Astrolojik açıdan son derece ilginç bir dönemdeyiz. Düşüncelerimiz karışıyor, isteklerimiz artıyor ve giderek karamsar bir hal içine giriyoruz.
İçimizin derinliklerinden sızıp yükselen sevgi ışığı ise bütün bu karışıklığın içinde kaybolup gidiyor. Ne içimizdeki sevgiyi aktarabiliyoruz, ne de sevgi ihtiyacımızı anlatabiliyoruz. Öylesine karmaşık bir haldeyiz ki, 'sevgi de neymiş' diyecek durumdayız.
Neptün’ün yarattığı endişeler, hayal gücümüzü zorluyor ve bizi karmaşık kuruntuların karanlık kuyusuna gömüyor. Bu halden çıkamazsak hayat daha karanlık ve ızdırap verici bir hale gelecek.
Peki bu halden nasıl çıkabiliriz?
Bunun tek bir formülü var. 'Sevgi.' İçimizdeki sevgiyi uyandıralım. İçinde bulunduğumuz koşullar her ne olursa olsun, ne çeşit sıkıntılarla boğuşursak boğuşalım, içinde bulunduğumuz mekánı aydınlatacak tek bir ışık var, o da sevgi.
Mesela şu anda, çok büyük sıkıntıların içinde olsanız bile karşınızdaki kişinin sıcak bir tebessümle size sevgisini yansıttığını düşünün. Bir anda bütün haliniz değişir. İçinizde yoğunlaşan karanlığın dağıldığını hissedersiniz. Ve bir anda içinizdeki gücün arttığını, her türlü sorunla başa çıkabilecek hale geldiğinizi farkedersiniz. O an, her şey daha kolay gözükür gözünüze ve düşünceleriniz berraklaşır. Böylece size sıkıntı veren ne varsa, bunların üstesinden gelmek için harekete geçersiniz.
Şimdi diyeceksiniz ki, 'kimse bana böyle davranmıyor.' O halde siz, sevgiyle davranın. İçinizdeki sevgiyi dışarı çıkartın. Birilerinin size sevgiyle davranmasını beklemeyin. Ama siz sevginizi gösterin. Çok kısa bir zaman içinde yansıttığınız sevginin geri döndüğünü göreceksiniz. Hem de daha büyümüş olarak ve en fazla ihtiyacınız olduğu bir anda. Unutmayın ki, yansımalar dünyasında yaşıyoruz. Birilerine sevgiyle yapacağınız yardım, kendinize yaptığınız yardımdır. Ve şu anda en fazla sevgiye ihtiyacımızın olduğu zaman diyorum, Yasemin’ce...