Yalçın Bayer

Cumhuriyet’in ‘vakıf’ seçimi tartışılıyor

3 Ekim 2016
ESKİ Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun’un iki yıl önce seçimde toplantı yeter sayısı olmadan karar verildiği iddiasıyla yargıya gitmesi tartışılıyor.


Bu konudaki iddialar Ahaber’de Erkan Tan’ın programında gündeme geldi ve gazeteci Talat Atilla, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün konuya gerekli müdahaleyi yapmadığı değerlendirmesinde bulundu. Bunun üzerine programa katılan Vakıflar Genel Müdürü Dr. Adnan Ertan cevap hakkını kullanmak istediğini belirtti ve şunları söyledi:

 

“Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu seçimleriyle ilgili şikâyet dilekçesi vardır. Bu konuda yapılan inceleme sonuçlandı. Vakıf Yönetim Kurulu tüzükte belirtilen toplantı nisabına uymadan beş kişi ile toplantı yapmıştır. Kanuna aykırıdır. Bu nedenle, seçimin yenilenmesine karar verildi. Bu durum ilgililere ve mahkemeye tebliğ edilmiştir.”

 

Cumhuriyet Vakfı ile ilgili duruşmanın 24 Kasım’da yapılacağı belirtiliyor.

 

Cumhuriyet Vakfı ile ilgili taraflar şöyle:

Yazının Devamını Oku

Müslüman cemaatinden ulusal kimliğe...

29 Eylül 2016
ENVER Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa (Killigil) için 67 yıl sonra cenaze namazı kılındı.

Kendi kurmuş olduğu fabrikada 28 kişi ile birlikte hayatını kaybeden Nuri Paşa’nın, Edirnekapı Mezarlığı’ndaki Nuri Paşa Şehitliği’nin önceki günkü cenaze namazına ilgi beklenenden çok yüksek oldu. Bu konudaki haberin köşemizde yer alması nedeniyle Hürriyet’e teşekkür edildi.

 

Bakü’den ve Killigil ailesinin Türkiye’deki memleketi olan Kastamonu, Bozkurt ilçesinin Killi köyünden getirilen toprak Nuri Paşa’nın mezarına serpildi. Enver Paşa ve ailesinin bugün, Moldovya sınırları içinde olan İsmail kasabasından gelip buraya yerleştikleri açıklandı. Ailenin aynı zamanda Gagavuz (Gök Oğuz) Türk’ü olduğu da hatırlatıldı. Enver Paşa’nın torunu Arzu Enver Eroğan ve eşi Ömer Eroğan ile Prof. Dr. Bingür Sönmez, Prof. Dr. İbrahim Yıldırım, Prof. Dr. İbrahim Öztek, Av. Özcan Pehlivanoğlu, Sefer Karakoyunlu da gelmişlerdi. Eski bakan Mehmet Ağar ise sadece cenaze namazına katıldı. Bedrettin Dalan da çelenk göndermişti.

 

- Mezarlığın yapımını üstlenen işadamı Zeki Yılmaz uzun süre isminin anılmasına izin vermedi, önceki günkü törende ise sadece “Bunu bir hayır işi olarak görüyorum. Kendimi çok mutlu hissediyorum” dedi. İBB Müze ve Kütüphaneler Müdürü Ramazan Minder töreni başarıyla yönetti. Namazdan sonra törene katılanlara helva dağıtıldı.

 

- Nuri Killigil kitabının yazarı Atilla Oral her zamanki mütevazılığını koruyarak, kendisini kutlayanlara “Bundan sonraki hedefimiz geniş katılımlı Uluslararası Nuri Paşa Sempozyumu’nu organize etmek olacaktır” diye konuştu.

 

Yazının Devamını Oku

Abdülhamid’den bugüne ne değişmiş bakın!

