Yalçın Bayer

Turanlı’yı Rizeli bilirdik ama o Kıbrıslı olmuş

7 Şubat 2017
HÜRRİYET ailesi olarak artık geleneksel hale getirdiğimiz ‘Hürriyet ile keşfet’ (#hurriyetilekesfet) programları sonunda sınırı da aştı... KKTC’ye ya da namı diğer ‘yavru vatan’a sürekli geliriz ancak bu defa yarım asırlık Kıbrıs sorunu için değil, doğasını, tarihini keşfetmek için adım attık.

Kıbrıs’ı hiç turist gözüyle gezmemiştik. Ercan Havalimanı’na indiğimizde İstanbul’un soğuğundan sonra Kıbrıs’ın sıcaklığı, seyahat yorgunluğunu üzerimizden attırdı. Adını 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın ilk günü 20 Temmuz’da şehit olan pilot binbaşı Fehmi Ercan’dan alan havalimanını, Taşyapı sahibi Emrullah Turanlı işletiyor.

Kalabalık heyetimizi, inşaatı süren Ercan’da Turanlı karşıladı. Onunla inşaat dünyasını tartışırız hep; Kadıköy Belediyesi’ne haciz meselesini de... Kılı kırk yaran bir yönü var. O kendisini hep haklı görür, ama tarafların hazırladıkları dava dosyalarını görünce Kadıköy Belediyesi’ni savunmasında çok zayıf gördük... Turanlı ‘hukuk’ düzenini dilinden düşürmüyor ama kırdıkları da var mıdır derseniz, vardır...

Libya, Dubai, Bulgaristan derken, uluslararası bir şirket haline gelen Taşyapı’nın patronu Rizeli. Artık Rize doğumlu Kıbrıslı olmuş, “Rizeliyim ama ben ayrıca Kıbrıslı’yım, artık Kıbrıs Türk’üne hizmet edeceğim” diyor. Yeni Ercan, Turanlı’nın ilk havalimanı inşaatı. Bölgede bir pilotluk ve teknisyenlik okulu açmayı, ayrıca uçak şirketi kurmayı düşünüyor.

“Havalimanı yapmak zor iştir; tecrübe gerekir, teknik bilgi gerekir, becerebilecek misiniz” diye sorduğumuzda kızıyor ve “Göreceksiniz, kalite ve modernlikte gözbebeğimiz olacak” diyor.

Turanlı, şu anda 20 bin metrekarelik eski Ercan yerine 185 bin metrekarelik yeni Ercan’ı 20 ayda tamamlama azminde olduğunu anlattı. Hedefi büyüklük sınıfına göre, Avrupa ve hatta dünyanın önde gelen ‘butik’ havalimanlarından birini yapmak. Yapar mı yapar. Ekibine de güveniyor.

Ercan inşaatı 2 yıl sonra bitecek. Bizim Kıbrıs muhabirimiz Ömer Bilge’nin, Ercan Havalimanı’nda şantiye binasını gezerken, şu sözü her şeyi gayet iyi anlatıyor:

“Çokuluslu şirket değil, çokuluslu Turanlı...”

Biraz da turizmden bahsetmek gerekirse, son yıllarda,

Yazının Devamını Oku

Kaşık ve kepçe

3 Şubat 2017
Emekli Mülkiye Başmüfettişi Mahmut Esen, köşemiz için hazırladığı bilgi notunda “Bu bir aldatmacadır” iddiasını ortaya attı.

Esen diyor ki: “Hükümet yetkilileri tarafından yıllardır dillendirilmekte olan “emeklilere aylıklarını aldıkları bankalar tarafından promosyon (özendirme ödemesi) yapılması” konusunda sona gelindiği; bu bağlamda ilk olarak SGK ile TCZB yetkilileri arasında protokol düzenlendiği görülmektedir.
Protokol hükümleri uyarınca 3 yıl TCZB’de kalma taahhüdü karşılığında emeklilere, aylıklarına göre 300-450 TL arasında değişen miktarda, özendirme ödemesi yapılacaktır. Basında yer alan haberlerde protokolde sadece ödenecek promosyon miktarı üzerinde durulduğu, emeklilere banka tarafından verilecek diğer hizmetler (havale/EFT yapılması, fatura vb giderlerin ödenmesi) konularının göz ardı edildiği görülmektedir.
Bu suretle bankalar “kaşıkla verdiklerini kepçe” ile geri alacaklardır.

