Yalçın Bayer

'Endüstri 4.0'

31 Mart 2017
 AVRASYA Bir Vakfı’nda her cumartesi yapılan konferanslardan birinde bulundum.

Konferans çoğumuzun pek bilmediği ve bir an önce kapsamlı bir şekilde ülkemizde uygulamaya geçildiğinde Türkiye’nin kaderini değiştirebilecek Endüstri 4.0 üzerineydi.  İlk sanayi devrimi buharlı makinelerle geldi. İkinci sanayi devrimi elektrikle, üçüncü sanayi devrimi dijitalleşme ile geldi. Endüstri 4.0, ucu açık olan dördüncü sanayi devrimidir. 

Konferansı Türkiye’de bu konuyu en iyi bilen Siemens çatısı altında kısmen uygulayan kişi olan Siemens’in Genel Müdür Yardımcısı, İcra Kurulu üyesi Elektronik Yük. Müh. Ali Rıza Ersoy idi. Paneli de bu köşede kendisinden birkaç kere bahsettiğimiz, kitaplarını tanıttığımız Ersoy’un da yakın dostu, araştırmacı yazar İsmail Tokalak yönetti. (Tokalak’ın Bizans-Osmanlı Sentezi adlı kitabını okumanızı öneririm.)

Dinleyiciler olarak hepimiz üç saatlik konferansı adeta nefes almadan dinledik ve hükümet yetkililerinin de bu projeye yakın ilgi gösterdiğini öğrenerek umutlandık, yüreğimize su serpildi. Türkiye’nin dünya çapında teknik bilgi ve becerisi yüksek kişilere sahip olduğunu ve bunların ülkesi için bir şeyler yapmak için gecesini gündüzüne katarak çalıştığını görmek ayrıca hükümet yetkililerin de buna duyarsız kalmadığını öğrenmek son yıllarda yaşadığımız karamsarlıkların yanında ülkemizde geleceğe umutla da bakabileceğimiz gelişmeler olduğunu bize gösterdi. Bu yazıyı herkese iletmenizi öneririm.


Yazının Devamını Oku

ABD’den saygısızlık

30 Mart 2017
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un 30 Mart 2017 tarihinde (bugün) Türkiye’ye yapacağı ziyaret hakkında ABD Dışişleri Bakanlığı sözcü vekili Mark Toner tarafından 24 Mart günü bir basın açıklaması yapılmıştır.

Açıklamada, diğer hususlar meyanında, Bakan Tillerson’un “Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer üst Türk hükümet yetkilileriyle görüşmek üzere Ankara/Türkiye’yi ziyaret edeceği” ifade edilmiştir.

Bir devletin dışişleri bakanının yabancı bir ülkeye yapacağı ziyaretin devletin cumhurbaşkanı ve/veya başbakanı ile görüşmek üzere gerçekleştirileceğinin açıklanması, ziyaret edilen devlete karşı sadece bir nezaketsizlik değil, aynı zamanda saygısızlık teşkil eder. Çünkü, bakanların muadili ve ilk plandaki muhatabı ziyaret edilen ülkenin cumhurbaşkanı ve başbakanı değildir. Bakanlar cumhurbaşkanı ve başbakan tarafından -önceden mutabakata varılırsa- kabul edilirler.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Bakan Tillerson’un ziyaret edeceği Türkiye’deki muadili ve ilk plandaki muhatabı sanki Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanıymış gibi bir ifade kullanmış ve ayrıca, ziyaret programına göre Türkiye’de görüşebileceği başbakan, TBMM başkanı, dışişleri bakanı gibi üst makam sahipleriyle yapması muhtemel görüşmeler hakkında da “diğer üst Türk hükümet yetkilileri” ifadesine yer vermiş olmasını bu çerçevede değerlendirmek lazımdır. T.C. devleti kuruluşundan itibaren devletlerarası ilişkilerde mücâmeleye, egemen eşitliğe, karşılıklı nezaket ve saygı kurallarına riayete önem vermiştir.

Dışişleri Bakanlığımız anılan kuralları dikkat ve titizlikle uygulamıştır. Dışişleri bakanlarımızın yabancı bir ülkeye yapacağı ziyaret hakkındaki açıklamalarda, bakanın ziyaret edilen devletin cumhurbaşkanı ile görüşeceği şeklinde bir ifade hiçbir zaman kullanılmamıştır. Esas itibarıyla “Bakanın muadili olan bakan ile görüşeceği, başbakan ve cumhurbaşkanı tarafından kabul edileceği” ifade edilmiştir.