28 Eylül 2016
YAZAR Habip Hamza Erdem, Abdülhamid sevdalılarına kimi tarihsel gerçekleri gayet ilginç şekilde yazıyor.

93 Savaşı ve sonuçlarını anlatırken Rusya ile savaşın başında, Abdülhamid’in ataları gibi ordunun başına geçeceğini ve cephede en ön safta yer alacağını söylediğini aktarıyor. Erdem, ‘Abdülhamid Sevdası’ üzerine yazdığı ikinci yazısında, “Günlük gazeteler her gün Sultan’ın yola çıkacağını yazıyorlardı ama günler geçtiği halde Sultan’ın yeni bir engeli çıkıyor ve sefere çıkış hep erteleniyordu. Gerçekte, Abdülhamid savaşı kaybedeceği korkusundan çok, İstanbul’dan ayrılması durumunda V. Mahmud’un tahtı ele geçireceğinden korkuyordu. Savaş sonunda Osmanlı, Rusya karşısında ağır bir yenilgi aldı ve Ruslar doğuda Erzurum’a kadar, batıda ise İstanbul’a (Ayastefenos-Yeşilköy) kadar geldiler. 3 Mart 1878’de Ayastefenos Antlaşması diye anılan bir barış antlaşması imzalandı. Bunun adını, sonuçlarını bir yana bırakalım ve Habip Hamza Erdem’in bugüne dönük yorumunu okuyalım:

 

“Film şeridi başa sarmış!

 

Arapçılık kökleşiyor, yabancılar cirit atıyor, koltuğa zamkla yapışmak, küpü doldurmak fazilet kabul ediliyor, cahil cühelaya ulema deniyor, kimi takkeli emperyalizmin maşası haline gelmiş, kimi takunyalı Amerikan mandacısı olmuş, kimisi başörtüsü ayağıyla İngiliz muhiplerini hortlatıyor, gazeteler desen, saray soytarısı...”

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

Yazının Devamını Oku

Nuri Paşa, 67 yıl sonra mezar taşına kavuşuyor

28 Eylül 2016
ARAŞTIRMACI yazar Atilla Oral, 2 Mart 1949 tarihinde Sütlüce’de meydana gelen Nuri Killigil Fabrikası infilakı hakkında çok kapsamlı bir kitap hazırladı.

İlk kez yayımlanan fotoğraf ve belgelerin bulunduğu 960 sayfalık bu eser Demkar Yayınları arasında çıktı. Oral “Bu kitap için 17 yıl emek verdim” diyor.

 

 

Kitapta, hiç bilinmeyen olayların sergilendiği birçok bölüm var. Cumhuriyet döneminin siyasi, ekonomik ve dış politika izlerini de buluyorsunuz. Bunlar içinden “Nuri Paşa’nın cenazesine müftülük sabotajı” adlı bölüm dikkat çekiyor. Nuri Paşa’nın cenaze ve mezarı konusunda ayrıntılı bir çalışma yapan yazar, lisans ve doktora seviyesindeki araştırmalardan ise bir sonuç alamamış. Sonunda Killigil’in, o günkü gazete haberlerinden cesedinin nasıl bulunduğunu ortaya çıkarmış, cenazesinin yerini tespit etmiş. Bir dönem Cumhuriyet Genel Yayın Müdürlüğü’nü ve Hürriyet başyazarlığını yapan Ecvet Güresin (eski senatör), Yeni Sabah’ta muhabirlik yaparken “Bu arada, patlamadan Nuri Paşa’nın parçalarından bazıları dağınık olarak bulundu. Kolunun yarısı, elleri, ayağı ve bazı vücut aksamı. Hazin fakat askerce bir son...” diye yazmış. (Akşam’dan Hıfzı Topuz da faciayı başından sonuna kadar izleyen yaşayan tek gazeteci) 15 kişiye ait ceset parçaları, 3 ayrı tabuta paylaştırılmış. Ceset parçaları daha sonra morga kaldırılmış; bunlar için Beyazıt Camisi’nde cenaze namazı kılınmış ve Edirnekapı’da hazırlanan ‘Nuri Killigil Fabrikası Şehitliği’nde hepsi birden toprağa verilmiş. Ancak, Nuri Paşa’nın cesedinin ana gövdesi 20 gün sonra Haliç’in kıyısında çamurlu suda bulunmuş. Aile heyecanlanmış... Bu tarihte İstanbul Müftüsü olan Ömer Nasuhi Bilmen “Sadece bir ceset parçası için cenaze namazı kılınamayacağı” yolunda fevta verince aile perişan olmuş. Sonuçta cenaze paşanın yakınları tarafından hocasız bir şekilde 24 Mart 1947’de Edirnekapı’daki şehitliğe gömülmüş. (Nuri Paşa’nın parçalara ayrılmış gövdesinin krokisi de kitapta yer alıyor.)

