BUGÜN bağımsız olan Kosova’yı ilk kez 1986’da gördüm. Kosova o zaman eski Yugoslavya’ya bağlıydı.
24 yıl önce gazetecilik de farklıydı. Bir yerlere ille de davet edilmek gerekmezdi. Muhabir kendi işini yaratabilirdi. Kosova’ya iki kez İstanbul Aksaray’dan bindiğim otobüslerle gidip geldim. Şoför mahallinde sürekli çay demlenirdi. Yolcular “Biz eskiden bilmez idik Arnavut, konuşur idik Türkçe” derlerdi. Kosova Meydan Muharebesi’nin tarihi 1389. Murat Hüdavendigâr komutasındaki Osmanlı ordusu Sırpları yeniyor ama Miloş adlı bir Sırp, zafer sonrası savaş alanını gezen Hüdavendigâr’ı öldürüyor. Hüdavendigâr Farsçada hükümdar demek. Murat’ın iç organları Kosova ovasına gömülüp bir türbe yapılıyor. İç organlarını gömmek göçebelikten kalma bir âdet. Kosova sancağı, üzerinde fetih suresiyle bugün Askeri Müze’de. O savaştan 600 sene sonra 1986’nın bir kış ayazında kilometrelerce çamura bata çıka gidip ıssız bir ovanın ortasında terk edilmiş o bakımsız türbeyi ziyaret ettim. İçeri girmek mümkün değildi, bekçi bile yoktu. Sanki Osmanlı bu topraklardan çekildikten sonra hiç dokunulmamıştı türbeye, kilit paslıydı, her şey dökülüyordu. Hüdavendigâr orada yapayalnızdı. 900 yıllık Avrupa geçmişimizin en simge yüklü noktalarından birinde tanık olduğum bu perişanlık karşısında gözyaşlarıma mani olamamıştım. Üstelik cebimde İlhan Bardakçı’nın oğlu Murat’a imzaladığı “Bir İmparatorluğun Yağması: Balkan Bozgunu” kitabı vardı. Balkan faciasının içine girince beni zaten hafakanlar basmıştı. ¡ ¡ ¡ 80’li yılların Kosova’sı patlamaya hazır bir bombaydı. Sırplar, Arnavutluk’la birleşecekler korkusuyla Kosovalı Müslüman Arnavutları inim inim inletiyorlardı. Hapishaneler doluydu. 10 küsur yıl sonra Bosna’nın ardından 1098-99’da Kosova faciası yaşandı. Kosova Arnavutları Çanakkale Savaşı’na katıldılar. “Çanakkale içinde vurdular beni/Ölmeden mezara koydular beni” türküsünün zamanında Arnavutça da söylendiğini hatırlamak gerekir. Mehmet Âkif’in babası da Kosova’nın İpek şehrinden, şimdilerde oraya Peç diyorlar. Bugün artık Kosova yaralarını sardı. Hüdavendigâr türbesi restore edildi. Yakında Kosova Avrupa Birliği’ne üye olabilir. O zaman AB topraklarında türbesi olan Osmanlı padişahlarının sayısı ikiye çıkacak. Diğeri Macaristan’ın Zigetvar şehrindeki Kanuni türbesidir. Sırplar Kosova’nın AB üyeliğine karşı çıkıyorlar. “Önce biz üye olacağız” demekteler. AB Kıbrıs’ta yaptığı hatayı tekrarlar, önce Sırpları alırsa Belgrad hiçbir zaman Kosova’yı AB’ye sokmaz. Aynen Kıbrıslı Rumların bugün Türklere yaptığını yapar. AB bile bile faka basar mı? Basarsa, bu tutum AB’de Müslüman ülke istenmiyor diye yorumlanacaktır. Kosova’nın genç başbakanı Hashim Thaçi’nin dün İstanbul’da basına verdiği kahvaltıya bu düşüncelerle gittim. İçinde pek çok etnik grubu barındıran Kosova’nın işi zor. Türkiye’nin abilik rolünü fark etmiş olmalı ki, Erdoğan için “O benim abim” diyor. Yakın havzamız olan Balkanlar’daki Müslüman toplulukları için abiliğimiz giderek daha fazla anlam kazanıyor. Türkiye elindeki güçlü Balkan kartını Atatürk’ün Balkan Paktı girişiminden bu yana ilk kez bu kadar iyi oynuyor. Kosova ovasının orta yerindeki Hüdavendigâr türbesi bize bu hakkı veriyor.