Mevsim normallerinin üzerinde güzel şeyler
Deniz seçenekleri henüz çok fazla değil. Ancak bu “Deniz yoksa tatil de yok” anlamına gelmesin. Bilakis... Mevsim bahar. Bazı şeyler yaşandığı ana ve yere özeldir. Hele konu Türkiye ve mevsim de ilkbaharsa... Doğanın cömertliğinden ve Anadolu’ya ilişkin etkileyici gösterisinden bugünlerde yararlanmanın tam vakti. Siz de bahar bitmeden hem mevsimin hem de mevsimin getirdiklerinin tadını çıkarın.
YUNUSLAR BAHANE BOĞAZ ŞAHANE
Boğaz’da erguvanlar açtı. Ama bugünlerde Boğaz kıyısına gittiğinizde göreceğiniz tek güzellik bu değil. Erguvanların pembe renkleriyle güzelleştirdiği Boğaz’da tam da bugünlerde mavi sulara batıp çıkan yunusları izleyebilir, neşenize neşe katabilirsiniz. Yunus göçünün başladığı günlerdeyiz. Yunuslar balık sürülerini Boğaz’da karşılıyor. Özellikle sabahın erken saatlerinde Boğaz’ın Marmara çıkışında hem çayınızı, kahvenizi yudumlayıp hem de neşe kaynağı yunusları oynarken izleyebilirsiniz.
YOLDAKİ KUŞLARA EL SALLAYIN
Her yıl tam da bu zamanlarda Türkiye’nin kuzeyi ve güneyi boyunca on binlerce yıldır hiç aksamadan devam eden olağanüstü bir doğa olayı yaşanıyor: Kuş göçü... Avrupa’ya dağılmak üzere Kars ve Antakya’dan Anadolu’ya giren ve İstanbul semalarında birleşerek buradan Avrupa’ya geçen kuşları Karadeniz ve Akdeniz boyunca tüm illerde gözlemlemekle birlikte en yoğun oldukları İstanbul’da Sarıyer sırtlarında ve Çamlıca Tepesi’nde de izleyerek bu uzun göç yolculuğuna şahitlik edebilirsiniz. Afrika’dan yola çıkıp Avrupa’ya göz eden leyleklerden başka görebileceğiniz birçok kuş türü var. Küçük orman kartalı, şahin, atmaca, delice, küçük kartal, büyük orman kartalı, yılan kartalı, kara çaylak gibi kuşların yanı sıra birçok ötücü kuşu bu gözlem sırasında duyup görebilirsiniz.
LALE KIZILINA BOYALI TOPRAKLAR
Hani “Ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken” diye listeler yapılır ya... Eğer öyle bir listeniz varsa ya da olacaksa en tepelere mutlaka yazın: “Nisan sonu-mayıs başında Muş’a gidilecek ve göz alabildiğine uzanan doğal lalelerden oluşan kızıl okyanusun rüzgârda dalgalanması izlenecek”.Muş sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasında Türkiye’de sonlarda yer alıyor. Bunun bir diğer anlamı ise bu ilimizin henüz betona ve asfalta teslim olmadığı, doğal alanlarını büyük ölçüde koruduğu. Nimeti ise doğada uçsuz bucaksız uzanan laleler. İlkbaharda nisan sonu ile mayıs başlarında çiçek açan lale denizinin 15 gün gibi kısa bir ömrü olsa da bu dönem içerisinde nefesleri kesecek güzellikte bir manzara oluşuyor. İlki 2000 yılında Korkut ilçesinde düzenlenen ‘Lale Festivali’nin her yıl 29-30 Nisan tarihlerinde yapıldığı da aklınızda bulunsun. Ayrıca Muş’a kadar gitmişken Muş köftesi, corti aşı ve keşkek’i tatmadan, Muş Kale Parkı, Esenlik Camii, Ulu Cami, Yıldızlı, Murat Paşa Köprüsü, Çengilli Kilisesi, Arak Manastırı’nı görmeden dönmeyin.
EN GÜZEL GÜNBATIMINI KAÇIRMAYIN (İsmail Şahinbaş)
İznik Gölü’nün her tarafı dağlarla çevrili olmasına karşın, batıda çok küçük bir aralık bulunuyor. O aralık Karsak Boğazı. Boğaz ‘Katırlı’ ve ‘Samanlı Dağları’nın birbirine en çok yaklaştığı konumda yer alıyor.
İznik Gölü’nde güneş dağların arasında Karsak Boğazı’ndan gölün üzerine düşerek batıyor. Bu da İznik Gölü’nde dünya göllerinde ender görülen bir doğa olayının yaşanmasına neden oluyor. Güneş suya değdiği an suyun içerisinde dağılıyor. Sonucunda ise inanılmaz büyüleyici bir günbatımı var.
Gölde büyülü gündoğumları ve günbatımları yaşanıyor. İznik Gölü’nde en etkileyici gün doğumlarını görmenin adresi Orhangazi’de bulunuyor. Gündoğumunu ve gölün tamamını görebilmek için Gürle Dağı’na çıkmak gerekiyor. Özellikle Bayraktepe olarak isimlendirilen bölgeden, gölün üzerine düşen gün ışığı ile birlikte, Gemlik Körfezi’ni de kuşbakışı görmek mümkün. İznik ilçesi sınırlarının her yerinden gözlemlenebilen günbatımı ise özellikle Abdulvahap Hazretleri Türbesi’nin bulunduğu tepe, İznik Limanı’nda deniz fenerinin önü, Kayıkhane bölgesi, Çakırca ve Boyalıca kasabaları, Göllüce gibi farklı noktalarda keyifle izlenebilir.
