GEÇTİĞİMİZ günlerde basketbol adına iki önemli ve olumlu olay yaşadık. İlki 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nı ülkemize taşımaktı. Burada Turgay Demirel’i gösterdiği çaba ve başarısından dolayı tebrik ediyoruz.
Basketbol camiası, 2010 için el ele, omuz omuza, karşılıklı sevgi ve saygıya dayanarak çalışma fırsatını da böylece yakaladı.
Bizleri sevindiren ikinci olay ise, pazar günü F.Bahçe- Efes Pilsen maçında yaşadığımız basketbol şöleniydi. Hep söylüyorduk, ‘Büyük takımların seyircileri Abdi İpekçi Spor Salonu’nun önünde toplanıyorlar, ‘Siz iddialı bir takım kurun biz içeri gireriz’ diyorlardı.’ Bu hafta sözlerini tuttular.
Abdi İpekçi Salonu’ndaki koltukların dili olsa, ‘Allah Allah, milli maç da yok ama bu kalabalık da nerden çıktı?’ diyeceklerdir. Seyirci de, basketbol da muhteşemdi. Artık belli oldu, ‘O tribünler dolacak.’
Neden mi? Çünkü eksiklerine rağmen iyi takımlarımız da var.
İspatı mı? İşte Hürriyet Gazetesi’nin spor sayfaları.. Onlar tam kadro maça koştular basketbol maçı yazdılar.
BİR ARTI BİR, ÜÇ EDER!
SON zamanlarda saptadığımız ve dile getirdiğimiz bir şey var; ‘Büyük kulüplerde basketbol, futbolun ezikliği içinde.’ Yöneticiler futbolcuların ayakkabı numaralarını biliyorlar ama basketbol takımındaki 5 oyuncunun ismini bile sayamıyorlar. Hele hele onlara, ‘5 basketbolcunun adını, soyadını söyleyin’ deseniz, sahaya sürecek takım bulamazsınız. Bu açıdan konuya yaklaştığınızda, Mahmut Uslu’nun basketbola verdiği destek ve Başkan Aziz Yıldırım’ın o takım için salona koşması, alkışlanacak bir olay. Fenerbahçe’nin en büyük şansından biri işte bu. Diğeri ise tartışmasız Aydın Örs.
Efes’in başını döndürdü
Örs, Efes Pilsen maçını kazanmak için her türlü taktiği denedi. Soğukkanlığını oyunun hiçbir anında kaybetmedi. Tam zamanında ve yerinde çeşitli savunma taktikleriyle Efes Pilsen’in başını döndürdü. Ve son bölümde tam saha prese dönerek, rakibi büyük bir baskı altına aldı ve işi bitirdi.
Fenerbahçe gibi, Beşiktaş’ın da iyi bir takımı var. Ama işin doğrusu Beşiktaş Ayuso’yu arıyor. Ayuso, takım oyunun kilitlendiği dönemde öne çıkıyor ve kilidi çözüyordu. Beşiktaş şimdi onun gibi bir oyuncu arıyor. Bulurlarsa çok daha iyi olurlar.
G.Saray’ın da geçen yıla oranla daha iyi takımı var. Ama orada mali sorunlar gündemde. Basketbolda, bir oyuncunun kafasında istatistikler- rakkamlar dolaşmalı. ‘Kaç sayı attım, kaç ribaund aldım’ diye. Ama G.Saray’da durum farklı. Onlar mali sorunları aşabilmek için, ‘Para alabilecek miyim’ başka rakkamlar düşünüyorlar. G.Saray’ın sorunu bu. Olması gereken rakkamların yerini başka rakkamlar aldı. Kafaları karışık.
Ender sindiremiyor
Gelelim Efes Pilsen’e.. Türkiye’de, yürekli, özverili, fedakarca savunmanın öncüleri, Efes’in genç teknik yönetimi.. Ölümüne savunmayı oturtan onlar. Efes’in problemi oyun kurucularında.. Solomon ile Ender Arslan bir sinerji yaratamadılar. 1+1, 3 ederse siz sinerjiyi yarattınız demektir.Ama bu durum Efes için geçerli değil. Onlarda 1+1 neredeyse 1 bile etmiyor.
Solomon ve Ender’in güçleri, kuvvetleri, yetenekleri bir araya gelmiyor. Solomon, yerine Ender girdiğinde oyuna küsüyor. Bu, sahayı terkederken bile tribüne yansıyor. Bir daha oyuna girdiğinde de artık o etkisi kalmıyor.
Ender ise yedek kalmayı içine sindiremiyor. F.Bahçe maçında Ender oyuna girdiğinde, Efes 15 sayı öndeydi. ‘Sonradan oyuna girme’ probleminden üst üste 3 hata yaptı ve Efes o momentumu kaybetti.
Ender, Türk basketbolunun cesur, yetenekli ve başarılı bir oyuncusu. İkili sıkıştırmadan kurtuluşu ve turnikeye girdiğinde uzunların üzerinden topu potaya bırakışı, basketbolumuz için bir yenilik. Bunları Ender getirdi. Ama şut atarken özgüveni yok. Her basketi attıktan sonra elinin tersini öpüyor.
Sinerji gerekiyor
Efes Pilsen’deki üçüncü adam da Barış.Barış, fizik olarak Türkiye’nin en kuvvetli oyun kurucusu. Belki de ilk defa smaç yapan point- guardımız olacak. Çok iyi bir savunmacı ama o da kenarda oturuyor. Burada ister istemez Tanjevic aklımıza geliyor. Tüm bunların çaresi oyun kurucular arasında bir sinerji yaratmak ve birbirlerine destek olmalarını sağlamak.
Bunu Efes Pilsen’in teknik heyeti sağlayacak. Onlar F.Bahçe maçında bunu yaratamadılar. O maçın son 3 dakikasında F.Bahçe tam saha prese başladı. Efes, Solomon’u -ki Solomon 2 numara da oynayabiliyor- oyuna bile sokmadı.
İBO F.BAHÇE'YE
İbrahim’in, Fenerbahçe formasını giydiğinin ertesi günü Türkiye’de basketbolu kimse tanıyamaz. F.Bahçe’nin, Türk basketboluna en büyük katkılarından biri de bu olur.
İBRAHİM Kutluay, NBA’de ama oynamıyor. Geçen günkü Seattle Times Gazetesi, ‘Dünyanın en iyi şutörlerinden biri sahaya bile girmiyor’ diye yazıyordu. İbrahim’in şut yeteneğini, Seattle Supersonics’te ortaya koşma şansı çok az. İbrahim’in menajeri, İbrahim’i, Shaq O’Neal’in yanına yani Miami Heat’e götürürse orada başarılı olma şansı çok yüksek. Çünkü Miami’de rakiplerin çoğu Shaq’ın etrafında. Ama orada da şut atan ve sokan adam yok.
Basketbolda boş kaldığın zaman, üzerinde biriken gerilimle şut atmak, bazen baskı altında şut atmaktan daha zordur. İbrahim’de işte bu yetenek var. Eğer Shaq’ın yanında oynarsa çok büyük bir başarı kazanır. Shaq ile İbrahim’i aynı takımda şampiyonluk kovalarken, düşünsenize. Basketbolumuz adına ne büyük mutluluk.
Eğer böyle bir şey olmuyorsa, o zaman F.Bahçe yönetimi devreye girip İbrahim’i alıp getirmeli. İbrahim’in, Fenerbahçe formasını giydiğinin ertesi günü Türkiye’de basketbolu kimse tanıyamaz. Fenerbahçe’nin, Türk basketboluna en büyük katkılarından biri de bu olur.