ABD’nin uluslararası siyasetteki nicelikli ve nitelikli yerini, oynadığı küresel rolü; müttefik olarak Türkiye’nin ikili ve çok taraflı dış ilişkilerindeki önemini ve değerini bilmekteyim. Bununla beraber, bütün bunların ABD’yi uluslararası ilişkilerinde egemen eşitlik ve karşılıklı nezaket ve saygı ilkelerinden müstesna kılmayacağını da bilmekteyim.

Dışişleri Bakanlığımızın, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Bakan Tillerson’un Türkiye’yi ziyaretine dair açıklamasında kullandığı ifade biçimi hakkında ABD makamları nezdinde gerekli hatırlatmayı münasip biçimde zamanında yapmış olduğunu varsayıyorum.

Tugay ULUÇEVİK, Emekli Büyükelçi

AKŞENER’İ CİDDİYE ALMAK... 

Yazının Devamını Oku

Değerli insanları öne çıkaran yapı bizde yok

29 Mart 2017
BAZI insanlar toplumun çoğunluğunun gittiği yoldan gitmez.

Onlar sıra dışıdır. Yaşantıları farklı olduğu için hep yadırganırlar. Vasatı hayat felsefesi olarak benimseyen kitleler yenilikçi, araştırmacı, meraklı, üretken insanları anormal, uçuk olarak nitelendirir. “Sürüden ayrılma, icat çıkarma, eski köye yeni adet getirme” gibi ilerlemeyi dışlayan sözlerimiz bile vardır. Size bir insan tanıtacağım. Bunu reklam olarak anlayan şaşkınlar mutlaka olacaktır ama ben yine de gördüklerimi dile getireyim. Belki yeni girişimcilere ışık tutmuş olurum. Size tanıtacağım bu kişi maden mühendisi. Uzun yıllar kamuda ve özel sektörde bu ülke için çok faydalı çalışmalar yaptıktan sonra emekli olur. Çalışma hayatına nokta koyunca bir kenara çekilip ölümü bekleyenlerden olmamış. Borç bularak, risk alarak bir arazi alıyor. Buraya çok kaliteli, az rastlanan mavi ladin ağaçlarının tohumlarını ekiyor. 7-8 yıl emek vererek, teknolojik imkânları kullanarak 6000 adetlik bir ağaç çiftliğini ortaya çıkarıyor. Son derece kıymetli olan ağaçları Türkiye’nin her tarafına makul fiyatlarla gönderen bu değerli insanımız aslen Kastamonulu... Yıllarca Zonguldak ilinde görev yapmış. 10 yıldır da Bolu’da hayatını değer üreterek devam ettiriyor.

Topçu, popçu, köçek, şaklaban tayfasına gösterdiğimiz ilginin binde birini üreten insanlara gösterebilmiş olsak bu ülke şimdi olduğu durumdan 10 kat daha ileride olurdu... Önemli ile değerli ayrımını yapmayı, herkese layık olduğu kıymeti vermeyi ah bir öğrenebilsek...

Bu başarılı insan da kim diyorsanız, kendisine 0533 633 9089 telefon numarasından ulaşabilir, takdir edebilirsiniz.

 Ali ÖZDEMİR

Yazının Devamını Oku

Galatasaray’dan kendi kalesine röveşata golü

28 Mart 2017
GALATASARAY yönetimi, ‘basiretsiz’ kararıyla kulübü büyük bir ‘kaos’un içine soktu; hem de devletin kendisine maddi olarak büyük imkân sağlayacak ‘jestinden’ iki gün sonra...

Avrupa’da en büyük borç batağı içinde bir kulüp olan Galatasaray için iktidarın bu ‘kıyağı’ hayati önemdeydi. Ancak genel kurulda FETÖ’cü üyeleri özellikle Hakan Şükür ve Arif Erdem için çıkan ‘ret’ kararı her şeyi altüst etti. Yandaş medyanın ‘sivri’ dillileri hemen durumdan ‘vazife çıkararak’ GS kulübünü topa tuttu. Yayınlar hakaret ve iftira boyutlarına ulaştı. GS genel kurul üyelerini ‘şerefsiz’ ilan etmek, salonunda ekran görüntülerinden üyelerini ise ‘deşifre’ etmek medya etiği ile hiç bağdaşmadı. Kimsenin kimseye ‘şerefsiz’ deme, hüküm verme hürriyeti olamaz.

Burada bir garabet varsa o da GS yönetiminin bir adım sonrasını görememesidir.

Yönetim ‘aidatlardan’ dolayı Hakan Şükür ve Arif Erdem’i, genel kuruldan önce üyelikten çıkarabilirdi. Yani, hükümet kanadından genel kurul kararına gelen tepkilere kalmadan bu işi baştan çözebilirdi.