Nitekim TCZB henüz promosyon ödemesine başlamadan 2017 yılında alınacak (asgari tutarlar üzerinden ücret ve komisyon) giderlerini yüzde yüz oranında artırmıştır. (2 TL’den 4 TL’ye yükseltilmiştir.)

Elektronik ortamda yapılan ve maliyeti 0.21 kuruş olarak belirtilen her işlem için TCZB; emekliden de 3.13 TL komisyon bedeli almaktadır.

Yazının Devamını Oku

Bulgaristan'daki 'Yalan Anıtları' kaldırılmalı

2 Şubat 2017
BULGARİSTAN’ın Varna, Burgaz ve Plovdiv (Filibe) kentlerinde sözde Ermeni soykırım anıtları bulunmaktadır.

Bulgaristan devleti, bu yalan soykırım anıtlarına verdiği izin için tarihi gerçekler karşısında hesap vermelidir. İzin verirken, tarihi gerçekler karşısında Türk, Müslüman, Bulgar tüm yurttaşlarına hesap veremeyeceğini düşünmemiş miydi?

Türkler Anadolu’yu, Bizans İmparatorluğu’na karşı savaşarak almıştır, Ermenilerle savaşları yoktur.

Türklerin Anadolu’ya gelmesinden itibaren 850 yıl birlikte yaşamışlar, aynı devletleri; Selçuklu ve Osmanlı’yı paylaşmışlardır. Osmanlı devleti döneminde 29 Paşa, 22 bakan, 33 milletvekili, 7 büyükelçi, 11 başkonsolos vd olmak üzere pek çok Ermeni, yüksek devlet görevlerinde bulunmuştur.

Ancak, dünyayı paylaşma amacındaki Rusya, İngiltere ve Fransa, Osmanlı topraklarını sömürgeleştirmek amacı ile 1800’lerden itibaren Hıristiyan azınlıkları kullanmaya başladı. Ermenilere, Doğu Anadolu’da ‘Ermenistan Devleti’ sözü verdiler. Oysa gerçek amaçları şöyleydi: İngilizler Kafkas petrollerinin, Fransızlar Çukurova’nın verimli topraklarındaki pamuğun peşindeydi. Rusya ise Akdeniz’e inmek istiyordu.

Yazının Devamını Oku

Bir daha yaşanmasın

1 Şubat 2017
TÜRKİYE ve Yunanistan FETÖ’cü subaylar ve Kardak yüzünden kriz yaşarken, Tekirdağ’da mübadelenin 94’üncü yılı dolayısıyla düzenlenen uluslararası sempozyumda ‘dostluk mesajları’ verildi.

Bugün dahil üç gündür süren sempozyum ve etkinliklerde 50’ye yakın bilim adamı mübadele gerçeğini masaya yatırdı. Yunanistan’dan 9 bilim adamı da gelmişti. Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin paydaşları, Türkiye’den Lozan Mübadilleri Vakfı, Namık Kemal Üniversitesi, Tekirdağ Kent Konseyi; Yunanistan’dan Küçük Asya Araştırmaları Merkezi ve Azınlık Grupları Araştırma Merkezi ile düzenlediği sempozyum öncesinde, sahil dolgu alanında ‘savaşlarda, göç yollarında ve terör saldırılarında ölenlerin anısına denize karanfiller atıldı. TBB Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Tamer Dodurka “94 yıl önce Tekirdağ’a, bu limana gelen mübadiller korku ve acıları ile geldiler” dedi.

