Yalçın Bayer

Bu zor bir kongre...

25 Aralık 2015
BOSTANCI Gösteri Merkezi’nde yarın yapılacak CHP İstanbul İl Kongresi’nde kaç adayın yarışacağı henüz belli değil.

Pazarlıklarda elemelerin sonucuna göre adaylar ‘sahneye’ çıkacak. Yarışa en az dört adayın katılması bekleniyor. Bunların Cemal Canpolat, Kadir Gökmen Öğüt, Ali Mutlu Köylüoğlu, Gökan Zeybek, Necdet Saraç, Ali Fatinoğlu olabileceği ileri sürülüyor. Bu adaylar ikiye de düşebilir.

Pazarlıkların partiyi kilitlediği, her şeyin üç yıl sonra yapılacak belediye başkanlıkları seçimi üzerinden ‘pozisyon’ almak istendiği dikkat çekiyor.
Zaten 20’den fazla adayın çıkmasını biraz da bu açıdan değerlendirmek gerekiyor.
Akşam saatlerinde Kılıçdaroğlu’ndan hâlâ ‘ışık’ bekleyen delegelerin sayısı hayli yüksekti.
650 delegenin pozisyonunun bu akşam belli olması bekleniyor.
Gene de gözler ve kulaklar ‘belediyeci abi’lerde.

 

Zeybek: İktidar yürüyüşüne odaklandık

Yazının Devamını Oku

CHP, Kürtlere sahip çıkmalı

25 Aralık 2015
CHP, dün olduğu gibi bugün de Kürtlere sahip çıkmalı ve Doğu’daki varlığını ortaya koymalıdır.

Genel Başkanı Tuncelili olan bir partinin, Kürtlerden uzak kalması bir eksikliktir. Geçmişte CHP ile Kürtler arasında yakın bir bağ vardı. Çok partili dönemde Kürtlerin büyük çoğunluğu CHP’de siyaset yapmışlardı. İsmet İnönü’nün, Doğu ve Güneydoğu’da yaptığı gezi ve incelemelerindeki tespitleri ‘Kürt Raporu’ olarak kamuoyu ile paylaşılmıştı. İnönü sırasıyla; Urfa-Birecik köprüsünün yapılışından Diyarbakır’ın yeniden imarına, tarımdan ekonomiye, kültürden eğitime kadar her alanda tespitler yaparak, Kürtler ile yakın bir sosyal zemin oluşturmuştu. İsmet İnönü’nün projelerini Adnan Menderes icraata geçirerek iktidara gelmişti. Daha sonraki yıllarda Bülent Ecevit, Kürtler ile bütünleşerek yakın diyaloglar kurmuştu. Ecevit, Kürtleri kalkındırmak ve Kürtlerin yol, su, köprü vb. ihtiyaçlarına öncelik vermek amacı ile Bayındırlık Bakanlığı’na, Kürt hareketinin bilinen ismi Şerafettin Elçi’yi getirmişti. (Şerafettin Elçi, geçtiğimiz günlerde öldürülen Tahir Elçi ile akrabadır.)

Kürtler, zor gününde dost olanları hiç unutmaz. Bundan dolayı, Doğu ve Güneydoğu’da mağdur olan ailelere destek vermek amacı ile CHP, teşkilatları ile beraber Güneydoğu’ya giderek “Acil Sosyal Eylem“ projesi başlatmalıdır. Bölgeden göç eden ailelerin barınma ve gıda ihtiyaçlarının karşılanması, çocukların eğitimi ile ilgili örgütsel bir çalışma yaparak, zor günde Kürt vatandaşlarının yanında olduğunu ortaya koymalıdır. CHP, Şırnak’tan Silopi’ye, Sur’dan Cizre’ye ve birçok mahalle ve köyde Kürt çocuklarına destek olarak, geçmişteki icraatları ile bütünleşmelidir. CHP, seçimlerde kullandığı “Alkışlıyoruz” sloganının gereğini yerine getirerek Kürtlerin yanında olmalıdır. Eğer CHP böyle bir adım atarsa bütün Türkiye’de barış ve birlik hamlesi başlayacaktır.
Yrd. Doç. Dr. Ramazan TOPDEMİR - İstanbul Üniversitesi

 


GÜNÜN SÖZÜ

 

“Ahlakın dine bağlı olduğu ve adaletin ulu bir yetkeye bağımlı hale getirildiği yerde en ahlaksız, en adaletsiz, en kepaze şeyler meşrulaştırılabilir ve yerleştirilebilir.”