 

 

Yazının Devamını Oku

Çorlu’nun üstü bitti şimdi de altına giriyorlar

26 Eylül 2016
TEKİRDAĞ’ın Çorlu ilçesindeki askeriyeye ait Cumhuriyet tarihinin örnek yapılarına el koyulmak istenirken, birinci sınıf tarım alanlarına, meralarına TOKİ göz koymuştu, şimdi de yeraltı zenginliklerine (kum) saldırı başladı.


Türkiye coğrafyasının yüzde 3’ünü oluşturan Avrupa yakasındaki bu yağma ilginç boyutlara ulaştı.

 

Çorlu, Trakya’nın üç ilinden daha büyük nüfusa (yaklaşık 300 bin) sahip iken Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’ne bağlanarak toprakları ve nüfusu elinden alındı, yağmaya zemin hazırlandı.

 

Seymen, ‘göz koyulan’ bir köy oldu her zaman... Büyükşehir Kanunu nedeniyle köylünün elinden alınan meralar meselesi ve Seymen Mahallesi (Seymen köyü) merasına yapılması düşünülen sanayi sitesi projesi ile gündeme gelmişti. Şimdi, aynı bölgede bu defa da maden arama ruhsatı ile gündemde!
Seymenliler, yeni bir tecavüze karşı iki gündür telefon ediyor... Bizim çevreci dostumuz Murat Sevgi “E-5 üzerinde Çorlu’ya 15 km uzaklıkta havalimanının yakınındaki Seymen, sınırları köyün yerleşim alanına dayanan, dev bir tarım arazisi, sekiz milyon iki yüz seksen bin metrekare, (8.280.000 m2) alan için maden arama ruhsatı alınmış! Bölge, Türkiye’nin en önemli tarım arazilerinin bulunduğu Trakya’nın tam ortası. Hemen altımızda, doğanın milyonlarca yılda örttüğü dev bir çöl gizli! Birkaç metre altımızda duran bu büyük çölü yüzeye çıkarmak için elimizden geleni yapıyoruz” diyor.

 

Yazının Devamını Oku

Balkanlar ‘silah’ istiyor

22 Eylül 2016
PRIZREN, Avrupa’nın en küçük ülkesi Kosova’nın ikinci büyük kenti.

 

Kosova’daki en yoğun Türk ağırlığının olduğu kent. Dün sabah İstanbul’dan THY ile bir saat 15 dakikalık bir yolculuktan sonra başkent Priştine’ye indik. Havalimanını Limak Holding yapmış, aynı zamanda da işletiyor. Üsküp Havaalimanı’nı ise TAV çalıştırıyor. Oradan, ENKA’nın Amerikan Behctel’in yaptığı 110 km’lik otoyoldan yaklaşık 200 bin nüfuslu Prizren’e geldik. Bu yol şimdi Sırbistan’a kadar gidecek.

