İstiklal ve teknoloji

OKUMAYA başladığınız yazı, bugün Taksim Meydanı'nda yapılan ‘‘Ya istiklal, ya ölüm’’ temalı gençlik yürüyüşünün çağrıştırdıklarından yola çıkılarak yazıldı.

Önce bir soru: Küreselleşmeden anlaşılan şey sınırların kalkması ve yeryüzünün tek bir pazara dönüşmesi mi? Hemen sormak gerekiyor: Eğer öyle ise dünyamız neden hálá bir ittifaklar gezegeni?

Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu. Türkiye olarak bu üç kutuplu dünyanın neresindeyiz? En yakınımızdaki bölgesel ittifak Avrupa. Avrupa Birliği ‘‘kale’’ değilse bile sınırları var.

* * *

Birinci saptama: Avrupa Birliği tarzındaki bir bölgeselleşmenin bir noktadan itibaren küreselleşmeye tepki olduğunu söyleyebiliriz. Avrupa Birliği'ne neden katılmamız gerektiğini soranlara ‘‘Küreselleşmenin yıkıcı etkilerine karşı direnç sağlamak için’’ cevabını vermem bundan.

İkinci saptama: ‘‘Teknolojide geri kalmamak için AB'ye girmeliyiz.’’ Bu yazıda asıl değinmek istediğim de bu konu. Avrupa Birliği teknolojik işbirliği alanında şimdiden bize önemli kapılar açıyor. Üye olduğumuz zaman Avrupa Birliği'nin teknoloji programlarının tümünde yer alacak ve dünyanın birinci liginde oynayacağız. Bu, kendi başımıza ve dışa kapanarak yapabileceğimiz bir ilerleme değil.

Bugün genç arkadaşlarımız Taksim Meydanı'nda yürüyen ‘‘Ya istiklal, ya ölüm yürüyüşü’’ yapıyorlar. Korkarım onların kastettiği anlamda bir ‘‘istiklal’’ maalesef bugünün koşullarında ölüme sebebiyet verebilir. Bugün ülkeler, egemenliklerini kendi iradeleriyle birleştirerek daha büyük bir güç sahibi olmanın peşindeler.

* * *

Konuyu Avrupa Birliği'nin Çerçeve Programları'na getirmek istiyorum. Bugün Türkiye'de teknolojiyle uğraşan hemen herkesin ortak araştırma geliştirme çalışmalarını özendiren bu programlardan haberi var. Ancak medyamızda bir yanlış yapılıyor. Sürekli olarak bu programın parasal boyutu vurgulanıyor. Oysa, bir firmanın şu anda 6'ncısı uygulanan çerçeve programlarına başvururkenki beklentisi paradan çok daha değerli.

Firmalar bu sayede kendi başlarına geliştiremeyecekleri teknolojileri başka ülkelerden gelen ortaklarla birlikte geliştirmeyi, stratejik ortaklıklar kurmayı hedefliyorlar. Ülkemizdeki teknoloji firmalarının ve üniversitelerin bu tür açılımlar geliştirmeye kuşkusuz büyük ihtiyaçları var.

Üniversitelerimiz de AB ile işbirliğinde aktif. Örneğin Işık Üniversitesi'nin rektörü Prof. Sıddık Yarman, AB projelerine katılarak okulunu bilgi toplumu için bir e-Avrupa merkezine dönüştürmüş.

Bu kısacık yazının özeti: ‘‘Ya teknoloji, ya ölüm’’dür.
Yazarın Tüm Yazıları