Yazının Devamını Oku

Ne gizleniyor?..

24 Aralık 2015
CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Mersin Akkuyu Nükleer Santralı’na girmek istemiş, bakın başına neler gelmiş:

Mersin Akkuyu Nükleer Santral sahası, nedendir bilinmez, Bakanlar Kurulu kararı ile ‘özel güvenlik bölgesi’ ilan edilerek, bölgeye girişler özel izne bağlanmıştır. Milletvekilinin bile santral alanına izinsiz giriş yapamaması vatanımızda, kendi toprağımızda yapılanları halkımız adına takip etmemizi engellemektedir.

Geçen hafta perşembe günü Enerji Bakanlığı’na bir yazı yazarak kendi memleketim olan Mersin’de yapımı planlanan Akkuyu Nükleer Santral alanına girmek ve Mersin halkı adına incelemeler yapmak üzere izin istedim. İzin istememin ayıbı bir yana bütün uğraşlarıma rağmen, bu izni alamadım.
Suriye sınırımızı, angajman kuralları gereği, korumak üzere Rusya savaş uçağının düşürülmesi sonrasında Rusya ile ortaya çıkan çok yönlü kriz, ülkemizin enerji arz güvenliği ile beraber tüm güvenliğini yeniden tartışılır hale getirmiştir. Olaydan sonra nükleer santral inşaatı devam edip etmeyeceği konusunda farklı açıklamalar yapılmıştır. Bu konu “Akkuyu’ya Ruslar 3 milyar dolar yatırım yaptı, onlar düşünsün” denilerek hafife alınacak bir konu değildir. Mersin halkı nükleer santral işletmeye alındıktan sonra Rusya ile bir kriz yaşanması durumunda nükleer tesisin halkımızın aleyhinde kullanılabilme ve nükleer kaza (!) riskinden fazlasıyla endişe etmektedir.
En başta orada yaşayan Mersin halkı ve tüm Türkiye’nin Akkuyu Nükleer Santralı alanında neler olup bittiğini bilme hakkı vardır.
Enerji Bakanı’na sesleniyorum:
Neden korkuyorsunuz?
Akkuyu’ya girmemi neden istemiyorsunuz?

Yazının Devamını Oku

Bulgaristan’da kış sezonu açıldı

23 Aralık 2015
TÜRKİYE bütün komşuları ile problem yaşarken Allah nazardan korusun şimdilik (!) Bulgaristan ile aramızdaki ilişkiler bir bahar havasında sürüyor.

Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (RUBASAM) Başkanı Özcan Pehlivanoğlu böyle derken, izlenimlerini şöyle özetledi:

 

“Bulgaristan AB üyesi olmasına rağmen ekonomik sorunlar ve ağır işsizlik nedeni ile yoğun bir nüfus göçü yaşadı. Ülkenin en büyük gelir kaynaklarından biri de turizm.
Ancak yanı başındaki Türkiye’ye vize uyguladığı için yüklü bir turizm gelirinden oluyor... TC vatandaşları ayrıca vize konusunda, kendilerine çıkarılan zorluklardan çok şikâyetçi! Buna rağmen yılda 200 bin kişinin geldiği, Pamporovo bölgesine giden Türklerin sayısında % 65 artış sağlanmış. Bulgarlar, yaptıkları çalışma ile Pamporova’ya çok yakın bir kayak merkezi olan Chepelare’yi de içine alan ve Avrupa’nın en büyük kış turizmi merkezi olacak bir projeyi hayata sokmaya çalışıyor. Şimdiden birçok kış sporunu uluslararası takvime sokmayı başarmışlar.


Pamporovo’ya önemli sayıda Türk vatandaşını taşıyan ve kendisi de bir Bulgaristan Türk’ü olan Koşukavak Turizm AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Yakupoğlu da bu sezon Bulgaristan’a yoğun bir talep olduğunu, bunun özellikle düşük fiyat ve kaliteli hizmetten kaynaklandığını belirtti.


Yazının Devamını Oku

İzmir’in büyüğü Aziz Kocaoğlu

22 Aralık 2015
CHP İzmir İl Kongresi sonuçlandı. Seçime çarşaf liste yöntemiyle gidilmesi nedeniyle pazar günü başlayan kongre pazartesiye taşındı.

