isari@hurriyet.com.tr

Haber Giriş: 01 Eylül 2017 - 08:00 | 20 Aralık 2017 - 01:36

Dünyayı pembe saçlarıyla gezen ‘tatil delileri’

Dilek Uncuoğlu Can (38) insan kaynakları uzmanı. Ulaş Can (35) ise işten ayrılana kadar bir kredi finans kuruluşunda orta düzey yöneticiydi. Can çiftinin meslekleri dışında oldukça eğlenceli bir hayatları var. Dilek’i ‘kızıl saçlı marjinal Dilek’ hatırlayacaksınız, 2001’deki BBG yarışmasına katılmıştı. Ulaş ise İzmir barlarında sahne alan albüm çalışmaları olan bir müzisyen. İkilinin ortak noktası seyahat… Ya yıllık izinlerde ya da hafta sonlarında dünyayı geziyorlar. Özellikle Ulaş hiç uçağa bile binmemişken, son altı yılda üç kıtada 100’den fazla şehri gördü. İkili bugüne kadar 42 ülke gezdi ve sayısız anı biriktirdi.

Dilek Uncuoğlu Can (38) insan kaynakları uzmanı. Ulaş Can (35) ise işten ayrılana kadar bir kredi finans kuruluşunda orta düzey yöneticiydi. Can çiftinin meslekleri dışında oldukça eğlenceli bir hayatları var. Dilek’i ‘kızıl saçlı marjinal Dilek’ hatırlayacaksınız, 2001’deki BBG yarışmasına katılmıştı.

Ulaş ise İzmir barlarında sahne alan albüm çalışmaları olan bir müzisyen. İkilinin ortak noktası seyahat… Ya yıllık izinlerde ya da hafta sonlarında dünyayı geziyorlar. Özellikle Ulaş hiç uçağa bile binmemişken, son altı yılda üç kıtada 100’den fazla şehri gördü. İkili bugüne kadar 42 ülke gezdi ve sayısız anı biriktirdi

Blog’unuzun adı ‘Tatil Delileri’… Sanırım seyahat, hayatınızda bir bölümü değil tamamını kaplıyor, doğru mu?
Dilek: Kesinlikle… Biz kendimizi, yeni yerler görmek için yanıp tutuşan, sekiz buçuk yıllık evli, gezgin ve saç renklerimizden de tahmin edebileceğiniz üzere renkli bir çift olarak tanımlıyoruz.

Pembeye olan bu merak da çok ilginç…
Dilek: Hayatımızda renk olması hoşumuza gidiyor. Enerjimiz artıyor ve kendimizi daha şahane hissediyoruz.

Pembe ise son yıllarda tahtını kimselere kaptırmadı. Özellikle benim kıyafetlerimden ayakkabılara kadar her şey pembeye döndü. Dünyayı da pembe saçla gezip duruyoruz.

Nasıl tanımlarsınız seyahate olan tutkunuzu?
Ulaş: Bir çeşit virüs gibi. Eğer size bulaşmadıysa herhangi bir ihtiyaç duymayabiliyorsunuz. Bundan yedi yıl önce uçağa bile binmemişken, son altı yılda üç kıtada 100’den fazla şehir görme şansı yakaladım.

Çalışırken her ikimizin de izinlerini ayarlayıp zaman zaman hafta sonları bile uygun bilet bularak bir yerlere gitme azmimiz, bizi kendi çapımızda arsız birer gezgin haline getirdi.

Seyahat bizim hayatımızda birbirimizden sonraki en önemli şey.

Birlikte seyahat etmeye ne zaman karar verdiniz ve ilk nereye gittiniz?
Dilek: 2011’de İtalya’ya gittik. Ulaş’ın ilk yurt dışı tecrübesiydi…

Üniversitede İtalyancaya merak salmış ve katıldığım kurslarla derdimi anlatacak kıvama da gelmiştim. Aradan geçen yıllar İtalya’ya ve diline olan ilgimi azaltmamış ki, ilk rotamız da burası oldu.

İlk kez yurt dışına çıktınız neler hissettiniz?
Ulaş: Çok heyecanlıydım. O zamanlar bugüne göre çok daha az kaynak vardı ve korkuyordum.

Hiç haberim yokken Dilek’in çatır çatır İtalyanca konuştuğunu Roma’da bir takside öğrenince eşimden bile şüphelenir oldum “Ajan mı bu? Nasıl bir kumpasa geldim ben” diye.

İlk gün paranoyak bir biçimde takılırken sonra gördüm ki, tüm endişelerim yersizmiş. Zaten o seyahatten döner dönmez birkaç hafta içinde kendi planımızı yapıp Viyana’ya gitmiştik. Sonrada birlikte 42 ülke gezdik.

Nasıldı İtalya?
Ulaş: Tek kelimeyle harika! Hatta gidecek olanlara birkaç öneride bulunabilirim.

İlk kez gidecekler için Roma’da Trastevere gecelerini, Milano Navigli’de dolaşıp Colonne di San Lorenzo’nun önünde içen yerel gençlerle tanışma fırsatını, Floransa’nın tarih kokan sokakları arasından geçip pizzalarını alarak Basilica di Santo Spirito’nun merdivenlerinde oturmayı ihmal etmemelerini şiddetle tavsiye ediyorum.

Gezdiğiniz 42 ülke içinde en unutamadığınız anlar nelerdi?
Ulaş: Estonya’da sadece üyelerin alındığı bir şehir kulübüne sızdığımızı hiç unutamıyorum.

Macaristan’da yerel müzisyenlerle birlikte sahneye çıkmak, Tayland’ın adalarında altın rengi kumlar ve turkuaz deniz manzarası eşliğinde tropik kokteyller içmek, Sırbistan-Hırvatistan arası yaptığımız gece tren yolculuğunda sırt çantamızı çalmaya çalışan arkadaşla yaptığım çetin mücadele, Fransa’da Asyalı turist grubunun bizi saçlarımızdan dolayı ünlü sanıp ablukaya almaları gibi enteresan anılarımız var.

Yıllık izinler ya da hafta sonları mı seyahat ediyorsunuz?
Ulaş: Ben altı aydır çalışmıyorum. Dilek de sağ olsun bu dönemde izin sınırlarını epey zorladı.

Bayram tatillerinin hafta içine denk gelerek dokuz güne tamamlandığı yıllar favorimiz. Diğer resmi tatillerde de başından sonundan çekiştirilince manalı süreler elde edebiliyoruz.

Hafta sonlarını da tek başına ya da bir-iki günlük eklemeyle birer seyahat fırsatına çevirmek aslında çok kolay…

En son nereye gittiniz, neler yaptınız?
Ulaş: Mini bir Almanya, Fransa ve İtalya turu yaptık. 17 günde Düsseldorf, Köln, Strazburg, Obernai, Freiburg im Breisgau, Colmar, Heidelberg, Nürnberg, Bari, Lecce, Martina Franca, Alberobello, Matera, Napoli, Amalfi, Sorrento, Capri ve Roma’yı gezdik.

Her gün yolculuk, her gün yeni macera, sekiz farklı otelde konaklama, 14 tren, sekiz otobüs ve beş uçak yolculuğuyla hem çok yorulduk hem de aşırı eğlendik.