 

Türklerin düzenlediği ‘Businnes Forum–Prizren’ Fuarını gezdik; Balkan ülkelerden 380 işadamının gelmesine şaşırdık. Almanya, Balkan ülkelerinin peşini hiç bırakmıyor. Almanlar ‘yabanmersini’nden ürettikleri ‘Aronia’nın tanıtımını yapıyor. En moda ‘antioksidan’mış. Türkiye’nin katılımını pek güçlü bulmadık. Balıkesir Karesi ve Manisa Şehzadeler belediyeleri kendi yörelerini tanıtıyorlardı; Daha çok bisküvi, şekerleme, meyva suyu, peynir ve kuru etin tanıtımı yapılıyor. Edremitliler fuarda ‘çizik yeşil zeytin’le karşılarına yerleştirilen Arnavutların yağı ile rekabet (!) ediyorlar. Edremitli üretici Hamit İzmirli, “Edremit’in zeytin ve zeytinyağı ile kimse rekabet edemez. Dünyada en iyisiyiz. Arnavut üreticilerimiz daha iyi ürün elde ederlerse o zaman rekabet ederiz” diye takılıyor. Fuara Türkiye’den Başbakanlık Özelleştirme Daire Başkanı Abdullah Erkan, Bodrum TÜRSAB Başkanı Sevinç Gökbel, Bodrum Otelciler Birliği Başkanı Halil Özyurt, MİSİAD Ege Bölge Başkanı Derya Kürkçüoğlu gelmişlerdi. Silah üreticisi Kürkçüoğlu, “Bölgede geniş bir pazar olduğunu görüyoruz. 43 bin silah talebi varmış, bu nedenle Balkanlara açılmak istiyoruz, diğer ülkelerde de pazar çalışması yapıyoruz” diyor.50 yıllık Kosova Prizrenliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin 11 kişilik yönetiminde dört kadının olması ‘kadına verilen değeri göstermesi’ bakımından çok önemli. Başkan Gülen Aksu Türker “Prizren, Balkanların en barışçı ve en aydın bölgesidir. Biz tüm etnik unsurların bir arada yaşadığı bir Balkan coğrafyası istiyoruz” diyor.Bölgeyi yazmaya devam edeceğiz ama bu silah talebinin gerisinde Balkanlar’da havanın iyi olmadığını, Sırbistan’ın talepleri nedeniyle her an sıcak gelişmelerin olabileceğini düşünenler az değil.  

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

 “Sanat uzun, hayat kısa, fırsat kaçıcı, deneyim aldatıcı, karar zor.”

Yazının Devamını Oku

Bakandan Çolak'a 'Kanlıca' tahsisi

21 Eylül 2016
KANLICALILAR yazmış, “Size kötü bir haber vereceğiz” diye. Çok üzgünler. Diyorlar ki:

“Kanlıca Gençlik Kulübü 1956’da kurulmuş, Erol Simavi zamanında büyük yol almış bir kulüp. Daha sonra bu kulüp biraz ‘gerileme devri’ geçirmiş ama sıkıntılarını geride bırakmış bugün. Amatörlerde süper lige kadar çıkan Kanlıca Gençlik Kulübü, Kanlıca Tekke mevkisindeki sahanın stat yapılması için Gençlik ve Spor Bakanlığı’na başvurmuş. Bakanlık ilk önce bu konuda olumlu yaklaşmış, sonra ise Samsunlu olan Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, kendi hemşerisi Tanju Çolak’a sahayı tahsis etme kararı aldı.

Kanlıca ve Boğaziçi ile hiç ilgisi olmayan Tanju Çolak, burada bir spor tesisi kurma projesi olduğu öne sürülüyor. Boğaziçi’nin Anadolu yakası ayaklanmış durumda...

Spor Bakanlığı’nın bunu en kısa zamanda düzeltmesi gerekmiyor mu? Beykoz ilçesi ve Kanlıca Mahallesi gençliğine yazık...

Onların kullanımına niye açılmıyor?

Yazının Devamını Oku

FETÖ ve Danıştay saldırısı...

20 Eylül 2016
SAKARYA Üniversitesi’nde 2000’li yıllarda ‘Huzursuzluklar’ yaşanmış, bazı öğretim üyelerine mobing uygulanmış, yaşamları karartılmıştı.

Bazılarına da hak etmedikleri cezalar verilmişti.

 

Hepsi de FETÖ’nün oyunlarıydı.

 

Hele bir hoca var ki, üniversiteden atıldı, hukuk savaşı verdi, karar mahkemeden döndü.

 

“Haksız” bir uygulamaydı.

 

Yazının Devamını Oku