Aziz Kocaoğlu ve Tuncay Özkan’ın konuşmaları esnasında gerginliklere sahne olan kongre başladıktan yaklaşık 18 saat sonra sonuçlandı. Oylama neticesinde rakibi Nevzat Kavalar’a 12 oy fark atan Alaattin Yüksel 281 oyla CHP İzmir’in yeni il başkanı oldu.Alaattin Yüksel ile Nevzat Kavalar’ın yarıştığı CHP İzmir İl Kongresi’nde tansiyon birçok kez yükseldi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun kürsüden eleştirdiği İzmir Milletvekili Tuncay Özkan’ın konuşması sonrası salon karıştı. Partililer kürsüye yürüdü. Akşam saatlerine kadar devam eden konuşmalarda kürsüye en son İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır geldi. Sındır’ın ‘ben’ değil ‘biz’ mesajını vurguladığı ve partilileri duyarlı olmaya çağırdığı konuşması salondan büyük alkış aldı. Aziz Kocaoğlu konuşmasına hem Nevzat Kavalar hem de Alaattin Yüksel’e başarılar dileyerek başladı. Kocaoğlu, “İkisiyle de uzun yıllar siyaset yapma, omuz omuza mücadele etme fırsatım oldu. Açık ve net söylüyorum ki, bazıları Ankara’dan il başkanını, ilçe başkanlarını, kurultay delegelerini, belediye başkanlarını aradığı saate kadar kongrede taraf olmadım. Namusum üzerine ant içerim. Hadi taraf oldunuz, hadi politika yapıyorsunuz saygı duyuyorum. ‘İzmir Aziz Kocaoğlu’na mı kalacak’, ‘İzmir’i Aziz Kocaoğlu mu dizayn edecek’ dendi. Bizim böyle bir iddiamız yok. İzmir’in en büyük koltuğunda görevimi namusumla, şerefimle, onurumla 12 yıldır hiçbir partilimizin başını öne eğdirmeden adil ve eşit şekilde yaptım. Siyasette önce ülke, sonra parti, sonra senin menfaatin gelir. İzmir’in adresini bilmeyenler, İzmir’le ilgili olmayanlar, CHP ile alakası olmayanlar kalkıp İzmir’i dizayn etmeye kalkamaz.”Kocaoğlu, 2009’da 28, 2014 seçiminde 22 belediyeyi alanın kendisi olduğunu söylerken, “Bu süreci çok iyi biliyorlar. Bilmeyenler, o günleri yaşamayanlar, çeşitli nedenlerle buradan aday olup milletvekili adayı olanlar bu gerçeği öğrenemezler. Çünkü yaşamadı, yaşayamazlar da onlar kulis siyaseti yapıyorlar. Bizler halk siyaseti yapıyoruz. Kimse İzmir’i köpeksiz köy sanmasın. İzmir’in sahibi Aziz Kocaoğlu değil, CHP delegeleri de değil, 4.5 milyon İzmirlidir. Listede seçilecek yere konulup da milletvekili olup kükremenin, önseçimden çıkanlara saygı duyuyorum ama kontenjandan gelenlerin İzmir’i dizayn etmeye hakkı yoktur. O atılan tweet’lerin, mesajların hesabını burada 650 delege vermek zorunda. AKP iktidarının zulmüne karşı 130 arkadaşımız yargılanırken kim varsa orada, bu İzmir’in sahibi odur. Bunu böyle bileceksiniz” diye konuştu.Not: İzmir milletvekili Kamil Okyay Sındır, Tuncay Özkan’a yönelik kürsüdeki şiddeti eleştirdi ve “Hiçbir zaman ‘ben, ben’ demedim. Bir başarı varsa bu CHP’mizin başarısıdır, hepimizin başarısıdır” diye konuştu.

 

“HERKES HADDİNİ BİLECEK!”


Kocaoğlu, Çakmur’un eleştirilerine de yanıt verirken şöyle konuştu:“Şimdi gelelim Yüksel Çakmur beyefendiye... Acı bir gerçeği paylaşmak istiyorum. Çakmur, siyasi yaşamı boyunca il yöneticiliği, ilçe yöneticiliği, il başkanlığı yaptığını duydunuz mu? Aday olmadığı seçimde il binasına gelip çalıştığını gördünüz mü? Herkes eğri oturacak doğru konuşacak. Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ceketimle geldim ve buradan ceketimle gideceğim. Burada şov yapanlar burayı çok iyi dinleyecek. İBB’ni bıraktığım zaman belediyenin olanakları ile kurulan vakıfın senedi cebimde gitmeyeceğim. O vakıf binasında 21 sene oturmayacağım. Kendine yakıştıranlar bu kürsüde şov yapma hakkına sahip değildir. Konuşmuyoruz, efendilik yapıyoruz diye kimse unuttuğumuzu bilmediğimizi sanmasın. Her şeyi biliyoruz. Ben iki adayımıza da başarılar diliyorum. Örgüt kazansın, İzmir kazansın. CHP kazansın” dedi.