MÜLTECİ DRAMI BİTSİN

Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, “İnsanları bir yerden bir yere zorla göç ettirmek insanlık ayıbıdır. İnsanın doğduğu yerde yaşaması temel haktır” diye konuştu. Törene Vodinalı mübadil torunlarıyla gelen Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in de “Mübadil değilim ama mübadillerle nefesim aynı” demesi dikkat çekti. Bu konuşmalardan sonra Lozan Mübadilleri Vakfı Genel Sekreteri Sefer Güvenç, Türkiye’deki 40 mübadele kuruluşunun imzaladığı ortak basın açıklamasını okudu. Bunlar arasında vize kolaylığı sağlanmasını, bu olmazsa 1930 yılında iki ülke arasında imzalanan İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Anlaşması benzeri ikili bir anlaşma yapılabileceği vurgulandı. Terör ve savaş konusunda da “Savaşa son verin” çağırısı yapıldı, mülteci dramının sona erdirilmesi istendi. Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, kentin mübadil yapısını anlattı; “Savaşlar olmasın, insanlar barış, sevgi ve güzellikle yaşasın” dedi.

Tekirdağ’ın unutulmaz tiyatro sanatçısı rahmetli Yılmaz İçöz’ün adını taşıyan ve yıkılacağı için en son bu etkinliğe ev sahipliği yapan salondaki sempozyuma, Vali Mehmet Ceylan da katıldı. Daha önce ‘Lozan Mübadilleri’ tarafından düzenlenen bu tür sempozyumların dışında ilk kez bir yerel yönetimin bu denli büyük bir mübadele sempozyumu düzenlemesi önemliydi.

Sempozyum, Türkiye’de mübadele konusunu akademik düzeyde gündeme getiren ilk bilim adamı 9 Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Enstitüsü’nden Prof. Dr. Kemal Arı’nın açış konuşmasıyla başladı. Üç gün içerisinde Türkiye, Yunanistan ve Azerbaycan’dan akademisyenler, öğretmenler, yerel tarihçiler, doktora öğrencileri ve gazeteler konuyla ilgili araştırmalarını sundu. Büyükşehir Belediyesi bunları kitaplaştıracağını bildirdi. Bu çalışma mübadele tarihi için önemli bir kazanım olacak.

MÜBADELE GERÇEĞİ YENİ ANLAŞILIYOR

1923’te Türkiye’ye gelen yaklaşık 500 bin kişinin çocuk ve torunları bundan sonra bu tür etkinliklerin daha sık düzenlenmesini istiyor. Çünkü, mübadele Türkiye’de bugüne değin pek gündeme getirilmedi. Bu nedenle mübadele yeterince bilinen bir konu değil; bilgi eksikliği de söz konusu... Türkiye’de mübadeleyi 2001 yılında kurulan Lozan Mübadilleri Vakfı gündeme getirdi... Vakıf bünyesinde üç isim öne çıkıyor; başkan Ümit Arif İşler, Genel Sekreter Sefer Güvenç ve Lozan Mübadilleri Derneği Başkanı Halil Esat Ergelen... Vakfın Çatalca’da açtığı Mübadele Müzesi, Türkiye’nin göç temalı müzesi olarak öne çıkıyor. Sadece Tekirdağ ilinde 35 bin dolayında mübadil iskân edildiğini söyleyen Prof. Dr. Tamer Dodurka “Tekirdağ’da da bir müzenin kurulmasının gündemde olduğunu” söyledi... Bunun için mübadil ailelerden eşya, fotoğraf ve çeşitli belgeler toplanmaya başlandı.

NELER SÖYLEDİLER?

Yazının Devamını Oku

Kırım siyasetinden  neden uzak durulur

31 Ocak 2017
ESKİŞEHİR’de geçen hafta kaldığımız otelde Kırım Derneği’nin geleneksel Kırımlılar Gecesi vardı, oraya davet ettiler. Vali de gelmişti. Yemekte Eskişehir’in altı milletvekilinden sadece meslektaşımız Utku Çakırözer vardı. Yaptığı konuşmada ve sohbetimiz sırasında Eskişehir’in Türkiye’de en fazla Kırım Tatarı göçmeninin yaşadığı şehir olduğunu, derneğin de dünyadaki en etkili Kırım derneklerinin başında olduğunu belirtti.

