Aynur Tartan

İzmir’de festival üstüne festival

18 Kasım 2016
“İzmir’de festival yok, etkinlik yok! İzmir’de hareket yok!” Bunlar hep gıybet, bunlar hep şehir efsanesi. Aman diyeyim inanmayın! Dünyaca ünlü sanatçıları, orkestraları, bale topluluklarını İzmir’le buluşturan İzmir Festivali var, yeme de yanında yat Alaçatı Ot Festivali, yıllandıkça güzelleşen Caz Festivali var... Sürdürülebilir Yaşam Festivali başladı ki, kaçırmayın. Ve şimdi nur topu gibi ‘1 Festival İzmir’ geliyor.

Sürdürülebilir Yaşam Festivali dün başladı, bugün ve yarın da devam ediyor. Bu yıl 9’uncu yaşını kutlayan SYFF; İzmirlilerle Fransız Kültür Merkezi’nde kucaklaşıyor. Bu festivalin bir amacı var! Amaç; çevre sorunları hakkında halkı bilinçlendirmek. Ama öyle felaket senaryoları, korkutma, ürkütme yok! Son derece akılcı çözümler ve çözüm arayışları var. Gezegenin geleceğini masaya yatırmak isteyenler film gösterimlerini, sohbetleri, mini müzik dinletilerini kaçırmayın derim. Kafayı açmak iyidir!

İzmir’in ilk video festivali ‘Impact Videofest’te son haftalara girdik! Son gün 30 Kasım. Ev sahibi tabii ki Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi. Merkezin 5 galerisi siyah kadife perdelere büründü. Performans videolarının hepsi birbirinden ilgi çekici. Festivalde amaç çok! Türkiye’de henüz gelişim aşamasındaki ‘video sanatı’ için yeni mecralar, yeni tartışma alanları yaratmak. Çiçeği burnunda video sanatçıları için yeni sahalar açmak. Ve tabii ki küresel video festivalleri arasına girmek.

MANDEKAN CUBANO VE RİCHARD BONA İLE YAPILACAK

Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin ev sahipliğinde başlayacak ‘1 Festival İzmir’ için şöyle diyebiliriz: İzmir bu kadar ünlü yerli ve yabancı sanatçıyı bir arada görmemişti! 28 Kasım’da başlayacak festival, 3 Aralık’ta sona erecek. Açılış, büyük salonda saat 20.00’de.  Festivalin sürprizlerinden biri Kenan Doğulu. Yapımcılığını Blue in Green grubunun sırtladığı, müzik direktörlüğünü Furio di Castri ve Giampaolo Casati’nin ele aldığı konserde bambaşka bir Kenan Doğulu göreceğiz. Artık festival heyecanı mı Kenan Doğulu sevgisi mi bilinmez, bilet satışları tavan. Biletler satışta ve tükenmek üzere... Biraz acele etmekte fayda var.

UNESCO Müzik Ödüllü Âlim Qasimov da festivalde! Bitmedi! Büyük ustaya Camera İzmir Orkestrası da eşlik edecek. Kapanış sahnesi Kerem Görsev ve quartet’inin. Görsev’e kontrbasta Kağan Yıldız, davulda Ferit Odman eşlik edecek. Bu trio başka trio dostlar.

Yazının Devamını Oku

10 adımda hayat temizliği

4 Kasım 2016
Bahar temizliği sadece ilkbaharda yapılır sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz. Çünkü bunun bir de sonbaharı, kışı var. Haydi, o zaman zihinlere su, düşüncelere bez! Daha organik bir hayat için hayatımızdaki zararlıları temizliyoruz. Onlar kim mi? 

İlgi delileri: Sahi poh poh perisi olmaktan sıkılmadınız mı? “Çok güzelsin! Çok yakışıklısın! Çok harikasın! On numarasın!” Böyle insanlar kısa vadede tamam ama uzun vadede çekilmez olurlar. Sevilmediler mi, beğenilmediler mi, ortamda ilgi bulamadılar mı gelir size sardırırlar. İstekleri hiç bitmez! Sevgi isterler, üstünüzde ne var ne yok isterler, yeni bir kot mu aldınız gözleri kalır, onu da isterler, en nihayetinde hayatınızı isterler. İlk bez vuracağınız tipler bunlar olsun.

