Paylaş
“Şarap ihracatından Fransa 13 milyar dolar, İtalya 8 milyar dolar, İspanya 3 milyar dolar kazanırken, Türkiye 8 milyon dolar kazanıyor. Yunanistan’ın bağ alanı bizim sadece yüzde 14’ümüz ama şarap ihracatı bizim 10 katımız.
Türkiye’nin petrolü şaraptır.”
Trakya’da bir ay önceki bir şarap etkinliğini hatırladım; 14. Yayla Bolluk, Bereket, Hasat ve Bağbozumu Şenliği’ni... Geçen 10 Eylül’de Kırklareli’de Papazın Evi Bistro ve Kafe’de, ‘Geçmişten Geleceğe Kırklareli Bağcılığı’ söyleşisinde, Chamlija Şarapçılık sahibi Mustafa Çamlıca ve Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Mehmet Ali Kiracı konuşmacı olarak yer almışlar.
İnovatif yatırımlarla Kırklareli’nin şaraplarının ününü yeniden dünyaya duyurmayı başaran Mustafa Çamlıca, tarihi belgeler ışığında Kırklareli’nin özellikle 1880 ile 1910 yılları arasında muazzam bir şarap üretimi ve satışı ile ekonomik olarak ‘altın çağını’ yaşadığını vurguladı. Altın çağı oluştu. Bölgeye muazzam bir para girişi oldu.
Bunun sebebi Fransa ve Avrupa’da ortaya çıkan filoksera denilen hastalıktan dolayı bağların telef olması, üzüm üretimi ile şarap üretiminin çok düşük rakamlara inmesi, dünyada büyük şarap arzı ve kalitesini verebilecek yöre sayısının az olması ve bunun başında Kırklareli’nin gelmesi olunca bu sefer Kırklareli’deki şaraba olan talep zirve yapmış. Bununla birlikte fiyatlar ve satışlar da zirve yapmış.
REKOR İHRACAT
Verilere göre, 1892 yılında Osmanlı’nın Fransa’ya ihraç ettiği şarap toplam 22.5 milyon litre imiş! 1900 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun 1 numaralı şarap üretim bölgesi “Kırklareli”. Bugün 1 milyon litrenin altında...
(Aynı durumun Tekirdağ için (Mürefte, Şarköy) söz konusu olduğunu ve Fransa’ya tonlarca dökme şarap satıldığını 1960-70’lerde Fahir Taner’in çıkardığı Yeni İnan gazetesinin geçmiş sayılarında okuduğumuzu gayet iyi hatırlıyoruz.)
OSMANLI’DA ÜRETİM
Bu arada işinsanı Mehmet Diktaş’ın elindeki belgelere göre, II. Abdülhamit Han’ın Mabeyinci Başı Sarıca Ragıp Paşa’nın Trakya’daki 12 çiftliğinden biri olan Çorlu-Omurca Çiftliği’nde Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk vermut, likör, şarap, rakı, votka üreten tesisleri yer alıyordu.
Tekirdağ: ŞatoNuzun (Chateau Nuzun), Umurbey, Kutman, Melen, Gülor, Doluca, Barel, Kayra, Barbare, Saranta.
Kırklareli: İrem Çamlıca, Kavaklıdere (Bağcılık) Vino Dessera (Dönmez), Arcadia.
Edirne: Arda, Edrine.
Çanakkale: Caeli Vinery, Suvla Vinery
BAHRİYE ÜÇOK’UN KATİLLERİ 33 YILDIR BULUNAMADI
“LAİKLİKTEN dönüşü düzeltmek ekonomiyi düzeltmek kadar asla kolay değildir.”
Laiklik mücadelesinin önderlerinden bilim insanı A.Ü. İlahiyat Fakültesi Doç. Dr. Bahriye Üçok bundan 32 yıl önce evine gönderilen bombalı paketle yaşamdan koparıldı. Gericiliğe karşı aydınlanma bayrağını yükselten Üçok Turan Dursun, Musa Anter, Muammer Aksoy ve diğerleri gibi laiklik mücadelesinin bedelini yaşamı ile ödedi. Kızı Kumru Üçok’un gözleri önünde işlenen bu cinayet, aradan yıllar geçmesine karşı hala gerçek anlamda aydınlatılmış değil. Bu cinayetleri planlayan güçler ve tetikçilik yapan örgütler yargı önüne getirilmedi. Yıllar sonra birden çok aydının katline ilişkin düzenlenen iddianame ile açılan dava yıllarca sürüncemede bırakıldı. Yine de gerçeğe ulaşılamadı.
29 Ekim Kadınlar Derneği Başkanı Şenal Sarıhan bakın ne diyor:
“Laiklik toplumlarda dinin yeri vicdanlardır. Laiklikten uzaklaşan bir toplum bilimden aydınlanmadan, çağdan kopar ve ayrışır. Laiklik birleştiricidir.”
Bahriye Üçok bugün 16.00’da Çankaya Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde ADD (Dr. Hüsnü Bozkurt), İnönü Vakfı (Ayşe Gülsün Bilgehan) ve 29 Ekim Kadınlar Derneği’nin (Şenal Sarıhan) düzenlediği bir panel ile anılacak.
ARINÇ’IN GEREKÇESİ
TV5’te 4. Güç Programı’na konuk olan Bülent Arınç, Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü yasa teklifine ve CHP’nin helalleşme adımlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu’nu bu noktaya getiren iki şey olduğunu dile getiren Arınç, bunları şöyle sıraladı: “Muhafazakâr kesimle barışabilmek, muhafazakâr kesimde oluşturulan ‘Bakın yarın CHP gelirse başörtüsünü yine yasaklar’ algısını kırarak bunu düzenlemeye oturtmak.”
ANADOL, DEUTSCHE WELLE’YE DİYOR Kİ: ‘DEĞİŞMEM’
SİYASİ konjonktür gereği konunun ayrıntılarına girmek istemiyorum. Ancak şu konuda tavrım nettir. Üç grup başkanvekilinden biri olarak, o günkü Genel Sekreter Önder Sav ve o günkü vekillerin de altında imzası bulunan başvurunun güçlü bir şekilde arkasındayım. Ayrıca bugün Medeni Kanun’un kabul edilişinin yıldönümü ve İranlı kadınlar başörtülerini çıkarmamak için kendilerini zorlayan mollalarla insanlık savaşı veriyorlar. Konuyu böyle değerlendiriyorum.” Kemal ANADOL
(Anadol’un dünkü yazısı bir başka yazı ile karışmıştır, özür diliyoruz.)
SEVİGEN ÇOK KIZGIN
SÖYLÜYORUM; Kılıçdaroğlu Altılı Masa’da kaldığı müddetçe bundan sonra getireceği kanun teklifi, Anayasa’nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk dört maddesidir. Yazık.
Kılıçdaroğlu’nu CHP’ye kaydettiğim güne lanet ediyor ve bütün milletimden özür diliyorum. Mehmet SEVİGEN
Adaylık için ne diyorlar
DAHA VAKİT VAR
ADAY belirlenmesi için daha vakit var. Aday, seçim ilan edildikten sonra o sürece girildiğinde açıklanmalı. Adayın daha önce açıklanması demokrasi anlayışına uygun düşmez. Ertuğrul YALÇINBAYIR
BARIŞ Yarkadaş, yeni bir ittifakı duyuruyor, adı ‘Türkiye İttifakı’ diyor. Ümit Özdağ, Hüseyin Baş, Fatih Erbakan, DP ve Muharrem İnce ile görüşecekmiş. Sıkışan iki el, bu ittifakın sembolü olacakmış.
Paylaş