ORKİDE FOTOĞRAFI İÇİN BAFA... (Faruk Akbaş)
Tarih ve doğa meraklıları için en uygun bahar rotalarından biri. Bafa Gölü kıyısında bulunan Kapıkırı Köyü, özellikle bu mevsimde botanikçilerin uğrak yeri. Orkide deyince, kilometrelerce uzaklıktan sadece bu eşsiz florayı görmek için gelenlerin sayısı hiç de az değil. Köye geldiğinizde orkidelerin izini süren, fotoğraflayan ve gördükleri bu mucizevi güzellikten etkilenmiş gülümseyen yüzlere rastlamak mümkün. Tüm yeryüzüne yayılmış en büyük bitki topluluklarından biri olan orkidelerin ülkemizdeki tür sayısı yaklaşık 170 civarında. Bu eşşiz güzelliğe Yediler Manastırı rotasında, zeytin ağaçlarının ve kayalıkların arasında güzel bir doğa yürüyüşü esnasında rastlamanız mümkün. Nadide çiçekler arasında bulunan orkidelerin izini sürenlerdenseniz işte size önerimiz: Heraklia Kapıkırı Köyü göl kıyısında salaş ve sevimli bir restoran var. Kaya Restaurant’ın işletmeciliğini yürüten
Güray Çakır’ı bulun size bu konuda rehberlik etmeye hazır. Güray Çakır 0542 723 42 14.
TOPRAKTA ÇALIŞIN RAHATLAYIN (Fotoğraf: www.bizevdeyokuz.com)
TATUTA... Anlamı ‘Tarım, Turizm, Takas Ağı’. Eğer kış boyunca ülkenin siyasi ikliminden de kaynaklı olarak “Çok elektrik yüklendim” diye düşünüyorsanız tüm bu elektriği TATUTA çiftliklerinde tarlada, bağda, bahçede topraklamanın tam zamanı. İlkbaharla birlikte tarla, bahçe ve çiftliklerde işler yoğunlaştı. Kiminde ekim, kiminde ekim hazırlıkları var. Kırsalda yaşayanların kol gücüne, şehirde yaşayanların ise kırsal yaşamın stresten uzak huzuruna ihtiyacı var. TATUTA çiftliklerinin temel hedeflerinden biri de tam da bu bağı kurmak. Türkiye geneline dağılmış 100’e yakın çiftlik bulunuyor. ‘tatuta.org’ adresinden hangi çiftliklerin ne zaman misafir kabul ettiğini ve misafirlerden ne tür işler yapmalarının beklendiğini öğrenebilir, ilgili çiftlikle iletişime geçebilirsiniz.
BAHARIN ŞİFA KAYNAĞI (İsmail Sarı)
Doğanın uyanışının müjdecisi olan kuşkonmazın hasat zamanı Sakarya Nehri vadisinin eşsiz coğrafyası Laçin’de Türkiye’nin en büyük kuşkonmaz tarlalarında hasat edip, birbirinden özel kuşkonmazlı lezzetler tadabilirsiniz.
Laçin, Eskişehir’e 50 kilometre uzaklıkta küçük bir belde. Mesire yerleri dışında doğa yürüyüşü yapmak için bölgede çok güzel parkurlar var. Şu sıralar tam da tabiatın en güzel renklerinin “merhaba” dediği zaman. Bir tarafta mor ve yeşilin harmanlandığı kuşkonmaz tarlaları, diğer tarafta Sakarya Nehri’nin gürül gürül akan mavi suları...Üretici Arman Badur’un sahibi olduğu Nomad Tarımcılık’ın tarlalarında eldiveninizi takın ve hasada başlayın. Nomad, Türkiye’deki en büyük hasadı yapan firma. Üstelik bunun için bir bedel ödemenize de gerek yok.
Avrupa’da ‘kralların yemeği’ olarak anılan ‘Asparagus Officinalis’ yani ‘kuşkonmaz’, folik asit, vitamin içeriği ve afrodizyak özelliğiyle sıkça adından bahsettiren bir bitki. Antikçağlar’dan beri insanlar tarafından bilinen ve tüketilen değerli bir besin. Avronyez, sarmaşık, ayrelli, kedirgen, tilkişen gibi Anadolu’da yöresine göre farklı adlar taşıyor.
ABANT’TA KARDELEN ZAMANI (Mehmet Tokcan)
Baharla birlikte doğa yeniden uyanıyor. Doğanın yeniden uyanışına tanıklık etmek için Abant Dağları’ndan daha iyisi olamaz. Çiğdemler (Crocus), kardelenler (Galanthus), arapsümbülleri (Muscari), akyıldızlar (Ornithogalum), altınyıldızı (Gagea) ve yoğurt çiçekleri (Primula) şimdi çiçek açmış durumda.Kışın bembeyaz karla kaplı toprağın üzeri şimdi renk renk bu çiçeklerle baharı yeniden müjdeliyor. Kimi endemik, kimi daha geniş bir yayılış alanına sahip... Tanımak ve birbirinden ayırt etmek biraz bilgi gerektiriyor. Yakından görmek ve fotoğraflamanın tadı ayrı bir güzel...
Abant’ı şimdi ziyaret ettiğinizde ve piknik alanlarından sadece 50 metre uzaklaştığınızda çoğu soğanlı bu bitkileri de görmeye başlayabilirsiniz. Ülkemizin biyolojik çeşitliliğinde önemli yeri olan bu bitkilere zarar vermeden onları yerinde korumanın hepimizin görevi olduğunu da aklınızdan çıkarmayın.