 

Zeytinyağı tipler: Ne olursa olsun her daim üste çıkıp kendini haklı çıkaranlar! İstediğiniz kadar haklı olun, elinizde whatsapp konuşması olsun, ses kaydı olsun, yazı olsun, imza olsun ne olursa olsun bunlar ne yapar eder, yine kendilerini haklı çıkarırlar. Olan size olur, enerjinize, nefesine olur. Değer mi? Temizlikte hop kapı dışarı.

 

Lojistikler: Sürekli ondan ona laf taşıyanlar. Siz daha cümlenin sonunu getirmeden sağır sultana bile yetiştirirler. Yüzüne vursanız da utanmazlar çünkü onlar bu lojistik halden beslenirler. Laf taşımazlarsa hastalanıp yataklara düşerler. Kısacası fevkalade zararlılardır. On numara ortalık karıştırırlar, daldan dala laf taşırlar. Ha, “Kulağına gitsin!” dediğiniz şeyler varsa o ayrı. Ama onun da garantisi yok. Onun kulağı, bunun kulağı derken yine sizi rezil ederler.

 

Ama’cılar: Yalanları ve bahaneleri hep raftadır. Önce anlaşalım, yalanın beyazı, pembesi yok! Kısa vadede günü kurtarsa da uzun vadede hastalık. Tanıştırayım mitomani; bir çeşit dürtü kontrol bozukluğu. Bırakın onların ayarları bozulsun, sizin ayarlara bir şey olmasın. “Aman onun ki beyaz yalan, pembe yalan!” deyip geçmeyin, onların hayatları yalan.

 

Yazının Devamını Oku

Bir ilişkinin 12 arketipli anatomisi

28 Ekim 2016
İlişkilerinizde aradığınızı bulamıyor, sağlıklı bir ilişki yürütmekte başarısız oluyor, eş seçimlerinizin altında yatan psikolojik sebepleri öğrenmek istiyorsanız, Metin Hara’nın hayat verdiği İnsana Güven Yaşam Merkezi’nde Hipno Terapi ve Regresyon Uzmanı Müzeyyen İşler ve Trusthuman Extreme Üyesi Alperen Canik ile ‘Bir İlişkinin Anatomisi’ Eğitimi başladı. Eğitimin her adımı şifalı ama ‘arketipler’ konusu benim özellikle ilgimi çekti. Siz hangi arketipsiniz, öğrenmek ister misiniz?

NEDİR?

 

Arketip; en temel haliyle kalıp, şablon demek. Bir ömür depoladığımız bilgiler, inançlar; biz farkında olmadan hayat görüşlerimizi meydana getiriyor. Tüm bu inançların istiflendiği yere psikoloji, bilinçaltı diyor. Bilinçaltımızda insanlar hakkında görüşlerimiz yatıyor. Bu görüşler,  psikolojinin kurucusu Carl G. Jung’un bahsettiği 12 temel insan arketipine göre gruplanıyor.

 

12 TİP VAR

 

Şakacı Vale, cesur Şövalye, otoriter Kral, vizyoner Büyücü, tutkulu Âşık, özgür ruhlu Asi, şefkatli İyileştirici, mükemmeliyetçi Yaratıcı, hep bir arayış içinde olan Kâşif, erdemli Bilge, alçakgönüllü Sıradan İnsan ve romantik Saf... Bağlanma korkusu olanlar hep ‘kâşif’ arketipler. Aman diyeyim!

 

Yazının Devamını Oku

Ekimde aşk başkadır... Hele de Çeşme’de!

21 Ekim 2016
Çeşme’nin balık güzeli Dalyan, Aşk Festivali’ne ev sahipliği yapıyor! Bugün başlayan (22–23 Ekim) ve bu yıl pastadaki ikinci mumunu üfleyen çiçeği burnunda festival yarın da devam edecek.

Siz Tinika ile Nezir Kaya’yı hiç duymuş muydunuz? Ne Romeo-Juliet’ten ilham alınmış, ne başka bir ülkeden devşirilmiş, ne de çok satan bir kitaptan uyarlanmış. Tinika ile Nezir Kaya; onlar bizden, içimizden, Ege’den...

