadan doğru Marmaris’e! Marmaris Milli Parkı Türkiye’nin en popülerlerinden. Özellikle doğa yürüyüşü ve trekking için ideal. Söğüt Köyü, şahane Yunan adaları manzarası... Marmaris-İçmeler arası kanyonlar, antik kentler... Deniz sizi kandırmasın, bahar, çiçek ve adrenalin sizinle olsun. Dönüş yolunda da eller kollar meşhur Marmaris ballarıyla dolsun.
Tadım atölyelerinin mönüsünde ne var?
Fransa, Belçika, Hollanda, Fas, Letonya... Dünyaca ünlü şefler festivalin ve enginarın kalbinde buluşacak! Bugünün mönüsü: Cevizli susam, kaju soslu Napoleon usulü enginar ve sarı pancar, enginarlı karnıyarık, enginarlı salata, Hollandez soslu enginar, Fas usulü mor enginar... Yarının mönüsü: Ançüezli vinegret sos eşliğinde Urla sakız enginarı, enginar çorbası, panelenmiş yeşil kuşkonmaz eşliğinde ceviz tartar, enginarlı kiş, enginarlı büzgü börek, enginar kroket... Daha sayayım mı?
Mutfak sohbetlerinde kimler var?
Mutfak sihirbazlarının lezzet sırlarını öğrenmeye hazır mısınız? Dünyaca ünlü şefler Karim Ben Baba, Rolan Theimer, Joseph Viola, Barış Torcu, Yunus Emre Akkor ve Semen Öner Tamirhane Binası’nda sizi bekliyor.
'İzmir Bike Party’, sponsorsuz, desteksiz, sivil hareket. İzmirli bisiklet blog yazarı Pınar Pinzuti’nin başının altından çıktı. İyi ki de çıktı! Pinzuti’yi Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’ndan tanıyoruz aslında. Turun organizatörlerinden. Ama bu parti başka parti! 7’den 70’e herkes davetli. En çok da çocuklar ve her daim çocuk olanlar... Partiye 4 binin üzerinde katılım bekleniyor. Üstelik sadece İzmir’den değil! İstanbul, Ankara, Marmaris...
* Ne zaman, nerede?
Parti, bugün saat 14.00’te İzmir Saat Kulesi’nin önünde başlayacak. Çok yavaş bir tempoyla Saat Kulesi’nden Kültür Park’a pedallanacak.
* Amacını söyle bana!