Eskişehir’den başka Bursa, Yalova, Ankara (Polatlı) ve İstanbul’da (Şehremini) Kırım dernekleri var; Türkiye’deki Tatar sayısını 4 milyon olarak telaffuz ediliyor. Tatarların gerçek sayısı hiçbir zaman açıklanmamış, nedense... ABD, Finlandiya, Almanya, Rusya, Romanya, Bulgaristan ve Litvanya’da Tatar örgütleri kenti kültürlerini yaşatıyormuş. Rusya’nın Kırım’ı işgali nedeniyle çok sayıda Kırım Tatar’ının Kırım’dan sürgüne gitmek zorunda kaldığını belirten Çakırözer “AKP hükümeti Kırım Tatar’ı soydaşlarımızın haklı taleplerini yerine getirmiyor. Muhtemelen Rusya ile ilişkiler bozulmasın diye böyle yapıyorlar. Ama Kırım Tatarları ve onların Türkiye’deki akrabaları büyük acılar içinde. Mutlaka onların yanında olmamız lazım. Yapılacak şey basit. TÜRKSAT’tan TV yayını talepleri var. Bir de Kırım’dan kaçmak zorunda bırakılanlar için Ukrayna sınırında barınma ihtiyacını gidermek için Herson bölgesinde 15 bin kişinin konut talepleri var. Meclis’te defalarca dile getirdim. Ama tek biri bile yerine getirilmedi. Hani nerede o övündükleri insani, duyarlı dış politika?” diyor. Tatarlar kendilerine yakın iki kişiden söz ediyor, Ukrayna Parlamentosu’na 8. sıradan giren Mustafa Cemiloğlu, diğeri de Rıfat Çubarov; ikisi de barış istiyor, topraklarına dönmeyi bekliyor. Kırım’dan gelen iki kadın sanatçı bir ölçüde konukların vatan özlemini giderdi.

Yemekte Kırım Derneği Başkanı Evren Olcay ile de görüştük. Anadolu’daki Kırımlıların çoğunun Dobruca üzerinden gelen Türkler olduğunu söylüyor.

Eskişehir’de 120-130 bin Kırım Tatar’ı yaşadığını belirten Olcay da hükümetin tutumundan rahatsız: “Türkiye Cumhuriyeti devleti Kırım işgalini tanımıyor. Ama bu sadece sözde kalıyor. Rusya devleti ile çalışmalarda Kırım’ın ismi dahi geçmiyor. Yokmuş gibi davranılıyor. Bu da bizi çok üzüyor. Ne Putin gelince ne bizimkiler oraya gittiğinde hiç bu konu ele alınmıyor. Genel geçer sözler söyleniyor ama işgal ile ilgili net bir tavır yok. Kırım Tatarları, Kırım’dan dışarı çıkmaya zorlanıyor. orada Kırım Tatar’ı bittiği zaman tarihsel olarak Türk toprağı olmaktan çıkacaktır oralar.”

GÜNÜN SÖZÜ

“Türkiye ile Yunanistan arasındaki Mübadele Antlaşması’nın 94. yılını Tekirdağ’da anıyoruz. Ne yazık ki mübadillerin çocuk ve torunları Yunanistan’a girmekte vize engelleriyle karşılaşıyor. Yunanistan’dan vize kolaylığı istiyoruz.”

Arif Ümit İŞLER - Lozan Mübadilleri Vakfı Başkanı

CELAL ŞENGÖR EVRİM TEORİSİ İÇİN DİYOR Kİ: ‘BİLMEDEN KONUŞMAMAK GEREK’

İSTANBUL

Yazının Devamını Oku

Uluslararası sermaye midemize kadar indi

27 Ocak 2017
CHP’li Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, son yıllarda uygulanan yanlış ve tutarsız tarım politikaları ile tarım sektörünün adeta uluslararası şirketlerin serbest piyasası haline geldiğini açıkladı.

Tohumculukta, gübre piyasasında, tarım ilaçlarında, tarım aletlerinde ve tarım bankacılığında ve özellikle tarıma dayalı sanayide, bitkisel yağ, şeker sanayi vb sektörlerde yabancı sermaye egemenliğinin her geçen gün arttığını belirtti.

