Zeynep Atikkan: Peki Meclis nerede?

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

MÜNASEBETSİZ bir kamyon tesadüf sonucu ‘‘derinlerdeki pisliği’’ ortaya çıkartmasaydı, kimse Susurluk'u bilmeyecekti. Bilindi de ne oldu? Bir ay boyunca elektrikler yandı söndü.

Ve Susurluk kapandı. Kapatıldı.

Siyaset hiç oralı olmadı. İktidarın önemsememesi gerekiyordu.

Önemsemedi. Muhalefet bile olayın üzerine gidemedi. Bugün ‘‘temiz bir Türkiye isteyen’’ Silahlı Kuvvetler de ‘‘Susurluk’’ ile ‘‘büyük temizlik’’ arasındaki bağı görmezlikten geldi. Susurluk ‘‘devletin derin işiydi’’. Kapandı.

Şimdi sadece birkaç yazarın köşesine konu oluyor!

Türkiye'de, başta iş dünyası olmak üzere herkes çok fazla konuşuyor.

Ders veriyor, akıl hocalığı yapıyor ama bu ülke hiçbir ciddi sorunu kendi başına çözüme ulaştıramıyor. Çünkü önemli kurumların başındakiler görevlerini yapmıyor. O görevlerin gerektirdiği bağımsız davranışı sergileyemiyor.

* * *

Bugün mali sistemde olup bitenlerin her biri kendi çapında birer Susurluk. Ancak ‘‘her şeyi kapatalım’’ cephesinin zorlama ‘‘itidal’’ çabalarına rağmen cerahat durmuyor. Çünkü görüldüğü kadarıyla sorun telaffuz edildiğinden daha büyük. Ve de mali sistem dünya piyasalarıyla irtibatlı. Bu Susurluk, üstü patiska beziyle kolayca örtülemeyen türden bir Susurluk. Yani kol kırılınca yen içinde kalmıyor mali sistemde.

Amerikan Maliye Bakanlığı diretiyor, IMF karar alıyor ‘‘Bankacılık sektörüne çekidüzen verin’’ diyor. Türkiye'ye gidip gelen memuru Cottarelli aracılığıyla kuralları uygulatıyor. Ve de kısa yoldan ‘‘liberalleşmenin’’ nimetlerinden yararlananlar, liberal düzenin kurallarıyla ilk defa olsun karşılaşıyor ve bazıları da kelepçeleniyor.

Hükümet, ‘‘bankacılık sektörüne çekidüzen verin’’ komutunu alınca işlerin bu noktaya geleceğini büyük bir ihtimalle bilmiyordu. Bilseydi, ANAP'ın liderini bu kadar büyük bir coşkuyla hükümete davet eder miydi? Eline Avrupa Birliği dosyasını tutuşturur muydu?

Hükümet, yaşadığımız şu kritik günlerde sanki ‘‘olaylarla kendisi’’ arasına mesafe koymaya özen gösteriyor. ‘‘Yaldızlı istikrarın’’ geleceğini sağlama almak için başka bir yol da yok herhalde!

Zaten kamuoyu da ‘‘temizlik işlerini’’ hükümetten çok Temizel ve Tantan'a ihale ve havale ettiği için, huzur içinde. Böyle garip bir tablo var ortada. Tantan ise mensubu olduğu partiden çok basın ve kamuoyundan aldığı destekle mücadeleyi sürdürüyor. Bu tuhaf dengenin ‘‘siyasi rantını’’ da, ‘‘değişmeyip de geliştiğini’’ iddia eden MHP yiyor.

Bu arada yıllardır kapı kapı dolaşıp ‘‘yılın bürokratı’’, ‘‘yılın müthiş adamı’’ ödüllerini toplayan bürokrasi susuyor. Yani bütün bu rezillikleri bilip de uyarması gerekenlerden nedense ses seda çıkmıyor.

Bu vıcık vıcık ‘‘abi’’ düzeninin ‘‘kurallara’’ ilk kere takılışının fotoğrafı düşüyor her gün elimize. Boyunları bükük, yıkık, kırık dökük bir avuç insan.

Hiç yıkılmayacak sanılan sahte imparatorlar. Káğıttan kaplanlar yani. İş bir kere olsun ‘‘kuralları’’ uygulamaya bakıyordu. O çok güçlüymüş gibi görünenlerin soluğu kesiliverdi. Bugün ‘‘abi’’leriyle birlikte yuvarlanıyorlar.

* * *

Ancak burada çok da hayalperest olmamak gerekli. Ortada görevinin ne olduğunun farkında olmayan bir Meclis var. Bunca olayın hesabını soramıyor. Meclis görevini yerine getirmezse, Cottarelli ne yapsın? Onun sözü sadece birkaç bankaya geçer.

Nerede görülmüştür ‘‘andıç dokümanı’’ diye bir belge ortaya atılsın!

Terörle mücadele adı altında bazı gazetecilere karşı karalama kampanyası başlatılsın ve de Meclis kılını bile kıpırdatmasın.

Yazarın Tüm Yazıları