Zeynep Atikkan: Öpücük, tarih ve gelecek

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

SÖZ konusu olan öyle mazbut, şefkatli bir öpücük değil. Bu öpücük başka öpücük. Amerikan seçim kampanyasına ağırlığını koyan seksi öpücük. Ve de öpücükler, cilveler. Özel hayatı çağrıştıran Amerikan tarzı göndermeler.

İnanın ki çok etkili oluyor!

Yeni ekonominin, ileri teknolojinin, küresel söylemin ‘‘süper gücün’’ ülkesinde ‘‘hiper’’ karı-koca modelini sergileme yarışı son sürat devam ediyor. Amerika'da başkanlık seçimlerine bir ay kala, Al Gore'un mu yoksa W.Bush'un mu karısına daha sadık olduğunu kestirmek için ‘‘öpücüklerin’’ ve karı-koca arasındaki ‘‘seksi referansların’’ dozunu ölçmek çok mühim. Yani bir anti Clintonsal mesajlar dizisi. Bunun adı ‘‘aile değerlerini’’ kutsamak ve dolaylı olarak sahiplenmek oluyor. Monica'nın Amerikan seçim kampanyasının ‘‘püritenlik’’ dozunu doğrudan etkilediği çok açık.

Bu ülkedeki bir yabancı gözlemcinin dikkatini çekecek kadar abartılı bir manzara bu. Süper güç, hiper ekonomi, ileri teknoloji ve bütün dünyaya en büyük meydan okuma. Her şeyin ‘‘en büyük’’ ve ‘‘en ileri’’ sıfatlarıyla nitelendiği Amerika'da bir ay sonra yapılacak seçimlerde ‘‘kim karısını daha iyi öpüyor’’un önemli bir siyasi getirisinin olabilmesi ilginç bir siyasi kültür meselesi!

Beyaz Saray'ı evlilik dışı ilişkilerden en iyi Al Gore mu, yoksa W.Bush mu koruyacak? Karı-koca çıktıkları televizyon programlarında Al Gore ve Bush çiftleri, ‘‘Bizim ilişki en garantili, hem mazbut, hem de seksi’’ demeye getiriyorlar.

* * *

Bu öpücük meselesinin yanı sıra Amerikan siyasi kültürünü şekillendiren bir de ‘‘lobiler’’ meselesi var. Yani lobilerin, Amerikan yönetiminin siyasi tasarımlarını rehin alma potansiyeli. Bu da durduk yerde olmuyor tabii ki. Parasal destek, çeşitli çıkarlar giriyor işin içine. Silah lobisinden Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren Ermeni ve Rum lobisine kadar. Lobilerin etkileme gücü de ‘‘paran kadar konuş’’ formatında bir olay aslında. Ortada dolaşan büyük ahlak derslerine rağmen büyük ‘‘ideallerden’’ söz etmiyoruz.

Erivan'da tanıdığım Ter Petrosyan'ın danışmanı Amerikan vatandaşı bir Ermeni akademisyen, şu sözlerle dile getirmişti bunu: Diasporanın bugüne kadar Ermenistan için bir fedakárlık yaptığı görülmüş mü?

İşte bu öpücüksel ‘‘değerler’’, lobisel ‘‘dengeler’’ ve de daha dizi girdiyle Amerika'da siyaset imalatı yapılıyor. Her ülkenin siyaset tezgáhının kendine özgü girdilerinin olduğu gibi.

Bütün bunları, öpücüksel değerleri ve de lobisel dengeleri azımsamak için yazmıyorum. Zaten bu benim işim değil. Bu noktada ilginç olan kendi sorularını kendisi çözemeyen veya çözme iradesini göstermekten çekinen bir ülkenin bu ‘‘seksi öpücük, lobi ve de bilmem ne dengelerinin sonuçlarına’’ bu kadar şaşırması!

Eğer bir ülkenin lider adayları siyaset podyumuna çıkmadan önce Atlantik ötesinde görücüye çıkarlarsa!

‘‘Amerika beni destekliyor’’ haberlerinden medet umarlarsa!

İşadamından bilmem hangi milletvekiline kadar uçaklara doluşup Amerika'daki ‘‘havanda su dövme’’ toplantılarında boy göstermeyi lobicilik sanarlarsa!

Kendi yapmaları gerekeni başkalarından beklerlerse!

O zaman bugünkü şaşkınlığın bir anlamı var mı?

* * *

Ortadoğu'daki gelişmeler son derece tehlikeli boyutlarda. Balkanlar'da Miloseviç sonrasının ne olacağı belli değil. Avrupa Birliği ülkelerinde milliyetçilik tehdit saçarak gelişiyor. Kafkaslar, Rusya bir dizi soru işareti. İstikrarlı, tutarlı, özgüvenli, kendi insanıyla ve de bölge insanıyla barışık demokrasiye inanmış bir Türkiye'nin bölgedeki önemi ortada! Bölgede huzuru sağlamanın yolu da ortak geleceğe yatırım yapmakla mümkün! Halklar bunu istiyor.

Onların karılarını öperek siyaset yapan pragmatiklere ihtiyacı var. Bizim ise idealistlere! Ter Petrosyan'ın danışmanı ne kadar haklıymış!

Yazarın Tüm Yazıları