 

Hikâyelerine gelince... Esas oğlanımız Nezir Kaya sağır ve dilsiz bir genç.  Esas kızımız Ege’nin karşı yakasından. Yunanistan’ın Sakız Adası’ndan. Adı Tinika... Güzelliği dillere destan... Nerede karşılaştıkları bilinmiyor ama bizim Nezir ilk görüşte âşık oluyor komşu kızına. Fakat Tinika Sakız’da yaşıyor... Başka bir ülkenin, başka bir hayatın çocuğu... Nezir deseniz bir garip oğlan. Mesafe çok, para yok, pasaport yok! Ama aşk var! Nezir denize meydan okumuş. Kayıklar yapmış, kayıklara uçurtmalardan yelkenler yapmış... En nihayetinde Sakız’a varmış, ama Tinika’ya değil polise ulaşmış. Casus sanmışlar... Dayak, işkence, hakaret... Başına gelmeyen kalmamış. Sonra bir tanıyan çıkmış da öyle bırakmışlar. Her şeye rağmen yılmamış bizim oğlan. Defalarca gitmiş Sakız’a, her seferinde de geri yollamışlar. Ta ki bir gün bir kazada hayata ve Tinika’ya veda edene kadar. Nezir öldükten sonra Tinika Çeşme’ye gelmiş, bir demet çiçek, bir anahtar, bir de kilit bırakmış. Çünkü Rum âdetlerine göre sevenler, sevdiklerine sevgilerini anlatmak için anahtar ve kilit verirlermiş.

 

Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç da bu aşktan ilham alarak ‘9 Durak 9 Deneyim’ projesinin kanatları altında, Türkiye’nin ilk Aşk Festivali’ne geçen yıl hayat verdi. Muhittin Bey; “Ağabey” dediği Nezir Kaya’yı, ailesini, akrabalarını tanıyor.

 

 

BİZ DE VARIZ!

Yazının Devamını Oku

Olten Filarmoni Orkestrası’nın sıradışı hikâyesi

7 Ekim 2016
Rüya gibi bir aile Oltenler. Herkes yata kata yatırım yaparken, onlar filarmoni orkestrası kurmuş.

 

Kim durup dururken bir filarmoni orkestrası kurar ki? İzmirli Olten ailesi kurmuş. “Nereden çıktı bu hayal” diyorum. Sebebi toplumdaki zarafet eksikliğiymiş. Üstelik Oltenler müzisyen bile değil. Ceyhan Olten elektrik, Fatma Olten endüstri mühendisi. İkisi de iyi birer klasik müzik dinleyicisi.


Sponsorları, destekçileri yok. Oltenler bu orkestraya hem maddi destek veriyor hem de zaman ve emek harcıyor. Dünyaca ünlü sanatçıları getirmek, salonları doldurmak büyük iş. Üç yıl içinde Fazıl Say’la Ayvalık’tan Bodrum ve Çeşme’ye, sonra da İzmir’e uzanan şahane bir turne yapmışlar. Derken İdil Biret, piyanist Gülsin Onay, Ferhan ve Ferzan Önder kardeşler, keman sanatçısı Charlie Siem, Anton Martynov, soprano Anne Rodier, günümüzün en ünlü viyolonsel sanatçılarından Nathalia Gutman...


Yazının Devamını Oku

Sonbahar kaçamağının adresi Foça

23 Eylül 2016
Tatil bitti diye üzülmeyin! Taş evler, dar sokaklar, güzel insanlar, balıkçılar, takalar... Eskisiyle, yenisiyle sonbaharda bizi Foça paklar.

 

 Bilirsiniz mevsim kış oldu mu öksüz kalır sayfiyeler. Ama Foça öyle mi? Her mevsim orta halli bir kalabalıktır ruhu ve bedeni. Bir kere ulaşım çok rahat. İster arabayla ister toplu taşımayla. Ama illaki yeni moda vapurlarla.

 

 Eskisi mi yenisi mi? Benim oyum Eski Foça’ya. Ama Yeni Foça’nın da hakkını yememek lazım! Rum evleri, taş evleri, insanı, mavi koyları harika.  

