Paylaş
Başbakanımız efendimiz atladı uçağa, Moskova’ya gitti, odalar birliği tarafından inşa edilen alışveriş merkezinin açılışını yaptı. O zamanlar da bayılırdı alışveriş merkezlerine... Mağazaları gezerlerken, kuyumcunun biri, Eminanım’a pırlantalı gerdanlık hediye etti. Bilahare, halıcıya geçildi. Vitrinde görüp beğendiği ipek halı da Eminanım’a hediye edildi. Konfeksiyoncuya uğrandı, başbakanımız efendimize mont hediye edildi. Başbakanımız efendimiz, benim bedenime olur mu, bak olmazsa geri gönderirim haa dedi, yılışık kahkahalar atıldı, alkışlandı.
*
Gel gör ki, henüz havuz medyası kurulmamıştı, Alo Fatih’ler yoktu, lavuklara gazetecilik yaptırılmıyordu. Dolayısıyla, başbakanımız efendimiz İstanbul’a döner dönmez, kamerayı-mikrofonu burnuna dayadılar, hediyelerin fiyatını sordular. Çok sinirlendi. “Gazetelerde ağza alınmayacak, milletin adap çizgilerinin dışında ifadeler kullanılması çok çirkindir, ama gafil yakalandılar, 30 bin dolar dediler, halbuki perakende fiyatı 10 bin 600 küsur” dedi. Türkiye seninle gurur duyuyor diye alkışlandı.
*
Gazeteciler peşini bırakmayıp, kurcalamaya devam edince, hediye gerdanlığın kuyumcuya iade edildiği açıklandı. İpek halı ise, başbakanlık envanterine kaydedildi. Hediye halının kayıt numarası kaçtı biliyor musunuz? 001’di.
*
İlkti.
Başka kayıt yoktu.
002 asla olmadı.
*
Tam bu hediye meselesi konuşulurken, merkez bankası eski başkanı Gazi Erçel çıktı, “halının kayıt numarası 001 olamaz, çünkü merhum başbakan Adnan Menderes’in Hazine’ye kaydettirdiği hediye kol saati var” dedi.
*
Peki neydi bu Adnan Menderes’in hediye kol saati meselesi... Gazi Erçel anlattı: “Seneler evvel, bankalar yeminli murakıbıyken, iki arkadaşımla birlikte, eskiden başbakanlık binası olarak kullanılan Hazine Genel Sekreterliği’nde çalışıyorduk. Küçücük bir oda vermişlerdi, üç kişi sığmıyorduk. Üstelik, odada 2 metre boyunda 1.5 metre eninde kasa vardı. Bari şu kasayı odadan çıkartalım diye düşündük. Taşımadan önce içine bakalım dedik, Hazine Genel Sekreteri’nden izin aldık, anahtarı bulduk, çevirdik, açılmadı. Şifreyi bilen usta emekli olmuştu, ona ulaştık, geldi, kasayı açtı. Kocaman kasanın içinde, naylona sarılmış, bir kol saati vardı. ‘Bana hediye edilen bu saati saklanması kaydıyla emanete bırakıyorum’ manasında bir de not vardı. Son derece mütevazı bir saatti. Adnan Menderes tarafından emanete bırakılmıştı. Çok etkilendik, yerine koyduk, kasayı kapattık.”
*
Hakikaten çok etkileyici bir hatıraydı. Gazeteler manşet yaptı, Adnan Menderes hayranları ağladı filan... Küçük bi pürüz vardı. Gazi Erçel yanılıyordu.
*
Kasada kol saati vardı ama...
Menderes’in değildi.
*
O saat, sonradan maliye bakanlığı da yapan, dönemin Hazine genel müdürü Ziya Müezzinoğlu tarafından kasaya konulmuştu. Çünkü... 1959’dan 1960’a girerken, yılbaşı hediyesi olarak, Ziraat Bankası genel müdürü tarafından hediye edilmişti. Ziya Müezzinoğlu, hediye konusunda hassas bir insandı, asla kabul etmezdi, ancak, suratına çarpar gibi geri göndermesi de yakışık almayacaktı, düşündü, formülü buldu, üzerine “Ziraat Bankası’ndan hediye edilmiştir” notu yazarak, naylona sardı, Hazine Genel Sekreterliği’nin kasasına koydu, milletin malını devlete geri verdi.
*
İyi de... Ziya Müezzinoğlu’nun saati miydi o saat, yoksa Adnan Menderes’in mi? Nasıl emin olabiliriz? Gazi Erçel’in yanıldığını nerden çıkarıyoruz?
*
Şurdan çıkarıyoruz... Peş peşe iddialar patlayınca, gazeteciler Hazine Müsteşarlığı’na koştu. Gazi Erçel’in bahsettiği devasa kasa, arandı tarandı, Hazine Müsteşarlığı’nın bodrumunda bulundu. Anahtarı kayıptı. Ama, telaşa gerek yoktu. Kasadaki saat oradan alınmış, Hazine müsteşar yardımcısının odasındaki küçük kasaya konulmuştu. “Millete ait helal mal” olduğu için sanırım, hâlâ çalışır vaziyetteydi. Ve, üzerinde “Ziraat Bankası’ndan hediye edilmiştir” notu bulunuyordu.
*
Hani, başbakanımız efendimiz habire neredeeen nereye geldik diyor ya...
*
Hediye kol saatini hazineye kaydettiren maliye bakanından, 700 bin liralık kol saatinin garantisi benim üstüme diyen ekonomi bakanına... Geldiğimiz yer bu.
Paylaş