BEŞ yaşıma gelene kadar evimizin antresinde ahşap, küçük bir guguklu saat vardı.
Çocukluk günlerimi zihnimde yeniden canlandırırken minicik bir pencereden çıkan kuşun saat başı guguk deyişi kuşkusuz bu yüzden. Gelgelelim kendi evim ve çocuğum olunca hane halkının itirazları, hatta bu isteğimle ilgili beni içerleten alayları yüzünden uzun süre guguklu saatim olamadı. Sonunda bir gün canıma tak etti ve tavizkár olmaktan vazgeçip şipşirin bir guguklu saati duvarımıza asmayı başardım.
Hane halkı bu sefer de saatin guguk sesini pek beğendi. Kulağa hoş geliyormuş! Şimdi her guguk sesi bana hayatta isteklerimizi ertelememek gerektiğini söylüyor.
* * *
Bu arada guguklu saatimiz sürekli muziplikler yapmaya başladı. Televizyonda bir bakan "Ekonomik kriz yoktur" diyor, bizim hınzır kuş kafasını uzatıyor:
"Guguk!"
Oğluma "Biz çocukken ödevlerimizi okuldan gelir gelmez bitirirdik" demeye yelteniyorum, edepsiz kuş tepemde, "Guguk, guguk!".
Hele seçim gecesi, sürekli guguk guguk guguk.
İstanbul vergi rekortmeni açıklanmayacakmış, guguk...
* * *
Arkadaşım Kerem Çalışkan son günlerde Refik Halit Karay’a taktı. Nihayet pes edip lise yıllarımda okuyup çoktan unuttuğum yazarın kitaplarını yeniden aldım. İlk önce "Guguklu Saat" adlı kitabını okudum. Anladım ki eskiden okunan hiçbir şey unutulmuyor, bir şekilde bilinçaltına yerleşiyor. Öte yandan da sadece "Zabıta Haberleri" öyküsü bile gazete okumaya zevk katmaya yetiyor.
"Bir Guguklu Saat’in Azizliği" adlı hikáyesinde Refik Halit Karay bir çay davetine katılır. Hülya álemine dalmışken başının üzerinde bir hırıltı kopar ve garip bir yaratık birbiri üstüne altı kez guguk guguk diye haykırır. Nedense bu guguklar şu ikiyüzlü dünyada yazara pek anlamlı görünür. Guguklu saat davetlileri o derece münasip yerlerde susturmaktadır ki yazar neredeyse onun bir ruh ve zekáya sahip olduğunu bile inanmaya başlar.
Örneğin yüksek sesle ve azametle işlerinin iyi gittiğini anlatan müflis bir savaş zengini konuşurken kuş yuvasından çıkıp guguk diye haykırır. Ya da sigorta parası için yalısını kasten yaktığı bilinen ve artık yakacak evi de kalmayan bir hanımefendi, "Geçen kışı Nis’te geçirdik, bu sene Mısır’a gidelim diyorum beye, ama inatçı adam razı olmuyor, yine Nis’te villa tutacakmış" demekte iken tahammülsüz kuş kutusundan fırlayıp yine guguk diye can ve gönülden bağırıyor. Bir şair beş bin basılıp tükenen kitabının 10 bin basılmazsa ikinci baskısının yapılmasına rıza göstermediğini söylüyor, kuş üstadın burnuna doğru atılıp guguk diyor. Bir büyük kişinin "Bendeniz iktidarda bulunsaydım yalnız dört kanunla milleti tehlikeden kurtarırdım" diye sürdürdüğü nutkunu artık tahammül ve metanetini kaybeden kuş tiz ve alaycı bir sesle tamamlıyor: Guguk guguk guguk...
Refik Halit Karay modern Türk edebiyatında atlanmaması gereken bir isim. Dilinin güzelliğini ve taşlamalarının inceliğini başka yerde bulmak kolay değil.
* * *
Her eve, her ortama, her meclise bir guguklu saat gerek. Yoksa bile onu duyun, hatta yeri geldikçe ipini çekin ve kuşu öttürün.