Sonuç olarak yönetim siyasi baskı ile genel kurul kararı dışında başka bir ‘muvazalı’ gerekçe üreterek, -fonksiyon gasbı yoluyla- üye ihraç tasarrufunda bulunmuştur. Bir hukukçu dostumuzun görüşüne göre; GS yönetim kurulu son kararıyla, genel kurula rağmen ‘kanun/hukuk darbesi’ yapmıştır. Böylece, sorunları çözmekle yükümlü olan ‘YK’ları sorunlar yumağını daha da büyüterek tartışmayı çıkmaza sokmuştur.

AHMET ERSİN’DEN ANIMSATMA

GALATASARAY Kulübü, Hakan Şükür ve Arif Erdem’i aidatlarını ödememeleri nedeniyle ihraç kararı almışsa da, asıl nedenin bu kişilerin FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen’le olan ilişkileridir.

TBMM’de, 4.1.2005 tarihinde kurulan ve kısa adıyla ‘Şike Komisyonu’ olarak bilinen Meclis Araştırma Komisyonunun Başkanvekili olarak, yaptığım çalışmalarda edindiğim bilgilerle, (Hakan Şükür’ün, Fetullahçıların futboldaki sembol ismi, rol modeli ve Gülen’in bu alandaki en önemli temsilcisi olduğunu) açıklamış ve bu tespitimi kamuoyuyla da paylaşmıştım. Yani Hakan Şükür’ün FETÖ elebaşısı ile olan ilişkilerini, 12 yıl önce kamuoyuna açıklamıştım.

Benim bu açıklamalarım nedeniyle, o tarihte kulüp yönetimi dahil, çeşitli çevrelerden haftalar süren çok yoğun eleştirilerle karşılaşmıştım.

Yazının Devamını Oku

Sarıyer 'çıta'yı yükseltiyor

24 Mart 2017
MASLAK’a giderken sağda Işık Üniversitesi vardır; onun da karşı sokağında Atlıspor Kulübü...

İstinye Park’ın komşusu burası. Orada devasa olacağı anlaşılan bir kamu binasının inşaatı, onun karşısında da Sarıyer Belediyesi’nin 1 Nisan’da açılacak ‘akıllı binası’ yer alıyor. Burası Sarıyer’in Pınar Mahallesi’nde kalıyor. Belediyenin bahçesine heykeltıraş Hüseyin Suna’nın büyük bir Atatürk anıtı ile Sarıyer’i simgeleyen balıkçı ve martı heykelleri yer alacakmış...

Belediyenin 750 çalışanı girişteki yürüyen merdivenle bir kat aşağıya indikten sonra servislerine geçebilecekler. Ana girişte sizi bir ‘yerel güç’ karşılıyor. Büyük kolonun ışıkları ‘hizmet mabedine’ giren insanların üzerine ışık saçıyor sanki.

Binayı Belediye Başkanı, İnşaat Mühendisi Şükrü Genç, Başkan Yardımcısı mimar Gökhan Zeybek, meclis üyeleri Ali Rıza Yılmaz, Salih Akıncı ile ziyaret ettik.

Belediyenin tüm hizmetleri (26 müdürlük) artık tek çatı altında 11 katlı 93 bin m2’lik ‘yeşil ve engelsiz’ merkez binada, bürokratik hizmetler dışında kent ile özdeşleyen ‘İstanbul Boğazı’, DEMOPARK bünyesinde yer alan simülasyon ile vatandaşların buluşması da düşünülmüş. Gençler, yaşadıkları kentin ve semtin tarihi ile aydınlanacakmış... Binanın galeri boşluğunu cam objelerle süslenmesi binaya başka bir güzellik katmış...

Yazının Devamını Oku

Referandum ayrışmanın oylaması olmamalıdır

23 Mart 2017
REFERANDUM tüm ulusun onayını alarak uzlaşma demektir. Onay ve uzlaşı için de en az % 65 evet oyu almanız gerekir. % 51’lerle onay alınmaz ve uzlaşılmaz, ancak halkı ayrıştırırsın.

Ayrıştırma, 20’nci yüzyılın siyasal vebası idi. 21’inci yüzyılda da benzer işlev devam ediyor. Ayrıştırma, ülkemizde çok ilkel bir şekilde kendini gösteriyor:

Siyasette ayrışmışız,
demokrasi gereği.

Fakat...

‘Selam’da ayrışmışız; solcusu ‘selam’ der, liberal ‘merhaba’, dincisi ‘selamünaleyküm’ der.

