Paylaş
Ben Türkiye'nin dünyada gördüğüm en garip ülke olduğuna karar verdim. Hayır, bu kararım Türkiye'den umudumu kestiğim anlamına gelmiyor. Bilakis bu kadar acayiplik arasındaki çelişkiler yumağını çözmenin daha kolay olacağı konusundaki kanaatimi güçlendiriyor.
Bu karara varışımda en önemli etkenlerden bir tanesinin geçen haftaki gelişmeler olduğunu söylemeliyim.
Geçen haftanın en önemli konularının başında Kenan Evren'in yaptığı yağlıboya bir hamam tablosu geliyordu.
Kenan Evren, hamamda yıkanmakta olan üç genç kızı kendince resimlemişti. Bu tabloyu sergilemekte bir beis de görmemişti.
Sanatta müstehcen olmadığına göre, -Kenan Evren'in yaptığına sanat dendiği takdirde- bunda bir önemli gariplik de yoktu.
Ne var ki, tablo sergilendikten sonra genç bir fotoğrafçı ortaya çıkarak, tablonun kendi çektiği fotoğraftan çizildiğini iddia etti.
Fotoğraf, daha önce Hürriyet'te yayınlanmıştı zaten. Anlaşılıyordu ki, iddia doğrudur. Kenan Paşa, tabloyu bu fotoğrafa bakarak yapmıştır.
Kıyametin küçüğü koptu.
* * *
Kenan Paşa'ya, biraz dikkatli davranılarak da olsa -çünkü herkes hâlâ 12 Eylül'ün bu görkemli paşasından korkuyordu- tabloyu niçin -tabiri caizse- arakladığı soruldu.
Kenan Paşa hafiften muaheze hatta biraz da istiskal edildi. Önceleri sesi çıkmadı. Ama arkasından dehşetengiz bir demeç patlattı: ‘‘Ne yani, fotoğrafa bakmayacaktım da, kızları hamama götürüp orada mı resimlerini yapacaktım?’’ diye gürledi.
Bence haklıydı. Koskoca Kenan Paşa'ya üç tane mankeni hamama götürerek soymak ve sonra da resimlemek pek yakışmazdı.
Kamuoyu bu demeç karşısında yüzgeri etti.
Sesler kesildi; Paşa'nın haklılığı teslim edildi.
Hasılı kelam, Kenan Paşa, 12 Eyül'den beri medya ve kamuyounda ilk kez sorgulanmaya teşebbüs edildi ise de bu teşebbüs akim kaldı.
İşte ben de bu noktada düşünmeye başladım. Huyum kurusun, düşünmeye ara verdiğim zaten hiç olmadı.
Başıma ne geliyorsa bu kötü huyumdan geliyor.
* * *
Hatırlayacaksınız, TBMM Susurluk Komisyonu Kenan Evren'i çağırıp sorgulamak istemişti. Medya her nedense bu işe pek karşı çıkmış, Evren TBMM Susurluk komisyonunda ifade vermemişti. Oysa pekala biliniyordu ki, işler onun zamanına dayanmaktadır.
Evren gelmeyince çağrılan askerlerin hiçbiri gelmemiş, dosya kapanmıştı.
Ve biz Susurluk niçin aydınlanmıyor diye yakınmayı sürdürüp durmuştuk.
Evren, 12 Eylül'den sonra ani bir kararla Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına girmesine izin vermişti. Şimdi Yunanistan'la olan tüm sorunlarda üste çıkamayışımızın nedeni budur.
Ve biz Paşa'ya, ne Susurluk'u, ne Yunanistan'ı soruyoruz.
Onun hamam fotoğrafından resim yapmasını sorguluyor, orada duruyoruz.
‘‘İki çıplak bir hamama yakışır’’ sözü boşuna edilmemiş!
Paylaş