Pancar ve şeker sanayinin kolu kanadının kırıldığını, Türkiye’nin beyaz et ve yem üretiminin yüzde 50’sinin Tayland, Brezilya ve Katarlıların (CP Standart); çorba, kek ve tatlı tozunun Japon merkezli Alinomota Co.’nun eline geçtiğini, sebze tohumlarının dışa bağımlılığının yüzde 80’in üzerinde olduğunu belirterek, ‘Küresel sermayenin Türkiye tarımının üretim dinamiklerine yaptığı tahribatın araştırılması’ istemiyle 23 arkadaşının imzasıyla Meclis araştırma önergesi verdi. Yabancı sermayenin; Türk tarımı ve gıda sektöründe geldiği durumu, yerli sermaye kuruluşlarının yabancı tekellere devredilmesinin neden ve sonuçlarının incelenmesini istedi.

Bu arada AVM’lerdeki büyük marketlerde satılan gıda ürünlerinin yüzde 65-70 dolayında yabancı sermaye şirketlerine ait olduğu belirtiliyor.
Yoksa biz de ‘taşeron vatandaş’ mı oluyoruz?


Yazının Devamını Oku

'Ver Burhanettin'i, elini kolunu sallayarak git'

26 Ocak 2017
FETÖ suçlamasıyla ilgili Mersin Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına yönelik yapılan operasyonlarda çarpıcı bir iddia gün yüzüne çıktı.

Eski Başkanvekili Özgür Sanal’ın yazılı ifadesinde kendisine “Ver Burhanettin’i, buradan elini kolunu sallayarak çık git” şeklinde baskı yapıldığı iddiası, davanın seyrini çarpıcı bir boyuta taşıdı.

15 Temmuz’da yaşanan hain darbe girişiminin ardından sayısız asker, polis ve bürokrat çeşitli suçlamalarla gözaltına alınmış, bir kısmı tutuklanırken bir kısmı serbest kalmıştı. Yaşanan süreç, memuriyetten ihraçlar ile devam etmişti. Devam eden operasyonlar iş dünyasına kaydırılırken, FETÖ suçlamasıyla ilgili Mersin Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına yönelik davanın görüşülmesine başlandı.

Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’a muhalefet, silahlı terör örgütüne üye olma, 6415 SK’nın 4/1, TCK’nın 314/2, 53, 63 mad. ile mahkemeye sevk edilen eski Başkanvekili Mehmet Özgür Sanal’ın verdiği yazılı ifade davanın seyrini farklı bir boyuta taşıdı.

Davanın görüldüğü 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde eski Belediye Başkanvekili ve Meclis Üyesi Mehmet Özgür Sanal’ın yazılı ifadesinde kendisine yönelik baskı yapıldığını ve Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ile ilgili “Ver Burhanettin’i, buradan elini kolunu sallayarak çık git” ifadeleri kullanıldığını ifade etmesi, davanın en dikkat çeken ayrıntısı olarak dosyalara yansıdı. Ortaya çıkan şaşırtıcı bilgiler akıllara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “FETÖ ile mücadele çerçevesinde ihraç edilenleri kriptoların seçtiği, yanlış insanların gönderildiği söyleniyor...” iddiasına verdiği yanıtı getirdi.

Yazının Devamını Oku

CHP'li 'hamal', Celal Ağa sanıklarını yargıya taşıdı

25 Ocak 2017
UZUN bir süreci kapsıyor yazacaklarımız.

Ta Eminönü Belediyesi, henüz Fatih Belediyesi’ne katılmadan önce başladı. Biz sürekli yazdık. Bu dönemde SHP, ANAP, RP, Fazilet, AKP’li belediye başkanları geçti.



CHP olarak imarla ilgili itirazları hep partinin ilçe sekreteri Gazi Doğan yaptı. Gazi yıllarca kaçak katları takip etti; belediye başkanlarının hedefi oldu; düşmanı çok oldu. Eminönü’nde hamallık yapıyordu; son yıllarda o kadar CHP’li başkan var, hiçbiri ona sahip çıkmadı, iş vermedi (bugün bir AVM’de koruma görevini sürdürüyor). Böyle dürüst bir adamın ne işi vardı partide!



Üzerinde duracağımız yapı, Laleli’deki tarihi Acemoğlu Hamamı idi... Üzerine Celal Ağa Konağı adlı beş yıldızlı otelin kaçak yapılmasına göz yumulmuştu. Gazi Doğan ne Eminönü-Fatih belediyelerine nefes aldırdı, aynı şekilde ne de Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a...

Yazının Devamını Oku