Tokalaşmada ayrışmışız; solcusu biraz kendisini geri atar ve dik durarak sertçe el sıkar veya samimiyetin ifadesi yanak yanağa gelir. Liberali sarmaş dolaş olur. Dincisi yanak yanağa gelir, milliyetçisi kafa kafaya tokuşur...

Bıyık ayrışması ayrı bir olgu; solcusu pos bıyıktır, romantiği bıyıksız, dincisi bıyığın kimyasını bozarcasına kazınmış bıyıklı, milliyetçisi sarkık bıyıklıdır (ki bir zamanlar devrimci bıyığı idi)...

Solcuya

Yazının Devamını Oku

Turizmde ayağımızdaki kurşunu çıkarmak zor

22 Mart 2017
TÜRKİYE fuarlara hem bakanlık hem de sektör bazında yoğun biçimde katıldı.

Otelci, havayolu şirketi ve turizmin diğer kesimlerinden işletmelerin sahip ve yöneticileri bu fuarlarda partnerleri olan tur operatörleri ile görüşmeler yaptı, bilgi aldı. Ayrıca bu fuarlar için hazırlanan raporlar açıklandı. Katılanların aldıkları bilgi iç açıcı değildi gözlemler de o yönde oldu.

Fuarlarda Türkiye bu kez bambaşka konular gündemdeydi. Konuşulan tek konu 16 Nisan’da yapılacak Anayasa halkoylamasıydı. “Bekleyelim” deniliyordu.
Tek umut veren pazar Rusya görünüyor. Rusya’daki fuarlara katılanlar, Rusya pazarının iyi gittiğini ama bunun uğranan kayıpları telafi edemeyeceğini söylüyor. Rusya’nın Sovyetler Birliği döneminden beri faaliyet gösteren tur operatörü Intourist’in genel müdür yardımcısı İsmail Bölükbaşı diyor ki:

“Rusya’da Türkiye satışları iyi gidiyor. Satışlarımız geçen yıla göre katlandı. Buna rağmen gidecek turist sayısı 3.2-3.5 milyon civarında olur. Rusya’daki büyüme iyi ama bu Türkiye’nin Avrupa ülkelerinden uğradığı kaybın yerini tutmaz.”

Yazının Devamını Oku

AKP İBB grubunda sürpriz konuşmacı

21 Mart 2017
GEÇEN 15 Mart günkü İBB AKP grup toplantısının davetsiz bir misafiri vardı: Yalçın Şahin. AKP grubunda liderlik ile ilgili verilen konferansı iki saattir izliyordu.

Daha sonra grup Başkanvekili Temel Başalan (Kağıthane) “Soru sormak isteyen var mı?” diye sorduğunda, meclis üyesi olmamasına karşın salonda bulunması garip karşılanan Yalçın Şahin el kaldırıp kürsüye çıkıyor. Ağır eleştiriler sırasında AKP İmar Komisyonu Başkanı Hadi Diler’in (Fatih) ismini veriyor. “O adam buraya gelecek” deyince grupta bir şaşkınlık yaşanıyor. “Beylikdüzü’nde imar değişikliği ile ilgili bana söz verdiği halde işimi yapmıyor” biçimindeki sözleri ile birlikte bazı ithamlarda, hatta başka iddialarda da bulunuyor. Sözlerini uzatınca da güvenlik çağrılıyor ve dışarı çıkarılıyor Şahin... Hadi Diler gruba açıklama yapmak zorunda kalırken, “Benden bir ilçede önce 1.50 emsal istedi, vermedim; 2.00 emsal istedi gene vermedim” diyor.

 

Gruptan çıkışta yine ağır sözler söylemeye devam ediyor. Facebook hesabında da Cumhurbaşkanı ile göründüğü bir fotoğraf koyuyor.

 

Türkiye’yi yöneten bir partinin yerelde en mahrem yeri olan grup odasına girerek böyle suçlamalarda bulunması bu kadar kolay mıdır? CHP’li bazı üyeler, “Adli mercilere başvuruldu mu? Ayrıca kişinin bahsettiği plan değişikliği şu an hangi konumda?” diye soruyor.

 

İBB meclisinde bu konu gündeme getirildiğinde AKP grup sözcüsü Faruk Aydın (Esenler) “Bu konunun burayla ne alakası var; bir meczup geldi, bağırdı çağırdı, biz de kendisini dışarı çıkardık” diyor ama işin bu kayıtlar karşısında ‘kapatılması’ kolay değil. Gerisini izlemek gerekiyor.

 

Yazının Devamını Oku