TÜRKİYE, Avrupa ile aynı kulvarda koşuyor. Avrupa Birliği ile baş başa geçen uykusuz gecenin sabahında masamın üzerinde ‘Tornano i Romani-Romalılar Geri Döndü’ diye kapak yapmış kuşe baskı renkli bir dergi duruyor.
Dergi Gaziantep’te basılmış, yerel Sabah Gazetesi’nin eki. Başlığın altında da ‘İki bin yıl önce Zeugma’da ekonomik ve kültürel zenginlik yaratan Romalılar, yeniden Gaziantep’te’ yazmakta.
Olay şu: Türkiye, AB ile müzakere koşullarını tartışırken İtalya Dış Ticaret Bakanı, 100 kişiden oluşan kalabalık bir İtalyan işadamı heyetiyle Gaziantep’te. Hedef, Gaziantep’te bir İtalyan Sanayi Bölgesi kurulması.
Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’ın ‘Hepimiz Bizans’ın çocuğuyuz’ sözleriyle başlayan tartışmasına buyurun buradan devam edelim; ama asıl mesele bu değil.
Aslı mesele, bugün artık Türkiye’nin Avrupa Birliği ile aynı kulvarda koşuyor olması. Müzakere açılıp açılmaması da bu durumu değiştirmiyor. Türkiye’nin Suriye ile komşu olan bir Güneydoğu şehrinde İtalyan Sanayi Bölgesi kurulmasını başka nasıl yorumlayabiliriz?
* * *
AB ile aynı kulvarda koşmakla ne kaybettik? Sadece kazandık. Sürekli olarak ciğerlerimizi açtık, her geçen gün daha fazla oksijen soluduk. Sanayicimiz, Avrupa ile rekabet eden kalitede ürünler yapmaya başladı. Bu sayede ihracatımız arttı. Demokrasideki eksiklikler giderildi. Hapishanelerimiz düzeldi. İnsan hakları şikáyetleri asgariye indi. Geceyarısı Ekspresi gibi iğrenç bir film yapmış olan yönetmen gelip Türklerden özür diledi ve bunu dünya duydu. Kadın haklarında yıllarca yapılmayanlar gerçekleşti. AB bize Türkiye’de kadınların yüzde 30’unun okuma yazma bilmediği gerçeğini bir kez daha hatırlattı. Bu ayıbı düzeltmek için harekete geçtik.
AB’ye üyelik projemiz bize hiçbir şey kaybettirmedi. Hatta Kıbrıs’ta barışı isteyen taraf olarak haklı duruma geçmemizde AB’nin rolü büyük. Avrupa Parlamentosu’nun üçte iki çoğunlukla Türkiye’yi AB üyesi olarak görmek istemesi ise bir mucize. Artık dünya, Türkiye’yi çok farklı algılıyor. Burada iyi şeyler olduğunun farkına vardılar. Dünya, Türkiye’yi tanıdı, neye benzeyip neye benzemediğimizi gördü.
* * *
AB’ye üyelik hedefi etrafında pek çok yeni yetenek kazandık. Örneğin, eskiden sadece Ermenilere ve Rumlara özgü bir iş olarak görüp küçümsediğimiz lobiciliği öğrendik. Avrupa Parlamentosu koridorlarını tanıdık.
AB de Türkiye’yi daha yakından tanıyarak çok şey kazandı. Binlerce yıldır ‘öteki’ diye görerek kendinden ayırdığı Türkiye’yi dışlamaktan vazgeçti.
AB’ye üyelik projemiz sayesinde bugün kendimize daha çok güvenen bir ulusuz. Doğru yoldayız. Bu yüzden de ‘Romalılar’ bizimle savaşmayı değil birlikte yaşamayı seçiyor.