 

Denizi ‘huysuz ve tatlı’  ama yer yer yosunlu. Yine de güzel. Hele bu mevsim bir başka güzel.

 

Yazının Devamını Oku

Eylülde gel sevgilim...

16 Eylül 2016
Yazın vedası, sonbaharın selamı eylül. Sade, sakin ve telaşsız. Şiir gibi hüzünlü biraz. Ama en çok da şifalı. Çünkü bu ay iyileşme, iyi olma hali. Ben de notlar yazdım eylül hepimize şifa olsun diye...

1 “Bir gün aklına gelecek olursam / Bana şiir ısmarla, Eylül’ü konuşalım...” Madem şiirle başladık; o halde yolumuz, yolunuz şiir olsun. Mesela bu ay bir değişiklik yapın, sevdiğinize yemek, içki falan değil bir kıta şiir ısmarlayın. Cemal Süreya’dan, Turgut Uyar’dan, Edip Cansever’den, Nâzım Hikmet’ten, Attilâ İlhan’dan... Hatta bana kalırsa yazın. Utanmadan, sıkılmadan, üşenmeden. Akrostiş şiir bile bu ayda pek asortik olabilir.


2 Affedin-barışın-şükredin! Eylül ekime el vermeden temize çekin. Aşkları, ayrılıkları, hüzünleri, vedaları, en çok da geçmişi... Affedin! Çünkü affetmek en çok eylüle yakışır. Önce kendinizi, sonra diğerlerini. Barışın! Bedeninizle, ruhunuzla, fikrinizle, zikrinizle. Sizin gibi düşünmeyenle, sizin gibi düşlemeyenle. Eşinizle, dostunuzla, komşunuzla. Yakın-uzak fark etmez herkesle, her şeyle, dünyayla barışın, barışmaya çalışın. Ve şükredin! Şükretmek iyidir, arınmak gibidir. Ruha da bedene de iyi gelir!


3 Âşık olun! Sadece kasımda değil, eylülde de aşk başkadır. Bir kere yaz gibi gelip geçici değil, sere serpe değil, uçuş uçuş değil, ağustos gibi aylak değil! İşinde, gücünde, derlitoplu, düzenli, hazır ve hazırolda. Kısacası güzeldir eylül aşkları, eylülde âşık olmak da öyle.


4 Yaşasın düzen! Düzen demişken eylül eşittir fevkalade düzen! Yazın etrafa saçılan duygular, düşünceler hepsi rafa. Planlar, programlar, yeni projeler, hedefler yolda... Çocuklar, tak çantayı sırta, doğru okula. Özellikle anneler eylül oldu mu, bir harika!


Yazının Devamını Oku

Dudak dudağa, sarmaş dolaş yakalarsın yine de ‘Hayır!’ der, kabul etmez

10 Eylül 2016
Kafada yazdan kalma tilkiler, kuruntular, şüpheler. “Tatilden döndüm huyu suyu değişti! Aldatıyor mu? Aldatmıyor mu?” Durun! Hemen gömlek, pantolon, ceket cebine, cep telefonuna davranmayın! Demode takılmayın. Eski usul ‘out’, dedektiflik ‘in’! Detaylar Özel Dedektif Bilal Kartal’dan geliyor...

İzmir Dedektiflik kaç yıldır hayatımızda?

 

-22 yıldır bu işi yapıyorum. 90’lı yılların başında Amerika’da ve Avrupa’da dedektifliğin popülaritesini gördüm. Baktım pek çok şeyi hızlı, güvenilir, kanunlar çerçevesinde çözüyor; “Neden olmasın!” dedim. Bugün dünya dedektiflik sektörünün liderlerinden biriyiz diyebilirim.Dünyanın ve Türkiye’nin her yerine 7 gün 24 saat hizmette sınır tanımıyoruz!

 

Kaç kişi çalışıyor?

 

-Kemik kadro 20 kişi. Ama hizmetin, araştırmanın niteliğine göre sayı 100’ü buluyor. Hemen hemen herkes diplomalı.

 

Yazının Devamını Oku