AB mi, tampon olmak mı?

NİRJ Deva koyu esmer tenli bir İngiliz siyasetçi.

"Ne kadar İngiliz olduğumu görüyorsunuz, ama yine de seçmenlerim benim gibi Sri Lanka’da doğmuş köri yiyen bir mühendise Avrupa Birliği’ndeki çıkarlarını koruması için güvendiler" deyip devam ediyor:

"Ben bu halimle İngilizleri bana oy vermeye ikna edebildimse, bu salonun toplamını oluşturan ortak Türk aklı da Avrupalıları Türkiye’nin kendilerinin refah ve güvenliği açısından gerekli olduğuna inandırabilir."

* * *

Deva,
Avrupa Parlamentosu’nda muhafazakár kanatta üye. Türkiye’nin üyeliğini destekleyen Deva’yı Avrupa ile resmi bağımızı oluşturan Ankara Anlaşması’nin 45’inci yıldönümü için İKV tarafından düzenlenen toplantıda tanıdım. "Avrupalılar Türkiye’nin Avrupalı olmadığına ve yakın gelecekte AB üyesi olmaması gerektiğine inanıyorlar ama ülkenizin coğrafi ve stratejik konumunun da kendi kullanımlarına açık olmasını istiyorlar."

İngiliz siyasetçinin bu cümlesinin altını çizin...

Bu arada Türk-Yunan gaz hattı tamamlanıyor, Şahdeniz projesinden Batı’ya enerji köprüsü kuruluyor, Nabucco hattı ile Türk enerji koridoru batıya genişliyor. Gelecekte de Ortadoğu hattı için aynısı söz konusu olabilir. Irak için zaten Türkiye en optimum taşıma koridoru.

Deva diyor ki: "Türk devleti ve Türkiye’nin üyeliğini destekleyenler bundan böyle tamamen farklı yeni bir strateji izlemezlerse bütün bunlara rağmen daha çok beklersiniz. Sorunun ne olduğuna ilişkin Ankara’da yeni bir algı oluşması lazım."

Ve tarihten bir örnek: 1815 Viyana Kongresi, 1852 Paris Anlaşması ve nihayet 1. Dünya Savaşı... Bu parantezde Fransa, Avusturya ve İngiltere Osmanlı’yı zayıflattılar, onu Rusya’nın Baltık ve Akdeniz’e yayılmasını önleyen muhtaç ülke durumuna getirdiler.

Deva’nın uyarısı: "Türkiye AB üyesi olmaz ise Avrupa yine Türkiye’nin ekonomik ve coğrafi alanını isteyecek, enerji tedarikini korumak için Rusya ile pazarlık yapabilmenin karşılığında da Türkiye’ye çok az şey verecek..."

Türkiye zayıf bir tampon mu olacak yoksa güçlü bir ortak mı?

Türkiye kısa sürede AB’ye tam üye olmaz ise zayıf bir tampon ülke olacak, daha önce olduğu gibi...

Peki o zaman Türkiye ne yapmalı?

Deva’ya göre Türkiye’nin önündeki en büyük engel Avrupalı seçkinler veya siyasetçiler değil, Avrupa halkları. Türkiye bu ayrımı iyi anlamalı. Türkiye’nin seçkinleri Avrupa halklarına ulaşmak için ne yapıyor?

Cevabı "Hiçbir şey"...

Biliyoruz ki Avrupalının kafası Mustafa Kemal’i ıskaladı, Viyana kapılarında kaldı, hálá Yeniçeri korkusuyla besleniyor.

Deva’dan bir başka ilginç saptama: "Sorun milliyetle, dinle ilgili değil, sınıfsal. Hampshire’lı seçmenin Anadolu köylüsünün İngiltere kıyılarına çıkarma yapmasından korkuyor. 3 yılda 450 bin Polonyalı geldi bize ama 50 binden azı kaldı çünkü iş bulamadılar. Anadolu köylüsünün de Kent’te ya da Hamburg’da işsiz kalmaktan başka ne şansı olabileceğini kimse düşünmüyor. Benim seçmenimi Anadolu’dan işgalcilerin gelmeyeceğine ikna etmek benim değil sizin göreviniz...."

Dost acı söyler...
Yazarın Tüm Yazıları