 

“BU CHP’NİN BAŞARISIDIR…”


Yazının Devamını Oku

Hayal ve gerçek

20 Aralık 2015
7 Haziran’da hayal kuranlar 1 Kasım’da hayal kırıklığına uğradı. Seçmeni suçladı.

İktidardaki partinin siyasetini suçladı. Ama gerçeklere bakılırsa seçmenin kendisi açısından doğruyu yaptığı, dolayısıyla onu suçlamanın anlamsız olduğu görülebilir. AKP’nin de kendisi açısından gerekli olanı yaptığı, iktidarda kalmaya çalıştığı, onun da suçlanmasının yararsız olduğu sonucuna varılabilir. Geriye seçimin üçüncü tarafı muhalefet kalıyor. O ise kendisi açısından yapılması gerekeni yapmadı. Seçmenin 7 Haziran’da önüne koyduğu fırsatı, anlaması kolay olmayan akılsızlık ve beceriksizlik içinde geri çevirdi. 

Bu sonuçla siyasi-ekonomik kaos önlendi. AKP’nin Anayasa’yı ve TC’nin düzenini altüst etme tehlikesi -şimdilik- önlendi. 7 Haziran’da tekrar sınıfta kalan muhalefete 4 yıl ek süre verildi.
Sorun ne demokrasimizin geriliği, ne seçmenimizin engelli oluşu, ne de AKP’nin liderinin kurnazlığı ve mutlakiyet siyaseti. Sorun muhalefetin ve liderlerinin zayıflığı, güven vermemeleri. Demokrasi yaralı ama ayakta. Seçmen didiniyor. AKP, iktidarı bırakmamak için ne mümkünse yapmaya devam edecek. Değişmesi gereken ve bunun için mutlaka bir yol bulunması gereken muhalefet.
Bu sorun aceleyle kurultay toplamakla, üstünkörü tedbirlerle, oldubittilerle çözülmez. Yeni, başarılı, güven veren simalara, azimli ve çalışkan kadrolara ihtiyaç var. Mevcut bencil yapıların yıkılması gerek. Koltuğuna yapışan siyasetçi sendromundan kurtulunması gerek. Sık olarak örnek gösterilen ABD’de, liderler 20-30 aday arasından, onlarca münazara, 50 eyalette yüzlerce toplantı ve seçmenle birebir tartışma, en özel kişisel ayrıntıların medya tarafından korkusuzca ortaya konup incelenmesini içeren en az iki yıllık bir süreçten geçmek zorunda. Ve bu süreç 4 yılda bir yenileniyor. Temsilciler Meclisi seçimi iki yılda bir yapılıyor. Örnek alınacaksa, bu ciddi sistem alınmalı.
CHP ve MHP’nin önünde ehliyetli kadrolar, inandırıcı programlar yaratmak için uzunca bir süre var. Tabii bu sırada AKP’nin, seçimde kaybettiği şansını, muhalefetin zaaflarından yararlanarak bir şekilde elde etmeye çalışacağı kuşkusuz. Muhalefetin artık modern Türkiye’nin çıkarlarını öne çıkarması, uzun vadeli düşünmesi, oyuna gelmemesi ve ülkeyi iyi yönetme yeteneğine sahip olduğunu seçmene kanıtlaması gerekiyor. Eski tas eski hamam devri kapandı. “İktidar partisi lideri demokrasi bizim için araçtır” diyor. Amacı belli. Muhalefetin de demokrasiden başka aracı yok. Amaç da 1923 Cumhuriyet’inin 2023’de telef olmasını önlemekten öteye, ikinci yüzyılında yeni bir atılım yapması...
Tuluy OSKAY

 

 

Yazının Devamını Oku

Mersin’de şiir lezzeti

19 Aralık 2015
‘MERSİN Kenti Edebiyat Ödülü’nün dokuzuncusu, dün Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Büyük Salonu’nda yapılan görkemli törenle Cevat Çapan’a verildi.

Türkiye’de benzer başka bir ‘edebiyat’ ödülü veren oda yok. Mersin’de devlet opera ve balesi de var. Uluslararası Müzik Festivali’ni 15 bin kişi izliyor.

18 Aralık 1886’da kurulan Ticaret Odası’nın, 130’uncu yılı etkinlikleri için oda yönetimi çeşitli etkinlikler düzenlemiş. ‘Nelson Mandela; Irk Ayrımcılığından Demokrasi’ye isimli fotoğraf sergisi İstanbul ve Ankara’nın ardından Mersinli sanatseverlerle buluştu, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde açılışı gerçekleştirilen sergide ülkesindeki ayrımcılığa son vererek efsaneleşen lider Nelson Mandela’yı konu alan 41 eser sergilendi. Açılışa Güney Afrika Büyükelçiliği Müsteşarı Puleng Chaba ile MTSO Başkan Vekili Kasım Tanrıöver’in yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Mersinliler etkinliği bir yemekle kutladılar. ‘130 Yıllık Mirasa Sahip Çıkmak ve Geleceğe Taşımak’ konferansının ilginç konukları vardı; (moderatör) Kaaan Yakuphan’ı ile Arkas Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, Namnus Enerji ve Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Cömert, CarrefoursSA Genel Müdürü Mehmet T. Nane.

 

ÖDÜL VAR, YATIRIM YOK

 

MTSO’nun edebiyat ödülü vermesine karşın Akdeniz oyunları sonrasında planlanan projelerin aksamasıyla, beklenen ‘mucize’ler gerçekleştirilememiş. ‘Kriz’ nedeniyle nükleer santral yatırımın ne olacağı kestirilemiyor. Adana-Mersin arasındaki ‘Uluslararası Bölgesel Havalimanı’ ihaledeki yanlışlar yüzünden durmuş durumda... Aynı şekilde ‘bölgesel liman’da da bir ilerleme yok.
Turizm amaçlı Tarsus Kazanlı kıyı şeridi projesine ise hiç başlanamamış...

Yazının Devamını Oku

Sayın Aziz Sancar, ABB’nin kararına ortak olmayınız

18 Aralık 2015
ABDULLAH Cevdet Sokağı’na Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nce adınızın verilmesi, bir oldubitti ile tamamen saptırılmış, bilimsel objektiflikten uzak iddialara dayanan, sizin adınızı da istismar eden ideolojik bir karardır.

-2005 yılında aynı gerekçelerle, Abdullah Cevdet Sokağı adının Yusuf Halaçoğlu olarak değiştirilmesine ilişkin ABB meclis kararı, tarafımca açılan dava sonucu Ankara 5. İdare Mahkemesi’nce iptal edilmiş ve Büyükşehir Belediyesi’nin temyiz ve karar düzeltme talepleri Danıştay 8. Dairesi tarafından reddedilerek iptal kararı birkaç yıl önce kesinleşmiştir.

-Kesinleşen bu mahkeme ilamında aynen ‘Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Ankara’nın gelişmesine paralel olarak oluşan dokuya uygun olarak konulmuş Abdullah Cevdet Sokağı’nın adının değiştirilmesine sebep olabilecek hukuken geçerli ve kabul edilebilir bir neden ileri sürülmediği gibi ileri sürülen gerekçenin de gerçekçi ve geçerli olmadığından, Abdullah Cevdet adının kaldırılması ve yeni bir ad verilmesi biçiminde tesis olunan dava konusu işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığından iptaline’ karar verilmiştir.
-Anayasal hükümlere göre herkes mahkeme kararlarına uymak ve tüm merci ve makamlar bu kararları uygulamak ve değiştirmemek ile yükümlüdür.
-Gerekçeleri kesinleşmiş mahkeme kararı ile gerçekçi ve geçerli bulunmayan Büyükşehir Belediyesi’nin aynı gerekçelere dayalı işbu meclis kararı; hukuk devletine, hukukun üstünlüğüne, insani, tarihi ve bilimsel etik kurallarına aykırılığı yanında, görev suçunu da oluşturur.
-Hukuki süreci başlatmadan, hukuk bilgisini 40 yıldır ülkesi ve halkının çıkarları, insan, çevre ve hayvan hakları konusunda büyük bir kısmı lehe sonuçlanan davalar açan; sizin gibi yurttaşlığından onur duyduğum, yaşam andım Türkiye Cumhuriyeti kurtuluş ve kuruluş ilkeleri adına; hukuki, insani ve bilimsel hiçbir haklı gerekçesi bulunmayan bu kararı reddediniz.
Av. Sedat VURAL
Ankara Barosu

Yazının Devamını Oku